Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Yerel Seçim Perspektifinden Son Gözlemler

6 bölümde tamamladığım bu yazı dizisinin sonunda, genel gözlemlerimi ve buna ilişkin yapısal sonuçları ve çıkarımlarımı sizlerle paylaşacağım.   Büyükşehir ve merkez ilçe belediye başkanı adaylarının vaatlerini incelediğimizde, projelerin çoğunun ancak devlet desteği ile yapılabileceği gerçeğini görüyoruz. Maalesef yıllardır tecrübe ettiğimiz üzere,  Belediye imkânları ile bunların çok azı yapılabiliyor. Ancak önemli becerisi ve vizyonu olan bir başkan, belki bunların bir kısmını kendi çabası ve öncelikleri sayesinde gerçekleştirebilir. Bu anlamda yalnızca kent içi raylı sistemi anımsayalım: 3 dönemlik Macit Özcan ve son dönem yönetimleri ki bu kentin toplam 20 yılına mal oldu demektir, bu konuda tek çivi çakılmadı! Bola vaat, uyduruk projeler, levhalar, ilanlar… hepsi boştu! Üstelik alay edercesine, aynı isimler aynı vaatlerle her seçim döneminde oy istediler! Bu bağlamda onlarca örnek sayılabilir. *                     *                     * Konumuza dönersek:  İktidar partisi Büyükşehir ve ilçeleri için yalnızca iki merkez ilçede aday gösterdi; ancak kazanabileceği tek ilçe Akdeniz Belediyesi’dir. Bu belediyenin Millet İttifakı çerçevesinde HDP’ye verildiği, CHP’nin zayıf adayla göstermelik temsil edildiği söyleniyor.   Ben bu ilçemiz için, böyle politik oy pazarlıklarının ve hesaplarının ötesinde  kentsel gelişim  ve hemşeri  menfaati açısından şöyle düşünüyorum:   Ak Parti adayı  Mustafa Gültak daha önce İl Başkanlığı ve Milletvekilliği yapmıştı; yörenin sorunlarını ve daha önemlisi çözüm yollarını bilen birisidir. Mersin’in kalbi Akdeniz’in iktidar partisinde olması, buranın gelişmesi ve istihdam imkanlarının artması açısından çok önemli olacaktır. En azından tüm 3 yerel seçim sonunda, nihayet Mersin’de tek bir ilçenin iktidar partisinde olması, Mersin’in geleceği ve diğer ilçelerin de yararına olacaktır.   Akdeniz İlçesi ile ilgili yalnızca bir örnek vereceğim. Yeni Pazar, Akdeniz’in önemli bir mahallesidir. Kentin içerisinde işsizlik sonucunda kendilerine çöp ve atık toplamayı bir iş haline getiren yüzlerce insan, tüm gün çöp konteynerlerinden topladıkları kullanılabilir her türlü eşyayı Yeni Pazar’a getirirler ve pazar günleri burada kurulan açık pazarda satmaya çalışırlar. Genelde kentin iyi durumdaki semtlerinden toplanan her türlü eşya, burada satılır. Giysiler, çocuk arabaları, kap kacak, ayakkabılar… aklınıza gelen her türlü eşya. Burada insanların çöpe atılmış eşyayı nasıl satın aldıklarını görür,  semtteki fakirliği hissedersiniz. Oraya bir kez gidince çok farklı duygular yaşayacak, Mersin’in bazı gerçeklerini görecek ve yaşadığınız kentin yalnızca sizin yaşadığınız yerden ibaret olmadığını,  bilmediğiniz bir farklı dünyanın da olduğunu utanarak göreceksiniz. Bu mahallemiz,  Mersin’in lüks semti Pozcu’ya 8.5 km. uzaklıkta, eski otogar ve Sanayi Sitesi ile Yeni Hâl arasındadır. Burada iki Mersin arasındaki endişe verici uçurumu, çelişkiyi görürsünüz. Bir derin sosyal yara, burada önümüzde bir tehlike olarak duruyor. Bu uçurumun kapatılması ancak yoksullukla mücadele ve kentin kaynaklarından ve imkanlarından yararlanılması ile sağlanabilir, kenti makyajla süslemeyle olmaz.   *                     *                     * Ormanları, verimli tarım arazileri, doğal ve arkeolojik zenginlikleri, limanı, serbest bölgesi, demiryolu, organize sanayi bölgesi, otobanı, denizi, krater gölleri, akarsuları olan dünyanın en stratejik noktalarından birinde bulunan fakat bu zenginliklerden faydalanamayan bir Mersin! Neden bu zenginlikle işsizliğe, fakirliğe, açlığa çare bulamıyoruz? Şu ihtiyaç içinde boğuşan insanlarımıza daha yaşanılır bir hayatı neden kuramıyoruz? Siyaset bunun için değilse, niye onca kavga ve gürültü yapılıyor? Bu utanç verici rezilliği kim nasıl ortadan kaldıracaksa, oylar ona yönelsin! Hayatta hiçbir karşılığı olmayan tutucu ideolojiler peşinde siyaset yapıladursun; Yenipazar’daki bu ayıp yıllardır sürer; bu anlayışla daha da sürecektir!   Siyasi hesaplar, ittifaklar, kirli oyunlar, dayatılan adaylarla bir beş yıl daha sahip olduğumuz zenginliklerden faydalanamayacağımız tehlikesi ortadadır. *                     *                     * Gelelim, sandığa saatler kala manzara nedir? sorusuna… Adaylar artık son çalışmalarını yoğun olarak sürdürüyor. Mersin ya bölgenin en geri kalmış kenti ve obez  bir kasabası olarak kalacak;    ya da geç kalmış olsa da, bir  Büyükşehir olabilme safhasına geçecektir. O zaman siyasi düşünceleri ve ittifakları bir kenara atıp, bu işi başaracak adaya siyasi kimliğine bakmadan oy vereceğiz.   Seçimden sonra sanırım daha çok seçim üzerine konuşacağız, yazacağız. Özellikle Mersin’de ittifakların ve dayatılan adayların ne kadar halkta karşılık bulduğunu göreceğiz. Ben şimdiden, bu çok dramatik özellikler taşıyan sürece dair son notlarımı ve sonrası için beklentilerimi paylaşacağım; ki asıl büyük gelişmeleri ve  tartışmaları seçim sonrasında yaşayacağız. Niçin mi? Kısaca şöyle:   *Bir yerel seçimde ilk kez ittifaklar üzerinden oy isteniyor. Bunun ilk doğrudan sonucu, tepedeki anlaşmaların tabanda aynı ölçüde karşılık bulmayacağıdır. Bu iki  ittifak bloğu için de geçerlidir. Siyasi tercihini kendi temel değerleri üzerinden yapan, politik yargılarını neredeyse bir kişisel varoluş meselesi sayan insanlarımız, hizmetlere ve temel değerlere değil de geçici oy hesaplarına dayalı pazarlıklardan rahatsız oldu. Günlük konuşmalarda olmasa da, temelde böyle bir kırgınlık var.   Nitekim, gözlenen ciddi bir politik enerji düşüklüğü ve kayıtsızlık sonrasında, kararsız seçmen oranında ciddi bir yığılma var ve her iki blok da seçmenini oy verme konusunda uyarma ihtiyacı içinde. Buna rağmen bu seçimlerde sandığa giden seçmen oranında düşme olacağı kesin gibi gözüküyor.   *inançlara ve değerlere değil de, oy hesabına ve kirli pazarlıklara dayalı ittifaklar, her partide şimdilik sabırla beklenilen bir sert hesaplaşmayı tetikleyecektir. Hemen seçimin ertesinde, özellikle bazı partilerde çok köklü bir yönetim tartışması alevlenecek, bazı partiler için de yok olma süreci başlayacaktır. ( Mersin’de bir adayı engelleyen ayıplı kumpas hikayesi de, bakalım hangi sürpriz noktada patlamaya neden olacak, ilgili partide nasıl bir dip deprem yaratacaktır!)   *Siyasetin değerler çiğnenerek bir kirli oy pazarlığına dönüşmesi, aslında yüz yıla yakın inşasına çalıştığımız demokrasi kültürüne de büyük zarar vermiştir. Aslında, bu seçimlerin bir BEKÂ seçimi olduğu saptaması bir anlamda kimi partilerin varlığı açısından da doğrudur; ki aklı zorlayan ittifak anlayışlarının gerisindeki gerilim de buradan besleniyor. Ama asıl tahribat, vatandaşın politikaya olan ilgisine dönüktür. Açıkça çiğnenen  değerler, içe sinmeyen adaylar, kirli pazarlıklar, utandıran destekler, ayıplı görüşmeler… ve demokrasi!  *                     *                     *       Evet; hemen seçim sonrasına dair bu öngörülerimiz bir yana, 31Mart gecesi ertesinden itibaren kentimize ve ülkemize hayırlı olacak adımlar atılmalıdır. Sonuçlar üzerinden saçma sapan spekülasyonlarla değil de, gerçekçi dersler çıkarılmalıdır. Oy artışı her siyasi partinin aslî makûl hedefidir; ama bu hedefin temel değerleri çiğneyerek kovalanması, siyaset kurumunu, partilerin varlık nedenini ve seçmenin demokrasi kültürünü tahrip eder. Dahası, hizmete dönük çabaları erteler, hatta ihmal eder; çünkü aday tercihleri hizmet kaygısıyla değil, kirli pazarlıklara göre yapılmış ve seçmen bir çaresizliğe sıkıştırılmıştır.   Evet; her şeye rağmen, sonrası için çıkarılacak çok ders vardır; kasaba zihniyeti içinde oyun oynamakta usta taşralı siyasetçilerden ve onların her kademedeki alkışçılarından uzak değerlendirmeler yapacak çok zamanımız olacaktır. Ülkeler ve özellikle de Mersin gibi kentler için anlamsız zaman kaybı acı vericidir. Öte yandan Hayat uzundur ve her şey kendini onararak sürecektir. Yeter ki özeleştiriyi ertelemeden, yanlışlarımızın üzerini örtmeden dersler çıkaralım. Saçma sapan çekişmelerle değil, aslî değerlere ve hayatta karşılığı olan meselelere dayalı olarak siyaset yapalım; seçme ve seçilme özgürlüğünü de ufku dar, hırsı sonsuz siyaset cambazlarına terk etmeyelim. Dilerim her şey ülkemiz için, Mersin için , insanımız için, geleceğimiz için hayırlara vesile olur.   HARUN ARSLAN
Ekleme Tarihi: 29 Mart 2019 - Cuma

Yerel Seçim Perspektifinden Son Gözlemler

6 bölümde tamamladığım bu yazı dizisinin sonunda, genel gözlemlerimi ve buna ilişkin yapısal sonuçları ve çıkarımlarımı sizlerle paylaşacağım.

 

Büyükşehir ve merkez ilçe belediye başkanı adaylarının vaatlerini incelediğimizde, projelerin çoğunun ancak devlet desteği ile yapılabileceği gerçeğini görüyoruz.

Maalesef yıllardır tecrübe ettiğimiz üzere,  Belediye imkânları ile bunların çok azı yapılabiliyor.

Ancak önemli becerisi ve vizyonu olan bir başkan, belki bunların bir kısmını kendi çabası ve öncelikleri sayesinde gerçekleştirebilir.

Bu anlamda yalnızca kent içi raylı sistemi anımsayalım: 3 dönemlik Macit Özcan ve son dönem yönetimleri ki bu kentin toplam 20 yılına mal oldu demektir, bu konuda tek çivi çakılmadı!

Bola vaat, uyduruk projeler, levhalar, ilanlar… hepsi boştu!

Üstelik alay edercesine, aynı isimler aynı vaatlerle her seçim döneminde oy istediler!

Bu bağlamda onlarca örnek sayılabilir.

*                     *                     *

Konumuza dönersek:  İktidar partisi Büyükşehir ve ilçeleri için yalnızca iki merkez ilçede aday gösterdi; ancak kazanabileceği tek ilçe Akdeniz Belediyesi’dir.

Bu belediyenin Millet İttifakı çerçevesinde HDP’ye verildiği, CHP’nin zayıf adayla göstermelik temsil edildiği söyleniyor.

 

Ben bu ilçemiz için, böyle politik oy pazarlıklarının ve hesaplarının ötesinde  kentsel gelişim  ve hemşeri  menfaati açısından şöyle düşünüyorum:

 

Ak Parti adayı  Mustafa Gültak daha önce İl Başkanlığı ve Milletvekilliği yapmıştı; yörenin sorunlarını ve daha önemlisi çözüm yollarını bilen birisidir.

Mersin’in kalbi Akdeniz’in iktidar partisinde olması, buranın gelişmesi ve istihdam imkanlarının artması açısından çok önemli olacaktır.

En azından tüm 3 yerel seçim sonunda, nihayet Mersin’de tek bir ilçenin iktidar partisinde olması, Mersin’in geleceği ve diğer ilçelerin de yararına olacaktır.

 

Akdeniz İlçesi ile ilgili yalnızca bir örnek vereceğim.

Yeni Pazar, Akdeniz’in önemli bir mahallesidir.

Kentin içerisinde işsizlik sonucunda kendilerine çöp ve atık toplamayı bir iş haline getiren yüzlerce insan, tüm gün çöp konteynerlerinden topladıkları kullanılabilir her türlü eşyayı Yeni Pazar’a getirirler ve pazar günleri burada kurulan açık pazarda satmaya çalışırlar.

Genelde kentin iyi durumdaki semtlerinden toplanan her türlü eşya, burada satılır. Giysiler, çocuk arabaları, kap kacak, ayakkabılar… aklınıza gelen her türlü eşya.

Burada insanların çöpe atılmış eşyayı nasıl satın aldıklarını görür,  semtteki fakirliği hissedersiniz.

Oraya bir kez gidince çok farklı duygular yaşayacak, Mersin’in bazı gerçeklerini görecek ve yaşadığınız kentin yalnızca sizin yaşadığınız yerden ibaret olmadığını,  bilmediğiniz bir farklı dünyanın da olduğunu utanarak göreceksiniz.

Bu mahallemiz,  Mersin’in lüks semti Pozcu’ya 8.5 km. uzaklıkta, eski otogar ve Sanayi Sitesi ile Yeni Hâl arasındadır.

Burada iki Mersin arasındaki endişe verici uçurumu, çelişkiyi görürsünüz.

Bir derin sosyal yara, burada önümüzde bir tehlike olarak duruyor.

Bu uçurumun kapatılması ancak yoksullukla mücadele ve kentin kaynaklarından ve imkanlarından yararlanılması ile sağlanabilir, kenti makyajla süslemeyle olmaz.

 

*                     *                     *

Ormanları, verimli tarım arazileri, doğal ve arkeolojik zenginlikleri, limanı, serbest bölgesi, demiryolu, organize sanayi bölgesi, otobanı, denizi, krater gölleri, akarsuları olan dünyanın en stratejik noktalarından birinde bulunan fakat bu zenginliklerden faydalanamayan bir Mersin!

Neden bu zenginlikle işsizliğe, fakirliğe, açlığa çare bulamıyoruz?

Şu ihtiyaç içinde boğuşan insanlarımıza daha yaşanılır bir hayatı neden kuramıyoruz?

Siyaset bunun için değilse, niye onca kavga ve gürültü yapılıyor?

Bu utanç verici rezilliği kim nasıl ortadan kaldıracaksa, oylar ona yönelsin! Hayatta hiçbir karşılığı olmayan tutucu ideolojiler peşinde siyaset yapıladursun; Yenipazar’daki bu ayıp yıllardır sürer; bu anlayışla daha da sürecektir!

 

Siyasi hesaplar, ittifaklar, kirli oyunlar, dayatılan adaylarla bir beş yıl daha sahip olduğumuz zenginliklerden faydalanamayacağımız tehlikesi ortadadır.

*                     *                     *

Gelelim, sandığa saatler kala manzara nedir? sorusuna…

Adaylar artık son çalışmalarını yoğun olarak sürdürüyor.

Mersin ya bölgenin en geri kalmış kenti ve obez  bir kasabası olarak kalacak;    ya da geç kalmış olsa da, bir  Büyükşehir olabilme safhasına geçecektir.

O zaman siyasi düşünceleri ve ittifakları bir kenara atıp, bu işi başaracak adaya siyasi kimliğine bakmadan oy vereceğiz.

 

Seçimden sonra sanırım daha çok seçim üzerine konuşacağız, yazacağız.

Özellikle Mersin’de ittifakların ve dayatılan adayların ne kadar halkta karşılık bulduğunu göreceğiz.

Ben şimdiden, bu çok dramatik özellikler taşıyan sürece dair son notlarımı ve sonrası için beklentilerimi paylaşacağım; ki asıl büyük gelişmeleri ve  tartışmaları seçim sonrasında yaşayacağız.

Niçin mi? Kısaca şöyle:

 

*Bir yerel seçimde ilk kez ittifaklar üzerinden oy isteniyor.

Bunun ilk doğrudan sonucu, tepedeki anlaşmaların tabanda aynı ölçüde karşılık bulmayacağıdır.

Bu iki  ittifak bloğu için de geçerlidir.

Siyasi tercihini kendi temel değerleri üzerinden yapan, politik yargılarını neredeyse bir kişisel varoluş meselesi sayan insanlarımız, hizmetlere ve temel değerlere değil de geçici oy hesaplarına dayalı pazarlıklardan rahatsız oldu. Günlük konuşmalarda olmasa da, temelde böyle bir kırgınlık var.  

Nitekim, gözlenen ciddi bir politik enerji düşüklüğü ve kayıtsızlık sonrasında, kararsız seçmen oranında ciddi bir yığılma var ve her iki blok da seçmenini oy verme konusunda uyarma ihtiyacı içinde.

Buna rağmen bu seçimlerde sandığa giden seçmen oranında düşme olacağı kesin gibi gözüküyor.

 

*inançlara ve değerlere değil de, oy hesabına ve kirli pazarlıklara dayalı ittifaklar, her partide şimdilik sabırla beklenilen bir sert hesaplaşmayı tetikleyecektir.

Hemen seçimin ertesinde, özellikle bazı partilerde çok köklü bir yönetim tartışması alevlenecek, bazı partiler için de yok olma süreci başlayacaktır.

( Mersin’de bir adayı engelleyen ayıplı kumpas hikayesi de, bakalım hangi sürpriz noktada patlamaya neden olacak, ilgili partide nasıl bir dip deprem yaratacaktır!)

 

*Siyasetin değerler çiğnenerek bir kirli oy pazarlığına dönüşmesi, aslında yüz yıla yakın inşasına çalıştığımız demokrasi kültürüne de büyük zarar vermiştir. Aslında, bu seçimlerin bir BEKÂ seçimi olduğu saptaması bir anlamda kimi partilerin varlığı açısından da doğrudur; ki aklı zorlayan ittifak anlayışlarının gerisindeki gerilim de buradan besleniyor. Ama asıl tahribat, vatandaşın politikaya olan ilgisine dönüktür.

Açıkça çiğnenen  değerler, içe sinmeyen adaylar, kirli pazarlıklar, utandıran destekler, ayıplı görüşmeler… ve demokrasi! 

*                     *                     *    

 

Evet; hemen seçim sonrasına dair bu öngörülerimiz bir yana, 31Mart gecesi ertesinden itibaren kentimize ve ülkemize hayırlı olacak adımlar atılmalıdır. Sonuçlar üzerinden saçma sapan spekülasyonlarla değil de, gerçekçi dersler çıkarılmalıdır.

Oy artışı her siyasi partinin aslî makûl hedefidir; ama bu hedefin temel değerleri çiğneyerek kovalanması, siyaset kurumunu, partilerin varlık nedenini ve seçmenin demokrasi kültürünü tahrip eder. Dahası, hizmete dönük çabaları erteler, hatta ihmal eder; çünkü aday tercihleri hizmet kaygısıyla değil, kirli pazarlıklara göre yapılmış ve seçmen bir çaresizliğe sıkıştırılmıştır.

 

Evet; her şeye rağmen, sonrası için çıkarılacak çok ders vardır; kasaba zihniyeti içinde oyun oynamakta usta taşralı siyasetçilerden ve onların her kademedeki alkışçılarından uzak değerlendirmeler yapacak çok zamanımız olacaktır.

Ülkeler ve özellikle de Mersin gibi kentler için anlamsız zaman kaybı acı vericidir.

Öte yandan Hayat uzundur ve her şey kendini onararak sürecektir.

Yeter ki özeleştiriyi ertelemeden, yanlışlarımızın üzerini örtmeden dersler çıkaralım.

Saçma sapan çekişmelerle değil, aslî değerlere ve hayatta karşılığı olan meselelere dayalı olarak siyaset yapalım; seçme ve seçilme özgürlüğünü de ufku dar, hırsı sonsuz siyaset cambazlarına terk etmeyelim.

Dilerim her şey ülkemiz için, Mersin için , insanımız için, geleceğimiz için hayırlara vesile olur.

 

HARUN ARSLAN

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.