Yerel seçimin çok yaklaşmasına rağmen,  Mersin’de tahmin yapmak hâlâ çok zor. Her gün yeni senaryolar, yeni birliktelikler, yeni algı sunumları, yalan- yanlış haberler… ve kafalarımız giderek karışıyor, karıştırılıyor.   Partiler arasındaki Cumhur ve Millet ittifakları bazı illerde sorunsuz, bazı illerde az sorunlu, çok az ilde de sorunlu olarak gündemimizde.   Tüm Türkiye’de ittifaklarda en büyük sorunun Mersin üzerinden yaşandığı, sürecin de giderek çapraşık bir hâl alacağı açıkça görülüyor. Mersin;  Ak Parti, CHP, MHP ve HDP’nin birbirine yakın oy aldığı Türkiye’nin tek ili. Geçtiğimiz son 4 yerel seçimi  hatırlayalım: Yakın  siyasi güçteki partiler arasında seçim her zaman olaysız, barış içerisinde, huzurlu geçmiştir. Seçimden sonra da sonuçlar kabullenilmiş, aynı ortam sürmüştür. Kamplaşma, kavga olmamıştır. Herkes kendi partisine oy vermiş ve sonucu da demokratik bir olgunlukla karşılamıştır.   Bugün ise Türkiye’de ki hiçbir ile benzemeyen, tamamen farklı bir durum vardır Mersin’de. Mersinliler ittifaklara sıcak bakmamaktadır. Mersin’in özel durumunda, kendi siyasi görüşlerinin dışında bir adayı kabullenmek Mersinliler için zor gelecek, hatta sindirilmesi mümkün olmayacaktır.  Bunun sıkıntıları hem seçim döneminde, hem de seçimden sonra hissedilecek ve yok yere bu barış ve hoşgörü kentinde bir kamplaşma oluşacaktır.   MHP ile Ak Parti arasında ittifak ilan edilince 5. Parti durumundaki MHP’den bir tepki gelmese de, Ak Parti tabanından ciddi bir tepki doğdu. Kuruluşundan beri Mersin’de yerel yönetimi kazanamayan Ak Parti’nin, bu dönem kazanabileceği beklentisi ve bu fırsatın kaybedilmemesi fikri ağır bastı. İlginçtir; Ak Parti yönetimi her zamanki gibi buna sessiz ve tepkisiz kaldı. Zaten  Ak Parti yönetiminin Mersin’i kazanmak istemediğini ve ciddi bir çalışma yapmadıklarını  onlarca yazımda  ifade etmeye çalıştım. Genel Merkez, bazı ilçe başkanlarının istifa edip aday adayı olmasını isteyerek, en azında bir seçim çalışmasının başlamasını sağlamış oldu.   CHP de ise Mersin’de ittifak olma ihtimali bile tabanda büyük bir tepkiye yol açtı. Burada Ak Parti’nin aksine, parti yönetimi de buna şiddetle karşı çıktı. Genel Merkez Mersin için bir karar vermeyi sürekli ertelemek durumunda kaldı.   MHP ise en güçlü olduğu illerden biri olan Mersin’de üçe bölünmüş durumda ve en güçsüz parti durumunda.   Şimdi her iki ittifak tarafının da kesin karar vermekte en çok zorlandığı az il Mersin. Öyle görünüyor ki her iki taraf,  birbirinin hamlesini bekliyor. Eğer bir taraf bir adayda birleşip onu destekleyecekse, diğeri de aynısını yapacak. Maalesef bu durum kentimizde ciddi bir kamplaşmaya yol açacak ve gelecekte barış ve hoşgörü kentinin bu ortamı tehlikeye girecek. Bu ciddi bir sorumluluktur. Şimdi Mersin’de her siyasi görüşten vatandaş kendi partisinin aday göstermesini istiyor. O zaman Mersin’de gösterilen MHP ve İYİ Parti adaylarından sonra Ak Parti, CHP ve HDP de kendi adaylarını açıklamalıdır. Adaylar bir an önce seçim çalışmalarına başlamalıdır.  Kendilerini tanıtırlar, projelerini anlatırlar, halkımız da kime inanıyor ve kimi beğeniyorsa ona oyunu verir. Seçim biter; Mersin’de eskiden olduğu gibi barış ve hoşgörü içerisinde yaşam sürer.* Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Yörüklerin, Alevilerin, Hıristiyanların ve Türkiye’nin her ilinden göç ederek gelen insanların yaşadığı Mersin, bugüne kadar bu sosyal zenginliğini barış içerisinde korumuştur. Umarım her parti kendi adayını gösterir ve Mersin’de ki geleneksel barış ve hoşgörü iklimi sürer. Tabii tüm bunlarla beraber Mersin’in artık bir köy ve kasaba anlayışı ile yönetilemeyeceği bilinmelidir. Dünyayı tanıyan, vizyon sahibi, yabancı dil bilen, geçmişinde başarıları olan, devlet işleyişini tanıyan bir adayla ancak Mersin kaybettiği yılları telafi eder ve sahip olduğu zenginliklerle de daha da ileri gidebilir.