Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Afgan Çobanlar ve Yaşlanan Türkiye

‘Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa’     Türkiye’de son zamanlarda sığınmacılara yönelik kışkırtmaların arttığını gözlemliyoruz. Özellikle sosyal medyada yapılan ve görsel içeriklerle de desteklenen paylaşımların ardında maksatlı kişiler çıktı. Emniyet’e göre yurtdışında yerleşik Türkiye karşıtı gruplar, toplumu kışkırtmak için sığınmacı ismi kullanarak, rahatsız edici paylaşımlar yayıyorlar. Bu, Türkiye’deki iç barışı bozmaya yönelik provokatif eylemlerdir.   Resmi araştırmalar da gösteriyor ki Türkiye’deki sığınmacıların suça karışma oranları, Türk vatandaşlarıyla kıyaslanamayacak kadar düşük. Tüm dünyaya son 60 yılda, 10 milyona yakın Türk göçmen yollayan Türkiye’ye yakışmayan hadiselerdir, sosyal medyadaki ırkçılık kokan paylaşımlar. Avrupa’da ayrımcılığa ve ırkçı söylemlere maruz kalan Türkler için, son derece duyarlı ve tepkiliyiz oysa.   Peki, biz neden aynı hatalara düşüyoruz? Göç sorunu evrensel bir sorundur ve tarih boyunca durmaksızın oradan buraya sürekli devam eder. Göçler ne yazık ki sadece nizami yollardan gerçekleşmemektedir. Ancak göç sıkı denetime tabi tutulmalıdır ve kontrol altında olmalıdır. Anadolu bir göçmenler ülkesidir. Fakat her şeyden evvel burası bir Türk yurdudur. Türkler Anadolu’yu kendilerine yurt edinmişlerdir bunda hiç şüphe yoktur ki gelenler de zamanla, daha öncekiler gibi buraya uyum sağlayacak, Türk dili ve kültürünü benimseyerek bizden birileri olacaktır.   Göçmen ve yabancı karşıtlığının temelinde çoğunlukla ekonomik kaygılar yatar. İşini, evini, düzenini kaybetme korkusu vardır insanlarda ve bu, birtakım yerlere havale edilir, günah keçileri bulma eğilimine girer insanlar ve dünyanın hemen her yerinde benzer reaksiyon gösterilir. Herkes iyi koşullarda, güvenle yaşamak ister. Ancak bu emek, çalışmak, uğraşmak gerektirir. Kimse yerini yurdunu zevk olsun diye terk etmez ki Türkler de kendilerini Batı’ya atmak peşindedirler.   Batı ülkeleri buna Türkiye de dahil artan biçimde yaşlılık problemi taşıyor. Son TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusu yaşlanıyor. 2016 yılında 6 milyon 651 milyon olan yaşlı insan sayısı, günümüzde 8 milyon 245 bin’e ulaştı. Yaşlılık derken bundan kasıt, 65 yaş üzeri insanlardır. Evet, yaşlanıyoruz işler, üretim bizi bekliyor ama işleri kim yapacak? İster istemez dışarıdan gelenlere kapı aralamanız gerekecek ki birçok ülke de bunu yapıyor. Adeta başka ülkelerden işgücü ithal ediyor.   Bu gidişle Türkiye emeklilik sistemi de risk altındadır. İdeal bir emeklilik sisteminde her dört çalışana bir emekli düşmesi gerekirken bu oran bizde iki çalışana bir emeklidir ki bu, sürdürülemez bir durumdur. Her açıdan istihdamı ve üretimi arttırmak zorunda olan ülkemiz, beden gücüyle çalışacak eleman bulma güçlüğü çekiyor.   Örneğin, et ve süt ürünleri gerekli olduğu kadar pahalıdır da. Hayvancılığın acilen büyümesi gerekiyor. Ama hayvancılık sektöründe çalışacak insan bulunamıyor. Kimse çobanlık yapmak istemiyor. Doğurganlık oranının iki çocuk altına düştüğü ülkemizde, kim çocuğunu çoban yapmak ister? Herkes devlet garantili masa başı işlere bakıyor. Elini elbisesini kirletmeden rahat yaşamak istiyor fakat işleri kim yapacak?   Tıpkı Batılı zengin ülkelerde olduğu gibi; bugün emek yoğun işlerde tarım, hayvancılık, inşaat, tekstil benzeri sektörlerde yabancı iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizden Avrupa’ya göç edenlerin yerini kaçınılmaz olarak Asyalılar doldurmaktadır. Bu bir doğa yasasıdır. Boşluk bir şekilde dolmak zorundadır. Etini sütünü pahalı edinmek istemeyenlerin Afgan çobanlara söz söyleme hakları yoktur.    Türkiye nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Doğurganlık oranları hızla düşmektedir. Ancak üretimin de bir biçimde sürmesi gerekmektedir. O bakımdan yabancı karşıtlığının hem insani açıdan hem de üretim sorunları ve işgücü temini nedeniyle haklı bir temeli yoktur. Sen yurtdışında yerleşmek ve çalışmak isteyince sorun olmasın ama birileri senin ülkende yerleşmek ve çalışmak isteyince kıyamet kopsun. Yok böyle bir dünya. Hepimiz bir yerlerdeydik bir yerlerden geldik. Unutmayınız!               
Ekleme Tarihi: 18 Nisan 2022 - Pazartesi

Afgan Çobanlar ve Yaşlanan Türkiye

‘Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa’

 

  Türkiye’de son zamanlarda sığınmacılara yönelik kışkırtmaların arttığını gözlemliyoruz. Özellikle sosyal medyada yapılan ve görsel içeriklerle de desteklenen paylaşımların ardında maksatlı kişiler çıktı. Emniyet’e göre yurtdışında yerleşik Türkiye karşıtı gruplar, toplumu kışkırtmak için sığınmacı ismi kullanarak, rahatsız edici paylaşımlar yayıyorlar. Bu, Türkiye’deki iç barışı bozmaya yönelik provokatif eylemlerdir.

  Resmi araştırmalar da gösteriyor ki Türkiye’deki sığınmacıların suça karışma oranları, Türk vatandaşlarıyla kıyaslanamayacak kadar düşük. Tüm dünyaya son 60 yılda, 10 milyona yakın Türk göçmen yollayan Türkiye’ye yakışmayan hadiselerdir, sosyal medyadaki ırkçılık kokan paylaşımlar. Avrupa’da ayrımcılığa ve ırkçı söylemlere maruz kalan Türkler için, son derece duyarlı ve tepkiliyiz oysa.

  Peki, biz neden aynı hatalara düşüyoruz? Göç sorunu evrensel bir sorundur ve tarih boyunca durmaksızın oradan buraya sürekli devam eder. Göçler ne yazık ki sadece nizami yollardan gerçekleşmemektedir. Ancak göç sıkı denetime tabi tutulmalıdır ve kontrol altında olmalıdır. Anadolu bir göçmenler ülkesidir. Fakat her şeyden evvel burası bir Türk yurdudur. Türkler Anadolu’yu kendilerine yurt edinmişlerdir bunda hiç şüphe yoktur ki gelenler de zamanla, daha öncekiler gibi buraya uyum sağlayacak, Türk dili ve kültürünü benimseyerek bizden birileri olacaktır.

  Göçmen ve yabancı karşıtlığının temelinde çoğunlukla ekonomik kaygılar yatar. İşini, evini, düzenini kaybetme korkusu vardır insanlarda ve bu, birtakım yerlere havale edilir, günah keçileri bulma eğilimine girer insanlar ve dünyanın hemen her yerinde benzer reaksiyon gösterilir. Herkes iyi koşullarda, güvenle yaşamak ister. Ancak bu emek, çalışmak, uğraşmak gerektirir. Kimse yerini yurdunu zevk olsun diye terk etmez ki Türkler de kendilerini Batı’ya atmak peşindedirler.

  Batı ülkeleri buna Türkiye de dahil artan biçimde yaşlılık problemi taşıyor. Son TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusu yaşlanıyor. 2016 yılında 6 milyon 651 milyon olan yaşlı insan sayısı, günümüzde 8 milyon 245 bin’e ulaştı. Yaşlılık derken bundan kasıt, 65 yaş üzeri insanlardır. Evet, yaşlanıyoruz işler, üretim bizi bekliyor ama işleri kim yapacak? İster istemez dışarıdan gelenlere kapı aralamanız gerekecek ki birçok ülke de bunu yapıyor. Adeta başka ülkelerden işgücü ithal ediyor.

  Bu gidişle Türkiye emeklilik sistemi de risk altındadır. İdeal bir emeklilik sisteminde her dört çalışana bir emekli düşmesi gerekirken bu oran bizde iki çalışana bir emeklidir ki bu, sürdürülemez bir durumdur. Her açıdan istihdamı ve üretimi arttırmak zorunda olan ülkemiz, beden gücüyle çalışacak eleman bulma güçlüğü çekiyor.

  Örneğin, et ve süt ürünleri gerekli olduğu kadar pahalıdır da. Hayvancılığın acilen büyümesi gerekiyor. Ama hayvancılık sektöründe çalışacak insan bulunamıyor. Kimse çobanlık yapmak istemiyor. Doğurganlık oranının iki çocuk altına düştüğü ülkemizde, kim çocuğunu çoban yapmak ister? Herkes devlet garantili masa başı işlere bakıyor. Elini elbisesini kirletmeden rahat yaşamak istiyor fakat işleri kim yapacak?

  Tıpkı Batılı zengin ülkelerde olduğu gibi; bugün emek yoğun işlerde tarım, hayvancılık, inşaat, tekstil benzeri sektörlerde yabancı iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizden Avrupa’ya göç edenlerin yerini kaçınılmaz olarak Asyalılar doldurmaktadır. Bu bir doğa yasasıdır. Boşluk bir şekilde dolmak zorundadır. Etini sütünü pahalı edinmek istemeyenlerin Afgan çobanlara söz söyleme hakları yoktur.

   Türkiye nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Doğurganlık oranları hızla düşmektedir. Ancak üretimin de bir biçimde sürmesi gerekmektedir. O bakımdan yabancı karşıtlığının hem insani açıdan hem de üretim sorunları ve işgücü temini nedeniyle haklı bir temeli yoktur. Sen yurtdışında yerleşmek ve çalışmak isteyince sorun olmasın ama birileri senin ülkende yerleşmek ve çalışmak isteyince kıyamet kopsun. Yok böyle bir dünya. Hepimiz bir yerlerdeydik bir yerlerden geldik. Unutmayınız!  

     

      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.