Ulusal Baklagil Konseyi Başkanlığına Abdullah Özdemir seçildi.

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 21.12.2017 - 13:19, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Ulusal Baklagil Konseyi Başkanlığına Abdullah Özdemir seçildi.

Sedat Yılmaz/inovatifhaber Ulusal Baklagil Konseyi (UBK) 7. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti ve UBKʹda 2 dönem başkanlık yapan Mahmut Arslanʹdan sonra yeni başkan Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir oldu. AKİBʹde gerçekleşen genel kurulda divan başkanlığını Mersin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünden Prof.Dr. Mahir Turhan, yardımcılıklarını Osman Uysal ve İsmail Sarı yaptı. Mevcut Başkan Mahmut Arslan, Genel Kurulda yaptığı konuşmada  Bakliyat Günüʹnün Birleşmiş Milletler gündemine alınması ve özel gun olarak kutlanması için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Arslan, 2016 yılı Dünya Bakliyat yılı olarak gerçekleşti. Bunun dışında Dünya Bakliyat Günü olarak ilan edilmesine yönelik FAO başkanı Hüseyin Arslanʹın da katkı ve girişimleriyle Birleşmiş Milletlerce  10 şubatı Dünya Bakliyat Günü olarak ilan edildi.Bunun ilan edilmesinin Türkiyeʹnin prestijinin büyük rolü olmuştur.ˮdedi. ˮMTBʹnin kurduğu tohum şirketi başarılı çalışmalar yapmaktaˮ Üretimin azlığından dolayı bir bakliyat ülkesi olmaktan çıktıklarını belirten Arslan,ˮ Kırmızı mercimek, Fasulye ve nohutu ithal etmek zorunda kaldık. Vergilerin sıfırlandırılması bazı ürünlere yaradı. Örneğin fasulye üreticileri üretimden çekildi. Onlar zarar gördü ve Türkiyeʹde çiftçi tercihini değiştirdi.Kuru tarımdan sulu tarıma yöneldi. Tohumculuk alanında  Ankaraʹda bir şirket kurduk. Nohut ve kırmızı mercimekte çalışmalar yaptık. Ancak çıkan yeni yasalarla bu şirketi kapatmak zorunda kaldık ama Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir İTAŞʹın tüm tohumlarını aldı ve kurdukları tohum şirketiyle şimdilerde başarılı çalışmalarla hizmet vermektedir. ˮdedi ˮBakliyatta kendi kendine yetemeyen bir ülke haline geldik.ˮ Özdemir konuşmasına ülkemizin bakliyat sektöründe geldiği son noktayı anlatan verileri paylaştı. Özdemir,ˮ Son 30 yılda bakliyat ekim alanları dünya genelinde yüzde 20 artarken, ülkemizde yüzde 65 azaldı.Dünya bakliyat üretimi bu dönemde yüzde 50 artarak 82 milyon tona ulaşırken, ülkemizde yarı yarıya azalarak 1 milyon tona geriledi.Dünyadaki toplam ticaret ise aynı dönemde yaklaşık 3 kat arttı ve 17 milyon tona çıktı.  Ülkemizin ihracatı ise yüzde 75 azalarak, 300 bin tona düştü. Yani bakliyat üretiminin kendi ana vatanında azalması sonucunda sektördeki güçlü pozisyonumuzu kaybettik ve bakliyatta kendi kendine yetemeyen bir ülke haline geldik. Şunu net olarak söylemeliyiz ki, 2011 yılından bu yana bakliyat dış ticaretinde net ithalatçıyız. 30 yıl önce sektörün hakimi olan ülkemiz, o dönemde isimleri dahi anılmayan Kanada, Arjantin, Meksika, Avustralya ve Rusyaʹya bayrağı devretmiş durumdadır.ˮdedi ˮÜretim havzaları ile ilgili uygulamalar yeniden gözden geçirilmeliˮ Özdemir yaşanan bu olumsuz tabloyu tersine çevirebilmek için Milli Tarım Projesiʹnin ilk ayağını oluşturan Havza Bazlı Üretimi Destekleme Modeliʹnin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek,ˮ Model ilk açıklandığında bakliyat ürünleri açısından nohut havzaları, kuru fasulye havzaları, mercimek havzaları gibi ürün bazlı üretim havzalarının oluşmasını umuyorduk.Daha önce 30 olan havza sayısı yeni modelde 941 oldu ancak temel bakış açısı pek değişmedi. Açıklanan modelde nohut 385, kuru fasulye 222 ve mercimek 146 havzada destekleniyor.Bir ürünün çok fazla havzada desteklendiği böyle bir model ile ürün bazında uzmanlaşmış üretim havzalarının ortaya çıkması mümkün değildir. Bu uygulamanın yeniden gözden geçirilmesini bekliyoruz.Bizce öncelikle, ilgili tüm kesimlerin de görüşü alınarak, bir üretim planlaması yapılmalıdır. Bu planlamada, hangi ürünün ne kadar üretileceği, hangi havzaların bu ürüne tahsis edileceği net biçimde ortaya konmalı, bir havza, bir veya iki ürünün üretimine ayrıldıktan sonra, bu havzada başka hiçbir ürüne destek verilmemelidir. Yani bir havzada sadece bir, en fazla iki ürün desteklenmelidir.Bütün ürünler için, bu şekilde bir üretim planlaması yaparsak, bakliyat ürünlerinde uzmanlaşmış üretim havzaları oluşacaktır.ˮdedi. ˮYanıltıcı rakamlar ile doğru politikalar belirleyebilmemiz mümkün değilˮ Bakliyatta sağlıklı politikalar üretebilmemizin yolu, sağlıklı bir veri sistemine sahip olmaktan geçtiğini ifade eden Özdemir, ˮBu kapsamda, düzeltmemiz gereken en acil konulardan biri gerçek piyasa verileri ile örtüşmeyen üretim rakamlarımızdır.TUİK tarafından ilan edilen resmi üretim rakamları ile piyasa verileri örtüşmüyor. Yanıltıcı rakamlar ile doğru politikalar belirleyebilmemiz mümkün değildir.Bu çerçevede ne ektiğimizi, ne üretip tükettiğimizi detaylı olarak ortaya koyacak dinamik bir veri sisteminin oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştirˮdedi. ˮTİGEM ve Tarım Krediʹye de önemli görevler düşmektedir.ˮ Özdemir, ˮDevletimizden beklentimiz, sertifikalı tohum üretimi ve kullanımına verilen desteklerin artırılmasıdır.Bildiğiniz gibi Mersin Ticaret Borsası olarak kendi imkanlarımız ile kurmuş olduğumuz tohumculuk şirketi bu alanda önemli çalışmalar yapmaktadır. Ülkemizde özel sektöre ait 12 tescilli bakliyat tohumunun 7 tanesi şirketimize aittir.Ayrıca, tohumculuk alanında ARGE yapmak maliyetli ve zaman alıcı bir iştir.Bundan dolayı tohumculuk sektöründe yapılan ARGE çalışmalarına ilave destek verilmesi gerekmektedir.Bu noktada TİGEM ve Tarım Krediʹye de önemli görevler düşmektedir.TİGEM, tohumculuk şirketleri ile işbirliği içinde sözleşmeli üretim yapmalıdır.Tarım Kredi Kooperatifleri ise, bu tohumların alım-satımını yaparak dağıtımını sağlamalıdır.ˮdedi Bakliyat üretiminin artması için çözüm önerileri sunuldu Üreticimizin tekrar bakliyat üretimine dönebilmesi için çözüm  önerilerinde bulunan Özdemir,ˮBakliyat fiyatlarındaki dalgalanmanın getirdiği riskleri en aza indirecek şekilde (mesela sözleşmeli çiftçilik gibi) yeni mekanizmalar kurmalıyız. Yani üretici, ürettiği ürünün fiyatını, ekim kararını vermeden önce bilme imkanına kavuşmalıdır.- Bakanlığımız bakliyat ürünleri normal birer ürün gibi değil de, Kanadaʹda olduğu gibi ˮspecial cropˮ yani ˮözel ürünˮ statüsünde değerlendirilmelidir.Bu çerçevede, bakliyat üretimine verilen destekler, üretim düzeyi arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar artırılmalıdır.- Hububat ekimi yapılan tarlalarda uzmanlarca belirlenecek dönemlerde (örneğin 3 yılda bir, 5 yılda bir gibi) bakliyat ekimi yapılması zorunlu olmalıdır.Ayrıca nadasa bırakılan topraklara bakliyat ekenlere teşvik sağlanmalıdır. Bunlara uymayan üreticilere hiçbir destek verilmemelidir.Üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalar geliştirmeliyiz. ˮdiyerek konuşmasını tamamladı. Konuşmaların ardından faaliyet ve hesap raporları ile denetleme kurulu raporları okunup oylandı.Daha sonra yeni yönetim kurulu hazirunun oylarına sunuldu ve kabul edildi. ˮTarım Bakanlığı ürün konseylerini dikkate almalıˮ Önceki Başkan Mahmut Arslan ve yeni başkanlığa seçilen Abdullah Özdemir genel kurul sonunda kısa birer teşekkür konuşması yaptılar. Özdemir özellikle yapılacak çalışmalarla sektörün daha iyi yerlere gelmesi ve mevcut sorunların aşılması için çalışacakları ifade ederek, ˮBizim tek istediğimiz Tarım Bakanlığıʹnın bu ürün konseylerini dikkate alması, bizleri dinlemesi ve birlikte çalışma olanağı tanımasıdır. Sorunlarımız böyle çözülecektir. ˮdedi. Sedat Yılmaz/inovatifhaber   Ulusal Baklagil Konseyi 7. Olağan Genel Kurulu sonrası yönetim kurulu listesi şu şekilde oluştu:        
Sedat Yılmaz/inovatifhaber Ulusal Baklagil Konseyi (UBK) 7. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti ve UBKʹda 2 dönem başkanlık yapan Mahmut Arslanʹdan sonra yeni başkan Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir oldu. AKİBʹde gerçekleşen genel kurulda divan başkanlığını Mersin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünden Prof.Dr. Mahir Turhan, yardımcılıklarını Osman Uysal ve İsmail Sarı yaptı. Mevcut Başkan Mahmut Arslan, Genel Kurulda yaptığı konuşmada  Bakliyat Günüʹnün Birleşmiş Milletler gündemine alınması ve özel gun olarak kutlanması için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Arslan, 2016 yılı Dünya Bakliyat yılı olarak gerçekleşti. Bunun dışında Dünya Bakliyat Günü olarak ilan edilmesine yönelik FAO başkanı Hüseyin Arslanʹın da katkı ve girişimleriyle Birleşmiş Milletlerce  10 şubatı Dünya Bakliyat Günü olarak ilan edildi.Bunun ilan edilmesinin Türkiyeʹnin prestijinin büyük rolü olmuştur.ˮdedi. ˮMTBʹnin kurduğu tohum şirketi başarılı çalışmalar yapmaktaˮ Üretimin azlığından dolayı bir bakliyat ülkesi olmaktan çıktıklarını belirten Arslan,ˮ Kırmızı mercimek, Fasulye ve nohutu ithal etmek zorunda kaldık. Vergilerin sıfırlandırılması bazı ürünlere yaradı. Örneğin fasulye üreticileri üretimden çekildi. Onlar zarar gördü ve Türkiyeʹde çiftçi tercihini değiştirdi.Kuru tarımdan sulu tarıma yöneldi. Tohumculuk alanında  Ankaraʹda bir şirket kurduk. Nohut ve kırmızı mercimekte çalışmalar yaptık. Ancak çıkan yeni yasalarla bu şirketi kapatmak zorunda kaldık ama Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir İTAŞʹın tüm tohumlarını aldı ve kurdukları tohum şirketiyle şimdilerde başarılı çalışmalarla hizmet vermektedir. ˮdedi ˮBakliyatta kendi kendine yetemeyen bir ülke haline geldik.ˮ Özdemir konuşmasına ülkemizin bakliyat sektöründe geldiği son noktayı anlatan verileri paylaştı. Özdemir,ˮ Son 30 yılda bakliyat ekim alanları dünya genelinde yüzde 20 artarken, ülkemizde yüzde 65 azaldı.Dünya bakliyat üretimi bu dönemde yüzde 50 artarak 82 milyon tona ulaşırken, ülkemizde yarı yarıya azalarak 1 milyon tona geriledi.Dünyadaki toplam ticaret ise aynı dönemde yaklaşık 3 kat arttı ve 17 milyon tona çıktı.  Ülkemizin ihracatı ise yüzde 75 azalarak, 300 bin tona düştü. Yani bakliyat üretiminin kendi ana vatanında azalması sonucunda sektördeki güçlü pozisyonumuzu kaybettik ve bakliyatta kendi kendine yetemeyen bir ülke haline geldik. Şunu net olarak söylemeliyiz ki, 2011 yılından bu yana bakliyat dış ticaretinde net ithalatçıyız. 30 yıl önce sektörün hakimi olan ülkemiz, o dönemde isimleri dahi anılmayan Kanada, Arjantin, Meksika, Avustralya ve Rusyaʹya bayrağı devretmiş durumdadır.ˮdedi ˮÜretim havzaları ile ilgili uygulamalar yeniden gözden geçirilmeliˮ Özdemir yaşanan bu olumsuz tabloyu tersine çevirebilmek için Milli Tarım Projesiʹnin ilk ayağını oluşturan Havza Bazlı Üretimi Destekleme Modeliʹnin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek,ˮ Model ilk açıklandığında bakliyat ürünleri açısından nohut havzaları, kuru fasulye havzaları, mercimek havzaları gibi ürün bazlı üretim havzalarının oluşmasını umuyorduk.Daha önce 30 olan havza sayısı yeni modelde 941 oldu ancak temel bakış açısı pek değişmedi. Açıklanan modelde nohut 385, kuru fasulye 222 ve mercimek 146 havzada destekleniyor.Bir ürünün çok fazla havzada desteklendiği böyle bir model ile ürün bazında uzmanlaşmış üretim havzalarının ortaya çıkması mümkün değildir. Bu uygulamanın yeniden gözden geçirilmesini bekliyoruz.Bizce öncelikle, ilgili tüm kesimlerin de görüşü alınarak, bir üretim planlaması yapılmalıdır. Bu planlamada, hangi ürünün ne kadar üretileceği, hangi havzaların bu ürüne tahsis edileceği net biçimde ortaya konmalı, bir havza, bir veya iki ürünün üretimine ayrıldıktan sonra, bu havzada başka hiçbir ürüne destek verilmemelidir. Yani bir havzada sadece bir, en fazla iki ürün desteklenmelidir.Bütün ürünler için, bu şekilde bir üretim planlaması yaparsak, bakliyat ürünlerinde uzmanlaşmış üretim havzaları oluşacaktır.ˮdedi. ˮYanıltıcı rakamlar ile doğru politikalar belirleyebilmemiz mümkün değilˮ Bakliyatta sağlıklı politikalar üretebilmemizin yolu, sağlıklı bir veri sistemine sahip olmaktan geçtiğini ifade eden Özdemir, ˮBu kapsamda, düzeltmemiz gereken en acil konulardan biri gerçek piyasa verileri ile örtüşmeyen üretim rakamlarımızdır.TUİK tarafından ilan edilen resmi üretim rakamları ile piyasa verileri örtüşmüyor. Yanıltıcı rakamlar ile doğru politikalar belirleyebilmemiz mümkün değildir.Bu çerçevede ne ektiğimizi, ne üretip tükettiğimizi detaylı olarak ortaya koyacak dinamik bir veri sisteminin oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştirˮdedi. ˮTİGEM ve Tarım Krediʹye de önemli görevler düşmektedir.ˮ Özdemir, ˮDevletimizden beklentimiz, sertifikalı tohum üretimi ve kullanımına verilen desteklerin artırılmasıdır.Bildiğiniz gibi Mersin Ticaret Borsası olarak kendi imkanlarımız ile kurmuş olduğumuz tohumculuk şirketi bu alanda önemli çalışmalar yapmaktadır. Ülkemizde özel sektöre ait 12 tescilli bakliyat tohumunun 7 tanesi şirketimize aittir.Ayrıca, tohumculuk alanında ARGE yapmak maliyetli ve zaman alıcı bir iştir.Bundan dolayı tohumculuk sektöründe yapılan ARGE çalışmalarına ilave destek verilmesi gerekmektedir.Bu noktada TİGEM ve Tarım Krediʹye de önemli görevler düşmektedir.TİGEM, tohumculuk şirketleri ile işbirliği içinde sözleşmeli üretim yapmalıdır.Tarım Kredi Kooperatifleri ise, bu tohumların alım-satımını yaparak dağıtımını sağlamalıdır.ˮdedi Bakliyat üretiminin artması için çözüm önerileri sunuldu Üreticimizin tekrar bakliyat üretimine dönebilmesi için çözüm  önerilerinde bulunan Özdemir,ˮBakliyat fiyatlarındaki dalgalanmanın getirdiği riskleri en aza indirecek şekilde (mesela sözleşmeli çiftçilik gibi) yeni mekanizmalar kurmalıyız. Yani üretici, ürettiği ürünün fiyatını, ekim kararını vermeden önce bilme imkanına kavuşmalıdır.- Bakanlığımız bakliyat ürünleri normal birer ürün gibi değil de, Kanadaʹda olduğu gibi ˮspecial cropˮ yani ˮözel ürünˮ statüsünde değerlendirilmelidir.Bu çerçevede, bakliyat üretimine verilen destekler, üretim düzeyi arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar artırılmalıdır.- Hububat ekimi yapılan tarlalarda uzmanlarca belirlenecek dönemlerde (örneğin 3 yılda bir, 5 yılda bir gibi) bakliyat ekimi yapılması zorunlu olmalıdır.Ayrıca nadasa bırakılan topraklara bakliyat ekenlere teşvik sağlanmalıdır. Bunlara uymayan üreticilere hiçbir destek verilmemelidir.Üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalar geliştirmeliyiz. ˮdiyerek konuşmasını tamamladı. Konuşmaların ardından faaliyet ve hesap raporları ile denetleme kurulu raporları okunup oylandı.Daha sonra yeni yönetim kurulu hazirunun oylarına sunuldu ve kabul edildi. ˮTarım Bakanlığı ürün konseylerini dikkate almalıˮ Önceki Başkan Mahmut Arslan ve yeni başkanlığa seçilen Abdullah Özdemir genel kurul sonunda kısa birer teşekkür konuşması yaptılar. Özdemir özellikle yapılacak çalışmalarla sektörün daha iyi yerlere gelmesi ve mevcut sorunların aşılması için çalışacakları ifade ederek, ˮBizim tek istediğimiz Tarım Bakanlığıʹnın bu ürün konseylerini dikkate alması, bizleri dinlemesi ve birlikte çalışma olanağı tanımasıdır. Sorunlarımız böyle çözülecektir. ˮdedi. Sedat Yılmaz/inovatifhaber   Ulusal Baklagil Konseyi 7. Olağan Genel Kurulu sonrası yönetim kurulu listesi şu şekilde oluştu:        
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.