Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

“Lina Nasif”siz İlk Dinler Buluşması

Mersin her kentten insanların göçle geldiği bir kent. Tarihinde de Arap ülkelerinden, Avrupa’dan, hatta Amerika’dan gelen göçleri görüyoruz.  Mersin de göçle gelen insanları bağrına başmış, onları hoşgörü ve sevgi ile karşılamış bir kenttir. Mersin kuruluşundan beri çeşitli din, ırk ve milletlerin, dostça barış içerisinde yaşadıkları bir yer olmuştur.   1893 yılında Mersin’de 12 konsolosluk ve temsilcilik kurulmuştu. İngilizler, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar Mersin’e yerleşmişlerdi. Çok sayıda Suriyeli Arap Mersin’e göç edip,  Lazkiye mahallesi adı altında bir mahalle meydana getirmişlerdi. Romenlerin ve Giritlilerin de mahalleleri,  Çerkezlerin ve Arapların köyleri vardı.   Ekonomi, liman, ticaret geliştikçe insanların refah seviyesi artmış, ortak menfaatlerde birleşerek barış ve mutluluk içerisinde, kültürleri ve sosyal yaşantıları da gelişerek yaşamışlardır.   Hem Ortodoks kilisesi, hem de Katolik kilisesi açılmış,  ayrıca bir sinagog yapılmış, camilerle bir arada kentte barışı ve hoş görüyü yüz yıldır simgelemişler, kendi dil ve kültürlerinde okullar açıp eğitim yapmışlardır. *                     *                     * Türk, Kürt ve Arapların; Hıristiyanların ve Musevilerin, Müslümanların, Alevilerin yaşadığı; Çerkezlerin, Giritlilerin köylerinin,  Lazkiyelilerin, Romenlerin mahallelerinin bulunduğu bir Mersin her zaman barış ve hoşgörüde Türkiye’ye örnek olmuştur. Şehirde gezinirken Ulu Cami’den ya da Muğdat Hazretleri’nin sessiz bir nur içinde dinlendiği Muğdat Cami’inden yükselen ezan seslerini, Katolik ya da Ortodoks Kilisesi’nden çağıran çan seslerini duyarsınız. Tüm farklı inanışlara ait bu seslenişler, bu kentteki insanları kuşaklar boyunca bir ortak kültüre bağlamıştır. Siyaset başta olmak üzere, topluma dışardan taşınan kötücül hesaplar olmadığı zaman bu kentte yaşayan hemşerilerin inanç bağlamında birbirleriyle en küçük meselesi olmamıştır. Düğünlerden mezarlıklara, iş hayatından eğlence ortamlarına dolanan bu insanca ilişki geleneği hâlâ ve hep sürer, sürecektir. Hepimizin ve özellikle çocukluğu Mersin’de geçenlerimizin her kesimden dostları vardır. Bu dostlarınızla kimi zaman camide, kimi zaman kilisede, kimi zaman cem evinde ve kimi zaman da ayırımsız herkesin sonsuzluğa uyuduğu mezarlığımızda karşılaşırsınız. Bu gün çeşitli din ve mezheplere ait insanların aynı yerde yattığı Mersin Mezarlığı, orta yerindeki Şehitlikle de Dünya da benzeri olmayan bir mezarlık…   Bu hoşgörünün ve birlikteliğin somut bir yansıması, her yıl Mersin Mezarlığında yapılan Dinler Buluşması’dır. 23 yıldır burada Mersin’in barış meleği dediğimiz Lina Nasif’in çabalarıyla Dinler Buluşması düzenleniyor. Lina Nasif barış ve hoşgörü anlamında, bu güzel kentimizde bir güzel insanın, hepimizi şefkatiyle kutsayan bir kızkardeşin, bir ikon- hemşerimizin varlığı her şeyin özeti gibidir: İhtiyacı olan hemen herkesin ayırım gözetmeksizin yardımına koşan, cenazelerde hem cami avlusunda hem kilise bahçesinde hem de Cem Evi’nde  gördüğümüz  “Lina Nasif”imizi düşünelim...   Onun bu sessiz, kendiliğinden beliren yardımseverliği her birimizi uyaran ve çağıran bir iyilik çanıdır; bir ezan seslenişidir; bir Hz.Âli merhametidir;  çünkü Lina Nasif, bu kentin geleneğini kıymetle hatırlayan, hatırlatan bir Hz.İNSAN’dır… Çocukluğumun geçtiği Mersin Yoğurt Pazarı yakınındaki evimizin çatısından Lina Nasif Abla’yı görürdüm. Uzun yıllar onunla ve Hıristiyan ailesi ile komşuluğumuz oldu. Tüm ailesinde hissettiğim sevgiyi, dostluğu, hoşgörüyü, saygıyı hep mutlulukla hatırlarım. Lina Nasif  her dinden insanların nasıl bir arada olabileceğini, nasıl ayrım gözetmeksizin birbirlerine yardımda bulunulabileceğini bana öğretmiştir.  Aslında tüm kent, Mersin’de yaşayan herkes, hepimiz bu konuda ondan çok şey  öğrendik. O varlığıyla, çabasıyla, sessiz ama onur duyulacak haysiyet dolu kardeşliğiyle insanlığımızı çoğalttı.   Bugüne kadar 23 yıldır devam eden, Lina Nasif’in düzenlediği Dinler Buluşması etkinliğinin çoğuna katıldım; ilgili bir köşe yazısı yazdım.   İlk kez bu yıl, ölümünden sonra yapılıyor. Bu etkinlik birçok yönden önemli. Dünyada tek olmasının öneminden öte, her zaman en çok ihtiyaç duyduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik, hoşgörü duygularımızı güçlendirmesi ve barış içerisinde yaşamamıza katkı vermesi açısından değerlidir   Bir etkinliğin sürekliliği de çok değerli ki, etkinlik 23 yıldır yapılıyor. Bugüne kadar Lina Nasif’in gayretiyle sürdürülen etkinlik bundan sonra yapılmayabilirdi. Sevindiricidir ki Büyükşehir Belediyesi etkinliği sahiplendi ve bundan sonra  Büyükşehir organizasyonunda yapılması sözü verildi. Lina Nasif’siz bu ilk etkinlikte de Büyükşehir bu sınavı başarı ile verdi. Hatta bu yıl etkinlik her seferinden daha görkemli ve daha kalabalık katılımla gerçekleştirildi. Birçok Büyükşehir üst düzey bürokratın katılması da önemli idi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da İl Müftülüğü Temsilcisi, Cemevi Dedesi, Rum Ortodoks Kilisesi Pederi, Katolik Kilisesi Pederi, Mevlana Kültür ve Sanat Vakfı Onursal Başkanı katıldılar; dualarını ve konuşmalarını yaptılar. Barış, kardeşlik, hoşgörü ve sevgi mesajları verildi. Evrensel Dua okunarak etkinlik son buldu.   Dinler Buluşması, siyaset başta olmak üzere, inanç, hayat tarzı ve düşünce düzeyinde hemen her farklılığı ötekileştiren, uzlaşılmaz bir dille hayatı kirleten, küstah ve kibirli bir varoluş üzerinden aklı ve vicdanı kilitleyen söylemlere karşı bir insanca seslenişe ve duyuşa vesile olmaktadır.   Hemen her inancın kökensel hakikatinde mevcut olan bu kutsal sesleniş ve duyuş, zaten Mersin’in geleneğinde vardır; kuruluş hikayesiyle yoğrulu bir kültüre dayalıdır.   Salgın sonrası başta ekonomi olmak üzere çeşitli sorunlar yaşadığımız bugünlerde barış, hoşgörü, kardeşlik,  birliktelik gibi kavramlar daha çok önem kazanıyor. Görünen ve sözünü ettiğimiz anlamının ötesinde bu yönde de büyük ve derin bir anlam taşıyan bu etkinlik için Mersin Büyükşehir Belediyesine ve tüm emeği geçenlere minnetle teşekkür ediyorum. Bu kıymetli geleneğin ruhumuza ve kalbimize emanet ettiği iyicil hakikatler, dilerim gündelik hayatımızı hep yönlendirsin; yapılan etkinlik orada kalmasın ve yerlerden göklere uzanan bu merhamet ve kardeşlik sesleri hiç unutulmasın. İnsanlar doğarlar, yaşar ve ölürler. Lina Nasif’imiz de emaneti Rabbine teslim ederek ebedi âleme vasıl oldu; ama O’nun hayatıyla hepimize verdiği ders bu dünyada bir iyilik esintisi halinde hiç eksilmemelidir. Hayata, kendimize, geçmişe ve geleceğe lâyık bir ömür için geride bıraktıkları  kıymetle yaşatılmalı ve benimsenmelidir. Lina Nasif’imize rahmetler diliyor ve hayatımıza kattıkları için şükrediyorum…    Harun Arslan.....13 Temmuz 2022  
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2022 - Çarşamba

“Lina Nasif”siz İlk Dinler Buluşması

Mersin her kentten insanların göçle geldiği bir kent.

Tarihinde de Arap ülkelerinden, Avrupa’dan, hatta Amerika’dan gelen göçleri görüyoruz.  Mersin de göçle gelen insanları bağrına başmış, onları hoşgörü ve sevgi ile karşılamış bir kenttir.

Mersin kuruluşundan beri çeşitli din, ırk ve milletlerin, dostça barış içerisinde yaşadıkları bir yer olmuştur.

 

1893 yılında Mersin’de 12 konsolosluk ve temsilcilik kurulmuştu.

İngilizler, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar Mersin’e yerleşmişlerdi.

Çok sayıda Suriyeli Arap Mersin’e göç edip,  Lazkiye mahallesi adı altında bir mahalle meydana getirmişlerdi. Romenlerin ve Giritlilerin de mahalleleri,  Çerkezlerin ve Arapların köyleri vardı.

 

Ekonomi, liman, ticaret geliştikçe insanların refah seviyesi artmış, ortak menfaatlerde birleşerek barış ve mutluluk içerisinde, kültürleri ve sosyal yaşantıları da gelişerek yaşamışlardır.

 

Hem Ortodoks kilisesi, hem de Katolik kilisesi açılmış,  ayrıca bir sinagog yapılmış, camilerle bir arada kentte barışı ve hoş görüyü yüz yıldır simgelemişler, kendi dil ve kültürlerinde okullar açıp eğitim yapmışlardır.

*                     *                     *

Türk, Kürt ve Arapların; Hıristiyanların ve Musevilerin, Müslümanların, Alevilerin yaşadığı; Çerkezlerin, Giritlilerin köylerinin,  Lazkiyelilerin, Romenlerin mahallelerinin bulunduğu bir Mersin her zaman barış ve hoşgörüde Türkiye’ye örnek olmuştur.

Şehirde gezinirken Ulu Cami’den ya da Muğdat Hazretleri’nin sessiz bir nur içinde dinlendiği Muğdat Cami’inden yükselen ezan seslerini, Katolik ya da Ortodoks Kilisesi’nden çağıran çan seslerini duyarsınız. Tüm farklı inanışlara ait bu seslenişler, bu kentteki insanları kuşaklar boyunca bir ortak kültüre bağlamıştır.

Siyaset başta olmak üzere, topluma dışardan taşınan kötücül hesaplar olmadığı zaman bu kentte yaşayan hemşerilerin inanç bağlamında birbirleriyle en küçük meselesi olmamıştır. Düğünlerden mezarlıklara, iş hayatından eğlence ortamlarına dolanan bu insanca ilişki geleneği hâlâ ve hep sürer, sürecektir.

Hepimizin ve özellikle çocukluğu Mersin’de geçenlerimizin her kesimden dostları vardır.

Bu dostlarınızla kimi zaman camide, kimi zaman kilisede, kimi zaman cem evinde ve kimi zaman da ayırımsız herkesin sonsuzluğa uyuduğu mezarlığımızda karşılaşırsınız.

Bu gün çeşitli din ve mezheplere ait insanların aynı yerde yattığı Mersin Mezarlığı, orta yerindeki Şehitlikle de Dünya da benzeri olmayan bir mezarlık…

 

Bu hoşgörünün ve birlikteliğin somut bir yansıması, her yıl Mersin Mezarlığında yapılan Dinler Buluşması’dır.

23 yıldır burada Mersin’in barış meleği dediğimiz Lina Nasif’in çabalarıyla Dinler Buluşması düzenleniyor.

Lina Nasif barış ve hoşgörü anlamında, bu güzel kentimizde bir güzel insanın, hepimizi şefkatiyle kutsayan bir kızkardeşin, bir ikon- hemşerimizin varlığı her şeyin özeti gibidir: İhtiyacı olan hemen herkesin ayırım gözetmeksizin yardımına koşan, cenazelerde hem cami avlusunda hem kilise bahçesinde hem de Cem Evi’nde  gördüğümüz  “Lina Nasif”imizi düşünelim...

 

Onun bu sessiz, kendiliğinden beliren yardımseverliği her birimizi uyaran ve çağıran bir iyilik çanıdır; bir ezan seslenişidir; bir Hz.Âli merhametidir;  çünkü Lina Nasif, bu kentin geleneğini kıymetle hatırlayan, hatırlatan bir

Hz.İNSAN’dır

Çocukluğumun geçtiği Mersin Yoğurt Pazarı yakınındaki evimizin çatısından Lina Nasif Abla’yı görürdüm. Uzun yıllar onunla ve Hıristiyan ailesi ile komşuluğumuz oldu. Tüm ailesinde hissettiğim sevgiyi, dostluğu, hoşgörüyü, saygıyı hep mutlulukla hatırlarım.

Lina Nasif  her dinden insanların nasıl bir arada olabileceğini, nasıl ayrım gözetmeksizin birbirlerine yardımda bulunulabileceğini bana öğretmiştir.  Aslında tüm kent, Mersin’de yaşayan herkes, hepimiz bu konuda ondan çok şey  öğrendik. O varlığıyla, çabasıyla, sessiz ama onur duyulacak haysiyet dolu kardeşliğiyle insanlığımızı çoğalttı.

 

Bugüne kadar 23 yıldır devam eden, Lina Nasif’in düzenlediği Dinler Buluşması etkinliğinin çoğuna katıldım; ilgili bir köşe yazısı yazdım.

 

İlk kez bu yıl, ölümünden sonra yapılıyor.

Bu etkinlik birçok yönden önemli.

Dünyada tek olmasının öneminden öte, her zaman en çok ihtiyaç duyduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik, hoşgörü duygularımızı güçlendirmesi ve barış içerisinde yaşamamıza katkı vermesi açısından değerlidir

 

Bir etkinliğin sürekliliği de çok değerli ki, etkinlik 23 yıldır yapılıyor.

Bugüne kadar Lina Nasif’in gayretiyle sürdürülen etkinlik bundan sonra yapılmayabilirdi. Sevindiricidir ki Büyükşehir Belediyesi etkinliği sahiplendi ve bundan sonra  Büyükşehir organizasyonunda yapılması sözü verildi.

Lina Nasif’siz bu ilk etkinlikte de Büyükşehir bu sınavı başarı ile verdi.

Hatta bu yıl etkinlik her seferinden daha görkemli ve daha kalabalık katılımla gerçekleştirildi.

Birçok Büyükşehir üst düzey bürokratın katılması da önemli idi.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da İl Müftülüğü Temsilcisi, Cemevi Dedesi, Rum Ortodoks Kilisesi Pederi, Katolik Kilisesi Pederi, Mevlana Kültür ve Sanat Vakfı Onursal Başkanı katıldılar; dualarını ve konuşmalarını yaptılar.

Barış, kardeşlik, hoşgörü ve sevgi mesajları verildi. Evrensel Dua okunarak etkinlik son buldu.

 

Dinler Buluşması, siyaset başta olmak üzere, inanç, hayat tarzı ve düşünce düzeyinde hemen her farklılığı ötekileştiren, uzlaşılmaz bir dille hayatı kirleten, küstah ve kibirli bir varoluş üzerinden aklı ve vicdanı kilitleyen söylemlere karşı bir insanca seslenişe ve duyuşa vesile olmaktadır.

 

Hemen her inancın kökensel hakikatinde mevcut olan bu kutsal sesleniş ve duyuş, zaten Mersin’in geleneğinde vardır; kuruluş hikayesiyle yoğrulu bir kültüre dayalıdır.

 

Salgın sonrası başta ekonomi olmak üzere çeşitli sorunlar yaşadığımız bugünlerde barış, hoşgörü, kardeşlik,  birliktelik gibi kavramlar daha çok önem kazanıyor.

Görünen ve sözünü ettiğimiz anlamının ötesinde bu yönde de büyük ve derin bir anlam taşıyan bu etkinlik için Mersin Büyükşehir Belediyesine ve tüm emeği geçenlere minnetle teşekkür ediyorum.

Bu kıymetli geleneğin ruhumuza ve kalbimize emanet ettiği iyicil hakikatler, dilerim gündelik hayatımızı hep yönlendirsin; yapılan etkinlik orada kalmasın ve yerlerden göklere uzanan bu merhamet ve kardeşlik sesleri hiç unutulmasın.

İnsanlar doğarlar, yaşar ve ölürler. Lina Nasif’imiz de emaneti Rabbine teslim ederek ebedi âleme vasıl oldu; ama O’nun hayatıyla hepimize verdiği ders bu dünyada bir iyilik esintisi halinde hiç eksilmemelidir. Hayata, kendimize, geçmişe ve geleceğe lâyık bir ömür için geride bıraktıkları  kıymetle yaşatılmalı ve benimsenmelidir.

Lina Nasif’imize rahmetler diliyor ve hayatımıza kattıkları için şükrediyorum… 

 

Harun Arslan.....13 Temmuz 2022

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.