Bir referandum daha var... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.04.2017 - 09:02, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Bir referandum daha var... Abdullah Ayan yazdı

Cumhuriyetin ilanı Osmanlı İmparatorluğu küllerinden doğan genç Türkiyeʹ nin miladıdır ama o günden 1960 darbesine kadar ülkenin yönetildiği anayasa halk oyuna sunulmamış, Mecliste kabul edildiği haliyle hayata geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından halk oyuna sunulan ilk anayasa ile ilgili yapılan referandum ülke tarihinde bir ilktir ve bu referandumun ardından benzer nedenlerle seçmen 6 kez daha sandığa gidecektir. Kısaca Türkiyeʹ de bugüne kadar referandum anlamında halkın önüne sandık 7 kez çıkarılmıştır ve her oylamanın hafızalara kazınan tartışmaları, seçmende iz bırakan sloganları, oyun renginden zarfın şekline kadar detayların bile iz bıraktığı konular yıllar boyu yazılıp çizilmiştir. Ve toplumsal hafıza her zaman olduğu gibi, o dönem için yaşamsal önem verdiği o kadar çok mevzuu zamanla unutup gitmiş, bir döneme damgasını vuran tartışmalar bir süre sonra küllenip arşivlerin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Bugün kim hatırlar 1960 darbesinin ardından hazırlanan anayasanın halk oyuna sunulduğu 1961 referandumunu ve yine bir başka darbenin ardından hazırlanan 1982 anayasa taslağının kabulü için 1982 referandumunda yaşananları... 2010 referandumundaki ˮyetmez ama evetˮ sloganını pek unutan olduğunu sanmıyorum ama 1982ʹ deki ˮevet/hayırˮ ı temsil eden oy pusulalarındaki mavi/beyaz renklerin çevresinde yaşananları, darbeci generallerin ˮevetˮ çıkması için ʹşeytan ayrıntıda gerekʹ misali evetʹ i temsil eden beyaz renk ile hayır anlamına gelen mavi renk üzerindeki atraksiyonlarını bugün kaç kişi hatırlar. Örneğin saflığın timsali beyaz evet için seçilmişti ve her yerde beyaz teması işleniyordu ama mavi demek bile yasaktı. Vakit bulursam ileride başka bir yazıda; 1982ʹ de ülke genelinde yaşananları, kendi izlenimlerimi daha detaylı anlatırım ama 1982 referandumunun mavi/beyaz eksenine oturtulan kampanyasında cuntanın uyanıklığıyla ilgili somut bir örnekle yetineyim: evet için beyaz, hayır için mavi pusula atılacaktı zarfa ama mavi rengi ağza almanın bile derdest edilmenize yol açması yetmezmiş gibi pusulaların koyulacağı zarflar az biraz şeffaf cinsinden ve beyaz olarak seçilmişti. Beyaz ˮevetˮ pusulası beyaz zarfın içinde dikkat çekmiyordu ama şeffafa yakın beyaz zarfın içinde mavinin nasıl sırıttığını ve göz altına alınanların kaybolduğu ülkede o maviyi zarfın içine koymanın ne anlama geldiğini anlatmaya gerek yok sanırım. Elbette darbecilerin %92 ile kabul edilmesiyle övündükleri o anayasanın ulaştığı bu rekorda ˮevet demezsek bu cunta gitmez, ensemizde boza pişirirlerˮ diyen halkın katkısı yadsınamazdı ama, yaratılan korku dolu ortamın da rolü unutulmaz... Yine de hayırʹ cılar zeka dolu üretkenlikle dönemin ölümlere varan korku dolu iklimiyle dalga geçtiler... Örneğin Özdemir Asafʹ ın o ünlü dizeleri: Sanki o dayatılan anayasanın, beyaz oy pusulasıyla aklanamayacağını görmüş gibi yıllar önce kaleme aldığı kısacık Jüri adlı şiiri: ˮBütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdilerˮ Cunta kampanyaları, renkleri, toplantıları yasaklayabilirdi ama 8 kelimelik 2 dizeyi yasaklayamadı... Şiirle, sanatla baş etmek zordu ama sonuçta muratlarına erdi Evren ve şürekası... Anayasa halkın ˮkahir ekseriyeti, teveccühüyleˮ kabul de edildi ve yıllardır o ʹama-yasaʹ nın dar kalıpları içinde nefes almaya, yaşamaya çalışıyor insanlar... Gerçekten de 82 anayasasında özgürlükler, mesken masuniyeti, insan hakları bir yana çevreden spora, sağlıktan eğitime hayatın her alanında akla gelen ne varsa unutulmamaya unutulmamıştı da, atacağınız her adım, her cümlenin sonuna eklenen bir ˮamaˮ nın duvarına çarpıyordu ve çarpmaya devam ediyor... O duvar 35 yıldır karşımızda duruyor ve yapılan onca değişikliğe rağmen tek tuğla oynamadı yerinden... Aslında 1961 referandumunu, o günlere damgasını vuran ˮdüşük, kuyrukˮ tartışmalarını, bütün baskılara rağmen hayli yüksek çıkan ˮhayırˮ oylarını ve Mersin özelinde o günlerde yaşananları anlatacaktım ama bir sonraki yazıda... Abdullah Ayan
Cumhuriyetin ilanı Osmanlı İmparatorluğu küllerinden doğan genç Türkiyeʹ nin miladıdır ama o günden 1960 darbesine kadar ülkenin yönetildiği anayasa halk oyuna sunulmamış, Mecliste kabul edildiği haliyle hayata geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından halk oyuna sunulan ilk anayasa ile ilgili yapılan referandum ülke tarihinde bir ilktir ve bu referandumun ardından benzer nedenlerle seçmen 6 kez daha sandığa gidecektir. Kısaca Türkiyeʹ de bugüne kadar referandum anlamında halkın önüne sandık 7 kez çıkarılmıştır ve her oylamanın hafızalara kazınan tartışmaları, seçmende iz bırakan sloganları, oyun renginden zarfın şekline kadar detayların bile iz bıraktığı konular yıllar boyu yazılıp çizilmiştir. Ve toplumsal hafıza her zaman olduğu gibi, o dönem için yaşamsal önem verdiği o kadar çok mevzuu zamanla unutup gitmiş, bir döneme damgasını vuran tartışmalar bir süre sonra küllenip arşivlerin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Bugün kim hatırlar 1960 darbesinin ardından hazırlanan anayasanın halk oyuna sunulduğu 1961 referandumunu ve yine bir başka darbenin ardından hazırlanan 1982 anayasa taslağının kabulü için 1982 referandumunda yaşananları... 2010 referandumundaki ˮyetmez ama evetˮ sloganını pek unutan olduğunu sanmıyorum ama 1982ʹ deki ˮevet/hayırˮ ı temsil eden oy pusulalarındaki mavi/beyaz renklerin çevresinde yaşananları, darbeci generallerin ˮevetˮ çıkması için ʹşeytan ayrıntıda gerekʹ misali evetʹ i temsil eden beyaz renk ile hayır anlamına gelen mavi renk üzerindeki atraksiyonlarını bugün kaç kişi hatırlar. Örneğin saflığın timsali beyaz evet için seçilmişti ve her yerde beyaz teması işleniyordu ama mavi demek bile yasaktı. Vakit bulursam ileride başka bir yazıda; 1982ʹ de ülke genelinde yaşananları, kendi izlenimlerimi daha detaylı anlatırım ama 1982 referandumunun mavi/beyaz eksenine oturtulan kampanyasında cuntanın uyanıklığıyla ilgili somut bir örnekle yetineyim: evet için beyaz, hayır için mavi pusula atılacaktı zarfa ama mavi rengi ağza almanın bile derdest edilmenize yol açması yetmezmiş gibi pusulaların koyulacağı zarflar az biraz şeffaf cinsinden ve beyaz olarak seçilmişti. Beyaz ˮevetˮ pusulası beyaz zarfın içinde dikkat çekmiyordu ama şeffafa yakın beyaz zarfın içinde mavinin nasıl sırıttığını ve göz altına alınanların kaybolduğu ülkede o maviyi zarfın içine koymanın ne anlama geldiğini anlatmaya gerek yok sanırım. Elbette darbecilerin %92 ile kabul edilmesiyle övündükleri o anayasanın ulaştığı bu rekorda ˮevet demezsek bu cunta gitmez, ensemizde boza pişirirlerˮ diyen halkın katkısı yadsınamazdı ama, yaratılan korku dolu ortamın da rolü unutulmaz... Yine de hayırʹ cılar zeka dolu üretkenlikle dönemin ölümlere varan korku dolu iklimiyle dalga geçtiler... Örneğin Özdemir Asafʹ ın o ünlü dizeleri: Sanki o dayatılan anayasanın, beyaz oy pusulasıyla aklanamayacağını görmüş gibi yıllar önce kaleme aldığı kısacık Jüri adlı şiiri: ˮBütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdilerˮ Cunta kampanyaları, renkleri, toplantıları yasaklayabilirdi ama 8 kelimelik 2 dizeyi yasaklayamadı... Şiirle, sanatla baş etmek zordu ama sonuçta muratlarına erdi Evren ve şürekası... Anayasa halkın ˮkahir ekseriyeti, teveccühüyleˮ kabul de edildi ve yıllardır o ʹama-yasaʹ nın dar kalıpları içinde nefes almaya, yaşamaya çalışıyor insanlar... Gerçekten de 82 anayasasında özgürlükler, mesken masuniyeti, insan hakları bir yana çevreden spora, sağlıktan eğitime hayatın her alanında akla gelen ne varsa unutulmamaya unutulmamıştı da, atacağınız her adım, her cümlenin sonuna eklenen bir ˮamaˮ nın duvarına çarpıyordu ve çarpmaya devam ediyor... O duvar 35 yıldır karşımızda duruyor ve yapılan onca değişikliğe rağmen tek tuğla oynamadı yerinden... Aslında 1961 referandumunu, o günlere damgasını vuran ˮdüşük, kuyrukˮ tartışmalarını, bütün baskılara rağmen hayli yüksek çıkan ˮhayırˮ oylarını ve Mersin özelinde o günlerde yaşananları anlatacaktım ama bir sonraki yazıda... Abdullah Ayan
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.