Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Mersin Mahalle Baskısı

Geçtiğimiz hafta “Korona Fırsatçılarının Mersin’e zararı” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Ülkemizin karşılaştığı her felakette, genelde siyasi amaçlı yapılan sosyal paylaşım, eleştiri ve halkın paniğe kapılmasına yol açacak yanlış bilgilerden söz etmiştim. Gerçekte bir kısmı siyasi amaçlı, bir kısmı müzmin ve dar çevreci anlayışla, bir kısmı da yalnızca kentten sağlayacakları kişisel rantını düşünerek bu tür faaliyetlerde bulunanlardan ve bunun sonunda da kentin gelişmesinin engellendiğinden söz etmiştim. Mersin gibi dünyada pek az kente nasip olan, her türlü zenginliğe sahip bir kentin tüm bu fırsatlardan yararlanamamasını ve gelişmemesini kabullenmek mümkün değil.   Yazımı sosyal medyada 3.500 kişi, internet siteleri, yazılı basın ve çeşitli paylaşımlarla da bir o kadar kişi okudu. Sonuç olarak sosyal medyada yazıyı okuyanlardan 380 kişinin beğendiğini 10 kişinin beğenerek kendi sitelerinde paylaştığını görüyorum. 28 kişi yorum yapıyor. Bunlardan 25’i yazıyı öfkeyle eleştiriyor, hatta eleştiri sınırlarını da aşıyorlar. Verimli ve iyi niyetli eleştiri yapan yalnızca 3 kişi… İlginçtir; birçok kişi özel olarak yazıyor ve yazının ne kadar isabetli olduğunu, Mersin’in perde arkasındaki bir kaç düzine kişi yüzünden gelişemediğini gördüklerini, hatta bildikleri daha vahim gerçeklerin olduğunu yazıyorlar.   Demek ki muhalif kimliği ağır basan Mersin’de çok önemli bir mahalle baskısı var! Onlar kentin ekonomisine katkı verecek yatırımları en ağır şekilde eleştirirler, engellemeye, geciktirmeye çalışırlar. Korona, 15 Temmuz Darbe Girişimi, Gezi Olayları gibi süreçlerde halkın paniğe kapılmasına yol açacak paylaşımlarda ve yalan haberlerde bulunabilirler. Kendi küçük menfaatleri uğruna kentin gelişmesinin önünde dururlar. Ama tüm bu görüşlere karşı olanlar, kentin gelişmesini isteyenler, kentin zenginliklerinden istifade edip kendi refah seviyelerinin artmasını hatta iş ve aş bekleyen insanlar ise maalesef bu ağır mahalle baskısından dolayı sessiz kalırlar. Hızla hatırlayalım:     *Bu kentte Havaalanı ve Kazanlı Turizm Projelerinin iptali için Danıştay’a davalar açıldığını, *Balık çiftliklerinin 10 yıl geciktirilerek milyarlık bir yatırımın başka ülkeler kaydığını, *Alman Vakıfları yüzünden engellenen Seka Tersane Projesi ile dolaylı 20 bin kişinin yararlanmasının engellendiği, *Kent merkezine yapılacak bir 5 yıldızlı otelden yer alanının sit alanı ilan edilmesi ile vazgeçildiği, *Lojistik merkezin nasıl önünün tıkandığı vb.  daha da uzatacağımız bir listenin olduğu gerçeğini görelim ve bunları sorgulamasını yapalım.   Bugüne kadar kentin gelişmesini isteyerek sesini yükselten bazı kent dinamiklerinin yine mahalle baskısı ile nasıl sessiz kaldıklarını ve köşelerine çekildiklerini ibretle gördük. Özellikle de bazı değerlere mutlak sahiplik iddiasındaki kimi çığırtkanlar, olmadık yanlışlar yaparlar ve farklı düşünenler üzerinde moral baskı oluştururlar. Bunlar sanki gelişmenin, ilerlemenin bizzat mülkiyetine sahiptirler; kendilerine aykırı gelenleri aforoz ederler. Oysa bu çevrelerin geniş bir hemşeri kesimince eleştirildiğini biliriz; hatta bizzat kendi çalışma çevrelerinden, yakınlarından ağır eleştiriler işitiriz; ama bunları seslendirmeye, konuşup yazmaya cesaret edemezler; çünkü mahalle baskısı denilen karanlık güç buna izin vermez. Mersinde çoğu kurum ve kuruluş bu sıkıntıyla çalışır; insanlar bunu bilir ve hayat da böyle devam eder gider! Oysa birazcık cesaret, öz saygı ve eleştirel vicdan bütün bu kirli yapıyı ortadan kaldırmaya yeter. Kişisel ya da kurumsal olarak mahalle baskısı oluşturan kesimlere müzakere mantığıyla cevap vermek bir ahlâk ve onur meselesi olmak yanında, kentin gelişimi için zorunludur.   HARUN ARSLAN......26 Haziran 2020
Ekleme Tarihi: 26 Haziran 2020 - Cuma

Mersin Mahalle Baskısı

Geçtiğimiz hafta “Korona Fırsatçılarının Mersin’e zararı” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım.

Ülkemizin karşılaştığı her felakette, genelde siyasi amaçlı yapılan sosyal paylaşım, eleştiri ve halkın paniğe kapılmasına yol açacak yanlış bilgilerden söz etmiştim.

Gerçekte bir kısmı siyasi amaçlı, bir kısmı müzmin ve dar çevreci anlayışla, bir kısmı da yalnızca kentten sağlayacakları kişisel rantını düşünerek bu tür faaliyetlerde bulunanlardan ve bunun sonunda da kentin gelişmesinin engellendiğinden söz etmiştim.

Mersin gibi dünyada pek az kente nasip olan, her türlü zenginliğe sahip bir kentin tüm bu fırsatlardan yararlanamamasını ve gelişmemesini kabullenmek mümkün değil.

 

Yazımı sosyal medyada 3.500 kişi, internet siteleri, yazılı basın ve çeşitli paylaşımlarla da bir o kadar kişi okudu.

Sonuç olarak sosyal medyada yazıyı okuyanlardan 380 kişinin beğendiğini 10 kişinin beğenerek kendi sitelerinde paylaştığını görüyorum.

28 kişi yorum yapıyor. Bunlardan 25’i yazıyı öfkeyle eleştiriyor, hatta eleştiri sınırlarını da aşıyorlar.

Verimli ve iyi niyetli eleştiri yapan yalnızca 3 kişi…

İlginçtir; birçok kişi özel olarak yazıyor ve yazının ne kadar isabetli olduğunu, Mersin’in perde arkasındaki bir kaç düzine kişi yüzünden gelişemediğini gördüklerini, hatta bildikleri daha vahim gerçeklerin olduğunu yazıyorlar.

 

Demek ki muhalif kimliği ağır basan Mersin’de çok önemli bir mahalle baskısı var!

Onlar kentin ekonomisine katkı verecek yatırımları en ağır şekilde eleştirirler, engellemeye, geciktirmeye çalışırlar.

Korona, 15 Temmuz Darbe Girişimi, Gezi Olayları gibi süreçlerde halkın paniğe kapılmasına yol açacak paylaşımlarda ve yalan haberlerde bulunabilirler.

Kendi küçük menfaatleri uğruna kentin gelişmesinin önünde dururlar.

Ama tüm bu görüşlere karşı olanlar, kentin gelişmesini isteyenler, kentin zenginliklerinden istifade edip kendi refah seviyelerinin artmasını hatta iş ve aş bekleyen insanlar ise maalesef bu ağır mahalle baskısından dolayı sessiz kalırlar.

Hızla hatırlayalım:

 

 

*Bu kentte Havaalanı ve Kazanlı Turizm Projelerinin iptali için Danıştay’a davalar açıldığını,

*Balık çiftliklerinin 10 yıl geciktirilerek milyarlık bir yatırımın başka ülkeler kaydığını,

*Alman Vakıfları yüzünden engellenen Seka Tersane Projesi ile dolaylı 20 bin kişinin yararlanmasının engellendiği,

*Kent merkezine yapılacak bir 5 yıldızlı otelden yer alanının sit alanı ilan edilmesi ile vazgeçildiği,

*Lojistik merkezin nasıl önünün tıkandığı vb.

 daha da uzatacağımız bir listenin olduğu gerçeğini görelim ve bunları sorgulamasını yapalım.

 

Bugüne kadar kentin gelişmesini isteyerek sesini yükselten bazı kent dinamiklerinin yine mahalle baskısı ile nasıl sessiz kaldıklarını ve köşelerine çekildiklerini ibretle gördük.

Özellikle de bazı değerlere mutlak sahiplik iddiasındaki kimi çığırtkanlar, olmadık yanlışlar yaparlar ve farklı düşünenler üzerinde moral baskı oluştururlar. Bunlar sanki gelişmenin, ilerlemenin bizzat mülkiyetine sahiptirler; kendilerine aykırı gelenleri aforoz ederler. Oysa bu çevrelerin geniş bir hemşeri kesimince eleştirildiğini biliriz; hatta bizzat kendi çalışma çevrelerinden, yakınlarından ağır eleştiriler işitiriz; ama bunları seslendirmeye, konuşup yazmaya cesaret edemezler; çünkü mahalle baskısı denilen karanlık güç buna izin vermez.

Mersinde çoğu kurum ve kuruluş bu sıkıntıyla çalışır; insanlar bunu bilir ve hayat da böyle devam eder gider!

Oysa birazcık cesaret, öz saygı ve eleştirel vicdan bütün bu kirli yapıyı ortadan kaldırmaya yeter.

Kişisel ya da kurumsal olarak mahalle baskısı oluşturan kesimlere müzakere mantığıyla cevap vermek bir ahlâk ve onur meselesi olmak yanında, kentin gelişimi için zorunludur.

 

HARUN ARSLAN......26 Haziran 2020

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.