Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

31 Mart depremi ardından… -1

2017’ den beri “Erdoğan kaybetti” tezini yineliyorum. Ve ben bu tezi dillendirdikçe seçim sonuçlarını önüme koyup yanıldığımı göstermeye çalışanlar eksik olmuyor… Artık 2002’ de iktidara gelen AK Parti diye bir siyasi hareketten söz etmek mümkün değil, o nedenle artık parti değil Erdoğan üzerinden okumamız gerekiyor tüm gelişmeleri… İktidara geldiği ilk dönem AB ile müzakere sürecinin ılımlı iklimi ve Kemal Derviş’ in bozulan ekonomiyi ayağa kaldırdığı olumlu tablonun nimetleriyle başarılı bir performans gösteren AK Partinin 2011 seçimleriyle iktidarını pekiştirip, muktedir olmaya doğru yol almasıyla metalik yorgunluk emareleri göstermesi aynı zaman dilimine denk geldi. Ve Erdoğan muktedir olma gücünü eline alınca önce parti içindeki çok sesliliği adım adım törpüleyip tek adamlığa giden süreci başlattı.. Ne olduysa ondan sonra oldu… Orta gelir tuzağından çıkmaya aday ülke 2012’den başlayarak sürekli kan kaybetti.. Kişi başına düşen milli gelir o yıllardan itibaren sürekli düşerken, gelir dağılımında tarih boyu görülmemiş bozulma yaşandı, ve bu özellikle de tek adam rejimine giden ülkeye özgü Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tam bir yıkıma yol açtı.. 2017’ de anayasa referandumuyla başlayan ve 2018’de ülke Erdoğan’ ın bilinmezlerle dolu yeni rejimine geçerken kaleme aldığım makalelerde gidişatın bizi nereye sürükleyeceğini, zaten çok işlemeyen kuvvetler ayrılığının tümüyle ortadan kalkmasının nelere yol açacağını anlatmaya çalışmıştım: “Ülke ekonomisi, ‘deneme yanılma yöntemiyle’ doğrunun aranıp bulunacağı böylesi bir idare tarzını kaldırmaya hazır mı? Çözülmesi gereken onca yapısal sorun, ekonomi başta olmak üzere eğitim, adalet, istihdam gibi onca sorun yumağı, her konuda tek karar verici olacak Erdoğan’ ın elindeki Cumhurbaşkanlığı sihirli değneğiyle dokunur dokunmaz çözülebilir mi? Çözülebilseydi, bugüne kadar Erdoğan’ ın elini tutan neydi? Hangi engel kendisine hangi alanda dur dedi? Artık Erdoğan ile özdeş hale geldiği için Türkiye’ nin ve Erdoğan’ ın krizi konusu önümüzdeki dönem yaşayarak göreceğimiz her sorunda karşımıza çıkacak büyüklükte ve önemdedir. Çin’ liler birine beddua ederken “ilginç günlerde yaşayasın” derlermiş… İlginçten de öte çok meçhullerle dolu günlere nefes nefese koşuyoruz… Umarım beddualara uğramayız..“ * 2019 yerel seçimleri Erdoğan’ a ve inşa ettiği rejimin destekçilerine bir uyarının da ötesinde başlayan düşüşün habercisiydi ancak mesaj alınmadığı gibi ekonomik çöküş hızlanarak devam etti. Pandemi ve ardından yaşanan büyük depremler zaten yeni bir hikâye yazamayan Erdoğan rejiminin yoksullaşma süreci hızlanan geniş kesimlere sabır dışında vereceği bir şey kalmadığını da gösterdi… 2023 seçimleri bu çöküşe dur denmesi açısından tarihi bir fırsatı barındırıyordu. O şansın değerlendirilmemesi ve Erdoğan ile müttefiklerinin elde ettiği sonuç aynı cephenin başarısından çok muhalefetin süreci akıl almaz ölçüde kötü yönetmesi rol oynadı. Bir başka ifadeyle 14 ve 28 Mayıs’ ta Erdoğan ve ittifakı kazanmadı, karşısında oluşturulan muhalif blok kaybetti.. CHP ve İyi Parti arasındaki gel-gitler, ekonomik kriz içinde bunalan ve mutfak yangınını söndürmeye, hayata tutunmaya çalışan farklı kaygılara sahip milyonlar, parçalı muhalefetin bu yıkımdan onları çıkaracağına ikna olmayınca bağrına taş basıp yine Erdoğan’ a oy verdi.. Açıkçası o seçimde dip dalga beklentisine giren çok sayıda insan yanıldı… O yanılgıyla 31 Mart yerel seçimlerinde bir şeylerin olacağını beklesek te sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemesi misali, daha ihtiyatlı beklentiler içindeydik… Öyle olmadı… Mutfak yangını ve boş tencere gecikmeli de olsa etkisini gösterdi. Tek silahı oyu olan milyonlar sandığa gidip Erdoğan ve ittifakına ‘artık yeter’ dedi… Erdoğan’ ın partisi haline dönüşen AKP’ yi tek kelimeyle sandığa gömdü seçmen… 2014’ te 51 milyon seçmene sahip ülkede yaklaşık 20 milyon oy alan AKP (bugünkü müttefiki MHP ile oyları toplamı 27,5 milyon), 2018 genel seçimlerinde 59,4 milyon seçmenin 21,3 milyonunun oyunu alırken, 2019 yerel seçimlerinde 57 milyon seçmenin 20,6 (MHP ile birlikte yaklaşık 24 milyon) iken 61,4 milyona ulaşan seçmen sayısına karşı 2024 yerel seçimlerinde 16,3 milyona (MHP ile birlikte 18,6 milyon) ulaşabildi. 51 milyon seçmenin 20 milyon oyunu alırken 10 milyon seçmen artışına karşı 61 milyonun 16,3 milyonunun evet dediği AKP… 2017’ de başlayan gerileme, 6 yılın sonunda büyük kopuşa yol açmış… Bunda en önemli rolü Erdoğan’ ın ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibisinden dünyada benzeri s-olmayan faizleri düşürüp enflasyonu patlatan reçeteleri, tek adam rejimi eliyle ve NAS politikalarıyla orta direğin pastadan aldığı payı üst kesimdeki bir avuç azınlığa aktaran insafsız servet transferiyle sonuçlanan politikalarının oynadığı tartışılmaz gerçek… Özellikle 2023 seçimleri ardından patlayan kurlarla kontrolden çıkan zorunlu gıda fiyatları ve artık yeterince beslenme bir yana açlıkla baş etmeye çalışan emekliler… 2023’ te düzeltirse yine Erdoğan düzeltir diye düşünen seçmen geçen 10 ayda uçurumun dibine sürüklendiğini gördü ve sessiz sedasız sandığa gidip ‘artık yeter’ dedi.. 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendirmeyi sonraki makalede sürdüreceğim… *https://abdullahayan.wordpress.com/2018/06/25/erdogan-in-krizi-turkiye-nin-krizi-25-6-2018/  
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2024 - Pazartesi

31 Mart depremi ardından… -1

2017’ den beri “Erdoğan kaybetti” tezini yineliyorum.

Ve ben bu tezi dillendirdikçe seçim sonuçlarını önüme koyup yanıldığımı göstermeye çalışanlar eksik olmuyor…

Artık 2002’ de iktidara gelen AK Parti diye bir siyasi hareketten söz etmek mümkün değil, o nedenle artık parti değil Erdoğan üzerinden okumamız gerekiyor tüm gelişmeleri…

İktidara geldiği ilk dönem AB ile müzakere sürecinin ılımlı iklimi ve Kemal Derviş’ in bozulan ekonomiyi ayağa kaldırdığı olumlu tablonun nimetleriyle başarılı bir performans gösteren AK Partinin 2011 seçimleriyle iktidarını pekiştirip, muktedir olmaya doğru yol almasıyla metalik yorgunluk emareleri göstermesi aynı zaman dilimine denk geldi.

Ve Erdoğan muktedir olma gücünü eline alınca önce parti içindeki çok sesliliği adım adım törpüleyip tek adamlığa giden süreci başlattı..

Ne olduysa ondan sonra oldu…

Orta gelir tuzağından çıkmaya aday ülke 2012’den başlayarak sürekli kan kaybetti..

Kişi başına düşen milli gelir o yıllardan itibaren sürekli düşerken, gelir dağılımında tarih boyu görülmemiş bozulma yaşandı, ve bu özellikle de tek adam rejimine giden ülkeye özgü Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tam bir yıkıma yol açtı..

2017’ de anayasa referandumuyla başlayan ve 2018’de ülke Erdoğan’ ın bilinmezlerle dolu yeni rejimine geçerken kaleme aldığım makalelerde gidişatın bizi nereye sürükleyeceğini, zaten çok işlemeyen kuvvetler ayrılığının tümüyle ortadan kalkmasının nelere yol açacağını anlatmaya çalışmıştım:

“Ülke ekonomisi, ‘deneme yanılma yöntemiyle’ doğrunun aranıp bulunacağı böylesi bir idare tarzını kaldırmaya hazır mı?

Çözülmesi gereken onca yapısal sorun, ekonomi başta olmak üzere eğitim, adalet, istihdam gibi onca sorun yumağı, her konuda tek karar verici olacak Erdoğan’ ın elindeki Cumhurbaşkanlığı sihirli değneğiyle dokunur dokunmaz çözülebilir mi?

Çözülebilseydi, bugüne kadar Erdoğan’ ın elini tutan neydi? Hangi engel kendisine hangi alanda dur dedi?

Artık Erdoğan ile özdeş hale geldiği için Türkiye’ nin ve Erdoğan’ ın krizi konusu önümüzdeki dönem yaşayarak göreceğimiz her sorunda karşımıza çıkacak büyüklükte ve önemdedir.

Çin’ liler birine beddua ederken “ilginç günlerde yaşayasın” derlermiş…

İlginçten de öte çok meçhullerle dolu günlere nefes nefese koşuyoruz…

Umarım beddualara uğramayız..“ *

2019 yerel seçimleri Erdoğan’ a ve inşa ettiği rejimin destekçilerine bir uyarının da ötesinde başlayan düşüşün habercisiydi ancak mesaj alınmadığı gibi ekonomik çöküş hızlanarak devam etti.

Pandemi ve ardından yaşanan büyük depremler zaten yeni bir hikâye yazamayan Erdoğan rejiminin yoksullaşma süreci hızlanan geniş kesimlere sabır dışında vereceği bir şey kalmadığını da gösterdi…

2023 seçimleri bu çöküşe dur denmesi açısından tarihi bir fırsatı barındırıyordu.

O şansın değerlendirilmemesi ve Erdoğan ile müttefiklerinin elde ettiği sonuç aynı cephenin başarısından çok muhalefetin süreci akıl almaz ölçüde kötü yönetmesi rol oynadı.

Bir başka ifadeyle 14 ve 28 Mayıs’ ta Erdoğan ve ittifakı kazanmadı, karşısında oluşturulan muhalif blok kaybetti..

CHP ve İyi Parti arasındaki gel-gitler, ekonomik kriz içinde bunalan ve mutfak yangınını söndürmeye, hayata tutunmaya çalışan farklı kaygılara sahip milyonlar, parçalı muhalefetin bu yıkımdan onları çıkaracağına ikna olmayınca bağrına taş basıp yine Erdoğan’ a oy verdi..

Açıkçası o seçimde dip dalga beklentisine giren çok sayıda insan yanıldı…

O yanılgıyla 31 Mart yerel seçimlerinde bir şeylerin olacağını beklesek te sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemesi misali, daha ihtiyatlı beklentiler içindeydik…

Öyle olmadı…

Mutfak yangını ve boş tencere gecikmeli de olsa etkisini gösterdi. Tek silahı oyu olan milyonlar sandığa gidip Erdoğan ve ittifakına ‘artık yeter’ dedi…

Erdoğan’ ın partisi haline dönüşen AKP’ yi tek kelimeyle sandığa gömdü seçmen…

2014’ te 51 milyon seçmene sahip ülkede yaklaşık 20 milyon oy alan AKP (bugünkü müttefiki MHP ile oyları toplamı 27,5 milyon),

2018 genel seçimlerinde 59,4 milyon seçmenin 21,3 milyonunun oyunu alırken, 2019 yerel seçimlerinde 57 milyon seçmenin 20,6 (MHP ile birlikte yaklaşık 24 milyon) iken 61,4 milyona ulaşan seçmen sayısına karşı 2024 yerel seçimlerinde 16,3 milyona (MHP ile birlikte 18,6 milyon) ulaşabildi.

51 milyon seçmenin 20 milyon oyunu alırken 10 milyon seçmen artışına karşı 61 milyonun 16,3 milyonunun evet dediği AKP…

2017’ de başlayan gerileme, 6 yılın sonunda büyük kopuşa yol açmış…

Bunda en önemli rolü Erdoğan’ ın ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibisinden dünyada benzeri s-olmayan faizleri düşürüp enflasyonu patlatan reçeteleri, tek adam rejimi eliyle ve NAS politikalarıyla orta direğin pastadan aldığı payı üst kesimdeki bir avuç azınlığa aktaran insafsız servet transferiyle sonuçlanan politikalarının oynadığı tartışılmaz gerçek…

Özellikle 2023 seçimleri ardından patlayan kurlarla kontrolden çıkan zorunlu gıda fiyatları ve artık yeterince beslenme bir yana açlıkla baş etmeye çalışan emekliler…

2023’ te düzeltirse yine Erdoğan düzeltir diye düşünen seçmen geçen 10 ayda uçurumun dibine sürüklendiğini gördü ve sessiz sedasız sandığa gidip ‘artık yeter’ dedi..

31 Mart seçim sonuçlarını değerlendirmeyi sonraki makalede sürdüreceğim…

*https://abdullahayan.wordpress.com/2018/06/25/erdogan-in-krizi-turkiye-nin-krizi-25-6-2018/

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.