UBK Başkanı Abdullah Özdemir 'Ana hedefimiz bakliyat üretimi ve tüketiminin artması olmalıdır.'

Güncel 09.12.2021 - 23:00, Güncelleme: 09.12.2021 - 23:50
 

UBK Başkanı Abdullah Özdemir 'Ana hedefimiz bakliyat üretimi ve tüketiminin artması olmalıdır.'

Ulusal Baklagil Konseyinin 10. genel kurulunda yeniden seçilerek güven tazeleyen Başkan Abdullah Özdemir 'Yıllardır dile getirdiğimiz gibi ana hedefimiz bakliyat üretimi ve tüketiminin artması olmalıdır.' dedi

Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir yaptığı açılış konuşmasında iki yıldır dünya genelinde olduğu gibi hem ülke hem de sektör olarak olağandışı bir süreçten geçtiklerini, belirterek, "Koronavirüs salgını ve kuraklık bu sürecin en önemli iki unsuru oldular. Her iki unsur da yaşam şartlarımızdan iş yapma anlayışımıza kadar bugüne dek olan alışkanlıklarımızı değiştirdi.Aynı zamanda sektörümüze yönelik algıyı da olumlu yönde etkiledi."dedi. Salgın süreciyle birlikte bakliyatın önemine vurgu yaptığı konuşmasında Özdemir, salgın sürecinde bakliyata talebin arttığını ve bunun neticesinde bakliyatın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ve bakliyatın önemine yönelik önemli bir farkındalık oluştuğunu söyledi.   "Kuraklık su kısıtını temel alan bir üretim planlaması yapılmalı" Konuşmasında Bakliyatta kuraklığı ve su kısıtını temel alan bir üretim planlaması yapılmasının önemine işaret eden Özdemir, "2021 yılında son 51 yılın en sıcak temmuz ayına şahit olduk. Yağışlar bir önceki yıla göre bakliyat üretiminin yapıldığı İç Anadolu’da yüzde 22, Doğu Anadolu’da yüzde 32, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 39 azalış göstermiştir. Bakanlığımız bakliyatın özel ürün statüsünde değerlendirileceğini açıklamasıyla bakliyata önem verdiğini ifade etmiş oldu.Uygulanan yapıcı politikalar ise meyvelerini vermeye başlamıştı.Son beş yılda ülkemizde bakliyat ekili 8,7 milyon dekar alanlarda yüzde 26 ve 1,3 milyon tonluk üretim ile yüzde 20 artış gösterdi. Nohut dış ticaretinde net ihracatçı konuma ulaştık.Ancak kuraklık nedeni ile TÜİK tahminlerine göre üretimin bu yıl 1 milyon tona gerilemesi bekleniyor."dedi "Üretimi artırabilir ve ihracat pastasından daha fazla pay alabiliriz." Özdemir, bakliyat ürünlerinin gelecekte çok daha önemli hale geleceğine işaret ederek,FAO ve OECD’nin önümüzdeki on yıllık tahminlerine göre de bakliyat üretim ve tüketiminin artmasının beklendiğini söyleyarek, "Dolayısıyla iklim şartlarını temel alan, ilave tedbir ve teşvikler içeren etkin bir üretim planlaması ile sektördeki konumumuzu güçlendirebiliriz. Üretimi artırabilir ve ihracat pastasından daha fazla pay alabiliriz." dedi Ulusal Bakliyat Konseyi’nin Rolüne dikkat çekildi Abdullah Özdemir, 9 farklı ürün konseyi olduğuna dikkat çekerek, bu ürün konseylerinin rolüne değini. Bu konseylerin oldukça zengin bir donanıma sahip olduğunu belirten Özdemir,"Çünkü üreticiden tüccar ve sanayicisine, araştırma enstitülerinden üniversitelere kadar her kesimi kapsamaktadır. Hatta rol çatışması olan birimler aynı çatıda yer almaktadır. Bu yapı ile ürün konseyleri, tarım politikalarımızın etki analizinin tespiti için en doğru adrestir.Olumlu ya da olumsuz her tespitin Bakanlığımıza iletilerek dikkate alınması ise sektörümüzü ileriye taşıyacaktır." dedi Gelinen noktada Ürün Konseyleri çalışmalarına Bakanlıkça yeterli ehemmiyetin verilmediğinin görüldüğünü belirten Özdemir," Bakanlığımıza bağlı çeşitli kurumların, Ürün Konseylerini önemli bir paydaş olarak çalışmalarına dahil edeceklerini vurgulamalarına, Ticaret Bakanlığımızın da Ürün Konseyleri çalışmalarına katkı sağlayacağını ifade etmesine rağmen,Bunların hiçbirisi ne yazık ki yeterince yapılmamaktadır.Ürün konseyleri artık kuruluş amaçlarından uzak ve bu haliyle ülke tarımı açısından etkisi fazla olmayan örgütlere dönüşmüşlerdir.Bakanlığımızdan beklentimiz, üst düzey katılım ile periyodik toplantılar yaparak aradaki bağı güçlendirmesidir. Düzenli görüş alışverişleri, çalıştaylar vb. faaliyetler ile bu süreci desteklemesidir.Böylece, ürün konseyleri tarım politikalarında daha aktif rol alan ve sektörü yönlendiren bir yapıya kavuşacaktır." dedi Özdemir, Ulusal Baklagil Konseyi olarak beklentilerinin bakliyatta ihracatın kayda bağlanması, gümrük vergisinin sıfırlanması, destekleme politikaları vb. konularda görüşlerinin alınması olarak sıraladı. "Türev ürünlerle ilgil elimizi taşın altına koyduk" Şu anda dünya genelinde bir bitkisel protein akımı başlamış durumda olduğunu belirten Özdemir, türev ürünlerle ilgili olarak  Ar-Ge çalışmalarının sürekli olarak artma eğiliminde olduğunu, büyük firmaların bu alanda önemli yatırımlar yaptıklarını ifade ederek, "Et ile eşdeğer, yüksek protein seviyesine sahip bakliyat da gelecekte bu trendin en değerli parçalarından biri olacaktır.Mersin Ticaret Borsası olarak bakliyat tohumculuğunda olduğu gibi bu konuda da elimizi taşın altına koyduk. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) desteği ve Mersin Üniversitesi işbirliği ile hazırladığımız Bakliyat Araştırma Merkezi projemiz kabul edildi. Bakliyat sektörümüze yeni ufuklar açacağına inandığımız bu projemizin amacına ulaşması için var gücümüzle çalışacağız." dedi "Gerileyen üretim miktarımız ile kendi kendimize yetemeyiz" Türkiye'nin dünya nohut üretiminde üçüncü, mercimek üretiminde ise dördüncü sırada yer aldığını ifade eden Özdemir, "İhracatta ise kırmızı mercimekte 3’üncü ve nohutta 5’inci konumdayız.Ancak bu konumlar bizleri yanıltmasın. Her ne kadar üst sıralarda görünsek dahi, bu sıraları elde ettiğimiz hacimler geçmişe kıyasla çok daha düşük seviyelerde. Bir milyon tona gerileyen üretim miktarımız ile kendi kendimize yetemeyiz. Üstelik yüzde 75’i DİR kapsamında Kanada’dan ithal ettiğimiz kırmızı mercimeğe dayalı ihracat yapımız ile dış ticarette rekabetçi olamayız. Ve bayrağı devretmiş olduğumuz Kanada’nın ardından Rusya ve Kazakistan gibi ülkelere de pazar payımızı kaptırabiliriz." diyerek önemli bir konuya dikkat çekti.  
Ulusal Baklagil Konseyinin 10. genel kurulunda yeniden seçilerek güven tazeleyen Başkan Abdullah Özdemir 'Yıllardır dile getirdiğimiz gibi ana hedefimiz bakliyat üretimi ve tüketiminin artması olmalıdır.' dedi

Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir yaptığı açılış konuşmasında iki yıldır dünya genelinde olduğu gibi hem ülke hem de sektör olarak olağandışı bir süreçten geçtiklerini, belirterek, "Koronavirüs salgını ve kuraklık bu sürecin en önemli iki unsuru oldular. Her iki unsur da yaşam şartlarımızdan iş yapma anlayışımıza kadar bugüne dek olan alışkanlıklarımızı değiştirdi.Aynı zamanda sektörümüze yönelik algıyı da olumlu yönde etkiledi."dedi.

Salgın süreciyle birlikte bakliyatın önemine vurgu yaptığı konuşmasında Özdemir, salgın sürecinde bakliyata talebin arttığını ve bunun neticesinde bakliyatın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ve bakliyatın önemine yönelik önemli bir farkındalık oluştuğunu söyledi.  

"Kuraklık su kısıtını temel alan bir üretim planlaması yapılmalı"

Konuşmasında Bakliyatta kuraklığı ve su kısıtını temel alan bir üretim planlaması yapılmasının önemine işaret eden Özdemir, "2021 yılında son 51 yılın en sıcak temmuz ayına şahit olduk. Yağışlar bir önceki yıla göre bakliyat üretiminin yapıldığı İç Anadolu’da yüzde 22, Doğu Anadolu’da yüzde 32, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 39 azalış göstermiştir.

Bakanlığımız bakliyatın özel ürün statüsünde değerlendirileceğini açıklamasıyla bakliyata önem verdiğini ifade etmiş oldu.Uygulanan yapıcı politikalar ise meyvelerini vermeye başlamıştı.Son beş yılda ülkemizde bakliyat ekili 8,7 milyon dekar alanlarda yüzde 26 ve 1,3 milyon tonluk üretim ile yüzde 20 artış gösterdi. Nohut dış ticaretinde net ihracatçı konuma ulaştık.Ancak kuraklık nedeni ile TÜİK tahminlerine göre üretimin bu yıl 1 milyon tona gerilemesi bekleniyor."dedi

"Üretimi artırabilir ve ihracat pastasından daha fazla pay alabiliriz."

Özdemir, bakliyat ürünlerinin gelecekte çok daha önemli hale geleceğine işaret ederek,FAO ve OECD’nin önümüzdeki on yıllık tahminlerine göre de bakliyat üretim ve tüketiminin artmasının beklendiğini söyleyarek, "Dolayısıyla iklim şartlarını temel alan, ilave tedbir ve teşvikler içeren etkin bir üretim planlaması ile sektördeki konumumuzu güçlendirebiliriz. Üretimi artırabilir ve ihracat pastasından daha fazla pay alabiliriz." dedi

Ulusal Bakliyat Konseyi’nin Rolüne dikkat çekildi

Abdullah Özdemir, 9 farklı ürün konseyi olduğuna dikkat çekerek, bu ürün konseylerinin rolüne değini. Bu konseylerin oldukça zengin bir donanıma sahip olduğunu belirten Özdemir,"Çünkü üreticiden tüccar ve sanayicisine, araştırma enstitülerinden üniversitelere kadar her kesimi kapsamaktadır.

Hatta rol çatışması olan birimler aynı çatıda yer almaktadır.

Bu yapı ile ürün konseyleri, tarım politikalarımızın etki analizinin tespiti için en doğru adrestir.Olumlu ya da olumsuz her tespitin Bakanlığımıza iletilerek dikkate alınması ise sektörümüzü ileriye taşıyacaktır." dedi

Gelinen noktada Ürün Konseyleri çalışmalarına Bakanlıkça yeterli ehemmiyetin verilmediğinin görüldüğünü belirten Özdemir," Bakanlığımıza bağlı çeşitli kurumların, Ürün Konseylerini önemli bir paydaş olarak çalışmalarına dahil edeceklerini vurgulamalarına, Ticaret Bakanlığımızın da Ürün Konseyleri çalışmalarına katkı sağlayacağını ifade etmesine rağmen,Bunların hiçbirisi ne yazık ki yeterince yapılmamaktadır.Ürün konseyleri artık kuruluş amaçlarından uzak ve bu haliyle ülke tarımı açısından etkisi fazla olmayan örgütlere dönüşmüşlerdir.Bakanlığımızdan beklentimiz, üst düzey katılım ile periyodik toplantılar yaparak aradaki bağı güçlendirmesidir.

Düzenli görüş alışverişleri, çalıştaylar vb. faaliyetler ile bu süreci desteklemesidir.Böylece, ürün konseyleri tarım politikalarında daha aktif rol alan ve sektörü yönlendiren bir yapıya kavuşacaktır." dedi

Özdemir, Ulusal Baklagil Konseyi olarak beklentilerinin bakliyatta ihracatın kayda bağlanması, gümrük vergisinin sıfırlanması, destekleme politikaları vb. konularda görüşlerinin alınması olarak sıraladı.

"Türev ürünlerle ilgil elimizi taşın altına koyduk"

Şu anda dünya genelinde bir bitkisel protein akımı başlamış durumda olduğunu belirten Özdemir, türev ürünlerle ilgili olarak  Ar-Ge çalışmalarının sürekli olarak artma eğiliminde olduğunu, büyük firmaların bu alanda önemli yatırımlar yaptıklarını ifade ederek, "Et ile eşdeğer, yüksek protein seviyesine sahip bakliyat da gelecekte bu trendin en değerli parçalarından biri olacaktır. Mersin Ticaret Borsası olarak bakliyat tohumculuğunda olduğu gibi bu konuda da elimizi taşın altına koyduk.

Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) desteği ve Mersin Üniversitesi işbirliği ile hazırladığımız Bakliyat Araştırma Merkezi projemiz kabul edildi. Bakliyat sektörümüze yeni ufuklar açacağına inandığımız bu projemizin amacına ulaşması için var gücümüzle çalışacağız." dedi

"Gerileyen üretim miktarımız ile kendi kendimize yetemeyiz"

Türkiye'nin dünya nohut üretiminde üçüncü, mercimek üretiminde ise dördüncü sırada yer aldığını ifade eden Özdemir, "İhracatta ise kırmızı mercimekte 3’üncü ve nohutta 5’inci konumdayız.Ancak bu konumlar bizleri yanıltmasın. Her ne kadar üst sıralarda görünsek dahi, bu sıraları elde ettiğimiz hacimler geçmişe kıyasla çok daha düşük seviyelerde.

Bir milyon tona gerileyen üretim miktarımız ile kendi kendimize yetemeyiz. Üstelik yüzde 75’i DİR kapsamında Kanada’dan ithal ettiğimiz kırmızı mercimeğe dayalı ihracat yapımız ile dış ticarette rekabetçi olamayız. Ve bayrağı devretmiş olduğumuz Kanada’nın ardından Rusya ve Kazakistan gibi ülkelere de pazar payımızı kaptırabiliriz." diyerek önemli bir konuya dikkat çekti.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.