Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Orta gelir tuzağından çıkma sürecindeki Çin… Nüfusun yaşlanması tehdit mi, fırsat mı?

Çin Komünist Partisi yetmiş yıldır dünyanın en kalabalık ülkesini yönetiyor. Uzmanlar, ülkenin nüfusunun zirveye ulaşıp azalmaya başlamasıyla birlikte, ülkenin yaşlıları desteklemekten ordunun saflarını doldurmaya kadar çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalacağını söylüyor. Nüfus artışının yavaşladığı yıllardır biliniyordu, yine de 2022'de 850 bin civarında azaldığına dair veriler, yapılan projeksiyonlardan daha erken geldi. Çin’ deki nüfus artışının durması bir yana beklenenden de hızlı erimeye başlaması, bundan sonraki sürecin yönetilmesine bağlı olarak hem sorunlara hem de iyi değerlendirilirse fırsatlara da gebe…  Miami Üniversitesi'nden Çinli siyaset uzmanı June Teufel Dreyer nüfusun nicelik olarak azalmasından çok nitelik kazanmasının yaratacağı dinamizme dikkat çekiyor… Şöyle diyor Dreyer: “Çin giderek daha yüksek teknolojiye sahip bir ülke haline geliyor, bu nedenle özellikle yoksul kırsal alanlarda ve kentlerin geliri düşük bölgelerinde eğitim sistemini iyileştirmeye odaklanmak bu kesimlerin ülke gelişmesine katkı sağlamaları ve üretkenliği verimliliği arttırması bakımından yaşamsal öneme sahip. “ Gerçekten de, Çin’ in dünya sahnesine çıkışı emek-yoğun sektörlerin ihracat alanındaki katkılarıyla yaklaşık 30-35 yıl önce başlamıştı ancak kısacık diyeceğimiz 20 yıllık son zaman diliminde teknolojideki baş döndüren gelişmelere ve inovatif ürünlerde de dünyaya parmak ısırtan sıçramalara sahne oldu… Katma değeri yüksek ürünler ülkeye adil biçimde yansımasa da nisbi olarak refaha büyük katkı sağladı… Bugün yüzde 10-15’ lerle sınırlı da olsa, Çin’ de artık kategorik olarak zengin bir sınıftan söz edebiliriz.. Unutmayalım, başka ülkede olsa küçük gibi görünen oranlar iş Çin gibi 1,5 milyar nüfusa dayanan bir ülkede meydana gelince satın alma bakımından çok önemli bir potansiyelin varlığını gösteriyor… Bugün Çin’ de serpilip büyüyen zengin insanlar çok daha fazla şeye, çok daha büyük bütçeler ayırabiliyor, çok daha fazla seyahat ediyor, kısaca artık boğaz tokluğuna çalışan yüz milyonlarca insanın yerine tıpkı batıda olduğu gibi yaşam kalitesi yüksek, Paris’ten Roma’ dan giyinen, mücevherat alan bir sınıf omuzluyor Çin’i ve büyümeyi destekleyen yeni ekonomi modelini… Toplam GSMH’ da ABD’ ye yaklaşan ve en geç beş yılın sonunda dünya liderliğini üstlenecek Çin’ de nüfusun azalması bir yanıyla kişi başına düşen milli gelirin artması demek.. (Makaleyi kaleme alırken 2023 ABD GSMH’ i resmen açıklandı. Buna göre ABD 2023'te yüzde 6,3 büyüdü ve GSMH 1,61 trilyon dolar artışla 27,36 trilyon dolara yükseldi) 2023’te önceki yıla oranla yüzde 5,2 büyüyen ve toplam GSMH’ yi resmi kaynaklara göre 17 trilyon 647 milyar dolara (126,060 trilyon yuan) ve 2024’ e girerken ortalama kişi başı geliri de 12 bin 500 dolara çıkaran bir Çin gerçeğiyle karşı karşıyayız… (Ancak Çin ve ABD arasındaki nefes kesen yarışta yıllar sonra ilk kez Çin büyüme oranlarında ABD gerisine düşmüş bulunuyor)* Düne kadar hayata tutunabilmek için boğaz tokluğuna çalışan bir toplumun önemli kesiminin artık batı standartlarında tüketiciliğe sıçradığını gösteren veriler son günlerde yayınlanan 2023 büyüme rakamlarına ve o büyümeyi sağlayan dinamiklere yansıyor… Örneğin, 2023 yılında Çin’de tüketim mallarının toplam perakende satışının 6,5 trilyon doları (47 trilyon yuan) aşarak rekor seviyeye ulaştığı görülüyor… Tüketim artık Çin’ in de ekonomik büyümesinin temel motoru hâline gelmiş bulunuyor… Veriler, Çin’de geçen yıl tüketim harcamalarının ekonomik büyümeye katkısının bir önceki yıla göre 43,1 puan artarak yüzde 82,5’e yükseldiğini ve iç piyasanın potansiyelinin ortaya çıkmasıyla, yurt içi tüketimin ekonomik büyümeye kazandırdığı ivmeyi güçlendirdiğini gösteriyor… Yapılan hesaplara göre iç talebin ekonomik büyümeye katkısı, 2022’ye kıyasla 2023 yılında 25,3 puan yükselerek yüzde 111,4’e çıktı. Önümüzdeki beş yıl orta gelir tuzağı dediğimiz bariyeri aşması bakımından çok kritik… Eğer Çin azalan nüfusuna rağmen, teknolojik atılımı sürdürürse nitelikli üretim ve ihracat sayesinde büyüyen ekonomisiyle gelişmiş ülkeler arasına girebilir… Dünyanın en büyük nüfusa sahip iki ülkesinden birinin böylesi bir gelişmeye sahne olması dünya bakımından da çok önemli bir gelişme… Bunlar hem Çin hem de dünya ekonomisi bakımından önemli gelişmeler… Ancak nüfusun azalması yanından yaşlanma eğilimi böyle sürerse ülke nüfusunun 2050 yılına kadar 1 milyar 410 milyondan, 1 milyar 300 milyona düşeceğini orada da kalmayıp düşüşün süreceğini ön görüyor Birleşmiş Milletler’ in öngörüsü… Pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke açısından azalan doğum oranları ve yaşlanan nüfus, aşılması gereken büyük darboğazın da ötesinde artık ‘beka meselesi’… Mao döneminde devlet terörünü andıran baskılarla nüfus artışını durdurmaya yönelik tek çocuk politikalarıyla Çin yönetimleri 400 milyon fazladan doğumu önlediklerini iddia etseler de, ülkelerin demografik değişimlerinde doğum oranlarındaki düşüşün etkisi tartışmalı bir konu… Nüfus bilimciler, tek çocuk politikası yanında, toplumsal değişimin özellikle de küresel fabrika konumuna gelen Çin’ de ekonomik patlamanın etkisiyle insanların şehirlerde yaşamak için akın etmesinin büyük rolü olduğu görüşünde… Kırsaldan kente göçle birlikte insanların yaşam biçimlerinin değişmesi, okul ve sağlık başta olmak üzere masrafları artması, doğurganlığın düşmesinde devletin tek çocuk politikasından çok daha etkili oldu… Çin’ in bugün baş etmeye çalıştığı doğurganlığın artması çabalarının çok daha fazlasını ortaya koyan Avrupa ve Japonya deneyimleri gösteriyor ki, devlet teşvikleri ve kampanyalarıyla zihniyetleri değiştirmek ve gerilemeyi tersine çevirmek neredeyse olanaksız… Bu durumda üretimi besleyecek istihdamda çıkacak iş gücü açığını kapatmak için Çin, günümüzdeki; kadınlar için 50-55 ve erkekler için 60 olan emeklilik yaşını arttırmayı doğacak tepkilere aldırmadan gündeme almış bulunuyor.. Artan refahla birlikte yaşam süresi uzayan nüfus bakımından tıpkı doğurganlığın azalması gibi kaçınılmaz bir son… Ülkelerin yaşlanmasının tehdit ve fırsat ikilemini işlemeye devam edeceğim… Abdullah Ayan, 29 Ocak 2024    
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2024 - Perşembe

Orta gelir tuzağından çıkma sürecindeki Çin… Nüfusun yaşlanması tehdit mi, fırsat mı?

Çin Komünist Partisi yetmiş yıldır dünyanın en kalabalık ülkesini yönetiyor. Uzmanlar, ülkenin nüfusunun zirveye ulaşıp azalmaya başlamasıyla birlikte, ülkenin yaşlıları desteklemekten ordunun saflarını doldurmaya kadar çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalacağını söylüyor.

Nüfus artışının yavaşladığı yıllardır biliniyordu, yine de 2022'de 850 bin civarında azaldığına dair veriler, yapılan projeksiyonlardan daha erken geldi.

Çin’ deki nüfus artışının durması bir yana beklenenden de hızlı erimeye başlaması, bundan sonraki sürecin yönetilmesine bağlı olarak hem sorunlara hem de iyi değerlendirilirse fırsatlara da gebe…

 Miami Üniversitesi'nden Çinli siyaset uzmanı June Teufel Dreyer nüfusun nicelik olarak azalmasından çok nitelik kazanmasının yaratacağı dinamizme dikkat çekiyor…

Şöyle diyor Dreyer: “Çin giderek daha yüksek teknolojiye sahip bir ülke haline geliyor, bu nedenle özellikle yoksul kırsal alanlarda ve kentlerin geliri düşük bölgelerinde eğitim sistemini iyileştirmeye odaklanmak bu kesimlerin ülke gelişmesine katkı sağlamaları ve üretkenliği verimliliği arttırması bakımından yaşamsal öneme sahip. “

Gerçekten de, Çin’ in dünya sahnesine çıkışı emek-yoğun sektörlerin ihracat alanındaki katkılarıyla yaklaşık 30-35 yıl önce başlamıştı ancak kısacık diyeceğimiz 20 yıllık son zaman diliminde teknolojideki baş döndüren gelişmelere ve inovatif ürünlerde de dünyaya parmak ısırtan sıçramalara sahne oldu…

Katma değeri yüksek ürünler ülkeye adil biçimde yansımasa da nisbi olarak refaha büyük katkı sağladı…

Bugün yüzde 10-15’ lerle sınırlı da olsa, Çin’ de artık kategorik olarak zengin bir sınıftan söz edebiliriz..

Unutmayalım, başka ülkede olsa küçük gibi görünen oranlar iş Çin gibi 1,5 milyar nüfusa dayanan bir ülkede meydana gelince satın alma bakımından çok önemli bir potansiyelin varlığını gösteriyor…

Bugün Çin’ de serpilip büyüyen zengin insanlar çok daha fazla şeye, çok daha büyük bütçeler ayırabiliyor, çok daha fazla seyahat ediyor, kısaca artık boğaz tokluğuna çalışan yüz milyonlarca insanın yerine tıpkı batıda olduğu gibi yaşam kalitesi yüksek, Paris’ten Roma’ dan giyinen, mücevherat alan bir sınıf omuzluyor Çin’i ve büyümeyi destekleyen yeni ekonomi modelini…

Toplam GSMH’ da ABD’ ye yaklaşan ve en geç beş yılın sonunda dünya liderliğini üstlenecek Çin’ de nüfusun azalması bir yanıyla kişi başına düşen milli gelirin artması demek.. (Makaleyi kaleme alırken 2023 ABD GSMH’ i resmen açıklandı. Buna göre ABD 2023'te yüzde 6,3 büyüdü ve GSMH 1,61 trilyon dolar artışla 27,36 trilyon dolara yükseldi)

2023’te önceki yıla oranla yüzde 5,2 büyüyen ve toplam GSMH’ yi resmi kaynaklara göre 17 trilyon 647 milyar dolara (126,060 trilyon yuan) ve 2024’ e girerken ortalama kişi başı geliri de 12 bin 500 dolara çıkaran bir Çin gerçeğiyle karşı karşıyayız… (Ancak Çin ve ABD arasındaki nefes kesen yarışta yıllar sonra ilk kez Çin büyüme oranlarında ABD gerisine düşmüş bulunuyor)*

Düne kadar hayata tutunabilmek için boğaz tokluğuna çalışan bir toplumun önemli kesiminin artık batı standartlarında tüketiciliğe sıçradığını gösteren veriler son günlerde yayınlanan 2023 büyüme rakamlarına ve o büyümeyi sağlayan dinamiklere yansıyor…

Örneğin, 2023 yılında Çin’de tüketim mallarının toplam perakende satışının 6,5 trilyon doları (47 trilyon yuan) aşarak rekor seviyeye ulaştığı görülüyor…

Tüketim artık Çin’ in de ekonomik büyümesinin temel motoru hâline gelmiş bulunuyor…

Veriler, Çin’de geçen yıl tüketim harcamalarının ekonomik büyümeye katkısının bir önceki yıla göre 43,1 puan artarak yüzde 82,5’e yükseldiğini ve iç piyasanın potansiyelinin ortaya çıkmasıyla, yurt içi tüketimin ekonomik büyümeye kazandırdığı ivmeyi güçlendirdiğini gösteriyor…

Yapılan hesaplara göre iç talebin ekonomik büyümeye katkısı, 2022’ye kıyasla 2023 yılında 25,3 puan yükselerek yüzde 111,4’e çıktı.

Önümüzdeki beş yıl orta gelir tuzağı dediğimiz bariyeri aşması bakımından çok kritik…

Eğer Çin azalan nüfusuna rağmen, teknolojik atılımı sürdürürse nitelikli üretim ve ihracat sayesinde büyüyen ekonomisiyle gelişmiş ülkeler arasına girebilir…

Dünyanın en büyük nüfusa sahip iki ülkesinden birinin böylesi bir gelişmeye sahne olması dünya bakımından da çok önemli bir gelişme…

Bunlar hem Çin hem de dünya ekonomisi bakımından önemli gelişmeler…

Ancak nüfusun azalması yanından yaşlanma eğilimi böyle sürerse ülke nüfusunun 2050 yılına kadar 1 milyar 410 milyondan, 1 milyar 300 milyona düşeceğini orada da kalmayıp düşüşün süreceğini ön görüyor Birleşmiş Milletler’ in öngörüsü…

Pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke açısından azalan doğum oranları ve yaşlanan nüfus, aşılması gereken büyük darboğazın da ötesinde artık ‘beka meselesi’…

Mao döneminde devlet terörünü andıran baskılarla nüfus artışını durdurmaya yönelik tek çocuk politikalarıyla Çin yönetimleri 400 milyon fazladan doğumu önlediklerini iddia etseler de, ülkelerin demografik değişimlerinde doğum oranlarındaki düşüşün etkisi tartışmalı bir konu…

Nüfus bilimciler, tek çocuk politikası yanında, toplumsal değişimin özellikle de küresel fabrika konumuna gelen Çin’ de ekonomik patlamanın etkisiyle insanların şehirlerde yaşamak için akın etmesinin büyük rolü olduğu görüşünde…

Kırsaldan kente göçle birlikte insanların yaşam biçimlerinin değişmesi, okul ve sağlık başta olmak üzere masrafları artması, doğurganlığın düşmesinde devletin tek çocuk politikasından çok daha etkili oldu…

Çin’ in bugün baş etmeye çalıştığı doğurganlığın artması çabalarının çok daha fazlasını ortaya koyan Avrupa ve Japonya deneyimleri gösteriyor ki, devlet teşvikleri ve kampanyalarıyla zihniyetleri değiştirmek ve gerilemeyi tersine çevirmek neredeyse olanaksız…

Bu durumda üretimi besleyecek istihdamda çıkacak iş gücü açığını kapatmak için Çin, günümüzdeki; kadınlar için 50-55 ve erkekler için 60 olan emeklilik yaşını arttırmayı doğacak tepkilere aldırmadan gündeme almış bulunuyor..

Artan refahla birlikte yaşam süresi uzayan nüfus bakımından tıpkı doğurganlığın azalması gibi kaçınılmaz bir son…

Ülkelerin yaşlanmasının tehdit ve fırsat ikilemini işlemeye devam edeceğim…

Abdullah Ayan, 29 Ocak 2024

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.