Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Sanatla Yaşam

Sevdiğim bir reklam sloganı var. ‘Sanatın ve sanatçının yanında’ diye.  Bizim Meşyad da yöneticileri ve üyeleriyle sanatın ve sanatçının yanında yer alıyor. Bugünkü sanat etkinliğimiz bunun güzel kanıtlarından biridir. Ne mutlu sanatıyla burada yer alan arkadaşlara…Duygularını, düşüncelerini, tasarımlarını güzellikleri, estetik biçimde dışa vuran, anlatan insandır sanatçı. O bakımdan onların arasında yer almak ve eserlerine tanıklık etmek büyük zevkdir, onurdur.   Sanatçılarımızdan birinin ilginç bir sözüdür. Diyor ki ‘ sanat yaşamla paralel gittikçe gerçek sanattır.’ Halkı önemseyen sanatını da önemsemelidir. Halkına yabancılaşmayan sanatçılara selam olsun!   Sanatın gelişmesini sağlayan en önemli etken eleştiriye açık olmasıdır. Şu halde eleştirilere kızmadan, küsmeden tahammül edebilmek sanatçıya yakışandır. Yaşamak, okumak, gezmek, görmek, anlamak gibi kavramlar; sanatın tekamülünü sağlayan unsurlardır. O bakımdan zaman, sanatçı için çok değerlidir. O, bunu en iyi şekilde değerlendirip sanat eserlerine yansıtmalıdır.   Büyük ustalara çıraklık etmeyen, onların teknesinde yoğrulmayan kişi; ağzıyla kuş tutsa sanatçı olamaz. ‘Sanatçıyım’ diyenler bunu kendi sanat serüvenlerinde iyi deneyimlemişlerdir. Sanat işi bir usta-çırak ilişkisidir. Ben kendi adıma yazma sanatında biraz yol kat etmişsem eğer, bu çok kıymetli üstatlarım sayesindedir. Gözlemlemek, çıraklık etmek, esinlenmek, sabretmek ustalaşmak için elzemdir. Bir sanatçı çok yönlü olmak zorundadır. Genellikle sanatın bir dalıyla meşgul olanlar, sanatın başka dallarıyla da ilgilidir.   Sanat alanında son yıllarda bir ‘kuraklık döneminden’ söz edilebilir. Egemenlerin içine tükürdüğü, sanat eserlerini ortadan kaldırdığı, sanata ayrılan bütçelerin daraltıldığı ortamda, sanat nasıl yeşerir? Sanatta kurallar koymak zordur. Yaygın bilinen sözdür: ‘ Her sanatçı kendi kuralını getirir.’ Her gelen yeni bir tat, yeni bir kişiliktir. Sanata kurallar getirmek doğru mudur?    Yaşam ve doğa sonsuzdur. Yaşam ve doğa bizlere her an, her gün yeni şeyler öğretir. Yaşamak, yaşadığını yazmak baştan bu yana yazarların, şairlerin, destancıların işi olmuştur. Doğayı, halkı, insanı, kitapları sonuna değin, yaşama ve tahammül etme gücünü kendinde görmeyen kişi; sanatçı, bilim insanı olmaya kalkmasın!   Sanattan söz edildiğinde uğraştıran ve tartıştıran şu meşhur konuya girmemek olmaz. ‘ Sanat sanat için mi, sanat toplum için midir? Galiba bu soruya cevap bulmak, bugünkü etkinliği de aşan bir durumdur.   Sanatçılar kendilerini, yapıtlarını halk kitlelerinin anlamasını, sevmesini beklerler. ‘Ben kendim için yaptım seven sevsin, sevmeyen sevmesin’ diyen sanatçıların bile, içinde kendini gösterme, duyurma çabası vardır. Sanatçının içinde sevilmek, anlaşılmak isteği hep vardır. Eserlerini ortaya çıkarmayan çok az sanatçı bulunur. Ancak onların da umudu; eserlerinin bir gün nasıl olsa ortaya çıkacağı, insanlarla aralarında bir bağ kurulacağıdır.   Kim ne derse desin. Halk gerçek sanatı bilir, sahiplenir. Sanatçı yürekli olmalıdır. İnsan soyunu aşağılatan işlemlere karşı durmalıdır. İnanıyor ve biliyorum ki burada bulunan tüm dostlarımız gibi sanatçılar; memleketinin ve insanlarının meselelerini yüreğinin derinliklerinde duyumsayanlardır.   Bir sanatsever gibi sevmek nasılmış. İşte onu anlatan şu anonim dizelerle bitirmek istiyorum. Seni seviyorum demeye benim Sanki daha çok ihtiyacım var Ben bir ressamın kalem tutuşunda Bir şairin köşelere yazışında gördüm Bu anlatış şeklini Bir müzede çini, yahut bir mücevher taşı gibi Yurdunda bir toprak, ekmek, su, hava gibi Ait olduğun yer gibi teneffüs et ve koru! Sen de sevince işte, sanatçı ruhunla sev beni!   * Geçit Sanat- Sanat Etkinliği Konuşmasından
Ekleme Tarihi: 10 Temmuz 2019 - Çarşamba

Sanatla Yaşam

Sevdiğim bir reklam sloganı var. ‘Sanatın ve sanatçının yanında’ diye.  Bizim Meşyad da yöneticileri ve üyeleriyle sanatın ve sanatçının yanında yer alıyor. Bugünkü sanat etkinliğimiz bunun güzel kanıtlarından biridir. Ne mutlu sanatıyla burada yer alan arkadaşlara…Duygularını, düşüncelerini, tasarımlarını güzellikleri, estetik biçimde dışa vuran, anlatan insandır sanatçı. O bakımdan onların arasında yer almak ve eserlerine tanıklık etmek büyük zevkdir, onurdur.

  Sanatçılarımızdan birinin ilginç bir sözüdür. Diyor ki ‘ sanat yaşamla paralel gittikçe gerçek sanattır.’ Halkı önemseyen sanatını da önemsemelidir. Halkına yabancılaşmayan sanatçılara selam olsun!

  Sanatın gelişmesini sağlayan en önemli etken eleştiriye açık olmasıdır. Şu halde eleştirilere kızmadan, küsmeden tahammül edebilmek sanatçıya yakışandır. Yaşamak, okumak, gezmek, görmek, anlamak gibi kavramlar; sanatın tekamülünü sağlayan unsurlardır. O bakımdan zaman, sanatçı için çok değerlidir. O, bunu en iyi şekilde değerlendirip sanat eserlerine yansıtmalıdır.

  Büyük ustalara çıraklık etmeyen, onların teknesinde yoğrulmayan kişi; ağzıyla kuş tutsa sanatçı olamaz. ‘Sanatçıyım’ diyenler bunu kendi sanat serüvenlerinde iyi deneyimlemişlerdir. Sanat işi bir usta-çırak ilişkisidir. Ben kendi adıma yazma sanatında biraz yol kat etmişsem eğer, bu çok kıymetli üstatlarım sayesindedir. Gözlemlemek, çıraklık etmek, esinlenmek, sabretmek ustalaşmak için elzemdir. Bir sanatçı çok yönlü olmak zorundadır. Genellikle sanatın bir dalıyla meşgul olanlar, sanatın başka dallarıyla da ilgilidir.

  Sanat alanında son yıllarda bir ‘kuraklık döneminden’ söz edilebilir. Egemenlerin içine tükürdüğü, sanat eserlerini ortadan kaldırdığı, sanata ayrılan bütçelerin daraltıldığı ortamda, sanat nasıl yeşerir?

Sanatta kurallar koymak zordur. Yaygın bilinen sözdür: ‘ Her sanatçı kendi kuralını getirir.’ Her gelen yeni bir tat, yeni bir kişiliktir. Sanata kurallar getirmek doğru mudur?

   Yaşam ve doğa sonsuzdur. Yaşam ve doğa bizlere her an, her gün yeni şeyler öğretir. Yaşamak, yaşadığını yazmak baştan bu yana yazarların, şairlerin, destancıların işi olmuştur. Doğayı, halkı, insanı, kitapları sonuna değin, yaşama ve tahammül etme gücünü kendinde görmeyen kişi; sanatçı, bilim insanı olmaya kalkmasın!

  Sanattan söz edildiğinde uğraştıran ve tartıştıran şu meşhur konuya girmemek olmaz. ‘ Sanat sanat için mi, sanat toplum için midir? Galiba bu soruya cevap bulmak, bugünkü etkinliği de aşan bir durumdur.

  Sanatçılar kendilerini, yapıtlarını halk kitlelerinin anlamasını, sevmesini beklerler. ‘Ben kendim için yaptım seven sevsin, sevmeyen sevmesin’ diyen sanatçıların bile, içinde kendini gösterme, duyurma çabası vardır. Sanatçının içinde sevilmek, anlaşılmak isteği hep vardır. Eserlerini ortaya çıkarmayan çok az sanatçı bulunur. Ancak onların da umudu; eserlerinin bir gün nasıl olsa ortaya çıkacağı, insanlarla aralarında bir bağ kurulacağıdır.

  Kim ne derse desin. Halk gerçek sanatı bilir, sahiplenir. Sanatçı yürekli olmalıdır. İnsan soyunu aşağılatan işlemlere karşı durmalıdır. İnanıyor ve biliyorum ki burada bulunan tüm dostlarımız gibi sanatçılar; memleketinin ve insanlarının meselelerini yüreğinin derinliklerinde duyumsayanlardır.

  Bir sanatsever gibi sevmek nasılmış. İşte onu anlatan şu anonim dizelerle bitirmek istiyorum.

Seni seviyorum demeye benim

Sanki daha çok ihtiyacım var

Ben bir ressamın kalem tutuşunda

Bir şairin köşelere yazışında gördüm

Bu anlatış şeklini

Bir müzede çini, yahut bir mücevher taşı gibi

Yurdunda bir toprak, ekmek, su, hava gibi

Ait olduğun yer gibi teneffüs et ve koru!

Sen de sevince işte, sanatçı ruhunla sev beni!

 

* Geçit Sanat- Sanat Etkinliği Konuşmasından

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.