Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Bir Basın Toplantısının Önüne Geçen “Mekân”…

Toros Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin düzenlediği Mersin Tarihi Kent Sempozyumu toplantısına katıldım. Bu yazıda sempozyumu anlatacaktım; fakat toplantının yapıldığı mekân ve çevresi beni o kadar etkiledi ki, toplantının önüne geçti. Uzun zamandır çocukluğumun geçtiği bu semte gelmemiştim. Tesadüfen o anda açılmış olan Uray Caddesi üzerindeki Papaz Okulu’nun kuzey kapısından girdim. Hayretler içerisinde kaldım. Daha kısa bir zaman önce mezbelelik halinde olan yer temizlenmiş, düzenlenmiş, eski yapılar restore edilmiş… ve hepsinden önemlisi, kullanılıyor.   Toros Üniversitesi bu bölgeye bir kampüs fikrini uzun bir uğraştan sonra gerçekleştirmiş. Ders çalışan, çimlerin üzerinde oturan öğrencileri görüyorsunuz. Bu yıllarca terk edilmiş bölgeye bir canlılık gelmiş; artık burası yaşıyor. Öğrencilerin arasından geçerek Kilise’nin arka bahçesine, sonra da toplantının yapılacağı salona geliyorsunuz. Çocukluk arkadaşlarımın Noellerini kutlamak için her yıl geldiğim kilisenin tören sonu kutlama yapılan salonundayız. Noel dışında ilk kez gün ortasında bu gizemli salonda olmak heyecan vericiydi. Bir asırlık tarihinde kimlere bu salon ev sahipliği yapmamıştı ki…   Evet; çocukluğumda hep merak etiğim bu gizemli binanın içindeydim. Toplantı sonunda Kilise’nin bahçesinde oturdum. Gitmek içimden gelmiyordu. Tarihe tanıklık eden yaşlı ağaçların gölgesinde oturup uzaktan öğrencileri izledim. Bir süre sonra kilise papazı Henri de yanıma geldi. Onunla biraz sohbet ettik. İstemeyerek bu özel mekândan ayrıldım.   Hep kent merkezinin canlanmasından söz ederiz. Herhalde en büyük ve ilk adımı Toros Üniversitesi atmış oldu. Kentimiz için büyük bir hizmet; Toros Üniversitesini kutlamak gerek.   Maalesef, Valiliğimizin uzun bir zaman önce başlattığı bölgeye canlılık kazandıracak  “Gülümseyen Mersin” projesi gerçekleşemedi. Şimdi bu görev Büyükşehir ve Akdeniz Belediyesi’ne düşüyor. Bu bölgedeki eski binalar restore edilebilir ve bazı kurumların, derneklerin kullanımına verilebilir. Bu da tarihi kent merkezine canlılık getirecektir.   HARUN ARSLAN......30 Kasım 2019          
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2019 - Cumartesi

Bir Basın Toplantısının Önüne Geçen “Mekân”…

Toros Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin düzenlediği Mersin Tarihi Kent Sempozyumu toplantısına katıldım.

Bu yazıda sempozyumu anlatacaktım; fakat toplantının yapıldığı mekân ve çevresi beni o kadar etkiledi ki, toplantının önüne geçti.

Uzun zamandır çocukluğumun geçtiği bu semte gelmemiştim.

Tesadüfen o anda açılmış olan Uray Caddesi üzerindeki Papaz Okulu’nun kuzey kapısından girdim. Hayretler içerisinde kaldım.

Daha kısa bir zaman önce mezbelelik halinde olan yer temizlenmiş, düzenlenmiş, eski yapılar restore edilmiş… ve hepsinden önemlisi, kullanılıyor.

 

Toros Üniversitesi bu bölgeye bir kampüs fikrini uzun bir uğraştan sonra gerçekleştirmiş.

Ders çalışan, çimlerin üzerinde oturan öğrencileri görüyorsunuz.

Bu yıllarca terk edilmiş bölgeye bir canlılık gelmiş; artık burası yaşıyor.

Öğrencilerin arasından geçerek Kilise’nin arka bahçesine, sonra da toplantının yapılacağı salona geliyorsunuz.

Çocukluk arkadaşlarımın Noellerini kutlamak için her yıl geldiğim kilisenin tören sonu kutlama yapılan salonundayız.

Noel dışında ilk kez gün ortasında bu gizemli salonda olmak heyecan vericiydi. Bir asırlık tarihinde kimlere bu salon ev sahipliği yapmamıştı ki…

 

Evet; çocukluğumda hep merak etiğim bu gizemli binanın içindeydim.

Toplantı sonunda Kilise’nin bahçesinde oturdum.

Gitmek içimden gelmiyordu.

Tarihe tanıklık eden yaşlı ağaçların gölgesinde oturup uzaktan öğrencileri izledim.

Bir süre sonra kilise papazı Henri de yanıma geldi. Onunla biraz sohbet ettik.

İstemeyerek bu özel mekândan ayrıldım.

 

Hep kent merkezinin canlanmasından söz ederiz.

Herhalde en büyük ve ilk adımı Toros Üniversitesi atmış oldu.

Kentimiz için büyük bir hizmet; Toros Üniversitesini kutlamak gerek.

 

Maalesef, Valiliğimizin uzun bir zaman önce başlattığı bölgeye canlılık kazandıracak  “Gülümseyen Mersin” projesi gerçekleşemedi.

Şimdi bu görev Büyükşehir ve Akdeniz Belediyesi’ne düşüyor.

Bu bölgedeki eski binalar restore edilebilir ve bazı kurumların, derneklerin kullanımına verilebilir. Bu da tarihi kent merkezine canlılık getirecektir.

 

HARUN ARSLAN......30 Kasım 2019

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.