Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Elektrikli Gelecek

“Elektriği o kadar ucuz hale getireceğiz ki, sadece zenginler mum yakacak” Edison     Elektriğin babası kabul edilen Thomas Edison’un bu sözü, halihazırda gerçeğe dönüşmüş değil. Hatta elektrik o kadar pahalandı ki, bu söz bir ironi olarak algılanmaktan öteye henüz geçemedi. Öyle ki salgında yaşanan durgunluğa rağmen, son bir yılda elektrik yüzde 32.3 zamlandı. Sanayinin ana girdi maliyeti enerjidir. Enerji dendiğinde büyük ölçüde elektrik enerjisi anlaşılmalıdır. Sanayi ürünlerinin fiyatını, uluslar arası alanda rekabet gücünü belirleyen en önemli faktör elektrik fiyatlarıdır.   Dünya medeniyeti hala bir Tip 0 medeniyettir. Tip 1 bir medeniyete ulaşabilmek için, en basit anlatımıyla insanlığın dünyaya ulaşan tüm güneş enerji gücünü toplayıp hizmete sokması gerekiyor. Ancak o süreçten daha çok uzaktayız. Bir hesaplamaya göre Tip 1 medeniyet ölçüsüne 150-200 yıl arasında ulaşılacağı tahmin edilmektedir. Güneş enerjisinin büyüklüğünü anlamak için şu hesaplamayı bilmekte yarar var. Dünya yüzeyine bir saatte düşen güneş enerjisi, dünyanın toplam bir yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak güçtedir. Enerji kullanımı ile medeniyet paralel ilerler. Dünyaya gelen tüm güneş enerjisinden yararlandığınız bir gelecek düşünün! Bu çok ileri bir medeniyet anlamına gelir.    Bu amaçla araştırmalar ve gelişmeler artarak devam etmektedir. Önümüzdeki 10-15 yılda gerçekleşecek elektrik devrimiyle, dünya daha az kirlenen bir yer haline dönüşecek. Tüm dünyada bilim insanları karbonsuz elektrik için harıl harıl çalışıyor. Elon Musk’ın Solarcity şirketi örneğin, kendi ürettiği Tesla marka elektrikli araçlar için yeryüzünü, güneş enerji istasyonları ile donatmayı ve sattığı taşıtları buralardan bedava şarj ettirmeyi tasarlıyor.        Elektrik birçok kaynaktan üretilir. Nükleer, hidroelektrik, termik, doğalgaz çevrim santralleri, rüzgar ve güneş elektrik üretiminde belirleyici kaynaklardır. Ancak burada esas olan, çevreyi en az kirleten, ucuz ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmektir ki güneş ve rüzgar bu konuda başı çekmektedir. Çünkü küresel iklim felaketini durdurmak için fazla vakit kalmamıştır. Birçok gelişmiş ülke atom santrallerini ve petrol türevlerinin kullanımını yasaklama yoluna girmiştir. Ayrıca petrolün 50 yıllık rezervinin kalması da ayrı bir konudur. İnsanlık istemese de alternatif ve temiz enerji kullanımına geçmek zorunda.   Güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanmak da ayrı bir mesele ve maliyet gerektiriyor tabii. Devasa güneş panellerinin oluşturduğu ‘ısı adaları’ örneğin. Veya rüzgar türbinlerinin kuşların geçiş yollarında oluşturduğu tehlikeler vs… Fakat güneş ve rüzgarda tek sorun bu değil.  Oradan gelecek enerjiyi saklayacak üzün ömürlü piller üretmekte sorun.   Küresel ısınmayı tetikleyen unsurların başında motorlu araçların geldiği malum. Elektrikli araçlar giderek yaygınlaşıyor ama orada da dayanıklı, uzun mesafelere götürecek şarj edilebilen pil sorunu var. Geçmişte Türkiye kendi yerli otomobilini tartışmaya açtığında, aracın benzinli mi elektrikli mi olacağı konuşulurdu.   O günlerde bir bilim insanı, Türkiye’nin otomobil üzerinde değil, uzun ömürlü şarj edilebilen piller üzerinde çalışması ve bu alana yatırım yapması gerektiğini savunmuştu. Aynı bilim insanı geleceğin uzun ömürlü pillerde yattığını söylüyordu. Sonunda Türkiye kararını verdi. Otomobil üretilecekti. Üstelik bu elektrikli bir otomobil olacaktı. Türkiye’nin 60 yıllık otomobil rüyası TOGG markasıyla Gemlik’te, 2023 yılında üretim bandından inmeyi bekliyor. Rekabetçi ve ihracata yönelik tasarlanan yerli otomobilde çalışmalar aralıksız sürüyor.   2019 yılı itibarıyla dünya yollarında 7.2 milyon elektrikli araç bulunmaktadır. Teknolojik atılımların ve yenilikçi teknolojilerin başını hemen her alanda olduğu gibi Çin çekmektedir. Çin covid salgının olumsuz yansımalarına rağmen, dünyanın üretim üssüdür. Ülkemizdeki elektrikli araç sayısı birkaç bin seviyesindeyken Çin’de bu sayı 3 milyon 350 bindir. ABD’de sayı 1milyon 400 bin, Avrupa’da ise 1miyon 700 bin adettir.   Sanayi devriminden bu yana 250 sene geçti. Elektrik 1880’lerde ampulün icadı ile kullanıma sokuldu. Ardından bilgisayar ve internet çağı elektrik enerjisiyle beraber, insanlığı geri dönülmez mecralara taşıdı. Şimdi ise insan soyu nano, uzay, robotik teknolojilerini yapay zeka ile bütünleştirerek, elektriği daha ucuz, temiz ve yaygın hale sokarak tarihi bir atılım eşiğinde.   
Ekleme Tarihi: 12 Kasım 2020 - Perşembe

Elektrikli Gelecek

“Elektriği o kadar ucuz hale getireceğiz ki, sadece zenginler mum yakacak” Edison

 

  Elektriğin babası kabul edilen Thomas Edison’un bu sözü, halihazırda gerçeğe dönüşmüş değil. Hatta elektrik o kadar pahalandı ki, bu söz bir ironi olarak algılanmaktan öteye henüz geçemedi. Öyle ki salgında yaşanan durgunluğa rağmen, son bir yılda elektrik yüzde 32.3 zamlandı. Sanayinin ana girdi maliyeti enerjidir. Enerji dendiğinde büyük ölçüde elektrik enerjisi anlaşılmalıdır. Sanayi ürünlerinin fiyatını, uluslar arası alanda rekabet gücünü belirleyen en önemli faktör elektrik fiyatlarıdır.

  Dünya medeniyeti hala bir Tip 0 medeniyettir. Tip 1 bir medeniyete ulaşabilmek için, en basit anlatımıyla insanlığın dünyaya ulaşan tüm güneş enerji gücünü toplayıp hizmete sokması gerekiyor. Ancak o süreçten daha çok uzaktayız. Bir hesaplamaya göre Tip 1 medeniyet ölçüsüne 150-200 yıl arasında ulaşılacağı tahmin edilmektedir. Güneş enerjisinin büyüklüğünü anlamak için şu hesaplamayı bilmekte yarar var. Dünya yüzeyine bir saatte düşen güneş enerjisi, dünyanın toplam bir yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak güçtedir. Enerji kullanımı ile medeniyet paralel ilerler. Dünyaya gelen tüm güneş enerjisinden yararlandığınız bir gelecek düşünün! Bu çok ileri bir medeniyet anlamına gelir.

   Bu amaçla araştırmalar ve gelişmeler artarak devam etmektedir. Önümüzdeki 10-15 yılda gerçekleşecek elektrik devrimiyle, dünya daha az kirlenen bir yer haline dönüşecek. Tüm dünyada bilim insanları karbonsuz elektrik için harıl harıl çalışıyor. Elon Musk’ın Solarcity şirketi örneğin, kendi ürettiği Tesla marka elektrikli araçlar için yeryüzünü, güneş enerji istasyonları ile donatmayı ve sattığı taşıtları buralardan bedava şarj ettirmeyi tasarlıyor.     

  Elektrik birçok kaynaktan üretilir. Nükleer, hidroelektrik, termik, doğalgaz çevrim santralleri, rüzgar ve güneş elektrik üretiminde belirleyici kaynaklardır. Ancak burada esas olan, çevreyi en az kirleten, ucuz ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmektir ki güneş ve rüzgar bu konuda başı çekmektedir. Çünkü küresel iklim felaketini durdurmak için fazla vakit kalmamıştır. Birçok gelişmiş ülke atom santrallerini ve petrol türevlerinin kullanımını yasaklama yoluna girmiştir. Ayrıca petrolün 50 yıllık rezervinin kalması da ayrı bir konudur. İnsanlık istemese de alternatif ve temiz enerji kullanımına geçmek zorunda.

  Güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanmak da ayrı bir mesele ve maliyet gerektiriyor tabii. Devasa güneş panellerinin oluşturduğu ‘ısı adaları’ örneğin. Veya rüzgar türbinlerinin kuşların geçiş yollarında oluşturduğu tehlikeler vs… Fakat güneş ve rüzgarda tek sorun bu değil.  Oradan gelecek enerjiyi saklayacak üzün ömürlü piller üretmekte sorun.

  Küresel ısınmayı tetikleyen unsurların başında motorlu araçların geldiği malum. Elektrikli araçlar giderek yaygınlaşıyor ama orada da dayanıklı, uzun mesafelere götürecek şarj edilebilen pil sorunu var. Geçmişte Türkiye kendi yerli otomobilini tartışmaya açtığında, aracın benzinli mi elektrikli mi olacağı konuşulurdu.

  O günlerde bir bilim insanı, Türkiye’nin otomobil üzerinde değil, uzun ömürlü şarj edilebilen piller üzerinde çalışması ve bu alana yatırım yapması gerektiğini savunmuştu. Aynı bilim insanı geleceğin uzun ömürlü pillerde yattığını söylüyordu. Sonunda Türkiye kararını verdi. Otomobil üretilecekti. Üstelik bu elektrikli bir otomobil olacaktı. Türkiye’nin 60 yıllık otomobil rüyası TOGG markasıyla Gemlik’te, 2023 yılında üretim bandından inmeyi bekliyor. Rekabetçi ve ihracata yönelik tasarlanan yerli otomobilde çalışmalar aralıksız sürüyor.

  2019 yılı itibarıyla dünya yollarında 7.2 milyon elektrikli araç bulunmaktadır. Teknolojik atılımların ve yenilikçi teknolojilerin başını hemen her alanda olduğu gibi Çin çekmektedir. Çin covid salgının olumsuz yansımalarına rağmen, dünyanın üretim üssüdür. Ülkemizdeki elektrikli araç sayısı birkaç bin seviyesindeyken Çin’de bu sayı 3 milyon 350 bindir. ABD’de sayı 1milyon 400 bin, Avrupa’da ise 1miyon 700 bin adettir.

  Sanayi devriminden bu yana 250 sene geçti. Elektrik 1880’lerde ampulün icadı ile kullanıma sokuldu. Ardından bilgisayar ve internet çağı elektrik enerjisiyle beraber, insanlığı geri dönülmez mecralara taşıdı. Şimdi ise insan soyu nano, uzay, robotik teknolojilerini yapay zeka ile bütünleştirerek, elektriği daha ucuz, temiz ve yaygın hale sokarak tarihi bir atılım eşiğinde.   

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.