Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Diyalektik Düşünceyi Rehber Edinen Yazar

“ Felsefeden beslenmeyen sanatın, bir rengi eksiktir”  Ali F.Bilir     Ali F. Bilir’in bugünkü bulunduğu yere gelişi hiç kolay olmadı. Yaşamı da öyleydi. Daha iki yaşında annesinin kucağında bir bebekken, 1947 yılında Gülnar’ın bir köyünden ailece yola çıkılan zorunlu bir göçtü onunki. Yoksulluk içinde dokuz yıl geçirdi Silifke’de. Çalışarak, aile bütçesine katkı sunarak bitirdiği ilkokulun ardından, 1956 yılında yeni bir göç yolu açıldı önünde…Bu kez yolculuk uzun palmiyelerin şehri, limon-portakal kokusunun  iyotlu, tuzlu deniz yeline karıştığı Mersin’eydi. O yıllarda bile kendi deyimiyle “on bir yaşında yüreği dünyaya sığmayan bir çocuktu.”     Adam olacak çocuk neyinden bellidir? Zekasından, çalışkanlığından ve önemlisi geliştirdiği farkındalık duygusundan bellidir adam olacak çocuk. Tüm bu hasletler onda fazlasıyla vardı. Silifke, Mersin, Adana ve İstanbul ona hayat veren kişilik kazandıran, onun çocukluğunu  büyüten kentlerdi. Türküde geçen ‘hem okudum hemi de yazdım’ onun için hem okumak hem de çalışmak anlamına geliyordu. Parasız yatılı okuduğu Adana Erkek Lisesi’nin ardından, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tamamladı (1969).     İstanbul Bilir’in zihin dünyasını bütünüyle etkiledi. Çünkü orada kitaplara ve diğer kültür varlıklarına daha kolay erişim sağlıyordu. Yalnız bununla sınırlı değil. Dünyayı kasıp kavuran öğrenci hareketlerinin, aydınlanmacı, kollektif, diyalektik düşüncenin kitleleri sarıp sarmaladığı yıllardı onun öğrencilik yılları… 1968 kuşağı, öğrenci ve gençlik hareketi içinde yer aldı. Eczacılık Fakültesi Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) temsilcisiydi.     Çocukluğundan bu tarafa yaşadıkları, aldığı eğitim, yaşam durakları ve verdiği yoğun mücadele,  sanatına yansıdı. Eserlerinde ezilenlere, emekçilere, çocuklara, kadınlara ayrı bir değer kattı. Onları kalemiyle canlandırdı, ete kemiğe büründürdü. Hikayelerindeki, şiirlerindeki kahramanları yakın kıldı bizlere…     Ali F. Bilir yazma yolculuğunda da öğrenmenin sürdüğüne inanır. O, konuları diyalektik olarak işler. “ Yaşamdan beslenmek ve yaşama yeniden dönmek” ana felsefemdir diyen yazara göre en besleyici kaynak insan, doğa ve toplumdur. Türk edebiyatının yaygın eksikliğinin felsefeden uzak kalması olduğunu belirtir.       Yazarımız büyük bir incelik sergileyerek iki imzalı kitabını (Döngüde Bir Yusuf ve Denize Varınca) bana ulaştırdı. Romanında, ağanın zulmünden kaçan ailenin altı yaşındaki oğlu Yusuf’un büyüyüp, fırtınalı 68’li yıllardaki öğrenciliği, öğretmen oluşu, siyasi görüşünden dolayı hapis yatışı ve sevdası iç sızlatıcı bir duygusallıkla anlatılmış… 13 öyküsünün bulunduğu ‘Denize Varınca’ da ise yazar bizi yalın bir dille, 1950’lerden günümüze Türkiye coğrafyasında toplumsal tarihe tanıklık sunan bir yolculuğa çıkartıyor…      Bilir’in eşi F.Saadet Bilir ile beraber on yıllık bir çalışma sonucu çıkardığı ‘Orta Asya’dan Toroslara Gülnar’ isimli kapsamlı araştırma kitabının da bir tanıtım yazısını geçen sene kaleme almıştım. Ali bey, ana toprağım dediği Gülnar’da kırk sene eczacılık yaptı. “ Kasaba insanı köreltmez. Aksine doğa insanı hayata daha olumlu bakar. Dünyanın pek çok yerine seyahat ettim. Nerede yaşadığınız değil, hayata nasıl baktığınız ve yaklaştığınız önemli” diyerek Gülnar’ın sanatına olumlu katkı verdiğini düşünür.     Yaşadığımız kentlere kimlik kazandırmanın önemine dikkat çeken Bilir; eğitimci eşi Saadet hanımla birlikte birçok etkinliğe destek verir. Sivil toplum yaşamına aktif biçimde katılır. Çok iyi derecede İngilizce bildiğinden birçok çeviriye imza atmıştır. Bilir; şiir, kısa öykü ve eleştirel yazıları pek çok ulusal ve uluslar arası yayında değer buldu. Yapıtları 1968’den bu yana yedi kez ödüllendirildi. Yerel gazetelerde kültür ve sanat muhabirliği yaptı, röportajlar hazırladı.       Kitapları: Üşüyen Sıcak Düşlerim (1994-öykü), Göç Türküsü (1995-şiir), Eleştiriden Günceye (1996- eleştiri-günce), Güz Anımsamaları (2003-şiir), Gündüz Artan’a Armağan ( 2005-armağan- Dr. Orhan Özdemir ile), Orta Asya’dan Toroslara Gülnar ( 2016- araştırma- eşi F.Saadet Bilir ile), Migration Ballads (2008-şiir- ABD), Abdulkadir Bulut ‘Kasabalı Lorca’ ( 2010-monografi- F. Saadet Bilir ile), Abdulkadir Bulut’ a Sevgi Sözleri ( 2010-monografi- F.Saadet Bilir ile), Döngüde Bir Yusuf (2018-roman), Denize Varınca (2019-öykü)
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2020 - Çarşamba

Diyalektik Düşünceyi Rehber Edinen Yazar

“ Felsefeden beslenmeyen sanatın, bir rengi eksiktir”  Ali F.Bilir

 

  Ali F. Bilir’in bugünkü bulunduğu yere gelişi hiç kolay olmadı. Yaşamı da öyleydi. Daha iki yaşında annesinin kucağında bir bebekken, 1947 yılında Gülnar’ın bir köyünden ailece yola çıkılan zorunlu bir göçtü onunki. Yoksulluk içinde dokuz yıl geçirdi Silifke’de. Çalışarak, aile bütçesine katkı sunarak bitirdiği ilkokulun ardından, 1956 yılında yeni bir göç yolu açıldı önünde…Bu kez yolculuk uzun palmiyelerin şehri, limon-portakal kokusunun  iyotlu, tuzlu deniz yeline karıştığı Mersin’eydi. O yıllarda bile kendi deyimiyle “on bir yaşında yüreği dünyaya sığmayan bir çocuktu.”

 

  Adam olacak çocuk neyinden bellidir? Zekasından, çalışkanlığından ve önemlisi geliştirdiği farkındalık duygusundan bellidir adam olacak çocuk. Tüm bu hasletler onda fazlasıyla vardı. Silifke, Mersin, Adana ve İstanbul ona hayat veren kişilik kazandıran, onun çocukluğunu  büyüten kentlerdi. Türküde geçen ‘hem okudum hemi de yazdım’ onun için hem okumak hem de çalışmak anlamına geliyordu. Parasız yatılı okuduğu Adana Erkek Lisesi’nin ardından, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tamamladı (1969).

 

  İstanbul Bilir’in zihin dünyasını bütünüyle etkiledi. Çünkü orada kitaplara ve diğer kültür varlıklarına daha kolay erişim sağlıyordu. Yalnız bununla sınırlı değil. Dünyayı kasıp kavuran öğrenci hareketlerinin, aydınlanmacı, kollektif, diyalektik düşüncenin kitleleri sarıp sarmaladığı yıllardı onun öğrencilik yılları… 1968 kuşağı, öğrenci ve gençlik hareketi içinde yer aldı. Eczacılık Fakültesi Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) temsilcisiydi.

 

  Çocukluğundan bu tarafa yaşadıkları, aldığı eğitim, yaşam durakları ve verdiği yoğun mücadele,  sanatına yansıdı. Eserlerinde ezilenlere, emekçilere, çocuklara, kadınlara ayrı bir değer kattı. Onları kalemiyle canlandırdı, ete kemiğe büründürdü. Hikayelerindeki, şiirlerindeki kahramanları yakın kıldı bizlere…

 

  Ali F. Bilir yazma yolculuğunda da öğrenmenin sürdüğüne inanır. O, konuları diyalektik olarak işler. “ Yaşamdan beslenmek ve yaşama yeniden dönmek” ana felsefemdir diyen yazara göre en besleyici kaynak insan, doğa ve toplumdur. Türk edebiyatının yaygın eksikliğinin felsefeden uzak kalması olduğunu belirtir.  

 

  Yazarımız büyük bir incelik sergileyerek iki imzalı kitabını (Döngüde Bir Yusuf ve Denize Varınca) bana ulaştırdı. Romanında, ağanın zulmünden kaçan ailenin altı yaşındaki oğlu Yusuf’un büyüyüp, fırtınalı 68’li yıllardaki öğrenciliği, öğretmen oluşu, siyasi görüşünden dolayı hapis yatışı ve sevdası iç sızlatıcı bir duygusallıkla anlatılmış… 13 öyküsünün bulunduğu ‘Denize Varınca’ da ise yazar bizi yalın bir dille, 1950’lerden günümüze Türkiye coğrafyasında toplumsal tarihe tanıklık sunan bir yolculuğa çıkartıyor…

 

   Bilir’in eşi F.Saadet Bilir ile beraber on yıllık bir çalışma sonucu çıkardığı ‘Orta Asya’dan Toroslara Gülnar’ isimli kapsamlı araştırma kitabının da bir tanıtım yazısını geçen sene kaleme almıştım. Ali bey, ana toprağım dediği Gülnar’da kırk sene eczacılık yaptı. “ Kasaba insanı köreltmez. Aksine doğa insanı hayata daha olumlu bakar. Dünyanın pek çok yerine seyahat ettim. Nerede yaşadığınız değil, hayata nasıl baktığınız ve yaklaştığınız önemli” diyerek Gülnar’ın sanatına olumlu katkı verdiğini düşünür.

 

  Yaşadığımız kentlere kimlik kazandırmanın önemine dikkat çeken Bilir; eğitimci eşi Saadet hanımla birlikte birçok etkinliğe destek verir. Sivil toplum yaşamına aktif biçimde katılır. Çok iyi derecede İngilizce bildiğinden birçok çeviriye imza atmıştır. Bilir; şiir, kısa öykü ve eleştirel yazıları pek çok ulusal ve uluslar arası yayında değer buldu. Yapıtları 1968’den bu yana yedi kez ödüllendirildi. Yerel gazetelerde kültür ve sanat muhabirliği yaptı, röportajlar hazırladı.  

 

  Kitapları: Üşüyen Sıcak Düşlerim (1994-öykü), Göç Türküsü (1995-şiir), Eleştiriden Günceye (1996- eleştiri-günce), Güz Anımsamaları (2003-şiir), Gündüz Artan’a Armağan ( 2005-armağan- Dr. Orhan Özdemir ile), Orta Asya’dan Toroslara Gülnar ( 2016- araştırma- eşi F.Saadet Bilir ile), Migration Ballads (2008-şiir- ABD), Abdulkadir Bulut ‘Kasabalı Lorca’ ( 2010-monografi- F. Saadet Bilir ile), Abdulkadir Bulut’ a Sevgi Sözleri ( 2010-monografi- F.Saadet Bilir ile), Döngüde Bir Yusuf (2018-roman), Denize Varınca (2019-öykü)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.