Mehmet Mazak
Köşe Yazarı
Mehmet Mazak
 

Rüzgârlı Burun: ANAMUR

Orta Toros Dağlarının geçit vermez zorluklarının Akdeniz'e inen kolları üzerinde engebeli ve dağlık bir bölgede kurulmuş günümüze kadar varlığını devam ettiren bir yerleşim yeridir Anamur.  Günümüzde Mersin iline bağlı olmasına rağmen 230 km mesafede üç saatlik bir yolculukla ulaşılan şehir merkezinin uzaklığından dolayı, 75 km batısındaki Antalya Gazipaşa ile yakın ilişkileri olan bir yerleşim yeridir. Hızlı ve konforlu ulaşımda Gazipaşa havalimanı ve 120 km batısında bulunan Alanya ile ticari ve insani ilişkileri oldukça fazladır. Ülkemizde yer alan vilayetlerin coğrafi sınırları nasıl belirlenirse belirlensin illerin resmi sınırları değil, coğrafyanın kader olduğu sınırlar belirler ilişkileri ve insanların ihtiyaçlarını. İl sınırlarının değil coğrafyanın birleştirdiği, bütünleştirdiği, kaderini çizdiği Anamur’u anlatacağım sizlere. Taşeli yöresi, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri olan Akdeniz Bölgesi'nin orta kesimine verilen isimdir. Taşeli Bölgesi yaklaşık olarak Antalya ilinin doğu kesimi ile Mersin ilinin batı kesimini içine alır. Taşeli Yöresi, Orta Toroslar'da Alanya'nın doğusundan başlayarak kıyıda Gazipaşa, Anamur, Bozyazı, Aydıncık ve Silifke'nin batı kesimleri ile iç kesimlerde Gülnar, Mut ve Ermenek'i kapsayan ve arazi yapısı çok kayalık ve engebeli olan bir bölgeye verilen isimdir. Antik çağlardan günümüze birçok kültürlere ev sahipliği yapan bu bölgeye “Taşlık Kilikya” adı verilmiştir. Bölgenin yüzey şekli ve toprak yapısı çok kayalık olduğundan bölgeye "Taşeli" denmiştir. Bu bölgeye Karamanoğulları Beyliği "İçel" veya "İçil” demiş, Osmanlılar ise "İçel Sancağı" olarak adlandırmıştır. İçel; en dar şekliyle bugünkü Gazipaşa, Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar, Ermenek, Başyayla, Sarıveliler, Mut ve Silifke ilçelerini kapsayan en geniş şekliyle, Manavgat Irmağı ile Erdemli’de bulunan Alata Çayı arasındaki bölgeyi içermektedir. Anamur ismi; günümüzde ilçenin batısında yer alan ANEMURİUM antik kentinden aldığı kaynaklarda görülmektedir. Latince olan ANEMURİUM kelimesini açıklarsak, Anem: Burun, Ourium: Rüzgâr anlamına gelmektedir. Akdeniz’in yaz sıcağında bile rüzgârın hiç kesilmediği bu kente “Rüzgârlı Burun” denmiştir. Günümüzde   ANEMURİUM antik şehri zamana meydan okuyan, hala ayakta duran kalıntıları ile Anadolu’muzun güneyindeki en uç noktası olan Anamur burnunda Kargagedik Dağı’nın doğuya bakan yamaçlarında, hala yaşayan antik bir yerleşim yeridir.    Anamur dendiği zaman iki şey akla gelir birincisi ANEMURİUM antik şehri, ikincisi Mamure Kalesi’dir. Mamure (Anamur) Kalesi, Akdeniz kıyı şeridinde günümüze oldukça sağlam ulaşabilmiş Türk kalelerinden birisidir. Yüksek kayalıklar ve düzlükler üzerine kurulmuş olan Mamure Kalesi birçok Anadolu kalesi gibi antik temeller üzerine inşa edilmiştir. Mamure Kalesi, yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kale olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. 39 kulesi, su sarnıçları, camisi ve dışında hamamı bulunan kalenin etrafı 10 metre genişliğinde savunma amaçlı hendekle çevrilidir. Mamure Kelesi kitabesinde özetle “Karamanoğlu Alaaddinoğlu Mehmet oğlu Sultan İbrahim inşa etti. Mamure Beldesi ve kalesi savaş için yardım edilen köşedir. Korunan yerleşim yeri Allah yolunda hediye olarak cihat için onun yardımı ile tamam oldu. Allah’ın nimetlerinden verdiği uyanıklık ve doğru yolu gösterdiğinden şükürler olsun. Bu tarih Şevval ayında 854 yılında yazıldı.”  denilmektedir. Anamur ve Taşeli’nin Hıristiyanlar tarafından işgal edilip, tahrip edilmesi üzerine Karamanoğlu Mahmut Bey (1300-1308) ordusuyla düşmanı bozguna uğratıp, kaleyi ele geçirmiş, kiliseleri yıkıp yerine cami yapmış ve kaleyi mamur edip, adını Mamuriye koymuştur. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin klasik ögelerini taşıyan kale içindeki caminin ilk yapılışı Karamanoğulları Dönemi’ne aittir  Selçuklu Hükümdarı Alâeddin Keykubat'ın, Ertokuş Bey'i Akdeniz kıyısındaki şehirleri alıp Selçukluya bağlaması için görevlendirmesi ile Anamur Kalesi 1228'de feth edilmiştir. Kalenin alınması ve yeniden mamur hale getirilmesi ile birlikte kıyı şeridi, 1228'den itibaren Selçukluların hâkimiyetinde kalmıştır. Selçuklunun güç kaybettiği dönemde ise kent Karamanoğullarının yönetimine girmiştir. Anamur’a yerleşen Türkler Oğuzların YIVA boyundandır. II. Beyazıt döneminde İç-il deki en büyük boylardan birisi de YIVA boyu idi. İç-il Yıvaları Büyük Yıva ve Küçük Yıva olmak üzere iki kola ayrılır. Bu dönemde Yıva boyuna mensup kırk kadar köyün mevcut olduğu kayıtlarda yer almaktadır. 1275'te Karamanoğlu Beyliği'nin ve 1471'de Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçmiştir Anamur. Günümüzde Mersin ilinin 13 ilçesinden biri olarak şehrin en batı ucunda yer almaktadır. Osmanlı dönemindeki kayıtlara göre Anamur’da ağırlıklı olarak Karaketili,  İshaklı, Tekeli, Bahşiş, Tahtacı ve Sarıkeçililer Aşiretlerinin yaşadığı bunların yanı sıra Ermeni ve Rumların az da olsa Yunan uyrukluların, Kıpti, Girit ve Dobruca Muhacirlerinin de olduğu kaynaklarda yer almakta olup Anamur ağırlıklı olarak Türkmenlerin yerleştiği bir yerdir.   .   Anamur, ülkemizin güneyinde Toros Dağlarının denizle kucaklaştığı Akdeniz’e sınırı olan en uç kesiminde yer almaktadır. Coğrafi konumu nedeni ile Anadolu’nun iç taraflarından ulaşımı oldukça zordur. Bu yüzden Anamur insanı ve  doğal güzellikleri kendine has ve bozulmamış şekilde devam etmektedir. Günümüzde Anamur, Toros Dağlarında yer alan yaylalarda yaşayan insanları, folkloru, gelenek ve görenekleri, Türkmen kıyafetleri, davranış, hürmet, saygı, misafirperverlikleriyle, kentin uğultusundan ve girdabından uzak dingin ve kendine has iklimi ile cazip bir yerdir. Anamur insanı saflığı, samimiyeti ve işlenmeye müsait bir cevher gibi ülkemizin nadide topluluklarındandır. Anamur insanı; Taşeli platosunda Orta Toroslarda yetişen ladin, katran, kekik, sümbül, çiğdem kokan yaylalarından beslenen, karlı dağ yamaçlarına, derin vadilere, beyaz bulutlara, masmavi denize eşlik ederek mutlu bir hayat sürenlerin yerleşim yeridir. Anamur insanı tecrit edilmiş bir toplumdur. Bu coğrafyanın bir yansımasıdır. Akdeniz bölgesinde, Toros Dağlarının kıyıya paralel olarak uzanması, yükselti ve eğimin dik ol olması, büyük şehir merkezlerine uzak bir konumda kurulmuş olması kendi kendine yetmek zorunda bırakmıştır Anamur’u. Çok eski tarihi dönemlerde önemli olan Anamur iskelesinin fonksiyonunu yitirmesi  Anamur’un  gelişimini frenlemiştir. Eğim ve yükselti şartları göz önüne alındığında karayolu ile bugün sahip olduğundan başka bir imkânı olmayan Anamur’un belki de tek çıkış noktası denizdir. Bu nedenle, Anamur’da tarım ve  ticaret hizmetlerinin, gerekse turizm faaliyetlerinin gelişmesi tamamen ilçede yapılacak limana bağlı ve deniz ticaretine bağlıdır. Anamur’un gelişimi Aydıncık ve Bozyazı’nın gelişimi demektir. Anamur’un coğrafi zorluğunun kader olduğu şiirlere ve türkülere bile yansımıştır. “Dünyadan bağımsız yaşar kulların, düzelmiyor yolların” şeklindeki dize bize bunu gösteriyor. Ülkemizin muz cenneti olan Anamur, Antalya-Mersin sahil yolunun tamamlanması ve limanının yapılması ile birlikte tarihteki önemini tekrar kazanma potansiyeline sahiptir.
Ekleme Tarihi: 25 Nisan 2022 - Pazartesi

Rüzgârlı Burun: ANAMUR

Orta Toros Dağlarının geçit vermez zorluklarının Akdeniz'e inen kolları üzerinde engebeli ve dağlık bir bölgede kurulmuş günümüze kadar varlığını devam ettiren bir yerleşim yeridir Anamur.  Günümüzde Mersin iline bağlı olmasına rağmen 230 km mesafede üç saatlik bir yolculukla ulaşılan şehir merkezinin uzaklığından dolayı, 75 km batısındaki Antalya Gazipaşa ile yakın ilişkileri olan bir yerleşim yeridir. Hızlı ve konforlu ulaşımda Gazipaşa havalimanı ve 120 km batısında bulunan Alanya ile ticari ve insani ilişkileri oldukça fazladır.

Ülkemizde yer alan vilayetlerin coğrafi sınırları nasıl belirlenirse belirlensin illerin resmi sınırları değil, coğrafyanın kader olduğu sınırlar belirler ilişkileri ve insanların ihtiyaçlarını. İl sınırlarının değil coğrafyanın birleştirdiği, bütünleştirdiği, kaderini çizdiği Anamur’u anlatacağım sizlere.

Taşeli yöresi, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri olan Akdeniz Bölgesi'nin orta kesimine verilen isimdir. Taşeli Bölgesi yaklaşık olarak Antalya ilinin doğu kesimi ile Mersin ilinin batı kesimini içine alır. Taşeli Yöresi, Orta Toroslar'da Alanya'nın doğusundan başlayarak kıyıda GazipaşaAnamurBozyazıAydıncık ve Silifke'nin batı kesimleri ile iç kesimlerde GülnarMut ve Ermenek'i kapsayan ve arazi yapısı çok kayalık ve engebeli olan bir bölgeye verilen isimdir. Antik çağlardan günümüze birçok kültürlere ev sahipliği yapan bu bölgeye “Taşlık Kilikya” adı verilmiştir. Bölgenin yüzey şekli ve toprak yapısı çok kayalık olduğundan bölgeye "Taşeli" denmiştir.

Bu bölgeye Karamanoğulları Beyliği "İçel" veya "İçil” demiş, Osmanlılar ise "İçel Sancağı" olarak adlandırmıştır. İçel; en dar şekliyle bugünkü Gazipaşa, AnamurBozyazı, Aydıncık, GülnarErmenekBaşyaylaSarıvelilerMut ve Silifke ilçelerini kapsayan en geniş şekliyle, Manavgat Irmağı ile Erdemli’de bulunan Alata Çayı arasındaki bölgeyi içermektedir.

Anamur ismi; günümüzde ilçenin batısında yer alan ANEMURİUM antik kentinden aldığı kaynaklarda görülmektedir. Latince olan ANEMURİUM kelimesini açıklarsak, Anem: Burun, Ourium: Rüzgâr anlamına gelmektedir. Akdeniz’in yaz sıcağında bile rüzgârın hiç kesilmediği bu kente “Rüzgârlı Burun” denmiştir.

Günümüzde   ANEMURİUM antik şehri zamana meydan okuyan, hala ayakta duran kalıntıları ile Anadolu’muzun güneyindeki en uç noktası olan Anamur burnunda Kargagedik Dağı’nın doğuya bakan yamaçlarında, hala yaşayan antik bir yerleşim yeridir.

 

 Anamur dendiği zaman iki şey akla gelir birincisi ANEMURİUM antik şehri, ikincisi Mamure Kalesi’dir. Mamure (Anamur) Kalesi, Akdeniz kıyı şeridinde günümüze oldukça sağlam ulaşabilmiş Türk kalelerinden birisidir. Yüksek kayalıklar ve düzlükler üzerine kurulmuş olan Mamure Kalesi birçok Anadolu kalesi gibi antik temeller üzerine inşa edilmiştir.

Mamure Kalesi, yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kale olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. 39 kulesi, su sarnıçları, camisi ve dışında hamamı bulunan kalenin etrafı 10 metre genişliğinde savunma amaçlı hendekle çevrilidir.

Mamure Kelesi kitabesinde özetle “Karamanoğlu Alaaddinoğlu Mehmet oğlu Sultan İbrahim inşa etti. Mamure Beldesi ve kalesi savaş için yardım edilen köşedir. Korunan yerleşim yeri Allah yolunda hediye olarak cihat için onun yardımı ile tamam oldu. Allah’ın nimetlerinden verdiği uyanıklık ve doğru yolu gösterdiğinden şükürler olsun. Bu tarih Şevval ayında 854 yılında yazıldı.”  denilmektedir.

Anamur ve Taşeli’nin Hıristiyanlar tarafından işgal edilip, tahrip edilmesi üzerine Karamanoğlu Mahmut Bey (1300-1308) ordusuyla düşmanı bozguna uğratıp, kaleyi ele geçirmiş, kiliseleri yıkıp yerine cami yapmış ve kaleyi mamur edip, adını Mamuriye koymuştur. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin klasik ögelerini taşıyan kale içindeki caminin ilk yapılışı Karamanoğulları Dönemi’ne aittir

 Selçuklu Hükümdarı Alâeddin Keykubat'ın, Ertokuş Bey'i Akdeniz kıyısındaki şehirleri alıp Selçukluya bağlaması için görevlendirmesi ile Anamur Kalesi 1228'de feth edilmiştir. Kalenin alınması ve yeniden mamur hale getirilmesi ile birlikte kıyı şeridi, 1228'den itibaren Selçukluların hâkimiyetinde kalmıştır. Selçuklunun güç kaybettiği dönemde ise kent Karamanoğullarının yönetimine girmiştir. Anamur’a yerleşen Türkler Oğuzların YIVA boyundandır. II. Beyazıt döneminde İç-il deki en büyük boylardan birisi de YIVA boyu idi. İç-il Yıvaları Büyük Yıva ve Küçük Yıva olmak üzere iki kola ayrılır. Bu dönemde Yıva boyuna mensup kırk kadar köyün mevcut olduğu kayıtlarda yer almaktadır. 1275'te Karamanoğlu Beyliği'nin ve 1471'de Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçmiştir Anamur. Günümüzde Mersin ilinin 13 ilçesinden biri olarak şehrin en batı ucunda yer almaktadır.

Osmanlı dönemindeki kayıtlara göre Anamur’da ağırlıklı olarak Karaketili,  İshaklı, Tekeli, Bahşiş, Tahtacı ve Sarıkeçililer Aşiretlerinin yaşadığı bunların yanı sıra Ermeni ve Rumların az da olsa Yunan uyrukluların, Kıpti, Girit ve Dobruca Muhacirlerinin de olduğu kaynaklarda yer almakta olup Anamur ağırlıklı olarak Türkmenlerin yerleştiği bir yerdir.

 

.

 

Anamur, ülkemizin güneyinde Toros Dağlarının denizle kucaklaştığı Akdeniz’e sınırı olan en uç kesiminde yer almaktadır. Coğrafi konumu nedeni ile Anadolu’nun iç taraflarından ulaşımı oldukça zordur. Bu yüzden Anamur insanı ve  doğal güzellikleri kendine has ve bozulmamış şekilde devam etmektedir.

Günümüzde Anamur, Toros Dağlarında yer alan yaylalarda yaşayan insanları, folkloru, gelenek ve görenekleri, Türkmen kıyafetleri, davranış, hürmet, saygı, misafirperverlikleriyle, kentin uğultusundan ve girdabından uzak dingin ve kendine has iklimi ile cazip bir yerdir.

Anamur insanı saflığı, samimiyeti ve işlenmeye müsait bir cevher gibi ülkemizin nadide topluluklarındandır. Anamur insanı; Taşeli platosunda Orta Toroslarda yetişen ladin, katran, kekik, sümbül, çiğdem kokan yaylalarından beslenen, karlı dağ yamaçlarına, derin vadilere, beyaz bulutlara, masmavi denize eşlik ederek mutlu bir hayat sürenlerin yerleşim yeridir.

Anamur insanı tecrit edilmiş bir toplumdur. Bu coğrafyanın bir yansımasıdır.

Akdeniz bölgesinde, Toros Dağlarının kıyıya paralel olarak uzanması, yükselti ve eğimin dik ol olması, büyük şehir merkezlerine uzak bir konumda kurulmuş olması kendi kendine yetmek zorunda bırakmıştır Anamur’u.

Çok eski tarihi dönemlerde önemli olan Anamur iskelesinin fonksiyonunu yitirmesi  Anamur’un  gelişimini frenlemiştir. Eğim ve yükselti şartları göz önüne alındığında karayolu ile bugün sahip olduğundan başka bir imkânı olmayan Anamur’un belki de tek çıkış noktası denizdir. Bu nedenle, Anamur’da tarım ve  ticaret hizmetlerinin, gerekse turizm faaliyetlerinin gelişmesi tamamen ilçede yapılacak limana bağlı ve deniz ticaretine bağlıdır. Anamur’un gelişimi Aydıncık ve Bozyazı’nın gelişimi demektir.

Anamur’un coğrafi zorluğunun kader olduğu şiirlere ve türkülere bile yansımıştır. “Dünyadan bağımsız yaşar kulların, düzelmiyor yolların” şeklindeki dize bize bunu gösteriyor.

Ülkemizin muz cenneti olan Anamur, Antalya-Mersin sahil yolunun tamamlanması ve limanının yapılması ile birlikte tarihteki önemini tekrar kazanma potansiyeline sahiptir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.