Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Farklı Bir İnsan

“ Taraflardan biri zenginse; o davaya adalet uğramaz” Aslan Küçük    Mersin ilinde Gülnarlıların ayrı bir yeri vardır. Gülnarlı; çalışkanlığı, zekiliği, tutumluluğu, okullaşma oranının yüksekliği ile bilinir. Hemen her devlet dairesinde bir Gülnarlı ile karşılaşmanız yüksek ihtimaldir üstelik bu sadece Mersin için geçerli değildir. Tarıma elverişli toprağın azlığı, geçim zorluğunun Gülnarlıları okumaya, gurbete yönlendirdiği söylenir…    Mersin’in tanınmış avukatlarından Aslan Küçük de bir Gülnarlıdır ve ‘Gülnarlı özellikleri’ taşır. Dendiği gibi ‘sıkı dostluklar bir kavga sonrası’ başlarmış. Fakat bizimki kavga sonrası başlayan dostluk değil; kaybedilen dava sonucu başlayan dostluk. Evet, kendisine karşı bir dava kaybettim ve bu dostluğumuzun başlamasına vesile oldu.    Aslan Küçük; farklı bir kişilik. Ankara hukuk mezunu, başarılı bir meslek hayatı var. Hemen her konuda ezber bozan düşüncelere sahip. Mersin Üniversitesinde kent ve çevre üzerine master yapmış. Değişik hobileri, uğraşı alanları var. Tenis, satranç, dalgıçlık, pilotluk, yat kaptanlığı bunlardan bazıları. Ayrıca Göktürk ve Osmanlı alfabesi bilir, okur yazar. O ortalamanın gördüğü ile ilgilenmiyor. “ Ben görünmeyeni merak ederim” diyor.    Yeni edindiği bir belge, onunla yapmayı planladığım söyleşiyi öne çekti. Türkiye genelinde sadece üç yüz kişide bulunan TSE’nin sınavla verdiği, Tarımsal Kalkınma Destekleme Kurumu’nun proje danışmanlığı belgesi. Türkiye’de birçok şey dönüşüyor, değişiyor … Artık babadan kalma metotlarla iş yürütme dönemi bitiyor. Belgeli, sertifikalı, diplomalı, kısaca mesleki açıdan yeterli olmayan insanlar yavaş yavaş piyasadan çekilmek zorunda kalıyor.    Devlet her konuda standartlaşmaya gidiyor. Kırsal kalkınmaya ayrılan para yıllık 1 milyar tl’dir. Zirai faaliyetlerin hepsinde sonuca ulaşabilmek için girdinin, çıktının kontrol edilmesi şart. Kontrol mekanizmasının olmayışı, aracıları güçlendiriyor, suni fiyat artışlarına yol açıyor. İşte kurban bayramı geldi ve yüksek et fiyatları yine konuşuluyor… Küçük; “ Hayvancılığın en büyük girdisi yem ihtiyacıdır. Yeminizi kendiniz üretirseniz, hayvancılığın kazandırmaması mümkün değil. İthalat silahı mecburiyetten çekiliyor. Çünkü yeterince üretim yok” demekte.    İnsan kendini bu denli ‘donatınca’ ona elbette söz hakkı doğuyor. Ben de bundan yararlanmak, olabildiğince çok soru sormak istiyorum. Adalet arayışından, şehirciliğe, sivil toplum hayatından, tarıma, siyasete kadar uzanan konularda söyleşiyoruz. Aslan Küçük; 2009 yılında aktif siyaseti bıraktı. Ve bir daha siyasete atılmayı düşünmüyor. Seçimlerde oy kullanmıyor. “ Siyaset, ne kadar vasıflı olursanız olun, bir grubun, gücün adamı değilseniz size kapalıdır” görüşünü paylaşıyor.    Cemiyet ortamından uzak duruyor. Derneklere üyeliklere sıcak bakmıyor. Sivil toplum kuruluşlarının suni zevk aracı olarak kullanıldığını düşünüyor. Ona göre; “ Sivil toplum yaşamı, bedava yemek yemek üzerine kurulmuş bir sistemdir”.    Malum adalet gündemden hiç inmeyen bir olgu. Adalet arayışındaki eksiklikler ona göre sadece Türkiye’ye mahsus bir sorun değil. Diğer ulusların da benzer meseleleri tam çözdüklerine inanmıyor. Yeni sistem adliye binalarını ve yargının internet ortamına taşınışını, şeffaflık ve zaman kazanımı açısından olumlu buluyor. Türkiye’de adaletin zayıflığını devlet politikalarına bağlıyor ve “320 bin polise karşılık, neden sadece 15 bin hakim savcı kadrosu var?” sorusunu atıyor ortaya.        Yaşadığı şehir Mersin’i hak ettiği yerde görmüyor. Yerel idarecilerin yeterli katkıyı veremediklerini savunuyor. “ Mersin’de istediğim için yaşıyorum ama severek yaşamıyorum. Fakat nerede yaşarsam yaşayayım bir ayağımın İstanbul’da olmasını isterim. Çünkü İstanbul geleceğin ve gelişmenin merkezidir”. Konuşmamız boyunca, o duymak istediklerimizi değil de gerçekten düşündüklerini dile getiriyor. Onun bir yerlere ya da birilerine yaranmak gibi bir derdi yok!    Yazılarımda Mersin’i hep merkezde tutmaktır amacım. İşte bu yüzden ondan son sözlerini bu güzel, güzel olduğu kadar da talihsiz kente ayırmasını istedim. “ Allah Mersin’in yardımcısı olsun. Mersin’in işi maalesef Allah’a kalmış” Onun şehrimizle ilgili acı tespiti. Aslan Küçük’ü bir yazıya sığdırmak ne mümkün. Bunun bir başlangıç olmasını diliyor başka yazılarda ve konularda buluşmak üzere şimdilik bir ara veriyoruz.
Ekleme Tarihi: 07 Eylül 2017 - Perşembe

Farklı Bir İnsan

“ Taraflardan biri zenginse; o davaya adalet uğramaz” Aslan Küçük

   Mersin ilinde Gülnarlıların ayrı bir yeri vardır. Gülnarlı; çalışkanlığı, zekiliği, tutumluluğu, okullaşma oranının yüksekliği ile bilinir. Hemen her devlet dairesinde bir Gülnarlı ile karşılaşmanız yüksek ihtimaldir üstelik bu sadece Mersin için geçerli değildir. Tarıma elverişli toprağın azlığı, geçim zorluğunun Gülnarlıları okumaya, gurbete yönlendirdiği söylenir…

   Mersin’in tanınmış avukatlarından Aslan Küçük de bir Gülnarlıdır ve ‘Gülnarlı özellikleri’ taşır. Dendiği gibi ‘sıkı dostluklar bir kavga sonrası’ başlarmış. Fakat bizimki kavga sonrası başlayan dostluk değil; kaybedilen dava sonucu başlayan dostluk. Evet, kendisine karşı bir dava kaybettim ve bu dostluğumuzun başlamasına vesile oldu.

   Aslan Küçük; farklı bir kişilik. Ankara hukuk mezunu, başarılı bir meslek hayatı var. Hemen her konuda ezber bozan düşüncelere sahip. Mersin Üniversitesinde kent ve çevre üzerine master yapmış. Değişik hobileri, uğraşı alanları var. Tenis, satranç, dalgıçlık, pilotluk, yat kaptanlığı bunlardan bazıları. Ayrıca Göktürk ve Osmanlı alfabesi bilir, okur yazar. O ortalamanın gördüğü ile ilgilenmiyor. “ Ben görünmeyeni merak ederim” diyor.

   Yeni edindiği bir belge, onunla yapmayı planladığım söyleşiyi öne çekti. Türkiye genelinde sadece üç yüz kişide bulunan TSE’nin sınavla verdiği, Tarımsal Kalkınma Destekleme Kurumu’nun proje danışmanlığı belgesi. Türkiye’de birçok şey dönüşüyor, değişiyor … Artık babadan kalma metotlarla iş yürütme dönemi bitiyor. Belgeli, sertifikalı, diplomalı, kısaca mesleki açıdan yeterli olmayan insanlar yavaş yavaş piyasadan çekilmek zorunda kalıyor.

   Devlet her konuda standartlaşmaya gidiyor. Kırsal kalkınmaya ayrılan para yıllık 1 milyar tl’dir. Zirai faaliyetlerin hepsinde sonuca ulaşabilmek için girdinin, çıktının kontrol edilmesi şart. Kontrol mekanizmasının olmayışı, aracıları güçlendiriyor, suni fiyat artışlarına yol açıyor. İşte kurban bayramı geldi ve yüksek et fiyatları yine konuşuluyor… Küçük; “ Hayvancılığın en büyük girdisi yem ihtiyacıdır. Yeminizi kendiniz üretirseniz, hayvancılığın kazandırmaması mümkün değil. İthalat silahı mecburiyetten çekiliyor. Çünkü yeterince üretim yok” demekte.

   İnsan kendini bu denli ‘donatınca’ ona elbette söz hakkı doğuyor. Ben de bundan yararlanmak, olabildiğince çok soru sormak istiyorum. Adalet arayışından, şehirciliğe, sivil toplum hayatından, tarıma, siyasete kadar uzanan konularda söyleşiyoruz. Aslan Küçük; 2009 yılında aktif siyaseti bıraktı. Ve bir daha siyasete atılmayı düşünmüyor. Seçimlerde oy kullanmıyor. “ Siyaset, ne kadar vasıflı olursanız olun, bir grubun, gücün adamı değilseniz size kapalıdır” görüşünü paylaşıyor.

   Cemiyet ortamından uzak duruyor. Derneklere üyeliklere sıcak bakmıyor. Sivil toplum kuruluşlarının suni zevk aracı olarak kullanıldığını düşünüyor. Ona göre; “ Sivil toplum yaşamı, bedava yemek yemek üzerine kurulmuş bir sistemdir”.

   Malum adalet gündemden hiç inmeyen bir olgu. Adalet arayışındaki eksiklikler ona göre sadece Türkiye’ye mahsus bir sorun değil. Diğer ulusların da benzer meseleleri tam çözdüklerine inanmıyor. Yeni sistem adliye binalarını ve yargının internet ortamına taşınışını, şeffaflık ve zaman kazanımı açısından olumlu buluyor. Türkiye’de adaletin zayıflığını devlet politikalarına bağlıyor ve “320 bin polise karşılık, neden sadece 15 bin hakim savcı kadrosu var?” sorusunu atıyor ortaya.

       Yaşadığı şehir Mersin’i hak ettiği yerde görmüyor. Yerel idarecilerin yeterli katkıyı veremediklerini savunuyor. “ Mersin’de istediğim için yaşıyorum ama severek yaşamıyorum. Fakat nerede yaşarsam yaşayayım bir ayağımın İstanbul’da olmasını isterim. Çünkü İstanbul geleceğin ve gelişmenin merkezidir”. Konuşmamız boyunca, o duymak istediklerimizi değil de gerçekten düşündüklerini dile getiriyor. Onun bir yerlere ya da birilerine yaranmak gibi bir derdi yok!

   Yazılarımda Mersin’i hep merkezde tutmaktır amacım. İşte bu yüzden ondan son sözlerini bu güzel, güzel olduğu kadar da talihsiz kente ayırmasını istedim.

“ Allah Mersin’in yardımcısı olsun. Mersin’in işi maalesef Allah’a kalmış” Onun şehrimizle ilgili acı tespiti. Aslan Küçük’ü bir yazıya sığdırmak ne mümkün. Bunun bir başlangıç olmasını diliyor başka yazılarda ve konularda buluşmak üzere şimdilik bir ara veriyoruz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.