Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Seyyar Satıcılar Da Yaşamalı !

Geçtiğimiz Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı’nda seyyar satıcıların durumu konusu görüşüldü, çeşitli önerilerde bulunuldu. Çok sayıda Mersinli, meclis toplantısını izledi. Tabii bunların arasında özellikle Esnaf Odası Başkanı’nın olması gerekirdi; ama maalesef yoktu.   Mersin’de ekonominin zayıf olduğu, ticaretin azaldığı dönemlerde esnafların şikayetlerinin karşılanması kaygısıyla, Esnaf Odası bir bildiri yayınlar ve seyyar satıcıları suçlardı.   Bir zaman Esnaf Odası hem Valiliği hem de Büyükşehir Belediyesi’ni etkileyip arkasına alarak, ama herhangi bir çözüm de bulmadan seyyar satıcılarla mücadelede onları yok etme yoluna girdiğini hatırlarız. Mersin’de ticaretin bu duruma gelmesinde, son ana kadar kayıtsız kalan Esnaf Odaları, Ticaret Odası, Belediyeler kendi kusurlarını örtbas edip, suçu seyyar satıcılara yükleyerek bir seyyar satıcı imha kampanyası başlatmışlardı.   Mersin’de kent merkezine AVM’ler yapılırken Esnaf Odası seyirci kalmış, esnaflarla ilgili herhangi bir konuda köklü bir çözümde bulamamıştır. AVM’ler yüzlerce esnafın işyerini kapatmasına sebep olmuştur. Şimdi bu seyyar satıcıların bir kısmının, belki de daha önce işyeri sahibi esnaflar olabileceğini unutmayalım. Çaresiz kalan insanlar parklarda çekirdek ve mısır satma, uçurtma yapıp satma, çöplerden plastik toplama gibi işlerle geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar.   Bu kentin zenginliklerini ve imkanlarını kentin insanlarına kullandırabilme vizyonundan eksik olan yöneticilerin, bunda suçu büyüktür. Kent Merkezine “Büyük Alışveriş Merkezleri” yapılırken maalesef bu Başkanlar yeterli tepkiyi gösteremediler. Kentin içerisinde yavaş yavaş küçük esnaf kayboldu. Büyük mağazalarla rekabet edebilecek yeterli sermaye ve güçte olamayınca işlerini bırakmak durumunda kaldılar. Peki bu insanlar şimdi ne yapıyorlar, nasıl geçiniyorlar, ailelerini nasıl geçindiriyorlar ?  “Herkes bir engelli adayıdır” sözünün doğruluğu gibi, “Herkes  bir seyyar satıcı adayıdır”. Eminim ki hiç kimse isteyerek seyyar satıcılık yapmamaktadır. Şartlar buna mecbur bırakmıştır. Bu kişiler de yaşamak ve ailelerini geçindirmek mecburiyetindedirler. Seyyar satıcılık yaptırılmadığı takdirde bunun çok olumsuz ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceği ve kentimizde suç oranının artacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Özellikle bugünlerde bu durum daha çok hassasiyet ve önem kazanıyor.   Şimdi Büyükşehir Belediyesi’nin seyyar satıcılar için bir çözüm yolu üretmeye çalışıyor. Bu durum desteklenmeli ve yeni çözüm önerileri düşünülmelidir.   Kent içerisindeki AVM ler konusunda Esnaf Odası Başkanı’nın rutin aralıklarla AVM’leri kapattıracağız demecini son 10 yıldır görürüz. Tabii netice yoktur. Başında AVM lerin kent dışına kurulması sağlansaydı, bu sorunlar olmazdı.   Daha önceki yazılarımda da önermiştim; madem Büyük Alışveriş Merkezleri kentin içine kuruluyor ve kuruldukları bölgeyi bir merkez haline getirip diğer bölgeleri önemsizleştiriyorsa, o zaman bu alışveriş merkezleri çevresine seyyar satıcılar toplanmalı, burada satış yapmaları için de uygun şartlar oluşturulmalıdır. Bir semt pazarının, ya da “Salı Pazarı” denen kurumsal yapının bir günlüğüne bir alışveriş merkezinin tam önüne kurulduğunu veya seyyar satıcıların burada toplandıklarını ve bununla bir mesaj verildiğini düşünün…   Eğer Belediye Başkanları cesaret ederek böyle bir girişimde bulunabilirlerse bunun sonucunda AVM’lerde işyerlerinin ödemede güçlük çektikleri kiraları da makul bir seviyeye gelebilir. Böylece AVM içindeki işyerleri de zarar görmeyecektir.   Eski yazılarımda Tarsus örneğini vermiştim. Tarsus’ta köşe başlarında estetik bir şekilde bakır kaplamalı küçük seyyar tezgahların yapıldığını ve burada seyyar esnafların satış yaptıklarını biliyorum. Benzer bir sistem yapılabilir ve özellikle AVM ‘lerin çevresindeki boş alanlara seyyar tezgahlar yerleştirilerek yüzlerce insana iş sağlanıp aileleri ile binlerce insanın geçimi sağlanmış olur. Buna modern bir kent anlayışında karşı çıkanlar olacaktır. Fakat öncelik bir kentte aç, yoksul ve işsiz insanların olmamasıdır.   2013 yılında simit satma uğruna kendini yakan ve bir süre tedavi gördükten sonra ölen simitçi ile ilgili iki yazı yazmıştım. Sanırım çoktan unutulmuştur.   Uzun zamandır sözünü ettiğim Yeni Pazar semtindeki  her türlü 2. El eşyanın satıldığı pazara insanlarımız ve özellikle Oda Başkanlarımız bir kez gelseler bu kentin gerçeklerini görecek ve öteki Mersin’i anlayacaklardır. Gelin bu sorunu kaba bir kent estetiği olmaktan öte, acılı bir sosyal sorun düzeyinde ele alalım; kırıcı zabıta önlemleriyle değil, kalıcı ve kurumsal çözümler üretelim. Bunun için gerekirse bir çözüm komisyonu oluşturalım; ilgili kurumsal yapılar halka açık toplantılarda bu konuyu tartışarak kamuoyunda bir irade oluşmasına çalışsınlar. Yineleyelim: Bu mesele insanların geçimleriyle, ekmek kaygılarıyla doğrudan ilgilidir. Hepimizin bu konunun çözümünde sosyal kaygıları da gözeten düşüncelerimiz olabilir, vardır. Bir toplum olmak böylesi dayanışmayı gerektirir. Bu insanlar bizim insanlarımızdır, kardeşlerimizdir. Onları anlamak, sıkıntılarına çağa, hayata, insana ve Mersin’e yakışır bir çözüm bulmak zorundayız. Toplumsal dayanışmaya en çok ihtiyacımız olan şu sıkıntılı günlerde, gelin tüm ilkeye model olacak bir çözüm için el ele verelim, konuşalım, tartışalım ve bu hemşerilerimizi kırmayalım.   HARUN ARSLAN......2 Ekim 2019      
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2019 - Çarşamba

Seyyar Satıcılar Da Yaşamalı !

Geçtiğimiz Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı’nda seyyar satıcıların durumu konusu görüşüldü, çeşitli önerilerde bulunuldu.

Çok sayıda Mersinli, meclis toplantısını izledi. Tabii bunların arasında özellikle Esnaf Odası Başkanı’nın olması gerekirdi; ama maalesef yoktu.

 

Mersin’de ekonominin zayıf olduğu, ticaretin azaldığı dönemlerde esnafların şikayetlerinin karşılanması kaygısıyla, Esnaf Odası bir bildiri yayınlar ve seyyar satıcıları suçlardı.

 

Bir zaman Esnaf Odası hem Valiliği hem de Büyükşehir Belediyesi’ni etkileyip arkasına alarak, ama herhangi bir çözüm de bulmadan seyyar satıcılarla mücadelede onları yok etme yoluna girdiğini hatırlarız.

Mersin’de ticaretin bu duruma gelmesinde, son ana kadar kayıtsız kalan Esnaf Odaları, Ticaret Odası, Belediyeler kendi kusurlarını örtbas edip, suçu seyyar satıcılara yükleyerek bir seyyar satıcı imha kampanyası başlatmışlardı.

 

Mersin’de kent merkezine AVM’ler yapılırken Esnaf Odası seyirci kalmış, esnaflarla ilgili herhangi bir konuda köklü bir çözümde bulamamıştır. AVM’ler yüzlerce esnafın işyerini kapatmasına sebep olmuştur. Şimdi bu seyyar satıcıların bir kısmının, belki de daha önce işyeri sahibi esnaflar olabileceğini unutmayalım.

Çaresiz kalan insanlar parklarda çekirdek ve mısır satma, uçurtma yapıp satma, çöplerden plastik toplama gibi işlerle geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar.

 

Bu kentin zenginliklerini ve imkanlarını kentin insanlarına kullandırabilme vizyonundan eksik olan yöneticilerin, bunda suçu büyüktür.

Kent Merkezine “Büyük Alışveriş Merkezleri” yapılırken maalesef bu Başkanlar yeterli tepkiyi gösteremediler. Kentin içerisinde yavaş yavaş küçük esnaf kayboldu. Büyük mağazalarla rekabet edebilecek yeterli sermaye ve güçte olamayınca işlerini bırakmak durumunda kaldılar. Peki bu insanlar şimdi ne yapıyorlar, nasıl geçiniyorlar, ailelerini nasıl geçindiriyorlar ?

 “Herkes bir engelli adayıdır” sözünün doğruluğu gibi, “Herkes  bir seyyar satıcı adayıdır”.

Eminim ki hiç kimse isteyerek seyyar satıcılık yapmamaktadır. Şartlar buna mecbur bırakmıştır.

Bu kişiler de yaşamak ve ailelerini geçindirmek mecburiyetindedirler.

Seyyar satıcılık yaptırılmadığı takdirde bunun çok olumsuz ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceği ve kentimizde suç oranının artacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Özellikle bugünlerde bu durum daha çok hassasiyet ve önem kazanıyor.

 

Şimdi Büyükşehir Belediyesi’nin seyyar satıcılar için bir çözüm yolu üretmeye çalışıyor. Bu durum desteklenmeli ve yeni çözüm önerileri düşünülmelidir.

 

Kent içerisindeki AVM ler konusunda Esnaf Odası Başkanı’nın rutin aralıklarla AVM’leri kapattıracağız demecini son 10 yıldır görürüz.

Tabii netice yoktur. Başında AVM lerin kent dışına kurulması sağlansaydı, bu sorunlar olmazdı.

 

Daha önceki yazılarımda da önermiştim; madem Büyük Alışveriş Merkezleri kentin içine kuruluyor ve kuruldukları bölgeyi bir merkez haline getirip diğer bölgeleri önemsizleştiriyorsa, o zaman bu alışveriş merkezleri çevresine seyyar satıcılar toplanmalı, burada satış yapmaları için de uygun şartlar oluşturulmalıdır.

Bir semt pazarının, ya da “Salı Pazarı” denen kurumsal yapının bir günlüğüne bir alışveriş merkezinin tam önüne kurulduğunu veya seyyar satıcıların burada toplandıklarını ve bununla bir mesaj verildiğini düşünün…

 

Eğer Belediye Başkanları cesaret ederek böyle bir girişimde bulunabilirlerse bunun sonucunda AVM’lerde işyerlerinin ödemede güçlük çektikleri kiraları da makul bir seviyeye gelebilir. Böylece AVM içindeki işyerleri de zarar görmeyecektir.

 

Eski yazılarımda Tarsus örneğini vermiştim. Tarsus’ta köşe başlarında estetik bir şekilde bakır kaplamalı küçük seyyar tezgahların yapıldığını ve burada seyyar esnafların satış yaptıklarını biliyorum.

Benzer bir sistem yapılabilir ve özellikle AVM ‘lerin çevresindeki boş alanlara seyyar tezgahlar yerleştirilerek yüzlerce insana iş sağlanıp aileleri ile binlerce insanın geçimi sağlanmış olur.

Buna modern bir kent anlayışında karşı çıkanlar olacaktır. Fakat öncelik bir kentte aç, yoksul ve işsiz insanların olmamasıdır.

 

2013 yılında simit satma uğruna kendini yakan ve bir süre tedavi gördükten sonra ölen simitçi ile ilgili iki yazı yazmıştım. Sanırım çoktan unutulmuştur.

 

Uzun zamandır sözünü ettiğim Yeni Pazar semtindeki  her türlü 2. El eşyanın satıldığı pazara insanlarımız ve özellikle Oda Başkanlarımız bir kez gelseler bu kentin gerçeklerini görecek ve öteki Mersin’i anlayacaklardır.

Gelin bu sorunu kaba bir kent estetiği olmaktan öte, acılı bir sosyal sorun düzeyinde ele alalım; kırıcı zabıta önlemleriyle değil, kalıcı ve kurumsal çözümler üretelim.

Bunun için gerekirse bir çözüm komisyonu oluşturalım; ilgili kurumsal yapılar halka açık toplantılarda bu konuyu tartışarak kamuoyunda bir irade oluşmasına çalışsınlar.

Yineleyelim: Bu mesele insanların geçimleriyle, ekmek kaygılarıyla doğrudan ilgilidir. Hepimizin bu konunun çözümünde sosyal kaygıları da gözeten düşüncelerimiz olabilir, vardır. Bir toplum olmak böylesi dayanışmayı gerektirir.

Bu insanlar bizim insanlarımızdır, kardeşlerimizdir. Onları anlamak, sıkıntılarına çağa, hayata, insana ve Mersin’e yakışır bir çözüm bulmak zorundayız.

Toplumsal dayanışmaya en çok ihtiyacımız olan şu sıkıntılı günlerde, gelin tüm ilkeye model olacak bir çözüm için el ele verelim, konuşalım, tartışalım ve bu hemşerilerimizi kırmayalım.

 

HARUN ARSLAN......2 Ekim 2019

 

 



 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.