Mustafa Esmer Cengiz
Köşe Yazarı
Mustafa Esmer Cengiz
.
 

Sudenaz Ve Balonlu Tabut

Baba Serkan Koku belediyede işçi.Anne Süreyya işsiz.Biri kız; biri oğlan iki çocuklu bir aile.Oğullarının adı İbrahim; kızlarının ki Sudenaz.Sudenaz nazlı, narin, incecik sevimli bir kız.Ama talihsiz.Daha dört yaşındayken amansız bir hastalığa yakalanıyor: Lösemi.Evleri başlarına yıkılıyor ailenin.Hastane hastane, doktor doktor dolaşmaya başlıyorlar doğal olarak.Kızlarının sağlığından daha önemli ne olabilir ki.Elde avuçta ne varsa gidiyor bu ara, borçlanıyorlar da. Sudenazʹın canı sağ olsun.Derken baba Serkanʹa da yol veriyor Kocamazlı belediye.Sırası mı şimdi?Dinleyen kim, düşünen kim!Baba Serkan ve binlerce arkadaşı pes etmiyorlar tabii.Özgür Çocuk Parkıʹna bir direniş çadırı kuruyorlar hemen.Başka çareleri mi var!Bir yanda lösemili bir çocuk; bir yanda işsizlik.Ve doğal olarak maddi sıkıntılar, manevi sıkıntılar...Baba oradan oraya koşuşturuyor. Sudeʹye ilaç lazım, kan lazım. Bunun yolu var, barınması var. Yemese içmese de olur ya...Baba, altı aydır çadırda direniyor; kızı Sude dört yaşında yakalandığı bu hastalığa beş yıldır direniyor.Yaşıtları okulda; Sude Ankara Lösevʹde.Alın kızınızı, gidin deyiveriyorlar bir gün. Tarih: 12 Mart 2015.Yapacak bir şey yok mu yani!Galiba bitti!Alıp Mersinʹe geliyorlar Sudeʹyi.Sudenazʹın o güzelim saçları yok artık.Öylece yatıyor kıpırtısız.Bu gün katıldığım bir toplantıya düşüyor haber: Sudenaz!Yoksa!Evet, başımız sağ olsun!Hemen oraya koşuyorum.Evin önünde bir taziye çadırı. Ortalık ana baba günü. Ağlaşmalar, ağıtlar. Ne yapacağını bilememenin telaşı; ne diyeceğini bilememenin şaşkınlığı..Sudenaz tabuduna yerleştiriliyor usulca. Tabudun başına bir balon bağlanıyor; bir gelinlik atılıyor üstüne.Artık zamanı geldi, gidecek Sude.Zılgıtlar, çığlıklar arasında dönülmez bir yolculuk bu!Baba,kızının tabutunu omuzlarken, seni, diyor yutkunarak, sağ iken de böyle omuzlarımda taşırdım yavrum, biliyorsun değil mi!Mersin , mezarlığın kapısında sanki!Dillerde “ Sunam Uyanmaz” ağıdı.Alkışlar, çığlıklar, zılgıtlar...Sudenazʹın karışıyla on karışlık bir mezar.Babasının kucağında iniyor o karanlığa Sude.“Kızımın üstüne toprak atmayın, canı acımasın!” diye haykırıyor annesi.Yürekleri dağlayan bir annenin çığlığı bu!Okuldan, mahalleden yaşıtları hep orda; ellerinde balonlar. Öğretmenleri hep orda.Baş ucu taşına bir renkli balon...“ Sana bir bisiklet sözüm vardı” diyor baba; “ama alacam, söz!”Serkan on gün önce işe döndü ya...Ama Sude gitti bu ara.Bu kaçıncı gidiş!Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!         Mustafa Esmer Cengiz
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2015 - Cumartesi

Sudenaz Ve Balonlu Tabut

Baba Serkan Koku belediyede işçi.
Anne Süreyya işsiz.
Biri kız; biri oğlan iki çocuklu bir aile.
Oğullarının adı İbrahim; kızlarının ki Sudenaz.
Sudenaz nazlı, narin, incecik sevimli bir kız.
Ama talihsiz.
Daha dört yaşındayken amansız bir hastalığa yakalanıyor: Lösemi.
Evleri başlarına yıkılıyor ailenin.
Hastane hastane, doktor doktor dolaşmaya başlıyorlar doğal olarak.
Kızlarının sağlığından daha önemli ne olabilir ki.

Elde avuçta ne varsa gidiyor bu ara, borçlanıyorlar da. Sudenazʹın canı sağ olsun.
Derken baba Serkanʹa da yol veriyor Kocamazlı belediye.
Sırası mı şimdi?
Dinleyen kim, düşünen kim!

Baba Serkan ve binlerce arkadaşı pes etmiyorlar tabii.
Özgür Çocuk Parkıʹna bir direniş çadırı kuruyorlar hemen.
Başka çareleri mi var!
Bir yanda lösemili bir çocuk; bir yanda işsizlik.
Ve doğal olarak maddi sıkıntılar, manevi sıkıntılar...

Baba oradan oraya koşuşturuyor. Sudeʹye ilaç lazım, kan lazım. Bunun yolu var, barınması var. Yemese içmese de olur ya...
Baba, altı aydır çadırda direniyor; kızı Sude dört yaşında yakalandığı bu hastalığa beş yıldır direniyor.
Yaşıtları okulda; Sude Ankara Lösevʹde.

Alın kızınızı, gidin deyiveriyorlar bir gün. Tarih: 12 Mart 2015.
Yapacak bir şey yok mu yani!
Galiba bitti!
Alıp Mersinʹe geliyorlar Sudeʹyi.
Sudenazʹın o güzelim saçları yok artık.
Öylece yatıyor kıpırtısız.

Bu gün katıldığım bir toplantıya düşüyor haber: Sudenaz!
Yoksa!
Evet, başımız sağ olsun!

Hemen oraya koşuyorum.
Evin önünde bir taziye çadırı. Ortalık ana baba günü. Ağlaşmalar, ağıtlar. Ne yapacağını bilememenin telaşı; ne diyeceğini bilememenin şaşkınlığı..
Sudenaz tabuduna yerleştiriliyor usulca. Tabudun başına bir balon bağlanıyor; bir gelinlik atılıyor üstüne.
Artık zamanı geldi, gidecek Sude.
Zılgıtlar, çığlıklar arasında dönülmez bir yolculuk bu!
Baba,kızının tabutunu omuzlarken, seni, diyor yutkunarak, sağ iken de böyle omuzlarımda taşırdım yavrum, biliyorsun değil mi!

Mersin , mezarlığın kapısında sanki!
Dillerde “ Sunam Uyanmaz” ağıdı.
Alkışlar, çığlıklar, zılgıtlar...
Sudenazʹın karışıyla on karışlık bir mezar.
Babasının kucağında iniyor o karanlığa Sude.

“Kızımın üstüne toprak atmayın, canı acımasın!” diye haykırıyor annesi.
Yürekleri dağlayan bir annenin çığlığı bu!
Okuldan, mahalleden yaşıtları hep orda; ellerinde balonlar. Öğretmenleri hep orda.
Baş ucu taşına bir renkli balon...
“ Sana bir bisiklet sözüm vardı” diyor baba; “ama alacam, söz!”

Serkan on gün önce işe döndü ya...
Ama Sude gitti bu ara.
Bu kaçıncı gidiş!

Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
      
   Mustafa Esmer Cengiz

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.