Sosyal refah devleti ve otobüslerin yaşlı ʹbeleşçileriʹ... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 10.11.2016 - 11:56, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Sosyal refah devleti ve otobüslerin yaşlı ʹbeleşçileriʹ... Abdullah Ayan yazdı

Bir önceki yazıda 1929 kriziyle ABDʹ de başlayıp dünyaya yayılan işsizlik ve yoksulluğa karşı yine ABDʹ de başlatılan refah devleti programını, tüm dünyadaki sosyal uygulamaları genel çerçevede değerlendirmeye çalışmıştım. Türkiye özellikle Ecevitʹ in iktidara geldiği 1973ʹlerden bugüne sosyal politikaları uygulamaya çalışan bir ülke. Özal gibi liberal politikaları sonuna kadar destekleyen bir liderin FAK-FUK-FON diye kısaltılan ve yoksullara yardım projeleri de akıllardadır. Ama özellikle AK Parti döneminde sağlık, eğitim gibi alanlarla, yoksullara yönelik yardımlar bu konuda oldukça ses getiren ve partiyi iktidarda tutan uygulamalar olarak epeyi konuşulur, araştırılır, kimi çevrelerce de yoğun biçimde eleştirilir. Bu yazıda özellikle genel sosyal politikalardan çok yine AK Partiʹ nin son yıllarda hayata geçirmeye çalıştığı 65 yaş ve üstü kesimlerin kent içi ulaşımdan parasız yararlanmasıyla ilgili proje üzerinde duracağım. Aslında gayet iyi niyetle başlayan bir uygulama ˮpratikte yüze göze bulaştırılması nasıl olur?ˮ diye sorulsa, bu yaşlıların kent içi ulaşımdan yararlanması projesi ders olarak okutulacak türden. Bakın neden? 12 Temmuz 2013 tarihinde kabul edilen kanunla “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” da yapılan değişiklikle, Belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerin verdikleri toplu taşım hizmetlerinden kimlerin indirimli veya ücretsiz yararlanacaklarıˮ yeniden belirlenir. Kanuna göre; “65 yaş üzerindeki kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehiriçi hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak, demiryolları ve denizyollarının şehirlerarası hatlarından ise %50 indirimli olarak yararlanmalarıˮ hüküm altına alınır. Mart 2014ʹ te kanuna dayalı uygulama yönetmeliği yayınlanır. Yönetmeliğe göre 65 yaş üstü her vatandaş ülkenin tüm kentlerinde nüfus cüzdanını göstererek ister Belediyeye ait isterse de belediyelerin işletme hakkını verdikleri özel şahıs/şirketlere ait araçlardan bedava yararlanabileceklerdir. Kanun, yönetmelik bu kadar açık ve net iken uygulamanın başlamasıyla pek çok tartışma konusu sorun boy göstermeye başlar. Örneğin Belediyeler vatandaşın nüfus cüzdanı yerine ve belediyelerin vereceği kartla taşıtlara binebilecekleri yönünde karar alır ve o kartı da parayla satmaya başlarlar. Vatandaş hem o kartı almak için deveye hendek atlatacak hem de para verecektir ama sorun bununla da bitmez. Bir belediyenin verdiği kartı başka belediye kabul etmez. Yani yaşlı birisi, Belediye otobüsüne binmek için her ildeki yerel yönetime ayrı ayrı tespiti vücut yapmak zorundadır. Düşünün gezmeye bir kente gittiniz ve cebinizde hem nüfus cüzdanınız hem de yaşadığınız il belediyesinin kartı olsun, binmek istediğiniz araçtan ücretsiz yararlanamıyorsunuz. Oysa bunun çözümü o kadar basit ki... Ya Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı il müdürlükleri, 65 yaş üstü vatandaşa ülke genelinde geçerli bir kart verecek veya kanun ile yönetmeliğin açıkça tanımladığı gibi nüfus cüzdanı yeterli olacak. Görüldüğü gibi kanun iyi niyetle yapılıyor ama uygulamada azaba dönüşüyor. Ve bir başka önemli konu; belediyelerle, belediyelerin yetkilendirdiği otobüs işletmecilerinin bindirdikleri yaşlılar nedeniyle zarar etmeleri... Hükümet şikayetleri göz önünde bulundurarak, belediyelerin verdiği hizmete katkı olsun diye, 2015ʹ ten itibaren otobüs başına aylık 750 TL civarında ödeme yapmaya başlıyor. Ancak ne belediyelerin ne de taşımacılık işi yapanların şikayeti bitmiyor. Yaşlı vatandaşa ˮbeleşçiˮ sıfatını yakıştıranlar, otobüse binmeye kalkanları neredeyse aşağılayan şoförler... Çare? Çaresi, eğer devlet yaşlı vatandaşına gerçekten sosyal devletin gerektirdiği bir hizmeti verecekse, bakanlığın dağıtacağı karta bir chip yerleştirir ve belediyelere o yolcularla ilgili kendi payına düşen bir parayı düzenli öder. Tabii orada bir başka soru daha geliyor akıllara: Böylesi bir sosyal hizmeti vermek sadece merkezi hükümetin ve bakanlıkların işi midir? Kent halkına hizmet amacıyla seçtiğimiz yerel yönetimlerin yaşlılarına hizmet konusunda üzerlerine düşen hiç mi sorumlulukları yoktur? Sorunun cevabı belli... Ama uygulamanın iki yılda ortaya koyduğu bir başka açık sonuç var: Ya yaşlılarınıza bu hizmetten vazgeçin, ya da hizmeti verirken ˮdövmektenˮ ...  Abdullah Ayan
Bir önceki yazıda 1929 kriziyle ABDʹ de başlayıp dünyaya yayılan işsizlik ve yoksulluğa karşı yine ABDʹ de başlatılan refah devleti programını, tüm dünyadaki sosyal uygulamaları genel çerçevede değerlendirmeye çalışmıştım. Türkiye özellikle Ecevitʹ in iktidara geldiği 1973ʹlerden bugüne sosyal politikaları uygulamaya çalışan bir ülke. Özal gibi liberal politikaları sonuna kadar destekleyen bir liderin FAK-FUK-FON diye kısaltılan ve yoksullara yardım projeleri de akıllardadır. Ama özellikle AK Parti döneminde sağlık, eğitim gibi alanlarla, yoksullara yönelik yardımlar bu konuda oldukça ses getiren ve partiyi iktidarda tutan uygulamalar olarak epeyi konuşulur, araştırılır, kimi çevrelerce de yoğun biçimde eleştirilir. Bu yazıda özellikle genel sosyal politikalardan çok yine AK Partiʹ nin son yıllarda hayata geçirmeye çalıştığı 65 yaş ve üstü kesimlerin kent içi ulaşımdan parasız yararlanmasıyla ilgili proje üzerinde duracağım. Aslında gayet iyi niyetle başlayan bir uygulama ˮpratikte yüze göze bulaştırılması nasıl olur?ˮ diye sorulsa, bu yaşlıların kent içi ulaşımdan yararlanması projesi ders olarak okutulacak türden. Bakın neden? 12 Temmuz 2013 tarihinde kabul edilen kanunla “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” da yapılan değişiklikle, Belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerin verdikleri toplu taşım hizmetlerinden kimlerin indirimli veya ücretsiz yararlanacaklarıˮ yeniden belirlenir. Kanuna göre; “65 yaş üzerindeki kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehiriçi hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak, demiryolları ve denizyollarının şehirlerarası hatlarından ise %50 indirimli olarak yararlanmalarıˮ hüküm altına alınır. Mart 2014ʹ te kanuna dayalı uygulama yönetmeliği yayınlanır. Yönetmeliğe göre 65 yaş üstü her vatandaş ülkenin tüm kentlerinde nüfus cüzdanını göstererek ister Belediyeye ait isterse de belediyelerin işletme hakkını verdikleri özel şahıs/şirketlere ait araçlardan bedava yararlanabileceklerdir. Kanun, yönetmelik bu kadar açık ve net iken uygulamanın başlamasıyla pek çok tartışma konusu sorun boy göstermeye başlar. Örneğin Belediyeler vatandaşın nüfus cüzdanı yerine ve belediyelerin vereceği kartla taşıtlara binebilecekleri yönünde karar alır ve o kartı da parayla satmaya başlarlar. Vatandaş hem o kartı almak için deveye hendek atlatacak hem de para verecektir ama sorun bununla da bitmez. Bir belediyenin verdiği kartı başka belediye kabul etmez. Yani yaşlı birisi, Belediye otobüsüne binmek için her ildeki yerel yönetime ayrı ayrı tespiti vücut yapmak zorundadır. Düşünün gezmeye bir kente gittiniz ve cebinizde hem nüfus cüzdanınız hem de yaşadığınız il belediyesinin kartı olsun, binmek istediğiniz araçtan ücretsiz yararlanamıyorsunuz. Oysa bunun çözümü o kadar basit ki... Ya Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı il müdürlükleri, 65 yaş üstü vatandaşa ülke genelinde geçerli bir kart verecek veya kanun ile yönetmeliğin açıkça tanımladığı gibi nüfus cüzdanı yeterli olacak. Görüldüğü gibi kanun iyi niyetle yapılıyor ama uygulamada azaba dönüşüyor. Ve bir başka önemli konu; belediyelerle, belediyelerin yetkilendirdiği otobüs işletmecilerinin bindirdikleri yaşlılar nedeniyle zarar etmeleri... Hükümet şikayetleri göz önünde bulundurarak, belediyelerin verdiği hizmete katkı olsun diye, 2015ʹ ten itibaren otobüs başına aylık 750 TL civarında ödeme yapmaya başlıyor. Ancak ne belediyelerin ne de taşımacılık işi yapanların şikayeti bitmiyor. Yaşlı vatandaşa ˮbeleşçiˮ sıfatını yakıştıranlar, otobüse binmeye kalkanları neredeyse aşağılayan şoförler... Çare? Çaresi, eğer devlet yaşlı vatandaşına gerçekten sosyal devletin gerektirdiği bir hizmeti verecekse, bakanlığın dağıtacağı karta bir chip yerleştirir ve belediyelere o yolcularla ilgili kendi payına düşen bir parayı düzenli öder. Tabii orada bir başka soru daha geliyor akıllara: Böylesi bir sosyal hizmeti vermek sadece merkezi hükümetin ve bakanlıkların işi midir? Kent halkına hizmet amacıyla seçtiğimiz yerel yönetimlerin yaşlılarına hizmet konusunda üzerlerine düşen hiç mi sorumlulukları yoktur? Sorunun cevabı belli... Ama uygulamanın iki yılda ortaya koyduğu bir başka açık sonuç var: Ya yaşlılarınıza bu hizmetten vazgeçin, ya da hizmeti verirken ˮdövmektenˮ ...  Abdullah Ayan
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.