Küreselleşme sevdasından küreselleşme karşıtlığına… Abdullah Ayan yazdı

17.12.2018 - 09:04, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Küreselleşme sevdasından küreselleşme karşıtlığına… Abdullah Ayan yazdı

Küreselleşmenin mucidi ABD bugün başta mevcut başkan ve onun temsil ettiği zihniyet küreselleşme karşıtlığının bayraktarlığına soyunmuş durumda…Bir zamanlar küreselleşmeyi emperyalizmin yeni oyunu olarak gören Çin ise küreselleşmenin en büyük savunucusu…Geldiğimiz sürece bakar mısınız?

Bugün kapısına dayanan mültecileri sınırda durdurmak için tel örgülerin arkasına silahlı muhafızlar diken pek çok Avrupa ülkesi (örneğin Macaristan ve benzerleri) yoksul kaçakları! öldürmek amacıyla güvenlik elemanlarına vur emri vermekte en küçük bir kaygı duymuyor. Oysa  aynı Macaristan (ve benzerleri) belli bir servete sahip her türlü yabancıyı kırmızı halılarla karşılamakta, vatandaşlık vermekte… Ülkelerin aynı sınırlarında yan yana bekleyen artık iki tip görevli var: yoksulları vurmak için elde silah ateş etmeye hazır üniformalı muhafızlarla, para sahiplerini güllerle karşılayan pasaport vermeye amade, gayet kibar, takım elbiseli görevliler.. Fransa' nın çok kazanıyor diye kendisinden daha fazla vergi alacağını duyan ünlü aktör Gerard Depardieo beş yıl önce depreşen Rusya sevgisiyle o ülkenin vatandaşı olmakta beis görmedi. (Aynı Depardieo bir ara Türkiye vatandaşı olmaya da merak salmıştı.) Bugünkü başta ulus devletler olmak üzere sınırlara hapsolmuş tüm ülkelere dayalı kurulu nizam artık çatırdamakta… Gök kubbenin üstlerine yıkılacağını gören mevcut sistemin temel taşları önlem olarak küreselleşmenin önüne geçmeyi, gümrük duvarlarını yeniden inşa etmenin, yönettikleri ülkeleri güvenlik ve mali surlarla koruma altına almanın yollarını aramakta… İroniye bakın ki, küreselleşmenin mucidi ABD bugün başta mevcut başkan ve onun temsil ettiği zihniyet küreselleşme karşıtlığının bayraktarlığına soyunmuş durumda… Bir zamanlar küreselleşmeyi emperyalizmin yeni oyunu olarak gören Çin ise küreselleşmenin en büyük savunucusu… Geldiğimiz sürece bakar mısınız? ABD, Çin mallarına karşı ek vergiler koyarak, serbest ticaret anlaşmalarını ortadan kaldırmaya çalışırken, aynı serbest anlaşmalarını savunan ve aynı ABD' yi fikir babası olduğu Dünya Ticaret Örgütü' ne şikayet eden bir Çin var karşımızda… Daha da çarpıcı tablo Vietnam' da gözlerimize sokuluyor… ABD' yi girdiği topraklardan çıkarmak için asrın en büyük direnişini gösteren ve girdiği savaşta alt eden Vietnam, başta ABD olmak üzere tüm küresel sermaye temsilcilerine kapılarını ardına kadar açmış durumda. ABD askerleriyle zapt edemediği Vietnam' ı Mc Donalds hamburgeri, iphone cep telefonu, Starbucks Kafeleri ve sayısız markasıyla işgal etmiş bulunuyor… Geldiğimiz süreçte tüm devletler artık kontrolden çıkan ve ülkelerin koyduğu vergilere, sermaye denetimlerine boyun eğmeyen, başına buyruk 'sınır tanımayan' sermayeyi yeniden zapturapt almanın yollarını aramakta… Örneğin tüm ülkelerin uyacağı bir evrensel denetim ve vergilendirme sistemi benimsenip bugün kaynağına bakmadan her türlü paraya sorgusuz kucak açan off shore bankacılığı ve benzer denetimsiz vahaların varlığı sona erdirilebilir mi? Bu teorik olarak mümkün… Sonuçta bugün dünyadaki tüm önemli para hareketleri dolar ve euro üzerinden işliyor. O hareketler ise düğmesi ABD' nin elinde olan 'swift' dediğimiz kodlama sistemi üzerinden yürütülmekte. ABD dilediği anda, dilediği para hareketi için düğmeyi açıp kapatma gücüne sahip… ABD' nin bazen uzlaşıp bazen gerildiği İran' la olan ilişkileri ve uyguladığı ambargolardaki en önemli silahı da yine bu 'swift' yöntemini ambargoya uymayan ülkelere karşı koz olarak kullanması elindeki mekanizmanın ne kadar güçlü bir silaha dönüştüğünü gösteriyor. Burada can alıcı soruya geldi sıra… Lokal olarak kimi ülkeleri, şirket ve hatta şahısları denetim altına almayı hedefleyen böylesi bir mekanizma kurulacak ortak bir küresel vergilendirme ve kontrol altına alma işlevini sağlar mı? Daha da önemlisi işe yarar mı? Burada da karşımıza yeni döneme damgasını vuran bilgi çağı ve o çağla ortaya çıkmaya başlayan digital para gibi enstrümanlar çıkmakta… 2. dünya savaşında zenginler menkul/gayrimenkul servetlerini külçe altına çevirip kapağı İsviçre' ye attıklarında savaşan tarafların dokunmadığı bu cennette hayatlarını sürdürme imkanını buldular. Ama altın bulundurmanın, taşımanın, İsviçre' ye ulaştırmanın pek çok riski, karşılaşılan bedelleri vardı. Oysa bugün cebinizde veya zihninizde taşıyabileceğiniz şifreyi dilediğiniz zaman ve mekanda para olarak harcayabileceğiniz Bitcoin ve benzeri çok sayıda uygulama artık altın ve dövizin yerini almakta… Ve bu henüz tanışmaya başladığımız digital enstrümanlar en ağır hasarı nereye verecek dersiniz? 'şiddet tekelini elinde bulundurma' yanında o şiddet tekelini bile ancak para basma gücüyle sürdüren ulus devletlerin asıl kontrol mekanizmasını kaybetmelerinin eli kulağında… Örneğin bugün basma maliyeti neredeyse sıfır olan dolarlarla parasal anlamda dünyaya hükmeden ve kurduğu finans sistemi sayesinde küresel ekonomiyi kontrol eden ABD, yarın cebinde taşıdığı kağıt parçasındaki şifreyle dilediği varlığı alıp satabilen yeni sisteme karşı ne yapacak? (bugün dünya mal ve hizmet ticaretinin yaklaşık 80' i dolarla el değiştiriyor ve 100 dolarlık banknotun maliyeti yaklaşık 3 cent) Sadece digital paralar mı tehdit ediyor ulus devletleri derseniz? Onun kadar etkili bir başka etmen olan enerjiyi devlet ve devletin kontrol ettiği sistemin dışına çıkaran, farklı yenilenebilir enerji üretim modelleri sessiz sedasız boy vermekte… Örneğin bir mahalle, kasaba, hatta küçük ölçekli ülkeleri kaplamaya başlayan güneş panelleri…  Elektriğin hayatımıza girdiği ilk günden beri artan biçimde merkezi otoriteye ve o otorite ile ortak hareket eden enerji kartellerine mahkum eden eski tip elektrik üretim ve dağıtımını mikro ölçeklere indirgeyip yerelleştiren, özerk hale getiren güneş enerjisine dayalı yepyeni bir dönem bu… O dönemin ayak seslerini duyuran en çarpıcı gelişme ise bugünlerde yoksul Porto Riko' da yaşanmakta… Porto Riko' nun güneş enerjisiyle başlayan yeni yolculuğu bir sonraki makale konusu olsun… Abdullah Ayan  
Küreselleşmenin mucidi ABD bugün başta mevcut başkan ve onun temsil ettiği zihniyet küreselleşme karşıtlığının bayraktarlığına soyunmuş durumda…Bir zamanlar küreselleşmeyi emperyalizmin yeni oyunu olarak gören Çin ise küreselleşmenin en büyük savunucusu…Geldiğimiz sürece bakar mısınız?

Bugün kapısına dayanan mültecileri sınırda durdurmak için tel örgülerin arkasına silahlı muhafızlar diken pek çok Avrupa ülkesi (örneğin Macaristan ve benzerleri) yoksul kaçakları! öldürmek amacıyla güvenlik elemanlarına vur emri vermekte en küçük bir kaygı duymuyor.

Oysa  aynı Macaristan (ve benzerleri) belli bir servete sahip her türlü yabancıyı kırmızı halılarla karşılamakta, vatandaşlık vermekte…

Ülkelerin aynı sınırlarında yan yana bekleyen artık iki tip görevli var: yoksulları vurmak için elde silah ateş etmeye hazır üniformalı muhafızlarla, para sahiplerini güllerle karşılayan pasaport vermeye amade, gayet kibar, takım elbiseli görevliler..

Fransa' nın çok kazanıyor diye kendisinden daha fazla vergi alacağını duyan ünlü aktör Gerard Depardieo beş yıl önce depreşen Rusya sevgisiyle o ülkenin vatandaşı olmakta beis görmedi. (Aynı Depardieo bir ara Türkiye vatandaşı olmaya da merak salmıştı.)

Bugünkü başta ulus devletler olmak üzere sınırlara hapsolmuş tüm ülkelere dayalı kurulu nizam artık çatırdamakta…

Gök kubbenin üstlerine yıkılacağını gören mevcut sistemin temel taşları önlem olarak küreselleşmenin önüne geçmeyi, gümrük duvarlarını yeniden inşa etmenin, yönettikleri ülkeleri güvenlik ve mali surlarla koruma altına almanın yollarını aramakta…

İroniye bakın ki, küreselleşmenin mucidi ABD bugün başta mevcut başkan ve onun temsil ettiği zihniyet küreselleşme karşıtlığının bayraktarlığına soyunmuş durumda…

Bir zamanlar küreselleşmeyi emperyalizmin yeni oyunu olarak gören Çin ise küreselleşmenin en büyük savunucusu…

Geldiğimiz sürece bakar mısınız?

ABD, Çin mallarına karşı ek vergiler koyarak, serbest ticaret anlaşmalarını ortadan kaldırmaya çalışırken, aynı serbest anlaşmalarını savunan ve aynı ABD' yi fikir babası olduğu Dünya Ticaret Örgütü' ne şikayet eden bir Çin var karşımızda…

Daha da çarpıcı tablo Vietnam' da gözlerimize sokuluyor…

ABD' yi girdiği topraklardan çıkarmak için asrın en büyük direnişini gösteren ve girdiği savaşta alt eden Vietnam, başta ABD olmak üzere tüm küresel sermaye temsilcilerine kapılarını ardına kadar açmış durumda.

ABD askerleriyle zapt edemediği Vietnam' ı Mc Donalds hamburgeri, iphone cep telefonu, Starbucks Kafeleri ve sayısız markasıyla işgal etmiş bulunuyor…

Geldiğimiz süreçte tüm devletler artık kontrolden çıkan ve ülkelerin koyduğu vergilere, sermaye denetimlerine boyun eğmeyen, başına buyruk 'sınır tanımayan' sermayeyi yeniden zapturapt almanın yollarını aramakta…

Örneğin tüm ülkelerin uyacağı bir evrensel denetim ve vergilendirme sistemi benimsenip bugün kaynağına bakmadan her türlü paraya sorgusuz kucak açan off shore bankacılığı ve benzer denetimsiz vahaların varlığı sona erdirilebilir mi?

Bu teorik olarak mümkün…

Sonuçta bugün dünyadaki tüm önemli para hareketleri dolar ve euro üzerinden işliyor. O hareketler ise düğmesi ABD' nin elinde olan 'swift' dediğimiz kodlama sistemi üzerinden yürütülmekte. ABD dilediği anda, dilediği para hareketi için düğmeyi açıp kapatma gücüne sahip…

ABD' nin bazen uzlaşıp bazen gerildiği İran' la olan ilişkileri ve uyguladığı ambargolardaki en önemli silahı da yine bu 'swift' yöntemini ambargoya uymayan ülkelere karşı koz olarak kullanması elindeki mekanizmanın ne kadar güçlü bir silaha dönüştüğünü gösteriyor.

Burada can alıcı soruya geldi sıra…

Lokal olarak kimi ülkeleri, şirket ve hatta şahısları denetim altına almayı hedefleyen böylesi bir mekanizma kurulacak ortak bir küresel vergilendirme ve kontrol altına alma işlevini sağlar mı?

Daha da önemlisi işe yarar mı?

Burada da karşımıza yeni döneme damgasını vuran bilgi çağı ve o çağla ortaya çıkmaya başlayan digital para gibi enstrümanlar çıkmakta…

2. dünya savaşında zenginler menkul/gayrimenkul servetlerini külçe altına çevirip kapağı İsviçre' ye attıklarında savaşan tarafların dokunmadığı bu cennette hayatlarını sürdürme imkanını buldular.

Ama altın bulundurmanın, taşımanın, İsviçre' ye ulaştırmanın pek çok riski, karşılaşılan bedelleri vardı.

Oysa bugün cebinizde veya zihninizde taşıyabileceğiniz şifreyi dilediğiniz zaman ve mekanda para olarak harcayabileceğiniz Bitcoin ve benzeri çok sayıda uygulama artık altın ve dövizin yerini almakta…

Ve bu henüz tanışmaya başladığımız digital enstrümanlar en ağır hasarı nereye verecek dersiniz?

'şiddet tekelini elinde bulundurma' yanında o şiddet tekelini bile ancak para basma gücüyle sürdüren ulus devletlerin asıl kontrol mekanizmasını kaybetmelerinin eli kulağında…

Örneğin bugün basma maliyeti neredeyse sıfır olan dolarlarla parasal anlamda dünyaya hükmeden ve kurduğu finans sistemi sayesinde küresel ekonomiyi kontrol eden ABD, yarın cebinde taşıdığı kağıt parçasındaki şifreyle dilediği varlığı alıp satabilen yeni sisteme karşı ne yapacak? (bugün dünya mal ve hizmet ticaretinin yaklaşık 80' i dolarla el değiştiriyor ve 100 dolarlık banknotun maliyeti yaklaşık 3 cent)

Sadece digital paralar mı tehdit ediyor ulus devletleri derseniz?

Onun kadar etkili bir başka etmen olan enerjiyi devlet ve devletin kontrol ettiği sistemin dışına çıkaran, farklı yenilenebilir enerji üretim modelleri sessiz sedasız boy vermekte…

Örneğin bir mahalle, kasaba, hatta küçük ölçekli ülkeleri kaplamaya başlayan güneş panelleri…

 Elektriğin hayatımıza girdiği ilk günden beri artan biçimde merkezi otoriteye ve o otorite ile ortak hareket eden enerji kartellerine mahkum eden eski tip elektrik üretim ve dağıtımını mikro ölçeklere indirgeyip yerelleştiren, özerk hale getiren güneş enerjisine dayalı yepyeni bir dönem bu…

O dönemin ayak seslerini duyuran en çarpıcı gelişme ise bugünlerde yoksul Porto Riko' da yaşanmakta…

Porto Riko' nun güneş enerjisiyle başlayan yeni yolculuğu bir sonraki makale konusu olsun…


Abdullah Ayan

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.