Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Evrim

“ Muhakkak O, sizi ( tavır-tavır aşama-aşama) yaratmıştır”      Biyolog prof. Ali Demirsoy’un bu yılın Nisan ayında çıkan kitabı Evrim; kısa sürede üçüncü baskısını yapmış. Yazar, 470 sayfalık oldukça hacimli bir eser vermiş; elli bir yıllık mesleki birikimini, deneyimini önümüze sermiş.    Evrim; bitimsiz bir tartışma konusudur. Evrim dendiğinde akıllara hemen ‘ biz maymundan mı geldik abi ‘ sorusu gelir. Evrim; genellikle insan evrimi etrafında ele alınır ve maymunlar baş aktördür. Oysa kitapta da etraflıca anlatıldığı gibi evrim sadece insanların, hayvanların, diğer tüm canlıların evirilme süreçlerini ele almaz. Büyük Patlama’dan ( Big Bang ) bu yana geçen süreci maddenin, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin oluşumunu ve yer küre üzerindeki yaşam başlangıcını ve öncesini ele alan süreçtir. Ve bu süreci, evrim mekanizmasını incelemek bir bilim dalıdır. Kimsenin bilime, bilim yapan insanlara karşı durmak gibi niyetinin olduğunu sanmam. Medeniyet onlarsız gelişemez, halimiz şimdikinden daha kötü olurdu çünkü.    Ülkemizde ’toptancı’ yaklaşım revaçtadır. ‘Ya bendensindir ya da canın cehennemedir’. İşin ortasını arayanlar, sentezlemek isteyenler omurgasızlıkla, ilkesizlikle suçlanır. İşte yazarımız da bana göre benzer bir hataya düşmüş; değerli emek ve zaman ürünü çalışmasını baştan sona akıllı tasarım ve yaratılışçı düşünce sahiplerine, alaya alan bir söylemle sataşmış durmuş…Yazarımızın bilgi birikimine ve araştırma gayretine sözüm yok! Keşke sadece bilimini, birikimini konuştursaydı. Okur zaten oradan alacağını alır. Okuru sürekli evrimci düşünceye yamama gayreti çok sırıtmış doğrusu. Tanrı inancı besleyen insanları akıl ve düşünce yoksunu gibi görmek hiç yakışmamış.    Evrimleşmeyi anlatan kıl hesabı hoşuma gitti. İnsan büyüklüğünde bir maymunda ortalama 100.000 bin kıl bulunur. İnsanda ise 30. 000 kıl bulunuyor. İnsan atasının maymun atasından ayrılma zamanı, bugünkü bilgilerimiz ışığında yaklaşık 7 milyon yıl öncedir. 7 milyon yıldan bu yana 70. 000 kılımızı yitirmişiz. Sadece tek bir kılın bir canlı soyundan doğal seçilimle ortadan kalkma süresi 100 yıldır. İşte evrim süreci bu kadar yavaş işlemektedir. Kitapta bitki, hayvan türlerinden, uzayda görme yeteneğimize, hastalıklardan, ilahiyatçı görüşlerine kadar çok geniş bir yelpazede evrim süreci anlatılmış…Yazarın bu eser için on yıl zaman ayırması ve kitap çıkmadan yazılarını internet ortamında yüz bin kişiye ulaştırması bile, onun kendince samimi bir gayret içerisinde olduğuna işaret ediyor.    Yazar Newton yasalarına sıkı sıkıya bağlı kalmış. 70 bin yıl önce birdenbire ortaya çıkan bilişsel devrimi hesaba katmamış. Kuantum mekaniğine ve atom altı dünyada, bildiğimiz fizik kurallarının geçerli olmadığına değinmemiş. Oysa evreni, dünyayı ve hatta evrimi anlamlandırmak, zihnimizde yerleştirmek istiyorsak sadece görünür ortamdaki işleyişle yetinmemek gerekirdi. Günümüzde modern fizik, bize öğretile gelen klasik manadaki fiziğin çok çok ötesine geçmiş, kara delikleri, paralel evrenleri, fizik ötesi alemi yeniden tanımlayan ve akıllı bir tasarım ürünü olma ihtimalini güçlendiren bir yola girmiştir. Atom altı fizik artık o kadar güçlü geliyor ki tüm bilim dünyası biyologlar dahil, bildiklerini revize etmek durumundadır.    İzafiyet teorisi de kitapta değinilmeyen, dikkate alınması gereken ayrı bir alandır. Herkes 13.7 milyar yıla takılmış durumda. Big Bang’dan bu yana geçen süre, elbette insanın zihnini zorlayan uzun bir süreçtir. Fakat zaman da mekan da izafidir. Her neyse ve nasılsa gerçekte, bize gösterildiği gibi ya da anlatılmaya çalışıldığı gibi olmayabilir. Ayrıca aşkı, sevgiyi, gönülü, maneviyatı, sanatı, davranışları, psikolojiyi moleküler yapıya, genetik dizilime bağlamak ve ruhu tamamen hesap dışına itmek; beni fazla ikna etmedi.    Evrim süreci ve bu süreci incelemek; bana göre akıllı tasarım ürünü olma ihtimalini devre dışı bırakmamalıdır. Hoş, yazarımız dogmatik düşüncenin, bilimi engellediğini şiddetle savunuyor. İkisinin bir arada yürütüldüğü bir anlayış mümkün olmalı bence. Big Bang’den bu tarafa, canlı hayatın oluşması yolunda ardı ardına gelen milyonlarca ‘tesadüfe’ inanacaksın ama sadece bir ihtimali, yaratılış ihtimalini hiç hesaba katmayacaksın. Bu da olsa olsa dogmatik düşünce karşıtı yazarımızın dogmatikliğidir.      
Ekleme Tarihi: 14 Eylül 2017 - Perşembe

Evrim

“ Muhakkak O, sizi ( tavır-tavır aşama-aşama) yaratmıştır”

 

   Biyolog prof. Ali Demirsoy’un bu yılın Nisan ayında çıkan kitabı Evrim; kısa sürede üçüncü baskısını yapmış. Yazar, 470 sayfalık oldukça hacimli bir eser vermiş; elli bir yıllık mesleki birikimini, deneyimini önümüze sermiş.

   Evrim; bitimsiz bir tartışma konusudur. Evrim dendiğinde akıllara hemen ‘ biz maymundan mı geldik abi ‘ sorusu gelir. Evrim; genellikle insan evrimi etrafında ele alınır ve maymunlar baş aktördür. Oysa kitapta da etraflıca anlatıldığı gibi evrim sadece insanların, hayvanların, diğer tüm canlıların evirilme süreçlerini ele almaz. Büyük Patlama’dan ( Big Bang ) bu yana geçen süreci maddenin, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin oluşumunu ve yer küre üzerindeki yaşam başlangıcını ve öncesini ele alan süreçtir. Ve bu süreci, evrim mekanizmasını incelemek bir bilim dalıdır. Kimsenin bilime, bilim yapan insanlara karşı durmak gibi niyetinin olduğunu sanmam. Medeniyet onlarsız gelişemez, halimiz şimdikinden daha kötü olurdu çünkü.

   Ülkemizde ’toptancı’ yaklaşım revaçtadır. ‘Ya bendensindir ya da canın cehennemedir’. İşin ortasını arayanlar, sentezlemek isteyenler omurgasızlıkla, ilkesizlikle suçlanır. İşte yazarımız da bana göre benzer bir hataya düşmüş; değerli emek ve zaman ürünü çalışmasını baştan sona akıllı tasarım ve yaratılışçı düşünce sahiplerine, alaya alan bir söylemle sataşmış durmuş…Yazarımızın bilgi birikimine ve araştırma gayretine sözüm yok! Keşke sadece bilimini, birikimini konuştursaydı. Okur zaten oradan alacağını alır. Okuru sürekli evrimci düşünceye yamama gayreti çok sırıtmış doğrusu. Tanrı inancı besleyen insanları akıl ve düşünce yoksunu gibi görmek hiç yakışmamış.

   Evrimleşmeyi anlatan kıl hesabı hoşuma gitti. İnsan büyüklüğünde bir maymunda ortalama 100.000 bin kıl bulunur. İnsanda ise 30. 000 kıl bulunuyor. İnsan atasının maymun atasından ayrılma zamanı, bugünkü bilgilerimiz ışığında yaklaşık 7 milyon yıl öncedir. 7 milyon yıldan bu yana 70. 000 kılımızı yitirmişiz. Sadece tek bir kılın bir canlı soyundan doğal seçilimle ortadan kalkma süresi 100 yıldır. İşte evrim süreci bu kadar yavaş işlemektedir. Kitapta bitki, hayvan türlerinden, uzayda görme yeteneğimize, hastalıklardan, ilahiyatçı görüşlerine kadar çok geniş bir yelpazede evrim süreci anlatılmış…Yazarın bu eser için on yıl zaman ayırması ve kitap çıkmadan yazılarını internet ortamında yüz bin kişiye ulaştırması bile, onun kendince samimi bir gayret içerisinde olduğuna işaret ediyor.

   Yazar Newton yasalarına sıkı sıkıya bağlı kalmış. 70 bin yıl önce birdenbire ortaya çıkan bilişsel devrimi hesaba katmamış. Kuantum mekaniğine ve atom altı dünyada, bildiğimiz fizik kurallarının geçerli olmadığına değinmemiş. Oysa evreni, dünyayı ve hatta evrimi anlamlandırmak, zihnimizde yerleştirmek istiyorsak sadece görünür ortamdaki işleyişle yetinmemek gerekirdi. Günümüzde modern fizik, bize öğretile gelen klasik manadaki fiziğin çok çok ötesine geçmiş, kara delikleri, paralel evrenleri, fizik ötesi alemi yeniden tanımlayan ve akıllı bir tasarım ürünü olma ihtimalini güçlendiren bir yola girmiştir. Atom altı fizik artık o kadar güçlü geliyor ki tüm bilim dünyası biyologlar dahil, bildiklerini revize etmek durumundadır.

   İzafiyet teorisi de kitapta değinilmeyen, dikkate alınması gereken ayrı bir alandır. Herkes 13.7 milyar yıla takılmış durumda. Big Bang’dan bu yana geçen süre, elbette insanın zihnini zorlayan uzun bir süreçtir. Fakat zaman da mekan da izafidir. Her neyse ve nasılsa gerçekte, bize gösterildiği gibi ya da anlatılmaya çalışıldığı gibi olmayabilir. Ayrıca aşkı, sevgiyi, gönülü, maneviyatı, sanatı, davranışları, psikolojiyi moleküler yapıya, genetik dizilime bağlamak ve ruhu tamamen hesap dışına itmek; beni fazla ikna etmedi.

   Evrim süreci ve bu süreci incelemek; bana göre akıllı tasarım ürünü olma ihtimalini devre dışı bırakmamalıdır. Hoş, yazarımız dogmatik düşüncenin, bilimi engellediğini şiddetle savunuyor. İkisinin bir arada yürütüldüğü bir anlayış mümkün olmalı bence. Big Bang’den bu tarafa, canlı hayatın oluşması yolunda ardı ardına gelen milyonlarca ‘tesadüfe’ inanacaksın ama sadece bir ihtimali, yaratılış ihtimalini hiç hesaba katmayacaksın. Bu da olsa olsa dogmatik düşünce karşıtı yazarımızın dogmatikliğidir.      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.