Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Çakıl Taşları

İçel Sanat Kulübü; Mersin’in aydınlık yüzüdür. Kent kültürüne olumlu katkılar sunar. İmza günü dendiğinde zihnimde hep o aynı kare belirir. Kulübün üst kattaki küçük salonu, imza günleri için alışkanlık yapmış, yeterli donanıma sahiptir. Elbette orasını yeterli bulmayanlar da pekala çıkabilir. Ancak Mersin ölçeğinde hele hele yerel çapta bir yazarın bana göre; beklentilerine uygun şartlar sunduğu söylenebilir.Kitabı henüz çıkmamış olan ben, kendimi orada hayal etmiyor değilim. İSK amblemli konuşma kürsüsünün arkasında görüntü vermek; hoş bir duygu olsa gerek. Ne mutlu ürettikleri eserler ile orada yer alabilenlere…14 Kasım’da bu kez Mehmet Babacan için oradaydık. Hocamızın dördüncü kitabı Çakıl Taşları’nın imza gününde, dostları, arkadaşları hep bir aradaydık. Babacan’ı düşündüğümde nedense aklıma hemen Ali Uysal gelir. Ali Uysal ve Mehmet Babacan bende benzer çağrışımlar yapar, Köy Enstitüsü kökenli öğretmen oluşları, edebiyatçı kimlikleri, sıkı dostlukları, yaşıt olmaları… Bendeki çağrışımda etkili rol oynar. Bir de tabii Mehmet Ali Elçin; Elçin Hoca aracılığıyla bu değerli iki insanla tanışma fırsatı elde etmiştim. Yazarlar Derneği yöneticisi Elçin; şiir etkinliklerimize davet ederdi üstatları. Ayrıca dernek edebiyat duvarında her ikisinden de birer şiir sergilenirdi.Çakıl Taşları’nın 128. sayfasındaki meşhur Milenyum şiiriydi dernekteki. Dostumuz Salih Pala, şiiri çok tutmuş olacak ki, imza gününde onu okudu. Demek ki büyük, olumlu dönüşümler beklediğimiz yeni Milenyum’un; derin hayal kırıklıkları yaratacağını şiirinde, ta o günlerde görmüş ve bizleri uyarma gereği duymuş sevgili hocamız.Saat tam 14:30 da salonda yerlerimizi birer ikişer aldık. Davetliler ağırlıklı olarak, öğretmenevi müdavimlerinden oluşmaktaydı. Yazın ürünlerinin alıcısı pek yoktur ülkemizde. Okur başına, altı yılda bir kitap düşer. Üstelik belalı- riskli bir alandır yazın dünyası. Yazarlarını ihya eden değil daha çok süründüren bir yapıdadır, Türkiye. Salonda bulunanlar, bu acı gerçeklerin hem tanıkları aynı zamanda çilesini çekenlerdi.Sevda Yıldız’ın sunuculuğunu yaptığı etkinlikte, Hoca’nın eğitimci arkadaşları, başta Ali Uysal olmak üzere Ahmet Ümit Aloğlu, Mustafa Yalçın, Ali Bilir, Salih Pala söz aldılar. Organizasyonun gerçekleşmesinde emeği bulunan şair Mete Yıldız da Mehmet Babacan için yazdığı şiiri seslendirdi.Çakıl Taşları; son iki yıldır Babacan’ın yazarlığını yaptığı, Mersin Kent Haber’de (internet gazetesi) yayınlanan; güncele dair, birkaç paragrafı geçmeyen, mizah türünde kısa yazılardan oluşuyor. Günümüz insanı çabuk sıkılır. Özellikle sosyal medyada uzun yazılar genellikle okunmaz. İşte bu eğilimi yakalayan twitter yönetimi; oradaki paylaşımları 140 karakter ile sınırlamıştır. Mehmet Babacan da bu gerçeği bildiği için internet gazetesindeki yazılarını özellikle kısa formatta tutmuş.Çakıl Taşları yazılarını ben daha önceden gazetede ve face ortamında takip etmiştim. Evet, söylendiği gibi bir mizah türüdür Çakıl Taşları. Fakat diyalektik düşünce biçimine bağlı umut aşılayan yazılar… Ayrıca hep dendiği ve bilindiği üzere, sıkı bir zeka ürünü.Aldığınızda hiç sıkılmadan okuyacağınız, günceli farklı açıdan irdeleyen bu kitabı sizlere tavsiye ediyor ve yazarımızın şu sözleri ile noktalıyorum:“ Ben büyük taşlarla yaralamayı, berelemeyi hiç sevmem. Benim amacım uyarmaktır. Ufacık da olsa, bir ders çıkartabilirse o bana yeter.” Bekir Zorba
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2015 - Çarşamba

Çakıl Taşları

İçel Sanat Kulübü; Mersin’in aydınlık yüzüdür. Kent kültürüne olumlu katkılar sunar. İmza günü dendiğinde zihnimde hep o aynı kare belirir. Kulübün üst kattaki küçük salonu, imza günleri için alışkanlık yapmış, yeterli donanıma sahiptir. Elbette orasını yeterli bulmayanlar da pekala çıkabilir. Ancak Mersin ölçeğinde hele hele yerel çapta bir yazarın bana göre; beklentilerine uygun şartlar sunduğu söylenebilir.

Kitabı henüz çıkmamış olan ben, kendimi orada hayal etmiyor değilim. İSK amblemli konuşma kürsüsünün arkasında görüntü vermek; hoş bir duygu olsa gerek. Ne mutlu ürettikleri eserler ile orada yer alabilenlere…

14 Kasım’da bu kez Mehmet Babacan için oradaydık. Hocamızın dördüncü kitabı Çakıl Taşları’nın imza gününde, dostları, arkadaşları hep bir aradaydık. Babacan’ı düşündüğümde nedense aklıma hemen Ali Uysal gelir. Ali Uysal ve Mehmet Babacan bende benzer çağrışımlar yapar, Köy Enstitüsü kökenli öğretmen oluşları, edebiyatçı kimlikleri, sıkı dostlukları, yaşıt olmaları… Bendeki çağrışımda etkili rol oynar. Bir de tabii Mehmet Ali Elçin; Elçin Hoca aracılığıyla bu değerli iki insanla tanışma fırsatı elde etmiştim. Yazarlar Derneği yöneticisi Elçin; şiir etkinliklerimize davet ederdi üstatları. Ayrıca dernek edebiyat duvarında her ikisinden de birer şiir sergilenirdi.

Çakıl Taşları’nın 128. sayfasındaki meşhur Milenyum şiiriydi dernekteki. Dostumuz Salih Pala, şiiri çok tutmuş olacak ki, imza gününde onu okudu. Demek ki büyük, olumlu dönüşümler beklediğimiz yeni Milenyum’un; derin hayal kırıklıkları yaratacağını şiirinde, ta o günlerde görmüş ve bizleri uyarma gereği duymuş sevgili hocamız.

Saat tam 14:30 da salonda yerlerimizi birer ikişer aldık. Davetliler ağırlıklı olarak, öğretmenevi müdavimlerinden oluşmaktaydı. Yazın ürünlerinin alıcısı pek yoktur ülkemizde. Okur başına, altı yılda bir kitap düşer. Üstelik belalı- riskli bir alandır yazın dünyası. Yazarlarını ihya eden değil daha çok süründüren bir yapıdadır, Türkiye. Salonda bulunanlar, bu acı gerçeklerin hem tanıkları aynı zamanda çilesini çekenlerdi.

Sevda Yıldız’ın sunuculuğunu yaptığı etkinlikte, Hoca’nın eğitimci arkadaşları, başta Ali Uysal olmak üzere Ahmet Ümit Aloğlu, Mustafa Yalçın, Ali Bilir, Salih Pala söz aldılar. Organizasyonun gerçekleşmesinde emeği bulunan şair Mete Yıldız da Mehmet Babacan için yazdığı şiiri seslendirdi.

Çakıl Taşları; son iki yıldır Babacan’ın yazarlığını yaptığı, Mersin Kent Haber’de (internet gazetesi) yayınlanan; güncele dair, birkaç paragrafı geçmeyen, mizah türünde kısa yazılardan oluşuyor. Günümüz insanı çabuk sıkılır. Özellikle sosyal medyada uzun yazılar genellikle okunmaz. İşte bu eğilimi yakalayan twitter yönetimi; oradaki paylaşımları 140 karakter ile sınırlamıştır. Mehmet Babacan da bu gerçeği bildiği için internet gazetesindeki yazılarını özellikle kısa formatta tutmuş.

Çakıl Taşları yazılarını ben daha önceden gazetede ve face ortamında takip etmiştim. Evet, söylendiği gibi bir mizah türüdür Çakıl Taşları. Fakat diyalektik düşünce biçimine bağlı umut aşılayan yazılar… Ayrıca hep dendiği ve bilindiği üzere, sıkı bir zeka ürünü.

Aldığınızda hiç sıkılmadan okuyacağınız, günceli farklı açıdan irdeleyen bu kitabı sizlere tavsiye ediyor ve yazarımızın şu sözleri ile noktalıyorum:

“ Ben büyük taşlarla yaralamayı, berelemeyi hiç sevmem. Benim amacım uyarmaktır. Ufacık da olsa, bir ders çıkartabilirse o bana yeter.”

Bekir Zorba

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.