Aylardır salgınla yeterli mücadelenin yapılmadığını; ihmalleri ve eksiklikleri, yapılması gerekenleri ısrarla yazıyorum. Aynı fikirde olan, destek notları ileten, endişe duyan çok sayıda hemşerimiz duyarlılık gösterse de maalesef karar vericiler,  kurumsal sorumluluk taşıyanlar kayıtsız kaldılar ve bildikleri yolda ısrar ettiler. Bu konuda en başta Büyükşehir ve İlçe Belediyelerine,  Kent Konseylerine ve STK’lara görev düşüyordu. Kent Konseyleri, artık  klasikleşen ve kamuoyunda sıfır ilgi toplayan çevreci bahanelerle önemli yatırımlara “Hayır!” peşinde koşarken; Büyükşehir Belediyesi de salgın yokmuşçasına kültür ve sanat(?) etkinlikleri ile ve süsleme işleri ile uğraştı. En sonunda da Kadınlar Günü’nde yapılan etkinlikler ve sorumsuzca toplanan kalabalıklar, benim için bardağı taşıran son damla oldu. Pandemiyle mücadele kapsamındaki zorunlu kısıtlar nedeniyle esnaf kan ağlarken, çocuklarımız eğitimleriyle ilgili dramatik kayıplar yaşarken, sorumlu hemşerilerimiz kendilerini evlerine kapatmışken, en önde sorumlu olan kurumlardaki bu rahatlık, hiçbir kalıcı faydası olmayan vitrin çalışmalarıyla, sergi açılışlarıyla, pazarlar açarak kalabalıklar oluşturma gayreti nedir? Nasıl bir hesap ve beklenti söz konusudur? Aklımız, kalbimiz yoruldu; ama aynı ciddiyetten uzak sorumsuzluk ısrarla devam ettiriliyor! Artık salgınla ilgili yazmamak herhalde en doğrusu.   Evet; Mersin kaderine terk edildi; daha doğrusu salgına teslim edildi. Bu nedenle, başta hayatını kaybeden hemşerilerimizin acısı olmak üzere, ekonomik sıkıntıyı artık taşıyamaz haldeki esnafımıza, öğrencilerimize, kurallara uyan sorumlu hemşerilerimize iki cümlelik bir açıklama, mazeret ya da gerekçe borcu olanları kamu vicdanına teslim ediyorum. Devletimizin bu süreçteki yüz milyarları aşan ekonomik destek çalışmaları boşa gidiyor; en son aşılama konusunda dünyaya örnek bir başarı sağlayan Sağlık Bakanlığının ve İç İşleri Bakanlığının büyük özveriyle taşıdıkları yük boşa gidiyor; bizlere derman ararken hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın trajik hikayeleri boşa gidiyor… Pandemiyle ilgili son sayısal verilerin temel sorumluları kimdir? Buna birileri cevap vermelidir! Bu kent, bu kentte yaşayan insanlar bunu hak etmiyor!    Tekrar eski düzene, olağan hayatımıza dönmek için çırpınıyoruz; işyerleri tekrar kapanmasın, çocuklarımız eğitimlerine olağan koşullarda devam etsin, birbirimize dokunalım, yaşlı insanlarımız torunlarını kucaklasın artık istiyoruz; ama siz “ Hayır!” diyenler; bu berbat süreç, insana aykırı dönem devam etsin diyenler! Gerçekten hesabınız nedir?     Yollarda gördüğümüz maske takmayanlar, sosyal mesafeye uymayanlar, kurallara uymayan işyerleri ve bunları denetlemeyenler…  salgının, bundan doğan kayıpların ve telafisi imkânsız acıların sorumlusudur. *                     *                     * Bu arada;  yazılarıma kurumsal düzeyde  duyarlılık gösteren ve benimle görüşerek önerileri dikkate alan Valilik ve Emniyet makamlarına; bilhassa benimle aynı endişeyi taşıyan, bizzat arayarak dertleşen, mesaj atan, kamusal vicdan sahibi hemşerilerime teşekkür ederim. İklimiyle, insanlarıyla, tarihiyle, deniziyle sıcak ve olumlu bir kent olan Mersin’imiz, ne yazık ki yine her konuda  “müzmin muhalif(?)”   yapısını gösteriyor; aklına, vicdanına, kamusal ahlakına emanet edilen konularda iyi sınav veremiyor. Artık salgınla yaşayacağımız daha uzun günlere ve yaratacağı sağlıkla ve ekonomiyle ilgili sorunlara bireysel olarak alışmaktan başka çaremiz kalmadı. İnsanların bir anlamda kaderlerini seçtiklerine inanılır; demokratik seçimler yanında çoğu kararlarımız ve seçimlerimiz bunu gösterir. Pandemi konusunda da hak ettiğimizi yaşıyoruz, yaşayacağız. Mersin’e, Mersin’in güzel insanlarına geçmiş olsun…   HARUN ARSLAN......11 Mart 2021