Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Felsefe Derken...

“ Bilim doğanın verebildikleri için; din veremedikleri için vardır” Ö.Demir      Felsefe; ağır ve karmaşık bir konu sanılsa da farkında değiliz belki ama çoğumuz hemen her fırsatta felsefeye ilgi gösteririz veya felsefi sözleri severek paylaşır, anlamlandırmaya çalışırız. Felsefeye ilgiyi görmek için sosyal medyaya şöyle bir göz atmak yeterlidir. Bu biraz da şuna benzer; ülkede çoğu kimse politika yapmak ya da politikaya bulaşmak istemiyordur fakat imkan bulduğunda politik konularda görüş belirtmeden de geri durulmaz. İşte onun içindir ki ‘ben politikadan anlamam, bilmem’ diyen biri bu sözüyle dahi politika yapmış sayılır. Felsefe de biraz öyledir hem felsefeye kitabi anlamda oldukça uzağızdır ve ‘felsefe yapma!’ uyarısıyla karşılaşırız, hem de fırsatını yakaladığımızda felsefi bir sözle çıkarız ortaya.    Felsefe; Türkçeye giren binlerce Arapça isimlerden biridir. ‘Bilgelik sevgisi, bilgi sevgisi’ anlamını taşır. Şu halde bilgiyi seven herkes farkında olmadan felsefe yapıyordur veya felsefe ile bir biçimde yakından alakalıdır. Fakat kabul etmek gerekir ki konu yüzeysellikten akademik bir ortama doğru kaydıkça, metodoloji, bilimsel nitelik kazandıkça sıkıcılık devreye girer. Birçok insanı oradan uzaklaştırır. Ama felsefeye ilgi duyan insanlar da hayli fazladır. İşte bugün felsefe ile amatörce ilgilenen bir felsefe okuyucusu ile buluştuk.    Amacım, Özgür Demir ile sıkıcılığa kaçmadan söyleşmek. Özgür; mühendislik okumuş, felsefeyi ileride akademik düzlemde icra etmek niyeti taşıyor. “ Üniversite yıllarımda felsefi krizler yaşayarak başladım. Felsefi düşünüş şeklimle, temas halinde olduğum inançlar arasındaki çelişkiler bende felsefi krizlere yol açtı. Bu yüzden okulu geç bitirdim” diyor.    Ona göre; filozof olunmaz filozof doğulur. İnsanın kafasına felsefi konular kendiliğinden, doğal olarak takılır ve insan bunun peşine düşer. Bu düşsel seyahat esnasında biriken düşünceler, topluma yararlıdır ya da yarar taşımaz. Yararı olsun veya olmasın soruları kafasına takan insan, felsefe yapacaktır. O bundan kaçamaz. Felsefenin getirisi yine felsefedir. Mesleki bakımdan uğraşmayanlara, kitap vs çıkartmayanlara da maddi bir getiri sunmaz, felsefe.    Biz yaşadığımız coğrafya itibarıyla, Batı felsefesine aitiz. Elbette Çin ve Doğu felsefesinin de köklü gelenekleri vardır. Ama biz Batı felsefesini baz alarak konuşuruz. Ve felsefeyi antik Yunan ile başlatırız. Tıp gibi diğer bilim alanları gibi felsefe de çıkış noktasına göre, günümüzde iyice dallanıp, branşlaşmıştır.    Türkiye’de felsefe, kısa, özlü sözlerin dışında pek ilgi görmez. Felsefe dersleri kaldırılmakta, öğretmenler atanamamaktadır. Ülkemizde daha çok dogmatik, mitolojik, otoriter dinsel yaklaşımlar hakimdir. Sorgulayan düşünen insanlar pek istenmez. Felsefeye meyilli insanlar aykırı kişilik olarak addedilir. Bu anlayış cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte değişmeye kırılmaya başladı. Ancak yeni felsefi anlayış bu kez de geleneksel dini kanaatlerle çelişti ve giderek bir kutuplaşmaya yol açtı.    Felsefi bakış açışı, kişinin düşünme yetisini geliştirir, rafine eder, sorgulama isteğini çıkartır ortaya. Felsefe; siyasetin düşünce ambarıdır. Siyaseti meşrulaştıracak veya muhalif tavırları besleyecek şekilde biçimlenir. Özgür; “ Çok bilgi sahibi olmak, bilge insan olmayı garantilemez. Bizim Türk kültürü bilgelik üzerinedir. Türk kültüründe tasavvuf ile felsefe iç içe geçmiştir. Bir insan sadece kutsal metinlere harfiyen bağlı kalarak felsefe yapamaz ama dini metinleri incelemek ona atıfta bulunmak; metinlerin tarihsel ve bilimsel niteliğini ortaya çıkartmak için kullanılmalıdır. Felsefeye ilgi duyan insan en başta medya ile arasına bir mesafe koymalıdır. Felsefe youtube’tan, face’ten, özlü sözlerden öğrenilmez, bunun olmazsa olmazı kitap okumaktır” diyerek görüşlerini sıralıyor. Mersin kozmopolit bir yer. Rağmen şehirde felsefe yapmak teşvik edilmiyor. Felsefe sanatın, kültürün gelişmesine etki eder. Şehirleşmeye de sirayet eder. Ruhsuz binalar, plansız yapılar, felsefesizliğin ürünüdür.    ‘Daha çok okumak ve duyarlı olmak’ ortak temennisini seslendirerek, bitiriyoruz.  
Ekleme Tarihi: 12 Ekim 2017 - Perşembe

Felsefe Derken...

“ Bilim doğanın verebildikleri için; din veremedikleri için vardır” Ö.Demir

 

   Felsefe; ağır ve karmaşık bir konu sanılsa da farkında değiliz belki ama çoğumuz hemen her fırsatta felsefeye ilgi gösteririz veya felsefi sözleri severek paylaşır, anlamlandırmaya çalışırız. Felsefeye ilgiyi görmek için sosyal medyaya şöyle bir göz atmak yeterlidir. Bu biraz da şuna benzer; ülkede çoğu kimse politika yapmak ya da politikaya bulaşmak istemiyordur fakat imkan bulduğunda politik konularda görüş belirtmeden de geri durulmaz. İşte onun içindir ki ‘ben politikadan anlamam, bilmem’ diyen biri bu sözüyle dahi politika yapmış sayılır. Felsefe de biraz öyledir hem felsefeye kitabi anlamda oldukça uzağızdır ve ‘felsefe yapma!’ uyarısıyla karşılaşırız, hem de fırsatını yakaladığımızda felsefi bir sözle çıkarız ortaya.

   Felsefe; Türkçeye giren binlerce Arapça isimlerden biridir. ‘Bilgelik sevgisi, bilgi sevgisi’ anlamını taşır. Şu halde bilgiyi seven herkes farkında olmadan felsefe yapıyordur veya felsefe ile bir biçimde yakından alakalıdır. Fakat kabul etmek gerekir ki konu yüzeysellikten akademik bir ortama doğru kaydıkça, metodoloji, bilimsel nitelik kazandıkça sıkıcılık devreye girer. Birçok insanı oradan uzaklaştırır. Ama felsefeye ilgi duyan insanlar da hayli fazladır. İşte bugün felsefe ile amatörce ilgilenen bir felsefe okuyucusu ile buluştuk.

   Amacım, Özgür Demir ile sıkıcılığa kaçmadan söyleşmek. Özgür; mühendislik okumuş, felsefeyi ileride akademik düzlemde icra etmek niyeti taşıyor. “ Üniversite yıllarımda felsefi krizler yaşayarak başladım. Felsefi düşünüş şeklimle, temas halinde olduğum inançlar arasındaki çelişkiler bende felsefi krizlere yol açtı. Bu yüzden okulu geç bitirdim” diyor.

   Ona göre; filozof olunmaz filozof doğulur. İnsanın kafasına felsefi konular kendiliğinden, doğal olarak takılır ve insan bunun peşine düşer. Bu düşsel seyahat esnasında biriken düşünceler, topluma yararlıdır ya da yarar taşımaz. Yararı olsun veya olmasın soruları kafasına takan insan, felsefe yapacaktır. O bundan kaçamaz. Felsefenin getirisi yine felsefedir. Mesleki bakımdan uğraşmayanlara, kitap vs çıkartmayanlara da maddi bir getiri sunmaz, felsefe.

   Biz yaşadığımız coğrafya itibarıyla, Batı felsefesine aitiz. Elbette Çin ve Doğu felsefesinin de köklü gelenekleri vardır. Ama biz Batı felsefesini baz alarak konuşuruz. Ve felsefeyi antik Yunan ile başlatırız. Tıp gibi diğer bilim alanları gibi felsefe de çıkış noktasına göre, günümüzde iyice dallanıp, branşlaşmıştır.

   Türkiye’de felsefe, kısa, özlü sözlerin dışında pek ilgi görmez. Felsefe dersleri kaldırılmakta, öğretmenler atanamamaktadır. Ülkemizde daha çok dogmatik, mitolojik, otoriter dinsel yaklaşımlar hakimdir. Sorgulayan düşünen insanlar pek istenmez. Felsefeye meyilli insanlar aykırı kişilik olarak addedilir. Bu anlayış cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte değişmeye kırılmaya başladı. Ancak yeni felsefi anlayış bu kez de geleneksel dini kanaatlerle çelişti ve giderek bir kutuplaşmaya yol açtı.

   Felsefi bakış açışı, kişinin düşünme yetisini geliştirir, rafine eder, sorgulama isteğini çıkartır ortaya. Felsefe; siyasetin düşünce ambarıdır. Siyaseti meşrulaştıracak veya muhalif tavırları besleyecek şekilde biçimlenir. Özgür; “ Çok bilgi sahibi olmak, bilge insan olmayı garantilemez. Bizim Türk kültürü bilgelik üzerinedir. Türk kültüründe tasavvuf ile felsefe iç içe geçmiştir. Bir insan sadece kutsal metinlere harfiyen bağlı kalarak felsefe yapamaz ama dini metinleri incelemek ona atıfta bulunmak; metinlerin tarihsel ve bilimsel niteliğini ortaya çıkartmak için kullanılmalıdır. Felsefeye ilgi duyan insan en başta medya ile arasına bir mesafe koymalıdır. Felsefe youtube’tan, face’ten, özlü sözlerden öğrenilmez, bunun olmazsa olmazı kitap okumaktır” diyerek görüşlerini sıralıyor.

Mersin kozmopolit bir yer. Rağmen şehirde felsefe yapmak teşvik edilmiyor. Felsefe sanatın, kültürün gelişmesine etki eder. Şehirleşmeye de sirayet eder. Ruhsuz binalar, plansız yapılar, felsefesizliğin ürünüdür.

   ‘Daha çok okumak ve duyarlı olmak’ ortak temennisini seslendirerek, bitiriyoruz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.