Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Ek Doğalgaz Rezervi

“ Her engel gerçekleri tasdikleyen bir mühürdür”     Amacım ekonomi yazarlığı yapmak değil. Ama ekonomiyle alakalı konular cebimizi yokladığı için bizi yakından ilgilendiriyor. Çoğu kez ekonomi konuları vatandaş için sıkıcıdır. İçinde bolca rakam barındırır. Sonra, kendine mahsus terimler falan...Yabancısı için oldukça anlaşılmazdır. Fakat ekonomiyi sevdiren, anlaşılır kılan yazarlar da vardır. Güngör Uras, Ege Cansen, Meliha Okur, Şeref Oğuz vatandaşın anlayacağı dilden anlatır ekonomiyi. Hele Güngör Uras’ın bir Ayşe teyzesi vardı ki; Uras meseleleri Ayşe teyzenin anlayacağı düzeye kadar indirgerdi.   Şimdi bu doğalgaz meselesi de Ayşe teyzelik bir açıklama bekliyor. Vatandaşı bu konuda öncelikle cebine ne yansıyıp, yansımayacağı ilgilendiriyor. Bir de tabii ne zaman yansıyacağı. Farklı cevaplar var. Hükümet ve hükümete yakın çevreler cumhurbaşkanının açıkladığı gibi gazın, 2023 yılında kullanıma yetişeceği yönünde.  Başka uzmanlara göreyse Karadeniz doğalgazı 7-8 yıldan aşağı bir tarihte kullanıma giremeyecektir.   17 Ekim Cumartesi günü, Zonguldak açıklarındaki Sakarya arama sahasında Fatih sondaj gemisi tarafından; 21 Ağustos 2020’de bulunan 320 milyar metreküp doğalgaza ilaveten, 85 milyar metreküp doğalgazın daha bulunduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Toplamda 405 milyar metreküplük doğalgaz, aynı zamanda cumhuriyet tarihinde bulunan en büyük hidrokarbon kaynağıdır.   Buraya kadar iyi güzel de asıl iş bundan sonra başlıyor. Öncelikle Sakarya arama sahasında sondajlara devam edilecek. Yıl sonuna doğru Fatih’e, Kanuni sondaj gemisi de katılacak. Sahada yapılacak sondajlarla, rezervin arttırılması büyük olasılık. Çalışmalara ileri teknoloji ürünü uzaktan arama denizaltı robotu da eşlik edecek. Denizaltı robotunun işleri hem hızlandıracağı hem kolaylaştıracağı söyleniyor.   Bir doğalgaz rezervinin işletilmeye açılmasının şartları var. Öncelikle miktarın TPAO dışında dış kaynaklar tarafından da teyit edilmesi (bağımsız rezerv raporu) gerekiyor. Bulanan miktarın büyüklüğü yanı sıra kalitesi ve belirtilen gazın ne kadarının çıkarılabilir olduğu, finansman ayağının çözülmesi ve çıkarılma ve işletilme noktasında gerekli uzmanlığa (know-how) ulaşılması lazım. Ülke olarak bu uzmanlığa sahip değilseniz ve işletme finansmanınız yoksa yabancı ortaklıklar kaçınılmaz demektir.   Bir işe yabancı ortak katmak maliyetleri arttıran unsurdur. Oysa bu ‘müjdelerin’ asıl sebebi, yerli ve milli imkanlarla vatandaşın, sanayicinin enerji giderlerini düşürmek. 2019 rakamları ile hane başı 1.700 tl/yıl gaz faturasından söz ediliyor. Biliyorsunuz Türkiye eskiden Rusya, İran, Azerbaycan gibi ülkelerden 20 yıllık, hayli uzun sayılabilecek doğalgaz alım sözleşmeleri yapmıştı. O dönemki konjonktürde alım garantili pahalı sözleşmelerdi bunlar ki; o zamanlar doğalgaz arzı dünyada şimdikine oranla azdı. Gelecek yıldan itibaren, işte bu pahalı alım sözleşmeleri kademeli olarak bitiyor.   Söylenen şudur; Türkiye bulduğu ve bulacağı doğalgazı hemen çıkartmasa bile, uluslar arası alanda yeni sözleşmeler için elinin güçleneceği ve yüzde 25 oranında daha düşük fiyatlara doğalgaz alabileceği yönünde. Çünkü hem covid salgını hem de çok sayıda yeni doğalgaz sahalarının çeşitlenip ( ABD, Cezayir, Katar vb.) çoğalması nedeniyle, fiyatlar eskiye oranla düşmüş durumda. Bugünkü hesaplamalara göre bu hane başı 400-450 tl/yıl bir iyileştirme anlamına gelmektedir. Demek ki bizim yerli gaz da devreye alındığında, tahminen şimdiki doğalgaz faturalarının yarısına kadar varan, bir iyileştirmeden söz edilebilir.   Türkiye 2017’deki  ulusal enerji politikası kararıyla, kendi sismik ve sondaj gemilerini aldı. Türk filosu (beş gemi) bu haliyle dünya deniz araştırmaları gemilerinin yüzde 20’sine sahip bulunuyor. Peki beş- on yıl öncesinde durum nasıldı?  Yabancı şirketler gelir, iki- üç ayda yaptıkları araştırmalar karşılığı bizden 250 milyon dolar gibi paraları alır, bir şey bulamadan(!) dönerlerdi. Oysa Türkiye son sondaj gemisine 210 milyon dolara sahip oldu.   Önemli olan Türkiye’nin kendi sularında, kendi gemileriyle sismik araştırma ve sondaj yapabilme kabiliyetine ulaşmasıdır. İleriki dönemde bu alandaki yeteneği daha da artacaktır. Bu, Türkiye’nin uluslar arası alanda her bakımdan elini güçlendirecek, daha ucuz fiyatlarla enerji tedarik edecektir. Çünkü şu anki rezervler tümüyle çıkarılsa bile enerji ithalatı bir müddet daha devam edecek.    Bir kıyaslama yapmak bakımından. Ülkeler ve doğalgaz rezervleri, Rusya 50 trilyon m3- İran 34 trilyon m3- Katar 24 trilyon m3- ABD 14 trilyon m3- Türkiye sadece şimdilik 405 milyar m3. Türkiye yıllık tüketimi 45-50 milyar m3. Türkiye’nin doğalgaza ödediği para 10-12 milyar dolar/yıl. Dünyanın en büyük doğalgaz alıcısı Avrupa’nın yıllık doğalgaz ihtiyacı 350 milyar m3’tür.              
Ekleme Tarihi: 19 Ekim 2020 - Pazartesi

Ek Doğalgaz Rezervi

“ Her engel gerçekleri tasdikleyen bir mühürdür”

 

  Amacım ekonomi yazarlığı yapmak değil. Ama ekonomiyle alakalı konular cebimizi yokladığı için bizi yakından ilgilendiriyor. Çoğu kez ekonomi konuları vatandaş için sıkıcıdır. İçinde bolca rakam barındırır. Sonra, kendine mahsus terimler falan...Yabancısı için oldukça anlaşılmazdır. Fakat ekonomiyi sevdiren, anlaşılır kılan yazarlar da vardır. Güngör Uras, Ege Cansen, Meliha Okur, Şeref Oğuz vatandaşın anlayacağı dilden anlatır ekonomiyi. Hele Güngör Uras’ın bir Ayşe teyzesi vardı ki; Uras meseleleri Ayşe teyzenin anlayacağı düzeye kadar indirgerdi.

  Şimdi bu doğalgaz meselesi de Ayşe teyzelik bir açıklama bekliyor. Vatandaşı bu konuda öncelikle cebine ne yansıyıp, yansımayacağı ilgilendiriyor. Bir de tabii ne zaman yansıyacağı. Farklı cevaplar var. Hükümet ve hükümete yakın çevreler cumhurbaşkanının açıkladığı gibi gazın, 2023 yılında kullanıma yetişeceği yönünde.  Başka uzmanlara göreyse Karadeniz doğalgazı 7-8 yıldan aşağı bir tarihte kullanıma giremeyecektir.

  17 Ekim Cumartesi günü, Zonguldak açıklarındaki Sakarya arama sahasında Fatih sondaj gemisi tarafından; 21 Ağustos 2020’de bulunan 320 milyar metreküp doğalgaza ilaveten, 85 milyar metreküp doğalgazın daha bulunduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Toplamda 405 milyar metreküplük doğalgaz, aynı zamanda cumhuriyet tarihinde bulunan en büyük hidrokarbon kaynağıdır.

  Buraya kadar iyi güzel de asıl iş bundan sonra başlıyor. Öncelikle Sakarya arama sahasında sondajlara devam edilecek. Yıl sonuna doğru Fatih’e, Kanuni sondaj gemisi de katılacak. Sahada yapılacak sondajlarla, rezervin arttırılması büyük olasılık. Çalışmalara ileri teknoloji ürünü uzaktan arama denizaltı robotu da eşlik edecek. Denizaltı robotunun işleri hem hızlandıracağı hem kolaylaştıracağı söyleniyor.

  Bir doğalgaz rezervinin işletilmeye açılmasının şartları var. Öncelikle miktarın TPAO dışında dış kaynaklar tarafından da teyit edilmesi (bağımsız rezerv raporu) gerekiyor. Bulanan miktarın büyüklüğü yanı sıra kalitesi ve belirtilen gazın ne kadarının çıkarılabilir olduğu, finansman ayağının çözülmesi ve çıkarılma ve işletilme noktasında gerekli uzmanlığa (know-how) ulaşılması lazım. Ülke olarak bu uzmanlığa sahip değilseniz ve işletme finansmanınız yoksa yabancı ortaklıklar kaçınılmaz demektir.

  Bir işe yabancı ortak katmak maliyetleri arttıran unsurdur. Oysa bu ‘müjdelerin’ asıl sebebi, yerli ve milli imkanlarla vatandaşın, sanayicinin enerji giderlerini düşürmek. 2019 rakamları ile hane başı 1.700 tl/yıl gaz faturasından söz ediliyor. Biliyorsunuz Türkiye eskiden Rusya, İran, Azerbaycan gibi ülkelerden 20 yıllık, hayli uzun sayılabilecek doğalgaz alım sözleşmeleri yapmıştı. O dönemki konjonktürde alım garantili pahalı sözleşmelerdi bunlar ki; o zamanlar doğalgaz arzı dünyada şimdikine oranla azdı. Gelecek yıldan itibaren, işte bu pahalı alım sözleşmeleri kademeli olarak bitiyor.

  Söylenen şudur; Türkiye bulduğu ve bulacağı doğalgazı hemen çıkartmasa bile, uluslar arası alanda yeni sözleşmeler için elinin güçleneceği ve yüzde 25 oranında daha düşük fiyatlara doğalgaz alabileceği yönünde. Çünkü hem covid salgını hem de çok sayıda yeni doğalgaz sahalarının çeşitlenip ( ABD, Cezayir, Katar vb.) çoğalması nedeniyle, fiyatlar eskiye oranla düşmüş durumda. Bugünkü hesaplamalara göre bu hane başı 400-450 tl/yıl bir iyileştirme anlamına gelmektedir. Demek ki bizim yerli gaz da devreye alındığında, tahminen şimdiki doğalgaz faturalarının yarısına kadar varan, bir iyileştirmeden söz edilebilir.

  Türkiye 2017’deki  ulusal enerji politikası kararıyla, kendi sismik ve sondaj gemilerini aldı. Türk filosu (beş gemi) bu haliyle dünya deniz araştırmaları gemilerinin yüzde 20’sine sahip bulunuyor. Peki beş- on yıl öncesinde durum nasıldı?  Yabancı şirketler gelir, iki- üç ayda yaptıkları araştırmalar karşılığı bizden 250 milyon dolar gibi paraları alır, bir şey bulamadan(!) dönerlerdi. Oysa Türkiye son sondaj gemisine 210 milyon dolara sahip oldu.

  Önemli olan Türkiye’nin kendi sularında, kendi gemileriyle sismik araştırma ve sondaj yapabilme kabiliyetine ulaşmasıdır. İleriki dönemde bu alandaki yeteneği daha da artacaktır. Bu, Türkiye’nin uluslar arası alanda her bakımdan elini güçlendirecek, daha ucuz fiyatlarla enerji tedarik edecektir. Çünkü şu anki rezervler tümüyle çıkarılsa bile enerji ithalatı bir müddet daha devam edecek.

   Bir kıyaslama yapmak bakımından. Ülkeler ve doğalgaz rezervleri, Rusya 50 trilyon m3- İran 34 trilyon m3- Katar 24 trilyon m3- ABD 14 trilyon m3- Türkiye sadece şimdilik 405 milyar m3. Türkiye yıllık tüketimi 45-50 milyar m3. Türkiye’nin doğalgaza ödediği para 10-12 milyar dolar/yıl. Dünyanın en büyük doğalgaz alıcısı Avrupa’nın yıllık doğalgaz ihtiyacı 350 milyar m3’tür.

             

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.