Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Dünyanın Ayarı Kaçtı

“ Küresel çaptaki bir soruna, yerel çareler sunamazsınız”     Güngör Uras’ı bilirsiniz iktisatçıydı, gazetede yazılar yazardı. Önemli özelliklerinden biri, meseleleri kendi deyimiyle ‘Ayşe teyzenin gözünden’ anlatmayı çok önemsemiş olmasıydı. Öyle ya yığınla rakam, terim Ayşe teyze nasıl anlayacaktı tüm olanı biteni…Bugünlerde yine kafalar karışık. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bize bir Güngör Uras lazım.     Nedenleri birçok kişiye göre değişen tuhaf şeyler oluyor dünyada. İnsan soyu daha gözünün önünde yaşananları analiz etmekten yoksun. Herkes bagajındaki ideolojik arka planla meselelere yaklaşıyor. Güncel orman yangınları örneğin. Kim yaktı, neden yaktı, nasıl yaktı veya tek suçlu insan unsuru mudur? Belli değil ama vatandaşın inandığı dünya görüşüne göre bir cevabı hep vardır.     Virüsün de nasıl ve neden çıktığı konusunda bir fikir birliğine varamadık. Tek zihni bulanık biz değiliz. ABD başkanı Biden gizli servise, virüsün kaynağının bulunması yönünde direktif verdi. Güncel aşı olayında da yararlı mı zararlı mı bir türlü anlaşama sağlanamadı. Kaldı ki küresel boyuttaki iklim değişikliği. Çünkü o konuda da bir anlaşma zemini bulunmuş değil. Sokaktaki vatandaşı anlarım belki fakat iklim değişikliği konusunda devletler, bilim insanları dahi ayrışıyor. Size bu noktada ezber bozan fikirleri ile iklimci prof. Doğan Yaşar’ı ısrarla öneririm.     Küresel iklim değişiklikleri insan eliyle mi yoksa, dünyanın kendi olağan döngüsü ve güneşin aktiviteleriyle mi alakalı? Tam netlik kazanmıyor. Dünya iklim değişikliği nedenlerinden fosil yakıt kullanımı önemli yer tutuyor ama gel gör ki dünyaya en çok karbon salan dünyanın iki büyük ekonomisi ABD ve Çin. Ekonomik büyüklükle çevre kirliliği arasında bir bağ kurulması belki bu sebepledir.     Dünyayı kirletenler çok üretenler ve çok tüketenlerdir. Oysa sonuçlarına tüm ülkeler ve insanlar katlanmak zorunda. İklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız kalan 50 ülkeyi temsil eden Maldivler eski devlet başkanı: “ Başkalarının saldığı karbonun bedelini hayatlarımızla ödüyoruz” diyor. Sözcü devamla: “ Yeryüzünden silinmekten korkuyoruz. Raporlardaki tahminler ülkelerimiz için yıkıcı sonuçlar öngörüyor. Yükselen sular alçak kıyı ülkelerini yutacak.”     Gerek virüsler, gerek iklimdeki tuhaf yıkıcı etkiler olsun, öncelikle kimin ya da kimlerin işine yaradığına bakmak lazım. Virüsler veya iklim olaylarının varlığı ayrı bir konu, onları ortaya atanların ve kimlerin çıkardığı ayrı bir konu. Ülkeler, ilk başta bu olumsuzlukların etkileriyle mücadele etmeli. Yanı sıra dünyayı bilerek, isteyerek sıkıntıya sokanların oyunlarını açığa çıkartmalıdır.      Bir olay en çok kimin işine yarıyorsa, müsebbibi de büyük ihtimalle odur. Pandemi sürecinde servetlerine servet katan ultra zenginler, korkarım ki iklim değişikliği senaryolarında da başroldedir. Ansızın, dünya genelinde kaynağı belli olmayan eş zamanlı binlerce yangın çıkartıldı. Ardından Birleşmiş Milletler örgütünün uluslar arası iklim değişikliği panel raporu açıklandı. Rapor, dediğimiz gibi felaket senaryoları içeriyor.     Artık vatandaşların bir gerçeğin farkına varmaları zamanı geldi. Küresel elit bir dünya devleti amacı güdüyor. Amaca giden yolda ulus devletleri kendilerine engel görüyorlar. O bakımdan çeşitli salgınlarla, büyük felaketlerle insanlar arasında korku yayıyorlar. Yaşanan olumsuzluklar, devletlerin güçsüz kalmalarına yol açıyor. Güçsüz kalan devletler, korkutulan kamuoylarının da baskısıyla küresel elitin dayattıklarını uygulamaya zorlanıyor. Tesadüfe bakar mısınız? Yangınlar ardından hemen rapor yayımlandı. Kasım ayında ise dünya iklim zirvesi toplanacak. İşte orada devletlere baskı yapılarak, radikal yaptırımlara olur vermeleri istenecek. Kararlara uymayanlara vergi türü cezalar verilmesi de gündemde.     Yine pandemide olduğu gibi iklim değişikliği konusunda da ülkelerde bilim kurulları oluşturulacak. Bu kurulların istekleri uygulamaya sokulacak. Büyük fotoğrafta tüm süreç, büyük biraderin istediği biçimde şekilleniyor. İnsan sağlığı, çevre sağlığı gibi masumane dilekler arkasına sığınarak dünyaya ve insanlığa usul usul yeni bir ayar veriliyor. 
Ekleme Tarihi: 19 Ağustos 2021 - Perşembe

Dünyanın Ayarı Kaçtı

“ Küresel çaptaki bir soruna, yerel çareler sunamazsınız”

 

  Güngör Uras’ı bilirsiniz iktisatçıydı, gazetede yazılar yazardı. Önemli özelliklerinden biri, meseleleri kendi deyimiyle ‘Ayşe teyzenin gözünden’ anlatmayı çok önemsemiş olmasıydı. Öyle ya yığınla rakam, terim Ayşe teyze nasıl anlayacaktı tüm olanı biteni…Bugünlerde yine kafalar karışık. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bize bir Güngör Uras lazım.

 

  Nedenleri birçok kişiye göre değişen tuhaf şeyler oluyor dünyada. İnsan soyu daha gözünün önünde yaşananları analiz etmekten yoksun. Herkes bagajındaki ideolojik arka planla meselelere yaklaşıyor. Güncel orman yangınları örneğin. Kim yaktı, neden yaktı, nasıl yaktı veya tek suçlu insan unsuru mudur? Belli değil ama vatandaşın inandığı dünya görüşüne göre bir cevabı hep vardır.

 

  Virüsün de nasıl ve neden çıktığı konusunda bir fikir birliğine varamadık. Tek zihni bulanık biz değiliz. ABD başkanı Biden gizli servise, virüsün kaynağının bulunması yönünde direktif verdi. Güncel aşı olayında da yararlı mı zararlı mı bir türlü anlaşama sağlanamadı. Kaldı ki küresel boyuttaki iklim değişikliği. Çünkü o konuda da bir anlaşma zemini bulunmuş değil. Sokaktaki vatandaşı anlarım belki fakat iklim değişikliği konusunda devletler, bilim insanları dahi ayrışıyor. Size bu noktada ezber bozan fikirleri ile iklimci prof. Doğan Yaşar’ı ısrarla öneririm.

 

  Küresel iklim değişiklikleri insan eliyle mi yoksa, dünyanın kendi olağan döngüsü ve güneşin aktiviteleriyle mi alakalı? Tam netlik kazanmıyor. Dünya iklim değişikliği nedenlerinden fosil yakıt kullanımı önemli yer tutuyor ama gel gör ki dünyaya en çok karbon salan dünyanın iki büyük ekonomisi ABD ve Çin. Ekonomik büyüklükle çevre kirliliği arasında bir bağ kurulması belki bu sebepledir.

 

  Dünyayı kirletenler çok üretenler ve çok tüketenlerdir. Oysa sonuçlarına tüm ülkeler ve insanlar katlanmak zorunda. İklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız kalan 50 ülkeyi temsil eden Maldivler eski devlet başkanı: “ Başkalarının saldığı karbonun bedelini hayatlarımızla ödüyoruz” diyor. Sözcü devamla: “ Yeryüzünden silinmekten korkuyoruz. Raporlardaki tahminler ülkelerimiz için yıkıcı sonuçlar öngörüyor. Yükselen sular alçak kıyı ülkelerini yutacak.”

 

  Gerek virüsler, gerek iklimdeki tuhaf yıkıcı etkiler olsun, öncelikle kimin ya da kimlerin işine yaradığına bakmak lazım. Virüsler veya iklim olaylarının varlığı ayrı bir konu, onları ortaya atanların ve kimlerin çıkardığı ayrı bir konu. Ülkeler, ilk başta bu olumsuzlukların etkileriyle mücadele etmeli. Yanı sıra dünyayı bilerek, isteyerek sıkıntıya sokanların oyunlarını açığa çıkartmalıdır. 

 

  Bir olay en çok kimin işine yarıyorsa, müsebbibi de büyük ihtimalle odur. Pandemi sürecinde servetlerine servet katan ultra zenginler, korkarım ki iklim değişikliği senaryolarında da başroldedir. Ansızın, dünya genelinde kaynağı belli olmayan eş zamanlı binlerce yangın çıkartıldı. Ardından Birleşmiş Milletler örgütünün uluslar arası iklim değişikliği panel raporu açıklandı. Rapor, dediğimiz gibi felaket senaryoları içeriyor.

 

  Artık vatandaşların bir gerçeğin farkına varmaları zamanı geldi. Küresel elit bir dünya devleti amacı güdüyor. Amaca giden yolda ulus devletleri kendilerine engel görüyorlar. O bakımdan çeşitli salgınlarla, büyük felaketlerle insanlar arasında korku yayıyorlar. Yaşanan olumsuzluklar, devletlerin güçsüz kalmalarına yol açıyor. Güçsüz kalan devletler, korkutulan kamuoylarının da baskısıyla küresel elitin dayattıklarını uygulamaya zorlanıyor. Tesadüfe bakar mısınız? Yangınlar ardından hemen rapor yayımlandı. Kasım ayında ise dünya iklim zirvesi toplanacak. İşte orada devletlere baskı yapılarak, radikal yaptırımlara olur vermeleri istenecek. Kararlara uymayanlara vergi türü cezalar verilmesi de gündemde.

 

  Yine pandemide olduğu gibi iklim değişikliği konusunda da ülkelerde bilim kurulları oluşturulacak. Bu kurulların istekleri uygulamaya sokulacak. Büyük fotoğrafta tüm süreç, büyük biraderin istediği biçimde şekilleniyor. İnsan sağlığı, çevre sağlığı gibi masumane dilekler arkasına sığınarak dünyaya ve insanlığa usul usul yeni bir ayar veriliyor. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.