Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Cumhuriyet

“ Cumhuriyet halk egemenliğinin temel yönetim biçimidir”     Cumhuriyetin 97. yıl dönümünü geride bıraktık. Cumhuriyetin yıl dönümü geride kaldı fakat onun etrafında dönen tartışmalar hiç bitmeyecek gibi. Sözlükte: “Ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu seçtiği vekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi” diye geçer ve sanırım buraya kadar kimsenin bir itirazı yoktur. Ancak bu tariften ötesi bitimsiz tartışma ve çatışma halidir. Geniş toplum katmanlarının hayatlarına hitap eden, onlara birebir dokunan isim ve kavramlar, toplum nezdinde kendi öz anlamları dışında, kişinin düşünce yapısına göre, başka başka tarifler anlayışlar bulur. Sözgelimi, demokrasi, siyaset, kültür, sanat vb… Cumhuriyet de bu küme dahilindedir.   Cumhuriyet devlet yönetim şeklinin dünyada birçok örnekleri vardır. İran mesela, İran İslam Cumhuriyetidir. Çin, Çin Halk Cumhuriyetidir. Cumhuriyet tarihte ilk defa 1776’da ABD’de 1789 ihtilaliyle de Fransa’da ilan edildi. Hemen bütün ülkelerde ortak yanı devlet idaresinin babadan oğula ya da aile yakınlarına miras kalmamasıdır ve idarecilerin seçimlerle gelmesidir. Fakat ülkeler cumhuriyet rejimini yürütmede değişik uygulamalar gösterir. Bir ülkede kapitalist karakterli iken bir başka ülkede sosyalist karakterde veya laiklik ilkesinin bulunmadığı dini referans alan cumhuriyetlerdir.   Demek ki cumhuriyet rejimleri farklı biçimlerde olabiliyor. İşte bu noktada da tartışma başlıyor. Sandığı ortaya koydunuz ve bir hükümet belirlediniz buraya kadar her ülkenin şeklen uyguladığı ortak noktadır. Şeklen diyorum çünkü seçimlerin adil yapılıp yapılmadığı, manipüle edilip edilmediği, seçimlere her görüşten adayın, partinin katılıp katılmadığı ve de oy sayımının sağlıklı olup olmadığı konularında yine yoğun tartışmalar bulunur. Sonra, seçilen hükümetin uyguladığı politikalar da yoğun tartışma alanı içindedir.   Tüm mesele cumhuriyet rejiminin içinin nasıl doldurulduğu ile alakalıdır. İşte burada çeşitli siyasi akımlar mücadele halindedir... Bizde bu, cumhuriyet ilanından da çok çok öncelere dayanır. Dün olduğu gibi bugün de son iki yüzyıldır, iki ana akım sürtüşme içindedir. Cumhuriyet rejiminden ne anladığınız ve nasıl bir cumhuriyet modeli uyguladığınız sorusu hep gündemdedir. Hangi taraftan baktığınıza bağlı olarak ‘bardağın yarısı dolu, diğer yarısı boştur.’   Cumhuriyetten ne anlamalıyız? Anayasamızda geçtiği haliyle demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir Türkiye. Ancak bugün demokrasi sorgudadır. Laiklik, sosyal hukuk devleti ilkesi sorgudadır.          Kimilerine göre cumhuriyet salt bir rejim değil, süreklilik arz eden bir devrimdir. Devrimci karakteri hiç solmamalıdır. Yüzüncü yılına üç yıl kala cumhuriyet fikri ve evirileceği yön konusu, bir kutuplaşma aracıdır. Atatürk devrimlerinin karşıdevrimlerle sürekli erozyon geçirdiği düşünülmektedir. Devamlı bir ‘yaşatacağız, vazgeçmeyeceğiz, koruyacağız, bekçisiyiz’ dürtüsü hakimdir.   Evet, cumhuriyetle idare ediliyoruz ama gündemdeki soru bugünkü cumhuriyetin 1923’teki o günkü cumhuriyet olup, olamadığıdır. Ünlü bir yazar beş gün önce 29 Ekim’de şöyle demektedir: “ Bugün, 1923’te ilan edilen cumhuriyetten geriye hiçbir şey kalmamıştır. Şimdi onu ancak yeniden kurmaya çalışabiliriz.” Bu görüş, 1994 yılındaki “Atatürk’ün Cumhuriyeti Nereye Gidiyor” adlı toplantında bu kez bir başka yazar tarafından şu şekilde ifade edilmiş: “Atatürk’ün cumhuriyeti kaldı mı ki nereye gittiğini tartışıyoruz? Asıl onu nasıl yeniden kurabileceğimizi tartışmalıyız.” Aradan 26 sene geçmiş ama farklı zamanlarda farklı iktidarlarla yönetilen Türkiye’de yine aynı endişe hakimmiş.   İnanıyorum ki bir 26 sene sonra Türkiye dünyanın ilk on ekonomisi içinde, bir küresel güç konumuna yükselecek. Ancak birileri hala korkmaya cumhuriyet elden gidiyor nidaları atmaya devam edecek…Cumhuriyet dinamik bir yapıdır. Günün, çağın getirdiklerine göre, halkın sandıktaki iradesine göre biçim alacaktır. Madem ki genel hatlarıyla halk egemenliğidir cumhuriyet, o halde halktan bu kadar korkmak niye? Bilmeli ki halkın tercihlerini beğenmemek, vesayetçi sistemlere davetiye çıkartır. En iyi toplum mühendisi sandıktır. Cumhuriyetimiz var olsun!       
Ekleme Tarihi: 02 Kasım 2020 - Pazartesi

Cumhuriyet

“ Cumhuriyet halk egemenliğinin temel yönetim biçimidir”

 

  Cumhuriyetin 97. yıl dönümünü geride bıraktık. Cumhuriyetin yıl dönümü geride kaldı fakat onun etrafında dönen tartışmalar hiç bitmeyecek gibi. Sözlükte: “Ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu seçtiği vekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi” diye geçer ve sanırım buraya kadar kimsenin bir itirazı yoktur. Ancak bu tariften ötesi bitimsiz tartışma ve çatışma halidir. Geniş toplum katmanlarının hayatlarına hitap eden, onlara birebir dokunan isim ve kavramlar, toplum nezdinde kendi öz anlamları dışında, kişinin düşünce yapısına göre, başka başka tarifler anlayışlar bulur. Sözgelimi, demokrasi, siyaset, kültür, sanat vb… Cumhuriyet de bu küme dahilindedir.

  Cumhuriyet devlet yönetim şeklinin dünyada birçok örnekleri vardır. İran mesela, İran İslam Cumhuriyetidir. Çin, Çin Halk Cumhuriyetidir. Cumhuriyet tarihte ilk defa 1776’da ABD’de 1789 ihtilaliyle de Fransa’da ilan edildi. Hemen bütün ülkelerde ortak yanı devlet idaresinin babadan oğula ya da aile yakınlarına miras kalmamasıdır ve idarecilerin seçimlerle gelmesidir. Fakat ülkeler cumhuriyet rejimini yürütmede değişik uygulamalar gösterir. Bir ülkede kapitalist karakterli iken bir başka ülkede sosyalist karakterde veya laiklik ilkesinin bulunmadığı dini referans alan cumhuriyetlerdir.

  Demek ki cumhuriyet rejimleri farklı biçimlerde olabiliyor. İşte bu noktada da tartışma başlıyor. Sandığı ortaya koydunuz ve bir hükümet belirlediniz buraya kadar her ülkenin şeklen uyguladığı ortak noktadır. Şeklen diyorum çünkü seçimlerin adil yapılıp yapılmadığı, manipüle edilip edilmediği, seçimlere her görüşten adayın, partinin katılıp katılmadığı ve de oy sayımının sağlıklı olup olmadığı konularında yine yoğun tartışmalar bulunur. Sonra, seçilen hükümetin uyguladığı politikalar da yoğun tartışma alanı içindedir.

  Tüm mesele cumhuriyet rejiminin içinin nasıl doldurulduğu ile alakalıdır. İşte burada çeşitli siyasi akımlar mücadele halindedir... Bizde bu, cumhuriyet ilanından da çok çok öncelere dayanır. Dün olduğu gibi bugün de son iki yüzyıldır, iki ana akım sürtüşme içindedir. Cumhuriyet rejiminden ne anladığınız ve nasıl bir cumhuriyet modeli uyguladığınız sorusu hep gündemdedir. Hangi taraftan baktığınıza bağlı olarak ‘bardağın yarısı dolu, diğer yarısı boştur.’

  Cumhuriyetten ne anlamalıyız? Anayasamızda geçtiği haliyle demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir Türkiye. Ancak bugün demokrasi sorgudadır. Laiklik, sosyal hukuk devleti ilkesi sorgudadır.       

  Kimilerine göre cumhuriyet salt bir rejim değil, süreklilik arz eden bir devrimdir. Devrimci karakteri hiç solmamalıdır. Yüzüncü yılına üç yıl kala cumhuriyet fikri ve evirileceği yön konusu, bir kutuplaşma aracıdır. Atatürk devrimlerinin karşıdevrimlerle sürekli erozyon geçirdiği düşünülmektedir. Devamlı bir ‘yaşatacağız, vazgeçmeyeceğiz, koruyacağız, bekçisiyiz’ dürtüsü hakimdir.

  Evet, cumhuriyetle idare ediliyoruz ama gündemdeki soru bugünkü cumhuriyetin 1923’teki o günkü cumhuriyet olup, olamadığıdır. Ünlü bir yazar beş gün önce 29 Ekim’de şöyle demektedir: “ Bugün, 1923’te ilan edilen cumhuriyetten geriye hiçbir şey kalmamıştır. Şimdi onu ancak yeniden kurmaya çalışabiliriz.” Bu görüş, 1994 yılındaki “Atatürk’ün Cumhuriyeti Nereye Gidiyor” adlı toplantında bu kez bir başka yazar tarafından şu şekilde ifade edilmiş: “Atatürk’ün cumhuriyeti kaldı mı ki nereye gittiğini tartışıyoruz? Asıl onu nasıl yeniden kurabileceğimizi tartışmalıyız.” Aradan 26 sene geçmiş ama farklı zamanlarda farklı iktidarlarla yönetilen Türkiye’de yine aynı endişe hakimmiş.

  İnanıyorum ki bir 26 sene sonra Türkiye dünyanın ilk on ekonomisi içinde, bir küresel güç konumuna yükselecek. Ancak birileri hala korkmaya cumhuriyet elden gidiyor nidaları atmaya devam edecek…Cumhuriyet dinamik bir yapıdır. Günün, çağın getirdiklerine göre, halkın sandıktaki iradesine göre biçim alacaktır. Madem ki genel hatlarıyla halk egemenliğidir cumhuriyet, o halde halktan bu kadar korkmak niye? Bilmeli ki halkın tercihlerini beğenmemek, vesayetçi sistemlere davetiye çıkartır. En iyi toplum mühendisi sandıktır. Cumhuriyetimiz var olsun!       

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.