Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Orta Gelir Tuzağı Türkiye’ nin değişmez kaderi mi?

2010 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir itibariyle orta gelir tuzağı olarak tanımlanan 10 bin doların üstüne çıkınca 2011’ den itibaren yaklaşılan eşiğin önemine dikkat çekmeye çalıştım… Aslında Türkiye o dönem makûs talihini yenmeye ve o kritik seviyeyi biraz da AB’ nin öncülüğünde aşmanın da ötesinde çağdaş ülkeler arasına girmeye çok yaklaşmıştı.. Ancak orta gelir tuzağına yakalanan pek çok ülke buradan kurtulmayı başaramamış ve bir süre sonra çıktığı yerden tekrar aşağılara inmişti… Yine aynı günlerde uzaktan kurtulmayı başaran ve Türkiye’ ye model olacak Güney Kore’ nin ilginç çıkış öyküsünü ele alıp, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım… Orta gelir tuzağından kurtulan Güney Kore sadece ekonomi alanında değil, tüm kurum ve kuruluşlarıyla örneğin yargıda, eğitimde, bilişim ve teknolojide irtifa kaydetmişti ve Türkiye’ nin bu alanda da ilham alacağı epeyi ders vardı… 2013’ te kişi başı milli geliri 13 bin doların üzerine çıkaran Türkiye, o tarihten itibaren tam 8 yıldır sürekli kan kaybediyor.. Türkiye’ ye son günlerde önce Çin hemen ardından Güney Kore modeli öneren Erdoğan yönetimi ve ona alternatif ekonomi programları ile halkın karşısına çıkmaya hazırlanan muhalefet, günlük palyatif reçeteler yerine yapısal bir dönüşümü sağlayacak yeni bir hikaye yazmadıkça ülkenin yakalandığı tuzaktan kurtulmayacağı en somut gerçek olarak karşımızda duruyor… Orta gelir tuzağı sadece ekonomiyi esir almıyor, refahın düzeyi demokratik mekanizmaları da etkiliyor.. Bir başka ifadeyle orta gelir tuzağındaki bir ülkenin orta demokrasiden kurtulup çağdaş ülkeler seviyesine çıkması da olası değil… Tarihe not düşme adına 2016’ da kaleme aldığım “Orta Gelir Tuzağına düşmek” ve “Türkiye orta gelir tuzağından nasıl çıkacak?” başlıklı makalelerimden bir özeti yeniden paylaşmanın sınırlı da olsa bazı zihinlerde ufuk açıcı bir işlevi olacağına inanıyorum… ** “ Orta Gelir Tuzağına Düşmek* Orta gelir tuzağı, bir ülkede kişi başına düşen milli gelirin belirli bir düzeye ulaştıktan sonra o seviyede sıkışıp kalması olarak tanımlanıyor. Doğaldır, kişi başına düşen milli gelir hesaplanırken ülkenin yıl içinde yarattığı tüm hasıla toplam nüfusa bölünüyor. Bu detay önemli çünkü ülkeler milli gelirlerini nüfus artış hızının üzerine çıkarmadıkları sürece sıçrama kaydedemiyor. Peki orta gelir tuzağı denilince evrensel olarak kabul edilen bir kriter var mı? Dünyanın her konuda ABD’ ye baktığı günümüzde, küresel ekonominin tüm kurallarını ABD belirliyor. Orta gelir tuzağı ölçümünde de durum değişmiyor. Genel kabul gören kaba tanıma göre, ABD’ de kişi başına düşen milli gelirin %20′ sinin üzerine çıkamamış ekonomiler orta gelir düzeyinde kabul ediliyor ve orta gelir tuzağı tehlikesi de tam burada ortaya çıkıyor. ABD’ de 2015 itibariyle kişi başı milli gelir 55 bin dolar olduğuna göre bugün için 11 bin dolar orta gelir seviyesine tekabül ediyor ve bir ülkenin aynı yıl itibariyle orta gelir tuzağındaki kategoriye girmemesi için bu seviyenin üzerinde yer alması gerekiyor. (ABD’ nin her yıl ortalama %3 büyüyen bir ülke olduğunu ve orta gelir düzeyi civarında dolaşan ülkelerin üst gelir grubu ülkeleri arasına geçerken, ABD büyüme oranlarını yakalayıp üzerine çıkmaları gerektiğini de not etmekte yarar var) Son yıllarda Dünya Bankası da ülkeleri kişi başına düşen yıllık ortalama gelire göre değerlendiriyor. Örneğin yıllık kişi başı geliri bin doların altında kalan ekonomiler düşük gelirli kabul edilirken bir ülkenin küresel ligde yüksek gelirli kabul edilmesi için 12.275 doların üstüne çıkması gerekiyor. (Dünya Bankası 2012 küresel kalkınma raporu) İster 11 bin ister 13 bin deyin, Türkiye bu belirlenen ve kabataslak ABD’ nin %20′ sine tekabül eden çıtaya aslında yabancı değil. ABD’ nin 50 bin dolara yaklaşmakta olduğu 2010-2012 yılları arasında 10 bin doları aşan kişi başı gelirle Türkiye ilk kez makus talihini değiştirme şansını yakalamış ve %20′ lik barajı aşma temayülü olan bir trende girmişti. Ama bu uzun sürmedi. 2010-14 yılları arasındaki 5 yılın ilk iki yılını %20′ nin burun farkı önünde götüren Türkiye, sonraki üç yılda yorulma emareleri göstermeye başladı. 2015′ te ise bir önceki yıla göre dolar bazında %12 lik erimeyle 10 bin dolarlık kategoriden 9 bin dolarlık o kritik çıtanın altına düştü. Peki, Türkiye orta gelir tuzağına durup dururken mi düştü? 2001 krizinin ardından başlattığı yapısal reformları sürdürse, barış süreciyle uzaklaştığı çatışma ortamına geri dönmese, ihracat ağırlıklı büyüme hedefini yakalamak ve 2023 yılı için belirlediği 500 milyar dolar ihracata erişmek için tıpkı Kore ve Çin gibi teknolojiye uyumlu üretime yönelse bu tuzağa düşer miydi? AB ile başlattığı müzakere sürecini ağız dalaşı yerine tam üyelikle taçlandıran Türkiye’ nin bugün Ortadoğu bataklığına sürüklenme olasılığı ve yüz yıllık batıya erişme hayalini susuz çöllere gömme riskinin ürkütücülüğü… Genç nüfusun itici gücünü nitelikli ve bilişim çağına uygun eğitim sistemiyle avantaja çeviren Türkiye’yi hayal edin bir de bugünkü kısır döngüyü…” *Makalenin tümüne https://abdullahayan.wordpress.com/2016/12/08/abdullah-ayan-dan-orta-gelir-tuzagina-dusmek-17-11-2016/ linkinden erişebilirsiniz  
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2022 - Pazartesi

Orta Gelir Tuzağı Türkiye’ nin değişmez kaderi mi?

2010 yılında Türkiye kişi başına düşen milli gelir itibariyle orta gelir tuzağı olarak tanımlanan 10 bin doların üstüne çıkınca 2011’ den itibaren yaklaşılan eşiğin önemine dikkat çekmeye çalıştım…

Aslında Türkiye o dönem makûs talihini yenmeye ve o kritik seviyeyi biraz da AB’ nin öncülüğünde aşmanın da ötesinde çağdaş ülkeler arasına girmeye çok yaklaşmıştı..

Ancak orta gelir tuzağına yakalanan pek çok ülke buradan kurtulmayı başaramamış ve bir süre sonra çıktığı yerden tekrar aşağılara inmişti…

Yine aynı günlerde uzaktan kurtulmayı başaran ve Türkiye’ ye model olacak Güney Kore’ nin ilginç çıkış öyküsünü ele alıp, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım…

Orta gelir tuzağından kurtulan Güney Kore sadece ekonomi alanında değil, tüm kurum ve kuruluşlarıyla örneğin yargıda, eğitimde, bilişim ve teknolojide irtifa kaydetmişti ve Türkiye’ nin bu alanda da ilham alacağı epeyi ders vardı…

2013’ te kişi başı milli geliri 13 bin doların üzerine çıkaran Türkiye, o tarihten itibaren tam 8 yıldır sürekli kan kaybediyor..

Türkiye’ ye son günlerde önce Çin hemen ardından Güney Kore modeli öneren Erdoğan yönetimi ve ona alternatif ekonomi programları ile halkın karşısına çıkmaya hazırlanan muhalefet, günlük palyatif reçeteler yerine yapısal bir dönüşümü sağlayacak yeni bir hikaye yazmadıkça ülkenin yakalandığı tuzaktan kurtulmayacağı en somut gerçek olarak karşımızda duruyor…

Orta gelir tuzağı sadece ekonomiyi esir almıyor, refahın düzeyi demokratik mekanizmaları da etkiliyor..

Bir başka ifadeyle orta gelir tuzağındaki bir ülkenin orta demokrasiden kurtulup çağdaş ülkeler seviyesine çıkması da olası değil…

Tarihe not düşme adına 2016’ da kaleme aldığım “Orta Gelir Tuzağına düşmek” ve “Türkiye orta gelir tuzağından nasıl çıkacak?” başlıklı makalelerimden bir özeti yeniden paylaşmanın sınırlı da olsa bazı zihinlerde ufuk açıcı bir işlevi olacağına inanıyorum…

**

Orta Gelir Tuzağına Düşmek*

Orta gelir tuzağı, bir ülkede kişi başına düşen milli gelirin belirli bir düzeye ulaştıktan sonra o seviyede sıkışıp kalması olarak tanımlanıyor.

Doğaldır, kişi başına düşen milli gelir hesaplanırken ülkenin yıl içinde yarattığı tüm hasıla toplam nüfusa bölünüyor.

Bu detay önemli çünkü ülkeler milli gelirlerini nüfus artış hızının üzerine çıkarmadıkları sürece sıçrama kaydedemiyor.

Peki orta gelir tuzağı denilince evrensel olarak kabul edilen bir kriter var mı?

Dünyanın her konuda ABD’ ye baktığı günümüzde, küresel ekonominin tüm kurallarını ABD belirliyor. Orta gelir tuzağı ölçümünde de durum değişmiyor.

Genel kabul gören kaba tanıma göre, ABD’ de kişi başına düşen milli gelirin %20′ sinin üzerine çıkamamış ekonomiler orta gelir düzeyinde kabul ediliyor ve orta gelir tuzağı tehlikesi de tam burada ortaya çıkıyor.

ABD’ de 2015 itibariyle kişi başı milli gelir 55 bin dolar olduğuna göre bugün için 11 bin dolar orta gelir seviyesine tekabül ediyor ve bir ülkenin aynı yıl itibariyle orta gelir tuzağındaki kategoriye girmemesi için bu seviyenin üzerinde yer alması gerekiyor. (ABD’ nin her yıl ortalama %3 büyüyen bir ülke olduğunu ve orta gelir düzeyi civarında dolaşan ülkelerin üst gelir grubu ülkeleri arasına geçerken, ABD büyüme oranlarını yakalayıp üzerine çıkmaları gerektiğini de not etmekte yarar var)

Son yıllarda Dünya Bankası da ülkeleri kişi başına düşen yıllık ortalama gelire göre değerlendiriyor.

Örneğin yıllık kişi başı geliri bin doların altında kalan ekonomiler düşük gelirli kabul edilirken bir ülkenin küresel ligde yüksek gelirli kabul edilmesi için 12.275 doların üstüne çıkması gerekiyor. (Dünya Bankası 2012 küresel kalkınma raporu)

İster 11 bin ister 13 bin deyin, Türkiye bu belirlenen ve kabataslak ABD’ nin %20′ sine tekabül eden çıtaya aslında yabancı değil.

ABD’ nin 50 bin dolara yaklaşmakta olduğu 2010-2012 yılları arasında 10 bin doları aşan kişi başı gelirle Türkiye ilk kez makus talihini değiştirme şansını yakalamış ve %20′ lik barajı aşma temayülü olan bir trende girmişti.

Ama bu uzun sürmedi.

2010-14 yılları arasındaki 5 yılın ilk iki yılını %20′ nin burun farkı önünde götüren Türkiye, sonraki üç yılda yorulma emareleri göstermeye başladı. 2015′ te ise bir önceki yıla göre dolar bazında %12 lik erimeyle 10 bin dolarlık kategoriden 9 bin dolarlık o kritik çıtanın altına düştü.

Peki, Türkiye orta gelir tuzağına durup dururken mi düştü?

2001 krizinin ardından başlattığı yapısal reformları sürdürse, barış süreciyle uzaklaştığı çatışma ortamına geri dönmese, ihracat ağırlıklı büyüme hedefini yakalamak ve 2023 yılı için belirlediği 500 milyar dolar ihracata erişmek için tıpkı Kore ve Çin gibi teknolojiye uyumlu üretime yönelse bu tuzağa düşer miydi?

AB ile başlattığı müzakere sürecini ağız dalaşı yerine tam üyelikle taçlandıran Türkiye’ nin bugün Ortadoğu bataklığına sürüklenme olasılığı ve yüz yıllık batıya erişme hayalini susuz çöllere gömme riskinin ürkütücülüğü…

Genç nüfusun itici gücünü nitelikli ve bilişim çağına uygun eğitim sistemiyle avantaja çeviren Türkiye’yi hayal edin bir de bugünkü kısır döngüyü…”

*Makalenin tümüne https://abdullahayan.wordpress.com/2016/12/08/abdullah-ayan-dan-orta-gelir-tuzagina-dusmek-17-11-2016/ linkinden erişebilirsiniz

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.