Sabah kalkıyorsunuz; güzel güneşli bir gün, her şey yolunda, herhangi bir aksilik yok.
Evden çıkıyorsunuz; işe gideceksiniz ya da bir yere ulaşacaksınız.
Arabanıza bindiniz, mutlu sakin yolculuğunuz başladı.
Hayatın bu olağan, durgun akışı trafiğe girmenizle birlikte “ olağan “ kuralsız ataklar, artık “ normal” leşen saygısızlıklar, tehlikeli hak ihlâlleriyle sinir bozucu bir gerilime dönüşür.
*Kırmızı ışıkta geçen bir araç,
* Önünüze aniden kıran bir taşıt nedeniyle fren yapmak durumunda kalmanız, *Yaya geçidinde siz yayalara yol verecekken yandaki aracın hızla geçmesi, *Arkadaki aracında size niye yol veriyorsun? diye korna çalması,
*Aniden durup durak dışında yolcu alan bir dolmuş
*Yeşil yanınca hemen kornaya basan densizler,
*Sürat yapanlar,
*Makas atarak aşağılık duygusunu tatmin edenler,
*Ve daha sayısız, saygısız trafik ihlâller…
Sabahki huzurlu başlangıç yerini strese, öfkeye, gerilime, gerginliğe yol açıyor.
Bunun sonuçlarını düşünelim: İşinde verimsizlik, iş dışında gideceğiniz yerde anlayışsızlık, asabiyet, toplumsallık duygusunda hırpalanma vb.
İstisnasız, araçla yola giren herkes bu olumsuz ruh haline maruz kalıyor ve olumsuz etkileri gün içinde tüm çevreye, kente ve de tüm ülkeye yayılıyor.
Birkaç dakika öncelik için toplumu tehdit eden, trafiği terörize eden, yayaları tehdit eden ve bunca saygısızlığı belki yarım saatlik bir yolculuk içinde katlayarak tekrarlayan ne çok sürücüye hepimiz her gün şahidiz
Çok daha ötesinde, maddi hasarlara ve yaralanmalara, ölümlere neden olan saçma sapan kazalara değinmiyorum bile…
Henüz aylar önce, Adnan Menderes Bulvarı’ndaki acı kazayı hatırlayalım: Yurt dışında büyük başarılarla dolu öğrenimini sürdüren bir müzisyen kızımız, bir düşme sonrası incinmiş bacağı yüzünden yolun karşısına ağır adımlarla geçmeye çalışırken, dikkatsiz bir sürücünün kurbanı oldu. Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçısı olan anne ve babası, telafi edilemez acılarıyla yaşıyorlar şimdi.
Trafiğe çıkan herkes, her birimiz bir can taşırken, aynı zamanda dışardaki sayısız canlar için de bir tehdit olmayalım.
* * *
Uzun zaman bir Avrupa ülkesinde yaşayanlar, herkesin kurallara nasıl uyduğunu ve karşılıklı olarak birbirinin hakkına ve özellikle de yayalara nasıl saygılı olduğunu görmüşlerdir. Oralarda, kişilerin ruh halini olumsuz etkileyen trafik diye bir sorun yoktur. Konu basit: Herkes kurallara uymaktadır.
Peki bu kadar basit bir çözüm neden bizim ülkemizde de olmasın
Kurallara uyum, diğerlerinin hakkına saygı, kullandığın aracı bir psişik tatmin unsuru olarak görmeden, aracın gücünü kişisel travmalarına aracı kılmadan, üç dakika öncelik için hem kendi hayatını hem başkalarının hayatını tehdit etmeden yolculuk etmek çok mu
Teknolojiyle ilişki, bir imkân olarak teknolojiyi kullanmak bir kültür konusudur; bizzat kendimize ve ötekine, topluma ve hayata saygı meselesidir. Biz teknolojiyi kullanırken, teknolojinin bizi kullanmasına izin verdiğimiz anda insana ait, insanı tanımlayan bütün değerler imha oluyor; kendi aklımızı askıya aldığımızda makinanın aklına teslim oluyoruz
Sonuç: Aptalca, saçma sapan ucuz kazalar, yaralanmalar, acılarla yüklü ölümler…
- * * *
Son günlerde değerli emniyet güçlerinin, trafikteki kayıpları en aza indirmek, kurallara uyumu zorlamak için, ağırlaştırılan cezalara paralel olarak sıkı bir trafik kontrolü yaptıklarını gözlemliyoruz.
Kurallara uyanlar için bir sorun yok; durumdan şikayet edenler kurallara uymayanlardır. Onlar da toplumsal bir varlık olduklarını kabul etsinler, kurallara ve başkalarının haklarına saygılı olmayı denesinler; trafik kuralları herkesin, hepimizin haklarını eşit ölçüde korumak ve kollamak içindir; lütfen bu basit ama hayati durumu hepimiz kabul edelim
Üç-beş dakika için hayatları tehdit etmeyelim. Bunun için akla, vicdana, ahlâka uygun davranmak yeter; trafik kuralları bunu unutanlar için toplumsal bir hatırlatmadır.
Umarım emniyet güçlerimizin bu başarılı denetimleri aralıksız devam eder ve insanlarımız da trafikte kurallı davranmayı bir alışkanlık haline getirir.
Tüm insanımıza, hemşerilerime cezasız, kazasız, huzur ve sükunet içinde yolculuklar dilerken, bu alandaki en yakın yardımcılarımız olan emniyet güçlerimize teşekkür ederim.
HARUN ARSLAN 08 Haziran 2025