Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Kore' nin demokrasi sınavı (1) Vatan hainliğinden Nobel barış ödülüne…

Son günlerde ağırlaşan ekonomik tablo ve geliyorum diyen bir krizin gölgesinde sıkça "refaha ermek ve orta gelir tuzağından kurtulup gelişmişler katarına katılmak için demokrasi şart mı?" sorusuna ve bu eksen etrafında yoğunlaşan tartışmalara sıkça tanık oluyorum. Özellikle de ABD' nin başına gelen Trump felaketiyle başlayan süreçte, neredeyse tüm dünyayı 'tek adam' akımı sarmışken, yukarıdaki soru temelli tartışma daha da önem kazanıyor. Aslında bu alanda Türkiye ile pek çok benzerliğe sahip Güney Kore gibi bir model var önümüzde. Kuzey' in Sovyet Rusya gölgesinde komünist rejime bırakılmasıyla, ABD' nin ön gördüğü yol haritasına uygun adımlar atmaya başlayan ve sınırlı bir demokrasiyi bile çok gören generallerin 1961' de gerçekleştirdikleri darbeyle uzunca süre diktatörlerce yönetilen Güney Kore' nin sanayileşme macerasıyla Türkiye' nin ki neredeyse aynı yıllara denk gelmekte. Ancak Türkiye 60 darbesini, bugün bile imrenerek özlemle andığımız demokratik bir anayasa ile sonlandırırken, Güney Kore on yıllar sürecek askeri diktatörlüğe boyun eğmek zorunda kalır. 70' ler, 80' ler hep cuntaların demir yumruğunun altında geçer. Ülkenin despot rejimle yönetilmesi, kimsenin sesinin çıkmadığı anlamına gelmesin. Özellikle de iki isim Güney Kore' nin demokrasi mücadelesinde öne çıkıyor. Kim Young Sam ve Kim Dae Jung… 1960' ların başında girdikleri Parlamento' nun feshedilmesi ve ardından generallerin yıllar sürecek baskıcı yönetimlerine karşı ilk günden itibaren muhalefet eden, muhalifliği de söylemde bırakmayıp eyleme dönüştüren, işçi ve öğrenci direnişlerine destek veren, yeri geldiğinde ön saflarda yer alan iki aktivist. Örneğin Kim Young Sam 1979 Ağustosunda, güçlü chaebollerden YH Trading' te direnişe geçen 200 kadın işçiye lideri olduğu Yeni Demokrat Parti karargahını açar ve sonuna kadar onları koruyacağı sözünü verir. Ancak askeri cuntanın başındaki diktatör Park' ın eyleme karşı tepkisi sert olur. Binlerce polis parti merkezini basar. Çıkan çatışmalarda onlarca muhalif milletvekili ve çok sayıda kadın işçi yaralanır. Kim Young Sam ülkeyi ayağa kaldıran olayların ardından New York Times' e verdiği röportajda "çökmekte olan diktatörlüğü ABD' nin desteklemekten vaz geçmesini" ister. Park' ın buna tepkisi sert olur. Daha önce tutuklanmış olan Kim Dae Jung gibi Kim Young Sam' ın da zindana atılması için işaret fişeklerini ateşler. Olaylar daha da büyür. Yeni Demokrat Parti ana muhalefet görevini sürdürdüğü Parlamentodan çekilme kararı alır. 66 Milletvekili istifa edip sine-i millete döner. Düzmece bir karara dayanarak kendisine 1985' e kadar sürecek 5 yıllık siyaset yasağı getirilir. Her türlü baskıya karşı direnişini sürdürür. 1983' te 21 gün sürecek açlık grevi, yeniden ülke genelinde direniş hareketlerinin ateşleyicisi olur. Yine de Kim Young Sam, ana muhalefet partisi lideri olarak uğradığı onca baskıya rağmen Kim Dae Jung' tan daha şanslıdır. Kim Dae Jung, cuntanın hedefindeki en korkulan isimdir. Derin yapı kendisinden kurtulmak için sayısız suikast girişiminde bulunur. Cezaevine atılır, burada vahşi işkencelere maruz kalır. Sindirme girişimleri o boyutlara ulaşır ki, iktidarın emrindeki yargı onu ölüm cezasına çarptırır. Ölüsünün dirisinden daha tehlikeli olacağı hesabıyla zindandan çıkarılıp ABD' ye sürgüne gönderilir. Tam 3 yıl sürecektir, sürgün dönemi… Ancak ülkedeki huzursuzluk her gün biraz daha artmaktadır. 1978 seçimlerinde ülkenin her noktasını kontrol eden ve mahkeme kararına gerek olmadan her türlü dinleme, göz altı hatta yargısız infaza imza atan gizli istihbarat örgütü KCIA' nın muhalefeti nefes alamaz hale getirmesine ve tüm medyayı kontrol etmesine rağmen hileli seçimleri ancak 1,1 lik farkla kazanabilir diktatör Park Chung Hee. Rakibi kimdi dersiniz? Başkanlık seçimlerini kıl payı kaçırmasına rağmen Yeni Demokrat Partiyi Parlamentoya çok daha fazla sayıda temsilci seçtirmeyi başaran Kim Young Sam… Öykünün sonrasını başka bir makalede sürdüreceğim…  
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2019 - Pazartesi

Kore' nin demokrasi sınavı (1) Vatan hainliğinden Nobel barış ödülüne…

Son günlerde ağırlaşan ekonomik tablo ve geliyorum diyen bir krizin gölgesinde sıkça "refaha ermek ve orta gelir tuzağından kurtulup gelişmişler katarına katılmak için demokrasi şart mı?" sorusuna ve bu eksen etrafında yoğunlaşan tartışmalara sıkça tanık oluyorum.

Özellikle de ABD' nin başına gelen Trump felaketiyle başlayan süreçte, neredeyse tüm dünyayı 'tek adam' akımı sarmışken, yukarıdaki soru temelli tartışma daha da önem kazanıyor.

Aslında bu alanda Türkiye ile pek çok benzerliğe sahip Güney Kore gibi bir model var önümüzde.

Kuzey' in Sovyet Rusya gölgesinde komünist rejime bırakılmasıyla, ABD' nin ön gördüğü yol haritasına uygun adımlar atmaya başlayan ve sınırlı bir demokrasiyi bile çok gören generallerin 1961' de gerçekleştirdikleri darbeyle uzunca süre diktatörlerce yönetilen Güney Kore' nin sanayileşme macerasıyla Türkiye' nin ki neredeyse aynı yıllara denk gelmekte.

Ancak Türkiye 60 darbesini, bugün bile imrenerek özlemle andığımız demokratik bir anayasa ile sonlandırırken, Güney Kore on yıllar sürecek askeri diktatörlüğe boyun eğmek zorunda kalır.

70' ler, 80' ler hep cuntaların demir yumruğunun altında geçer.

Ülkenin despot rejimle yönetilmesi, kimsenin sesinin çıkmadığı anlamına gelmesin.

Özellikle de iki isim Güney Kore' nin demokrasi mücadelesinde öne çıkıyor.

Kim Young Sam ve Kim Dae Jung…

1960' ların başında girdikleri Parlamento' nun feshedilmesi ve ardından generallerin yıllar sürecek baskıcı yönetimlerine karşı ilk günden itibaren muhalefet eden, muhalifliği de söylemde bırakmayıp eyleme dönüştüren, işçi ve öğrenci direnişlerine destek veren, yeri geldiğinde ön saflarda yer alan iki aktivist.

Örneğin Kim Young Sam 1979 Ağustosunda, güçlü chaebollerden YH Trading' te direnişe geçen 200 kadın işçiye lideri olduğu Yeni Demokrat Parti karargahını açar ve sonuna kadar onları koruyacağı sözünü verir.

Ancak askeri cuntanın başındaki diktatör Park' ın eyleme karşı tepkisi sert olur. Binlerce polis parti merkezini basar. Çıkan çatışmalarda onlarca muhalif milletvekili ve çok sayıda kadın işçi yaralanır.

Kim Young Sam ülkeyi ayağa kaldıran olayların ardından New York Times' e verdiği röportajda "çökmekte olan diktatörlüğü ABD' nin desteklemekten vaz geçmesini" ister. Park' ın buna tepkisi sert olur. Daha önce tutuklanmış olan Kim Dae Jung gibi Kim Young Sam' ın da zindana atılması için işaret fişeklerini ateşler.

Olaylar daha da büyür. Yeni Demokrat Parti ana muhalefet görevini sürdürdüğü Parlamentodan çekilme kararı alır. 66 Milletvekili istifa edip sine-i millete döner. Düzmece bir karara dayanarak kendisine 1985' e kadar sürecek 5 yıllık siyaset yasağı getirilir. Her türlü baskıya karşı direnişini sürdürür. 1983' te 21 gün sürecek açlık grevi, yeniden ülke genelinde direniş hareketlerinin ateşleyicisi olur.

Yine de Kim Young Sam, ana muhalefet partisi lideri olarak uğradığı onca baskıya rağmen Kim Dae Jung' tan daha şanslıdır.

Kim Dae Jung, cuntanın hedefindeki en korkulan isimdir. Derin yapı kendisinden kurtulmak için sayısız suikast girişiminde bulunur. Cezaevine atılır, burada vahşi işkencelere maruz kalır. Sindirme girişimleri o boyutlara ulaşır ki, iktidarın emrindeki yargı onu ölüm cezasına çarptırır.

Ölüsünün dirisinden daha tehlikeli olacağı hesabıyla zindandan çıkarılıp ABD' ye sürgüne gönderilir. Tam 3 yıl sürecektir, sürgün dönemi…

Ancak ülkedeki huzursuzluk her gün biraz daha artmaktadır. 1978 seçimlerinde ülkenin her noktasını kontrol eden ve mahkeme kararına gerek olmadan her türlü dinleme, göz altı hatta yargısız infaza imza atan gizli istihbarat örgütü KCIA' nın muhalefeti nefes alamaz hale getirmesine ve tüm medyayı kontrol etmesine rağmen hileli seçimleri ancak 1,1 lik farkla kazanabilir diktatör Park Chung Hee. Rakibi kimdi dersiniz?

Başkanlık seçimlerini kıl payı kaçırmasına rağmen Yeni Demokrat Partiyi Parlamentoya çok daha fazla sayıda temsilci seçtirmeyi başaran Kim Young Sam…

Öykünün sonrasını başka bir makalede sürdüreceğim…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.