"Konakta doğdum, gecekondularda yetiştim" H. Salık
Konuğumuz Hüseyin Salık 1953 Besni doğumludur. Emekli öğretmendir. Çarşı öğretmenevinde başlayan dostluğumuz vardır. Fakat orası deprem bahanesiyle kapatıldı. Müdavimleri mağdur edildi.
Hüseyin beyin bilhassa yakın tarih bilgisi iyidir. Sosyoloji, siyaset, edebiyat, felsefe sürekli ilgisini çekmiştir. Peki o bunu neye borçludur? Öncelikle okumaya derim. Okumak derken sadece kitap akla gelmesin. O, ayrıca iyi bir gazete ve dergi okuyucusudur. Bulmaca çözmeyi, tavla oynamayı sever.
Ülke tarihi ve siyasetine ilgisi elbette okumalarıyla sınırlı değildir. Ardında nice deneyimler, teninde hissettiği koskoca bir yaşam pratiği vardır ki onun kuşağı bundan iyi nasiplenmiştir(!). Yolsuz, susuz, elektriksiz ve hatta okul binasız köylerde yıllarca eğitimcilik yaptı.
Hüseyin Salık'ın fırtınalı bir hayatı vardır. Kendi deyimiyle; "konakta doğmuş, gecekondularda yetişmiştir". Babası Besni'nin sayılı dokumacılarındandı. Onlarca çalışanı iyi bir düzeni vardı. Yüzlerce dokumacı yetiştirdi. İflas etti ve Mersin'e taşındı. Hüseyin bey o sıkıntılı dönemi çocukluğunda yaşadı. İlkokul üçte idi.
Fakat o, Besni'nin o zamanki hâlini de iyi hatırlıyor. "Küçük bir Osmanlı şehriydi. Zanaatkâr çoktu. Dokumacılık, fırıncılık, ayakkabıcılık Türklerin zanaatiydi" diyor. O, kendi coğrafyasını, sosyolojisini keşfetmiş, benimsemiş ve özümsemiş biridir. "Çoğu solcuda bu haslet yoktur, köklerine yabancılardır" tespitinde bulunuyor.
Salık, solcu bir geçmişe sahip olmasına rağmen, şimdiki 'solcuyum' diyenlere eleştirel yaklaşıyor. Onları tarihî ve günümüzü tam analiz edememekle eleştiriyor.
Ailesi muhafazakardır ama o şüphe duyan, sorgulayan, araştıran bir karaktere sahiptir. Bu onu, sol öğretiye yönlendirdi. Marksizm kavramını ilk Hitler'in 'Kavgam' kitabında gördü ve araştırmaya koyuldu. Hep yaşından büyük konulara merak sardı. Ortaokul döneminde ciddi ciddi tarih ve siyaset kitaplarına yöneldi. Dinler tarihi de merak duyduğu bir alandı.
Mersin Öğretmen Okulunu yatılı bitirdi. Ailesinin maddi imkansızlığı nedeniyle, yükseğe devam edemedi. Kütüphane onun ikinci adresiydi adeta. Fransızca'ya çok ilgi duydu. Dönemin yabancı hayranlığı dikkate değerdi. Kitapçı vitrinleri sol ürünlerle doluydu. Gençler bilinçli biçimde kendi kültürlerine uzak yetişiyordu. Sanayileşme geri planda bırakıldı.Tarım toplumu olmamız isteniyordu.
1967'de Türkiye İşçi Parti'sine devam etti. Orada Sosyalizmin temel ilkelerini öğrendi. Kahve toplantılarına katılırdı. Yoğun afişlemeler yaptı. 1970 senesinde Dev-Genç Mersin kurucu üyesiydi. "Dev-Genç hata yaptı. Bir öğrenci derneği devrim yapmaya kalktı. Bu yanlıştır. Devrimi ancak sınıflar yapar ki Türkiye'de milli devrim mümkündü" demektedir. TÖB-DER'in de etkin bir üyesiydi.
12 Eylül sonrası ekonomi bilimine, sinemaya yöneldi. Bir ara yönetmenlik eğitimi almayı bile düşündü. Şiire de tutkuyla bağlıdır. Yayımlamadığı şiirleri vardır.
Yıllar içinde Özal'ın icraatlarından etkilendi. Önemli işler başardığına inanıyor. Solcu tanımı: "Hayatın dinamiklerine uygun olarak, statükoyu değiştirmeye çalışan insandır" Devrim tanımı: "Marks'ın tarifiyle, mevcut bir üretim biçiminden daha iyi bir üretim biçimine geçiştir" diyor Hüseyin hoca.
Dindar değildir. Din düşmanı da değildir. Bu coğrafyanın her türlü değerine saygılıdır. Aileyi önemser. Aile kurumunun tehdit altında olduğunu düşünür. Ona göre Ak Parti, Türkiye'nin gördüğü en devrimci hamleleri yapan partidir. Devleti pozitif anlamda değiştirme, dönüştürme yolunda önemli mesafeler kat etmiştir.
Hoca, gelecekten ve kendi kültürünü özümsemiş gençlerden umutludur. Mersin'de severek yaşıyor fakat trafik çilesine ve eski Mersin'in giderek silindiğine dikkat çekiyor.
DEMLENMİŞ SOLCU
"Konakta doğdum, gecekondularda yetiştim" H. Salık
Konuğumuz Hüseyin Salık 1953 Besni doğumludur. Emekli öğretmendir. Çarşı öğretmenevinde başlayan dostluğumuz vardır. Fakat orası deprem bahanesiyle kapatıldı. Müdavimleri mağdur edildi.
Hüseyin beyin bilhassa yakın tarih bilgisi iyidir. Sosyoloji, siyaset, edebiyat, felsefe sürekli ilgisini çekmiştir. Peki o bunu neye borçludur? Öncelikle okumaya derim. Okumak derken sadece kitap akla gelmesin. O, ayrıca iyi bir gazete ve dergi okuyucusudur. Bulmaca çözmeyi, tavla oynamayı sever.
Ülke tarihi ve siyasetine ilgisi elbette okumalarıyla sınırlı değildir. Ardında nice deneyimler, teninde hissettiği koskoca bir yaşam pratiği vardır ki onun kuşağı bundan iyi nasiplenmiştir(!). Yolsuz, susuz, elektriksiz ve hatta okul binasız köylerde yıllarca eğitimcilik yaptı.
Hüseyin Salık'ın fırtınalı bir hayatı vardır. Kendi deyimiyle; "konakta doğmuş, gecekondularda yetişmiştir". Babası Besni'nin sayılı dokumacılarındandı. Onlarca çalışanı iyi bir düzeni vardı. Yüzlerce dokumacı yetiştirdi. İflas etti ve Mersin'e taşındı. Hüseyin bey o sıkıntılı dönemi çocukluğunda yaşadı. İlkokul üçte idi.
Fakat o, Besni'nin o zamanki hâlini de iyi hatırlıyor. "Küçük bir Osmanlı şehriydi. Zanaatkâr çoktu. Dokumacılık, fırıncılık, ayakkabıcılık Türklerin zanaatiydi" diyor. O, kendi coğrafyasını, sosyolojisini keşfetmiş, benimsemiş ve özümsemiş biridir. "Çoğu solcuda bu haslet yoktur, köklerine yabancılardır" tespitinde bulunuyor.
Salık, solcu bir geçmişe sahip olmasına rağmen, şimdiki 'solcuyum' diyenlere eleştirel yaklaşıyor. Onları tarihî ve günümüzü tam analiz edememekle eleştiriyor.
Ailesi muhafazakardır ama o şüphe duyan, sorgulayan, araştıran bir karaktere sahiptir. Bu onu, sol öğretiye yönlendirdi. Marksizm kavramını ilk Hitler'in 'Kavgam' kitabında gördü ve araştırmaya koyuldu. Hep yaşından büyük konulara merak sardı. Ortaokul döneminde ciddi ciddi tarih ve siyaset kitaplarına yöneldi. Dinler tarihi de merak duyduğu bir alandı.
Mersin Öğretmen Okulunu yatılı bitirdi. Ailesinin maddi imkansızlığı nedeniyle, yükseğe devam edemedi. Kütüphane onun ikinci adresiydi adeta. Fransızca'ya çok ilgi duydu. Dönemin yabancı hayranlığı dikkate değerdi. Kitapçı vitrinleri sol ürünlerle doluydu. Gençler bilinçli biçimde kendi kültürlerine uzak yetişiyordu. Sanayileşme geri planda bırakıldı.Tarım toplumu olmamız isteniyordu.
1967'de Türkiye İşçi Parti'sine devam etti. Orada Sosyalizmin temel ilkelerini öğrendi. Kahve toplantılarına katılırdı. Yoğun afişlemeler yaptı. 1970 senesinde Dev-Genç Mersin kurucu üyesiydi. "Dev-Genç hata yaptı. Bir öğrenci derneği devrim yapmaya kalktı. Bu yanlıştır. Devrimi ancak sınıflar yapar ki Türkiye'de milli devrim mümkündü" demektedir. TÖB-DER'in de etkin bir üyesiydi.
12 Eylül sonrası ekonomi bilimine, sinemaya yöneldi. Bir ara yönetmenlik eğitimi almayı bile düşündü. Şiire de tutkuyla bağlıdır. Yayımlamadığı şiirleri vardır.
Yıllar içinde Özal'ın icraatlarından etkilendi. Önemli işler başardığına inanıyor. Solcu tanımı: "Hayatın dinamiklerine uygun olarak, statükoyu değiştirmeye çalışan insandır" Devrim tanımı: "Marks'ın tarifiyle, mevcut bir üretim biçiminden daha iyi bir üretim biçimine geçiştir" diyor Hüseyin hoca.
Dindar değildir. Din düşmanı da değildir. Bu coğrafyanın her türlü değerine saygılıdır. Aileyi önemser. Aile kurumunun tehdit altında olduğunu düşünür. Ona göre Ak Parti, Türkiye'nin gördüğü en devrimci hamleleri yapan partidir. Devleti pozitif anlamda değiştirme, dönüştürme yolunda önemli mesafeler kat etmiştir.
Hoca, gelecekten ve kendi kültürünü özümsemiş gençlerden umutludur. Mersin'de severek yaşıyor fakat trafik çilesine ve eski Mersin'in giderek silindiğine dikkat çekiyor.
Ekleme
Tarihi: 24 May 2025 - Saturday
DEMLENMİŞ SOLCU
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.