Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Fadime Taner hocamın anısına...

Anılar akıyor gözlerimin önünden... 28 Şubat sürecinin ülkede hâkim kıldığı iklimi kullanarak Mersin Üniversitesinde, kendisine boyun eğmeyecek bilim insanlarının kimisini ihraç, kimisini sürgüne gönderen, başörtülü öğrencilere zulmü sistematik hale getiren dönemin Rektörü ve yönetimi hakkında kaleme aldığım makaleler nedeniyle zamanımın çoğunu mahkeme koridorlarında geçirdiğim günler... Öylesine günler ki, Zafer Üskül gibi, Onur Bilge Kula gibi, Türker Özsayarı gibi, Ahmet Özer gibi akademisyenler hallaç pamuğu gibi atılmış, olağanüstü dönemin gölgesinde birileri diledikleri gibi at oynatmış.. Ve ben bunları yazdıkça bulundukları makamın gücünü de kullanarak durmadan davalar açanlar... Bir davada dile getirdiğim hususları değerlendirmeye çalışan hakim, "tanığın var mı?" diye sordu.. Tanığım değil, tanıklarım vardı. Tutanağa geçsin diye ben de o günlerde "yaz arkandayız" diyen, her fırsatta desteklediğini söyleyen, kendileri de mağdur bir elin parmakları kadar akademisyeni tanık gösterdim. Bazıları Mersin' de bazıları üniversiteden ayrıldıkları için kent dışında olan, "elbette geliriz, elbet tanıklık ederiz" diyen onca tanığın çoğu duruşma günü birer bahane uydurup ortadan kayboldu. İki kişi hariç... Biri İstanbul' da mahkemeye gidip bildiği doğruları tutanağa geçiren ülkenin yüz akı Anayasa hocalarından Zafer Üskül... Ve diğeri Mersin' deki mahkemeye hasta haline aldırmadan dimdik gelen ve gelemeyen erkek tanıklara cesaret dersi veren Fadime hocam... Fadime Taner... "Hocam, ne olur bu halinle gelme" ricalarıma, "o da ne demek? böyle günde yanında olmayacağım da ne zaman olacağım" diyen Fadime hocam.. Prof. Fadime Taner çevre konusuna vakıf bir akademisyendi ama başkaları gibi bu niteliğini paraya çevirme yerine, insanları bilgilendirmeye, Mersinlilerin daha sağlıklı bir çevrede yaşamaları için katkı sunmaya hasretti. Bazı akademisyenler çevre kirleten kurumlara danışmanlık yapıp küplerini doldururken o tehlikeli atık salan kuruluşları hem afişe hem deşifre etti. Çağrıldığı her etkinlikte bildiklerini insanların yüzüne haykırır gibi, anlatıp durdu… O nedenle benim gözümde Fadime Taner iyi bir akademisyen olduğu kadar gerçekleri, sadece gerçekleri korkusuzca söyleyen, haksızlığa boyun eğmeyen, tüm dayatmalara inat inandığı doğrulardan asla taviz vermeyen dürüst bir aydındı...   Ama benim için, o özelliklerin yanında ve belki de daha önemlisi; yürekli, sapına kadar cesurdan da öte cesaret timsali bir insan olmasıydı… Sonsuza kadar ışıklar denizlerinde yüz, cesur yürek... Işıklar yoldaşın ruhun şad olsun, vefalı dost, güzel insan...   Abdullah Ayan  27.12.2018 Mersin...
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2019 - Çarşamba

Fadime Taner hocamın anısına...

Anılar akıyor gözlerimin önünden...

28 Şubat sürecinin ülkede hâkim kıldığı iklimi kullanarak Mersin Üniversitesinde, kendisine boyun eğmeyecek bilim insanlarının kimisini ihraç, kimisini sürgüne gönderen, başörtülü öğrencilere zulmü sistematik hale getiren dönemin Rektörü ve yönetimi hakkında kaleme aldığım makaleler nedeniyle zamanımın çoğunu mahkeme koridorlarında geçirdiğim günler...


Öylesine günler ki, Zafer Üskül gibi, Onur Bilge Kula gibi, Türker Özsayarı gibi, Ahmet Özer gibi akademisyenler hallaç pamuğu gibi atılmış, olağanüstü dönemin gölgesinde birileri diledikleri gibi at oynatmış..


Ve ben bunları yazdıkça bulundukları makamın gücünü de kullanarak durmadan davalar açanlar...
Bir davada dile getirdiğim hususları değerlendirmeye çalışan hakim, "tanığın var mı?" diye sordu..

Tanığım değil, tanıklarım vardı.

Tutanağa geçsin diye ben de o günlerde "yaz arkandayız" diyen, her fırsatta desteklediğini söyleyen, kendileri de mağdur bir elin parmakları kadar akademisyeni tanık gösterdim.


Bazıları Mersin' de bazıları üniversiteden ayrıldıkları için kent dışında olan, "elbette geliriz, elbet tanıklık ederiz" diyen onca tanığın çoğu duruşma günü birer bahane uydurup ortadan kayboldu.


İki kişi hariç...


Biri İstanbul' da mahkemeye gidip bildiği doğruları tutanağa geçiren ülkenin yüz akı Anayasa hocalarından Zafer Üskül...


Ve diğeri Mersin' deki mahkemeye hasta haline aldırmadan dimdik gelen ve gelemeyen erkek tanıklara cesaret dersi veren Fadime hocam...
Fadime Taner...


"Hocam, ne olur bu halinle gelme" ricalarıma, "o da ne demek? böyle günde yanında olmayacağım da ne zaman olacağım" diyen Fadime hocam..

Prof. Fadime Taner çevre konusuna vakıf bir akademisyendi ama başkaları gibi bu niteliğini paraya çevirme yerine, insanları bilgilendirmeye, Mersinlilerin daha sağlıklı bir çevrede yaşamaları için katkı sunmaya hasretti.


Bazı akademisyenler çevre kirleten kurumlara danışmanlık yapıp küplerini doldururken o tehlikeli atık salan kuruluşları hem afişe hem deşifre etti.

Çağrıldığı her etkinlikte bildiklerini insanların yüzüne haykırır gibi, anlatıp durdu…


O nedenle benim gözümde Fadime Taner iyi bir akademisyen olduğu kadar gerçekleri, sadece gerçekleri korkusuzca söyleyen, haksızlığa boyun eğmeyen, tüm dayatmalara inat inandığı doğrulardan asla taviz vermeyen dürüst bir aydındı...
 

Ama benim için, o özelliklerin yanında ve belki de daha önemlisi; yürekli, sapına kadar cesurdan da öte cesaret timsali bir insan olmasıydı…


Sonsuza kadar ışıklar denizlerinde yüz, cesur yürek...


Işıklar yoldaşın ruhun şad olsun, vefalı dost, güzel insan...

 

Abdullah Ayan 


27.12.2018 Mersin...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.