Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Türkiye’nin Uzay Programı

  “Doğrular değil de doğru sandıklarımız değişir”     Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Şubat Salı günü Beştepe’de; Milli Uzay Programı tanıtım toplantısı gerçekleştirdi. Ardından sosyal medya çalkalandı. Erdoğan, uzay programı çerçevesinde aşağıda açıklayacağım birçok hedef koydu önümüze. Bunlar sırasıyla bir program dahilinde gerçekleşecek hedefler. Programda bulunan ‘2023 ay’a gideceğiz’ hedefi, güne damgasını vurdu ve birçok insan tarafından maalesef alay konusu oldu. Bu tabii kendine güvenmemenin ve ülkemizdeki aşağılık kompleksinin boyutunu göstermesi bakımından çok ilginçtir.   Gelişmiş ülkeler karşısında öğrenilmiş çaresizliğin dışavurumudur paylaşımlar. Bu zihniyete göre atılıma girişmeyelim. ‘Başkaları her şeyi yapmış bitirmiş, biz sadece seyirci kalalım, ithalata devam edelim’ mantığından ibarettir söylenenler. Öncelikle açıklamakta yarar var 2023; ay yüzeyine yumuşak inişin bir tarihi değildir. İlkin ay’a başka devletler işbirliğiyle kendi milli roketimizin sert inişi planlanıyor. 2028 yılı ve sonrasında fırlatma ve roket dahil milli imkanlarla yumuşak iniş planlanıyor. Ki bu daha ne insanlı iniş ne de orada bir istasyon kurmaktır. Türkiye ilk etapta kendi roketlerini ve fırlatma teknolojisini geliştirmek istiyor.   Önceki yazılarımda da bahsediyorum. Teknoloji olgusu kademe kademe gelişen olgudur. Teknolojik alanda küresel çapta bir ürün yapmak ve onu dünyaya sunmak yıllar gerektiren bir süreçtir. Örneğin uyduda, uyduyu yapmak ayrı onu yörüngeye taşımak ayrıdır. Uydu derken hemen 4-4.5 tonluk uydularla başlayamazsınız. Önce, mini uydular tasarlayarak başlamalısınız.   Türkiye’de anladığım kadarıyla şöyle bir görüş var. Buna göre; ‘Türkiye evvela bir refah ülkesi olmalı daha sonra uzay veya diğer büyük askeri, sanayi teknolojik adımlarını atmalı’ Şimdi birileri diyor ki ‘efendim uzay bizim neyimize, altyapı, milli savunma hamleleri, uçak, roket, otomobil neyimize?’ Peki bu atılımları, hedefleri koymadan nasıl refah ülkesi olacaksınız? Rusya ve Çin’i alalım. Bu ülkeler kendi askeri ve uzay atılımlarını yaptıklarında refah ülkeleri miydi?  Pakistan ve Kuzey Kore nükleer güç. İki ülke de refah ülkesi değil. Ya da Hindistan? Hindistan aynı zamanda gelir dağılımı bakımından yoksul ülkeler sınıfında ama her konuda kendi özgün tasarımları, uzay programı, nükleer silahları olan bir ülke.   Biz neden kendimize güvenmiyoruz? Bakın işte iha-siha konusunda inatla, yılmadan başlandı ve şimdi dünya ülkemizi o sektörde parmakla gösteriyor. Sihalar dünyaya ‘ Türk Savaş Konsepti’ denen bir doktrin hediye etti. Siha doktrini; tankların, zırhlı araçların ya da genel olarak piyade güçlerinin önemini azalttı.            Siyasi iradenin görevi nedir? Siyasi irade hedefler koyar ve bir plan çerçevesinde o hedefleri gerçekleştirmeye çalışır. Ülkedeki biriken sorunlara neşter atmak için; birçok sahada birden harekete geçmek gerekir. Türkiye çok zaman kaybetti. Bir yerlerden başlamak lazım. Her hedef ve programı seçim yatırımı olarak görmemek gerekir. Seçim yatırımı dahi olsa, konuları ülke gündemine sokmak ve orada tutmanın ne zararı var?   Türkiye halihazırda; yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, yıldız izler, güneş algılayıcı gibi birçok kritik alt sistemi özgün olarak geliştirip üretti. Kurumlar ve kuruluşlar işbirliğinde projeler yürütülüyor. Uzay ve roket test merkezi, uzay sistemleri test ve tasarım laboratuarı, uydu haberleşme ve uzaktan algılama araştırma merkezi, yer kontrol istasyonu, optik sistemler araştırma ve uygulama merkezleri; altyapılarını geliştirmek ve ileri gitmek için çalışıyor. TÜBİTAK bünyesinde bulunan 1.5 metre çapında teleskopu barındıran ulusal gözlemevine ilaveten, Erzurum Karakaya’da 3 bin 170 m. rakımda 4 metre çapında teleskopu bulunan Doğu Anadolu gözlemevi inşaatı devam ediyor.   Milli Uzay Programı sadece insan kaynağı ve para ile yürümüyor. En üst düzeyde siyasi sahiplenme de gerekiyor. Uzay alanında işbirliği yapılacak üç ülkeden ikisi Azerbaycan ve Pakistan ile antlaşmalar imza aşamasına geldi.   2018 yılında kurulan Türkiye Uzay Ajansı bünyesinde hazırlanan program 10 yıl içinde yapılacakları 10 ana madde başlığı altında topladı: 1- Cumhuriyetin 100. yılında ay’a ilk teması gerçekleştirmek. 2- Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari marka ortaya çıkarmak. 3- Türkiye’ye ait bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek. 4- Uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak. 5- Uzay havası ya da meteorolojisi denenen alana yatırım yaparak, uzaydaki etkinliği arttırmak. 6-  Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibinde ileri seviyeye ulaştırmak. 7-Ülkemizde uzay sanayi ekonomi sistemini daha da geliştirmek. 8- Bir uzay teknolojisi geliştirme bölgesi kurmak. 9- Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağı oluşturmak. 10- Bir Türk vatandaşını uzaya göndermek.   Uzaya gidecek ilk Türk astronotun kadınlar arasından seçilme fikri öne çıkıyor. Basın açıklamasında yer almayan bir bilgi de uzaya gidecek Türk vatandaşının, Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile gönderileceğidir.    
Ekleme Tarihi: 11 Şubat 2021 - Perşembe

Türkiye’nin Uzay Programı

  “Doğrular değil de doğru sandıklarımız değişir”

 

  Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Şubat Salı günü Beştepe’de; Milli Uzay Programı tanıtım toplantısı gerçekleştirdi. Ardından sosyal medya çalkalandı. Erdoğan, uzay programı çerçevesinde aşağıda açıklayacağım birçok hedef koydu önümüze. Bunlar sırasıyla bir program dahilinde gerçekleşecek hedefler. Programda bulunan ‘2023 ay’a gideceğiz’ hedefi, güne damgasını vurdu ve birçok insan tarafından maalesef alay konusu oldu. Bu tabii kendine güvenmemenin ve ülkemizdeki aşağılık kompleksinin boyutunu göstermesi bakımından çok ilginçtir.

  Gelişmiş ülkeler karşısında öğrenilmiş çaresizliğin dışavurumudur paylaşımlar. Bu zihniyete göre atılıma girişmeyelim. ‘Başkaları her şeyi yapmış bitirmiş, biz sadece seyirci kalalım, ithalata devam edelim’ mantığından ibarettir söylenenler. Öncelikle açıklamakta yarar var 2023; ay yüzeyine yumuşak inişin bir tarihi değildir. İlkin ay’a başka devletler işbirliğiyle kendi milli roketimizin sert inişi planlanıyor. 2028 yılı ve sonrasında fırlatma ve roket dahil milli imkanlarla yumuşak iniş planlanıyor. Ki bu daha ne insanlı iniş ne de orada bir istasyon kurmaktır. Türkiye ilk etapta kendi roketlerini ve fırlatma teknolojisini geliştirmek istiyor.

  Önceki yazılarımda da bahsediyorum. Teknoloji olgusu kademe kademe gelişen olgudur. Teknolojik alanda küresel çapta bir ürün yapmak ve onu dünyaya sunmak yıllar gerektiren bir süreçtir. Örneğin uyduda, uyduyu yapmak ayrı onu yörüngeye taşımak ayrıdır. Uydu derken hemen 4-4.5 tonluk uydularla başlayamazsınız. Önce, mini uydular tasarlayarak başlamalısınız.

  Türkiye’de anladığım kadarıyla şöyle bir görüş var. Buna göre; ‘Türkiye evvela bir refah ülkesi olmalı daha sonra uzay veya diğer büyük askeri, sanayi teknolojik adımlarını atmalı’ Şimdi birileri diyor ki ‘efendim uzay bizim neyimize, altyapı, milli savunma hamleleri, uçak, roket, otomobil neyimize?’ Peki bu atılımları, hedefleri koymadan nasıl refah ülkesi olacaksınız? Rusya ve Çin’i alalım. Bu ülkeler kendi askeri ve uzay atılımlarını yaptıklarında refah ülkeleri miydi?  Pakistan ve Kuzey Kore nükleer güç. İki ülke de refah ülkesi değil. Ya da Hindistan? Hindistan aynı zamanda gelir dağılımı bakımından yoksul ülkeler sınıfında ama her konuda kendi özgün tasarımları, uzay programı, nükleer silahları olan bir ülke.

  Biz neden kendimize güvenmiyoruz? Bakın işte iha-siha konusunda inatla, yılmadan başlandı ve şimdi dünya ülkemizi o sektörde parmakla gösteriyor. Sihalar dünyaya ‘ Türk Savaş Konsepti’ denen bir doktrin hediye etti. Siha doktrini; tankların, zırhlı araçların ya da genel olarak piyade güçlerinin önemini azalttı.         

  Siyasi iradenin görevi nedir? Siyasi irade hedefler koyar ve bir plan çerçevesinde o hedefleri gerçekleştirmeye çalışır. Ülkedeki biriken sorunlara neşter atmak için; birçok sahada birden harekete geçmek gerekir. Türkiye çok zaman kaybetti. Bir yerlerden başlamak lazım. Her hedef ve programı seçim yatırımı olarak görmemek gerekir. Seçim yatırımı dahi olsa, konuları ülke gündemine sokmak ve orada tutmanın ne zararı var?

  Türkiye halihazırda; yüksek çözünürlüklü uzay kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, tepki tekeri, yıldız izler, güneş algılayıcı gibi birçok kritik alt sistemi özgün olarak geliştirip üretti. Kurumlar ve kuruluşlar işbirliğinde projeler yürütülüyor. Uzay ve roket test merkezi, uzay sistemleri test ve tasarım laboratuarı, uydu haberleşme ve uzaktan algılama araştırma merkezi, yer kontrol istasyonu, optik sistemler araştırma ve uygulama merkezleri; altyapılarını geliştirmek ve ileri gitmek için çalışıyor. TÜBİTAK bünyesinde bulunan 1.5 metre çapında teleskopu barındıran ulusal gözlemevine ilaveten, Erzurum Karakaya’da 3 bin 170 m. rakımda 4 metre çapında teleskopu bulunan Doğu Anadolu gözlemevi inşaatı devam ediyor.

  Milli Uzay Programı sadece insan kaynağı ve para ile yürümüyor. En üst düzeyde siyasi sahiplenme de gerekiyor. Uzay alanında işbirliği yapılacak üç ülkeden ikisi Azerbaycan ve Pakistan ile antlaşmalar imza aşamasına geldi.

  2018 yılında kurulan Türkiye Uzay Ajansı bünyesinde hazırlanan program 10 yıl içinde yapılacakları 10 ana madde başlığı altında topladı: 1- Cumhuriyetin 100. yılında ay’a ilk teması gerçekleştirmek. 2- Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari marka ortaya çıkarmak. 3- Türkiye’ye ait bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek. 4- Uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak. 5- Uzay havası ya da meteorolojisi denenen alana yatırım yaparak, uzaydaki etkinliği arttırmak. 6-  Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibinde ileri seviyeye ulaştırmak. 7-Ülkemizde uzay sanayi ekonomi sistemini daha da geliştirmek. 8- Bir uzay teknolojisi geliştirme bölgesi kurmak. 9- Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağı oluşturmak. 10- Bir Türk vatandaşını uzaya göndermek.

  Uzaya gidecek ilk Türk astronotun kadınlar arasından seçilme fikri öne çıkıyor. Basın açıklamasında yer almayan bir bilgi de uzaya gidecek Türk vatandaşının, Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile gönderileceğidir.    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.