Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Bir Duayen; Mazlum Gökçay

Yaz aylarının sarı sıcağı, Ramazan Ayı derken… Mersin yine düşük yoğunluklu bir dönem yaşıyor ve bundan her sektör nasibini bir şekilde alıyor. Tabi herkesin derdi, yarası kendine önemli. Basın sektörü içinde olduğumuzdan bu sektörün sorunları dertleri daha çok önem arz ediyor bizim için. Dokuz senedir Mersin yerel gazetelerinde yazılar yazmaktayım. İnanın bana dokuz senede dokuz metre yol almış değiliz. Hep sıkıntılıdır basın sektörü buna TV’ler, radyolar dahil. Nereye gitsek kiminle sohbet etsek hep aynı dertlerle, sıkıntılarla karşılaşırız.    Geçen süre içerisinde biz neler gördük neler.. Kimler geldi kimler geçti. Onlarca dergi, gazete iddialı çıkışlar taze başlangıçlar yaptı. Ancak çoğu birinci yılını bile dolduramadan yok olup gitti. Mersin deki kısıtlı iş imkanları göz önüne alındığında bunun zorluğu daha iyi anlaşılır. Hele hele bu iş yayıncılık alanındaysa, kültür ve sanatla ilintiliyse işiniz daha da zor demektir. Mersin’in kentleşme sürecini tamamlamamış olması hemen her sektörü olumsuz etkilediği gibi basın camiası da bundan nasibini elbette alır.      Malumunuz bugün devlet kurumlarının, belediyelerin, odaların desteği olmasa yerel basının hali şimdikinden de kötü olurdu. Büyük oranda kamu desteği ile ayakta kalabilen basın; ne kadar özgür ne kadar yaratıcı ve okurunun yararına işler yapabilir. O yüzden Mersin de yapılan gazeteciliği “protokol gazetecilik” diye tanımlamak yanlış değildir sanırım.      Hepimizin bildiği üzere bağımsız ve yansız gazetecilik ancak piyasa koşulları içerisinde özel sektörden aldığı reklamlara ve okurlarına dayanarak yapılabilir. Bağımsız reklam verenler ve gazeteyi doğrudan bayiden alan okurlar; bağımsız ve doğru gazeteciliğin almazsa olamazlarıdır. Fakat ne yazık ki, bu saydıklarımız Mersin de yok denecek kadar azdır. Bugün bayiden günde 100 adet satılabilen bir gazete var mıdır? Hiç sanmıyorum.      İşte zihnim bu konularla meşgulken; Mazlum Gökçay ile yeni yayın hayatına başlayan, Çukurova Ulus Gazetesi İmtiyaz Sahibi dostum Ercan Özçelik’in bürosunda karşılaştım. Birkaç senedir görüşemiyorduk rahatsızlanmış, İstanbul’da çocuklarının yanında tedavi görmüş, çok şükür yeniden eski sağlığına kavuşmuş. Mazlum Gökçay’ı gençlerin tanımasına imkan yok. Sektörün emektarları için ise bir duayendir, Gökçay. Onu hazır bulmuşken hemen camianın sıkıntılarından başlıyorum ve eski günler ile ilgili soru yağmuruna tutuyorum. Sağ olsun beni kırmadan özenle cevaplar veriyor.    Silifke Lisesi edebiyat bölümü mezunu olması hasebiyle ta 1965 yılında başlıyor; Silifke Gazetesi’nde yazılar yazmaya. 1973 yılında; Mersin’de İçel Ekspres Gazetesi’ni kuruyor. O dönemde, Yeni Mersin, Hakimiyet ve Son Haber gazeteleri de vardır yayın hayatında. Son Haber Gazetesi, yine bu işin duayenlerinden Tankut Tufan’ın ailesine aittir. Tankut Tufan sol yelpazede kendisi sağ yelpazededir. Aralarında tatlı-sert bir rekabet vardır. Yeni Mersin’in kapanmasıyla birlikte 1976 dan itibaren üç gazete yoluna devam eder. Gökçay; kırk küsur yıl emek verir hizmet eder, acı tatlı birçok anı biriktirir.    “ Teknoloji denen bir şey yoktu. Ofset baskı yoktu. Çok meşakkatli bir iş’ti gazetecilik. Fotografı hemen basma şansımız yoktu. Çektiğimiz resmi, işlemden geçmesi için ya Ankara’ya ya Adana’ya gönderirdik o da üç günde ancak geri gelirdi. Günlük sekiz sayfa basıp, abonelik sistemiyle elden dağıtırdık. Ayrıca seyyar bayiler vardı onlar da elden satardı. Çoğunlukla gazeteler “kese kağıdı” yapılır meyveci- sebzecilere satılırdı. Tarsus şubemiz vardı günlük 300 adet satabilen kraldı. Para kazanırdık. Düşünün! 48 bin nüfuslu Mersin’de 3 gazete vardı ve üçü de iyi para kazanırdı. İtibarımız vardı. Gerçek, sağlam gazetecilik yapardık şimdiki gibi “kes- yapıştır yoktu. Hakiki ve yerinde haber vardı”. Diyerek eski günleri yad etti.    Mazlum Gökçay’a göre; günümüzde gazetecilik, yayıncılık yapmak hiç kolay değil. Ancak büyük paralarla yapılabilen ve giderek tekelleşen bir yapı var karşımızda. “Bu sektöre girecek olanlar dikkat etsin! Hesabını- kitabını ona göre ayarlasın” diyor ve yeni girişimcileri uyarıyor. Buradan “Allah sağlıklı uzun ömürler versin!” dileklerimi sunuyorum sevgili Mazlum Gökçay’a…  
Ekleme Tarihi: 10 Temmuz 2014 - Perşembe

Bir Duayen; Mazlum Gökçay

Yaz aylarının sarı sıcağı, Ramazan Ayı derken… Mersin yine düşük yoğunluklu bir dönem yaşıyor ve bundan her sektör nasibini bir şekilde alıyor. Tabi herkesin derdi, yarası kendine önemli. Basın sektörü içinde olduğumuzdan bu sektörün sorunları dertleri daha çok önem arz ediyor bizim için. Dokuz senedir Mersin yerel gazetelerinde yazılar yazmaktayım. İnanın bana dokuz senede dokuz metre yol almış değiliz. Hep sıkıntılıdır basın sektörü buna TV’ler, radyolar dahil. Nereye gitsek kiminle sohbet etsek hep aynı dertlerle, sıkıntılarla karşılaşırız.

   Geçen süre içerisinde biz neler gördük neler.. Kimler geldi kimler geçti. Onlarca dergi, gazete iddialı çıkışlar taze başlangıçlar yaptı. Ancak çoğu birinci yılını bile dolduramadan yok olup gitti. Mersin deki kısıtlı iş imkanları göz önüne alındığında bunun zorluğu daha iyi anlaşılır. Hele hele bu iş yayıncılık alanındaysa, kültür ve sanatla ilintiliyse işiniz daha da zor demektir. Mersin’in kentleşme sürecini tamamlamamış olması hemen her sektörü olumsuz etkilediği gibi basın camiası da bundan nasibini elbette alır.

     Malumunuz bugün devlet kurumlarının, belediyelerin, odaların desteği olmasa yerel basının hali şimdikinden de kötü olurdu. Büyük oranda kamu desteği ile ayakta kalabilen basın; ne kadar özgür ne kadar yaratıcı ve okurunun yararına işler yapabilir. O yüzden Mersin de yapılan gazeteciliği “protokol gazetecilik” diye tanımlamak yanlış değildir sanırım.

     Hepimizin bildiği üzere bağımsız ve yansız gazetecilik ancak piyasa koşulları içerisinde özel sektörden aldığı reklamlara ve okurlarına dayanarak yapılabilir. Bağımsız reklam verenler ve gazeteyi doğrudan bayiden alan okurlar; bağımsız ve doğru gazeteciliğin almazsa olamazlarıdır. Fakat ne yazık ki, bu saydıklarımız Mersin de yok denecek kadar azdır. Bugün bayiden günde 100 adet satılabilen bir gazete var mıdır? Hiç sanmıyorum.

     İşte zihnim bu konularla meşgulken; Mazlum Gökçay ile yeni yayın hayatına başlayan, Çukurova Ulus Gazetesi İmtiyaz Sahibi dostum Ercan Özçelik’in bürosunda karşılaştım. Birkaç senedir görüşemiyorduk rahatsızlanmış, İstanbul’da çocuklarının yanında tedavi görmüş, çok şükür yeniden eski sağlığına kavuşmuş. Mazlum Gökçay’ı gençlerin tanımasına imkan yok. Sektörün emektarları için ise bir duayendir, Gökçay. Onu hazır bulmuşken hemen camianın sıkıntılarından başlıyorum ve eski günler ile ilgili soru yağmuruna tutuyorum. Sağ olsun beni kırmadan özenle cevaplar veriyor.

   Silifke Lisesi edebiyat bölümü mezunu olması hasebiyle ta 1965 yılında başlıyor; Silifke Gazetesi’nde yazılar yazmaya. 1973 yılında; Mersin’de İçel Ekspres Gazetesi’ni kuruyor. O dönemde, Yeni Mersin, Hakimiyet ve Son Haber gazeteleri de vardır yayın hayatında. Son Haber Gazetesi, yine bu işin duayenlerinden Tankut Tufan’ın ailesine aittir. Tankut Tufan sol yelpazede kendisi sağ yelpazededir. Aralarında tatlı-sert bir rekabet vardır. Yeni Mersin’in kapanmasıyla birlikte 1976 dan itibaren üç gazete yoluna devam eder. Gökçay; kırk küsur yıl emek verir hizmet eder, acı tatlı birçok anı biriktirir.

   “ Teknoloji denen bir şey yoktu. Ofset baskı yoktu. Çok meşakkatli bir iş’ti gazetecilik. Fotografı hemen basma şansımız yoktu. Çektiğimiz resmi, işlemden geçmesi için ya Ankara’ya ya Adana’ya gönderirdik o da üç günde ancak geri gelirdi. Günlük sekiz sayfa basıp, abonelik sistemiyle elden dağıtırdık. Ayrıca seyyar bayiler vardı onlar da elden satardı. Çoğunlukla gazeteler “kese kağıdı” yapılır meyveci- sebzecilere satılırdı. Tarsus şubemiz vardı günlük 300 adet satabilen kraldı. Para kazanırdık. Düşünün! 48 bin nüfuslu Mersin’de 3 gazete vardı ve üçü de iyi para kazanırdı. İtibarımız vardı. Gerçek, sağlam gazetecilik yapardık şimdiki gibi “kes- yapıştır yoktu. Hakiki ve yerinde haber vardı”. Diyerek eski günleri yad etti.

   Mazlum Gökçay’a göre; günümüzde gazetecilik, yayıncılık yapmak hiç kolay değil. Ancak büyük paralarla yapılabilen ve giderek tekelleşen bir yapı var karşımızda. “Bu sektöre girecek olanlar dikkat etsin! Hesabını- kitabını ona göre ayarlasın” diyor ve yeni girişimcileri uyarıyor. Buradan “Allah sağlıklı uzun ömürler versin!” dileklerimi sunuyorum sevgili Mazlum Gökçay’a…  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.