Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Mersin MTSO öncülüğünde turizmi yeniden keşfe çıkıyor..

Geçtiğimiz günlerde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde bir grup otobüse atlayıp Ankara' ya gitti. Grupta oda meclis başkanı, yönetim kurulu başkan ve üyeleri yanında MESİAD ve benzeri kimi dernek temsilcileri de yer alıyordu. Oluşturulan heyet ilk iş olarak bir dönem AK Parti' nin lokomotif isim olarak Mersin' den birinci sıraya koyduğu, bir zamanların Ulaştırma ve Ekonomi Bakanlıkları koltuklarında da oturmuş olan bugünlerin Plan Bütçe Komisyon üyesi Lütfi Elvan' ı ziyaret eder.. Tabii burada; "Elvan' ı ziyaret için Ankara' ya gitmeye gerek var mıydı, fikir alış verişi kendisi Mersin' de iken yapılamaz mı?" sorusu akıllara geliyor ama detaylara takılmamakta yarar var deyip geçelim.. Ardından Turizm Bakan yardımcısının kapısı çalınıyor.. (Bunca anlı şanlı isimden oluşan heyet Ankara' ya çıkarma yapıyorsa neden Bakan yerine yardımcısı tarafından kabul edilir. Randevular önceden ayarlanmamış mıdır? sorularını da boş verin. ) Gelelim esas mevzua.. Bakan yardımcısı ilan edilen 8 turizm bölgesi olduğunu, bunlardan ikisinin yatırımcıya hazır hale getirilmesi için çaba gösterdiklerini söylüyor heyete.. (bu 8 bölgenin tamamına yıllardır yatırımcı beklendiğini, ta Hüseyin Aksoy döneminde Valiliğin yer tanıtımlarını ve yatırım avantajlarını da içeren broşürler bastırdığını, tahsis edilecek arazi değil, yatırım yapacak insan sıkıntısı olduğunu da mevzu dışına çıkarak not etmekte, unutmuş olanlara hatırlatmakta yarar var) Bakan yardımcısı yatırım kılavuzluğu da yapıyor Mersinli misafirlerine.. MTSO' nun paylaştığı basın bülteninden aktarayım Bakan yardımcısının tavsiyelerini: "Mersin'deki yatırımcıların birleşerek bir şirket kurması, kurulacak şirketin yapısının belirlenmesi, kamu kurumlarının şirkette yer alıp almayacağının değerlendirilmesi için MTSO Meclis Başkanı başkanlığında 5 kişilik bir Çalışma Grubu oluşturulması, Şirketin turizm bölgelerinden birinde tahsis ihalesine girerek Akdeniz ve Mersin mimarisini yansıtacak, doğayla dost, taş ve ahşap malzemeden, yüksek olmayan yapılardan oluşan butik oteller yapmayı hedeflemesi, yapacağı yatırımlarla da Mersin’e örnek olması" Demek ki ne yapacakmış yatırım aşkıyla Ankara' ya çıkarma yapan girişimciler; Önce bir araya gelip bir şirket kuracaklar. Şirketin yapısı, kamu kurumlarının şirkete sermaye koyup koymayacakları (yer alması olarak geçen ifadenin Türkçesi tam olarak budur) oturulup değerlendirilecek. Sonra Bakanlığın ihaleye çıkaracağı turizm bölgelerinden birine talip olacak. İhaleyi kazanırsa "doğayla dost, taş ve ahşap malzemeden, yüksek olmayan yapılardan oluşan butik oteller" yapmak üzere yola çıkacak… İyi de, Türkiye' de devlet zaten yatırım yapacak turizmciyi mum ışığında arıyor. Bulduğunda da "yapmayanı döverler" misali her türlü teşviki esirgemiyor. Kısaca turizm alanı ilan edilecek bir bölgede otel yapmak için ne diye Ankara' lara gidilir? Bakan yardımcılarının kapısı çalınır? Sorularına cevap arıyorum günlerdir… Yatırım için bakanlara, siyasetçilere hatta devlet bedava dağıttığı için araziye de ihtiyaç yok.. İhtiyaç olan ne var? Tek şey ve o da para.. Paranız var mı paranız? Ünlü hikayedir; adam projeyi girdisiyle, çıktıysa hazırlar. Arkadaşına götürür dosyayı.. Kağıt üzerinde fizibl olmanın ötesinde mükemmel projeyi inceler arkadaşı ve sorar: "Harika, daha ne bekliyorsun?" Cevap verir bizim ki: "Proje mükemmel de ufak bir sorun var.." Sorar arkadaşı: "ben göremedim, nedir o ufak sorun.." Cevap gecikmez: "Projeyi hazırladım da, ben de para yok.." Belli ki, Mersinli yatırım sevdalısı dostlar her şeyi düşünmüşler de, bir ufak detayı atlamışlar: Kurulacak şirkete eğer Büyükşehir ve benzeri kamu kurumlarını ortak edip buradan kaynak elde edeceklerini sanıyorlarsa o olasılığı şimdiden unutsunlar. Unutsunlar çünkü, Büyükşehir' in zaten turizm alanında faaliyet gösteren bir şirketi ve paraların suyunu çektiği bu şirkete kaynak arayışlarını bilmeyen, duymayan yok.. Son Büyükşehir Meclis toplantısında Başkan Seçer' in bu şirkete sermaye aktarımı için getirdiği teklif Mecliste kabul görmedi. Şimdi başkan, hacizlerin gelmeye başladığı bu şirkete nereden kaynak bulacağını, nasıl düze çıkaracağını düşünüp durmakta… Kısaca kelin ilacı olsa başına sürecek.. Valiliğe gelince, o kurumun böylesi bir girişime ayıracak kaynağı olmadığı gibi, İl Özel İdareleri ortadan kalktığı için ne kadar elma şekeri görüntüsü verirseniz verin, bu tür ortaklıklara fonksiyonel olarak girmesi olanaksız.. Geriye kalıyor, Mersin' li iş adamlarını bir araya getirip koyacağı para nispetinde ortak etmek… Parası olan kaç iş adamı, tokmağı başkasının elinde olan davulu boynuna asmaya razı olur? Sorunun cevabı belli de, bilmeyenlere Mersin' de benzer girişimlerin başına gelenleri anlatmamda yarar var… Aslında uzun zamandır Mersin' de birlik ruhuyla yola çıkan çok ortaklı şirketlerin başına gelenleri, bu kentte küçük birikimleri bir araya getirip büyük işler yapma girişimlerinin neden hüsranla sonuçlandığını ele alan bir araştırmayı yapmak istiyordum.. MTSO öncülüğündeki bu girişim en azından böylesi bir çalışmaya vesile oldu diye kendi adıma sevinmiyor değilim.. İster inanın ister inanmayın, bugün yatırım mezarlığının önemli köşelerinden birinde yer alan şirketlerden biri yine MTSO öncülüğünde kurulmuş, yine kent turizmini canlandırmak ve kente bir örnek otel projesi kazandırmak amacıyla yola çıkılmıştı.. Sonunda ne mi oldu? O şirketin ve kurduğu tesisin başına gelenleri de anlatacağım 'Ölü projeler, ölü şirketler kenti' adını verdiğim araştırmanın ilk bölümünü o turizm yatırım şirketine ayırdım. Bir sonraki makalenin konusu o turizm yatırımı olsun..  
Ekleme Tarihi: 06 Ocak 2020 - Pazartesi

Mersin MTSO öncülüğünde turizmi yeniden keşfe çıkıyor..

Geçtiğimiz günlerde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde bir grup otobüse atlayıp Ankara' ya gitti.

Grupta oda meclis başkanı, yönetim kurulu başkan ve üyeleri yanında MESİAD ve benzeri kimi dernek temsilcileri de yer alıyordu.

Oluşturulan heyet ilk iş olarak bir dönem AK Parti' nin lokomotif isim olarak Mersin' den birinci sıraya koyduğu, bir zamanların Ulaştırma ve Ekonomi Bakanlıkları koltuklarında da oturmuş olan bugünlerin Plan Bütçe Komisyon üyesi Lütfi Elvan' ı ziyaret eder..

Tabii burada; "Elvan' ı ziyaret için Ankara' ya gitmeye gerek var mıydı, fikir alış verişi kendisi Mersin' de iken yapılamaz mı?" sorusu akıllara geliyor ama detaylara takılmamakta yarar var deyip geçelim..

Ardından Turizm Bakan yardımcısının kapısı çalınıyor.. (Bunca anlı şanlı isimden oluşan heyet Ankara' ya çıkarma yapıyorsa neden Bakan yerine yardımcısı tarafından kabul edilir. Randevular önceden ayarlanmamış mıdır? sorularını da boş verin. )

Gelelim esas mevzua..

Bakan yardımcısı ilan edilen 8 turizm bölgesi olduğunu, bunlardan ikisinin yatırımcıya hazır hale getirilmesi için çaba gösterdiklerini söylüyor heyete.. (bu 8 bölgenin tamamına yıllardır yatırımcı beklendiğini, ta Hüseyin Aksoy döneminde Valiliğin yer tanıtımlarını ve yatırım avantajlarını da içeren broşürler bastırdığını, tahsis edilecek arazi değil, yatırım yapacak insan sıkıntısı olduğunu da mevzu dışına çıkarak not etmekte, unutmuş olanlara hatırlatmakta yarar var)

Bakan yardımcısı yatırım kılavuzluğu da yapıyor Mersinli misafirlerine..

MTSO' nun paylaştığı basın bülteninden aktarayım Bakan yardımcısının tavsiyelerini:

"Mersin'deki yatırımcıların birleşerek bir şirket kurması, kurulacak şirketin yapısının belirlenmesi, kamu kurumlarının şirkette yer alıp almayacağının değerlendirilmesi için MTSO Meclis Başkanı başkanlığında 5 kişilik bir Çalışma Grubu oluşturulması,

Şirketin turizm bölgelerinden birinde tahsis ihalesine girerek Akdeniz ve Mersin mimarisini yansıtacak, doğayla dost, taş ve ahşap malzemeden, yüksek olmayan yapılardan oluşan butik oteller yapmayı hedeflemesi, yapacağı yatırımlarla da Mersin’e örnek olması"

Demek ki ne yapacakmış yatırım aşkıyla Ankara' ya çıkarma yapan girişimciler;

Önce bir araya gelip bir şirket kuracaklar. Şirketin yapısı, kamu kurumlarının şirkete sermaye koyup koymayacakları (yer alması olarak geçen ifadenin Türkçesi tam olarak budur) oturulup değerlendirilecek.

Sonra Bakanlığın ihaleye çıkaracağı turizm bölgelerinden birine talip olacak. İhaleyi kazanırsa "doğayla dost, taş ve ahşap malzemeden, yüksek olmayan yapılardan oluşan butik oteller" yapmak üzere yola çıkacak…

İyi de, Türkiye' de devlet zaten yatırım yapacak turizmciyi mum ışığında arıyor. Bulduğunda da "yapmayanı döverler" misali her türlü teşviki esirgemiyor. Kısaca turizm alanı ilan edilecek bir bölgede otel yapmak için ne diye Ankara' lara gidilir? Bakan yardımcılarının kapısı çalınır? Sorularına cevap arıyorum günlerdir…

Yatırım için bakanlara, siyasetçilere hatta devlet bedava dağıttığı için araziye de ihtiyaç yok..

İhtiyaç olan ne var? Tek şey ve o da para..

Paranız var mı paranız?

Ünlü hikayedir; adam projeyi girdisiyle, çıktıysa hazırlar. Arkadaşına götürür dosyayı.. Kağıt üzerinde fizibl olmanın ötesinde mükemmel projeyi inceler arkadaşı ve sorar: "Harika, daha ne bekliyorsun?"

Cevap verir bizim ki: "Proje mükemmel de ufak bir sorun var.."

Sorar arkadaşı: "ben göremedim, nedir o ufak sorun.."

Cevap gecikmez: "Projeyi hazırladım da, ben de para yok.."

Belli ki, Mersinli yatırım sevdalısı dostlar her şeyi düşünmüşler de, bir ufak detayı atlamışlar:

Kurulacak şirkete eğer Büyükşehir ve benzeri kamu kurumlarını ortak edip buradan kaynak elde edeceklerini sanıyorlarsa o olasılığı şimdiden unutsunlar.

Unutsunlar çünkü, Büyükşehir' in zaten turizm alanında faaliyet gösteren bir şirketi ve paraların suyunu çektiği bu şirkete kaynak arayışlarını bilmeyen, duymayan yok..

Son Büyükşehir Meclis toplantısında Başkan Seçer' in bu şirkete sermaye aktarımı için getirdiği teklif Mecliste kabul görmedi. Şimdi başkan, hacizlerin gelmeye başladığı bu şirkete nereden kaynak bulacağını, nasıl düze çıkaracağını düşünüp durmakta…

Kısaca kelin ilacı olsa başına sürecek..

Valiliğe gelince, o kurumun böylesi bir girişime ayıracak kaynağı olmadığı gibi, İl Özel İdareleri ortadan kalktığı için ne kadar elma şekeri görüntüsü verirseniz verin, bu tür ortaklıklara fonksiyonel olarak girmesi olanaksız..

Geriye kalıyor, Mersin' li iş adamlarını bir araya getirip koyacağı para nispetinde ortak etmek…

Parası olan kaç iş adamı, tokmağı başkasının elinde olan davulu boynuna asmaya razı olur?

Sorunun cevabı belli de, bilmeyenlere Mersin' de benzer girişimlerin başına gelenleri anlatmamda yarar var…

Aslında uzun zamandır Mersin' de birlik ruhuyla yola çıkan çok ortaklı şirketlerin başına gelenleri, bu kentte küçük birikimleri bir araya getirip büyük işler yapma girişimlerinin neden hüsranla sonuçlandığını ele alan bir araştırmayı yapmak istiyordum..

MTSO öncülüğündeki bu girişim en azından böylesi bir çalışmaya vesile oldu diye kendi adıma sevinmiyor değilim..

İster inanın ister inanmayın, bugün yatırım mezarlığının önemli köşelerinden birinde yer alan şirketlerden biri yine MTSO öncülüğünde kurulmuş, yine kent turizmini canlandırmak ve kente bir örnek otel projesi kazandırmak amacıyla yola çıkılmıştı..

Sonunda ne mi oldu?

O şirketin ve kurduğu tesisin başına gelenleri de anlatacağım 'Ölü projeler, ölü şirketler kenti' adını verdiğim araştırmanın ilk bölümünü o turizm yatırım şirketine ayırdım.

Bir sonraki makalenin konusu o turizm yatırımı olsun..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.