Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Freud

“Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar” Freud     Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sigmund Schlomo Freud, gelmiş geçmiş en etkin yüz insan arasında gösterilen bilim adamı ve psikiyatrdır. Dünyaya milyarlarca insan gelmiş, gitmiş ama onların arasından sayıları sadece yüzlerle ifade edilen insan, tüm dünya tarafından bilinir. ‘En Etkin Yüz İnsan’ listesi, onların dünya insanlık tarihine bıraktıkları izlere göre oluşmuş. Listenin başında Hz. Muhammed var. İlk listede dört Arap yer alırken, Mustafa Kemal Atatürk en etkinler arasında, ilk iki yüz kişilik listede yer almış. Liste ağırlıkla bilim insanları arasından oluşturulmuş ve çoğunlukla Yahudi kökenli insan bunlar. En etkin yüz insanın 47’ si ya evli değil ya da evli olup çocukları yok. Bunların altı tanesi okur- yazar bile değil mesela.   Dünya insanlık tarihine iz bırakanlar arasında popüler olan, adeta starlaşan, çok atıfta bulunulan insanlar arasında Freud de bulunur. Onun ‘insan cinsel bir varlıktır’ saptaması dünyaca ünlüdür.  Freud, Yahudi anne- babadan gelmesine rağmen Yahudiliği din olarak benimsememiştir. Kendisi materyalist ateist bir yapıdadır. Ancak kültürel açıdan ve çevresini oluşturan insanlar bakımından, Yahudilikten almış, etkilenmiş denebilir. Freud hayatı boyunca dinleri batıl inançtan ibaret bir şey olarak gördü. Dinleri derken onun İslam dinini araştırıp, incelemediğini biliyoruz. O, daha çok pagan inanışlar, Hristiyanlık ve Yahudilik üzerinden yaklaşmış dinlere. Sadece o dinler araştırmalarına referans oluşturmuş. Eğer İslam dinini araştırsaydı, eserleri kesinlikle bundan etkilenirdi. İnsanlara bu denli katı ve materyalist yaklaşmazdı.    Yaşadığı dönem ve coğrafya ( Avrupa kıtası-1856-1939) materyalizmin öne çıktığı, bilimin ve ideolojilerin çok taraftar bulduğu, insanlığın dinler tarafından değil de bilim ve ideolojiler tarafından ‘kurtuluşa’ ereceğine, özellikle entelektüel çevrelerde yoğun biçimde inanılan bir dönemdi. Freud’un bundan etkilenmemesi şüphesiz düşünülemez.   Dünyada, sanattan, bilime, finanstan, ekonomiye her alanda Yahudi kökenlilerin etkin oldukları biliniyor. Sayıca az olmalarına (dünya genelinde 14 milyon) rağmen nasıl oluyor da her konuda bu kadar etkinler? Bu soruya onlarca cevap bulunabilir. Geçerli cevapların başında ise bana göre iyi eğitim almaları gelir. Teslimiyetçi değil sorgulayıcı oluşları, ezberci değil yaratıcı, üretici ve çalışkan olmalarıdır. Tıpkı Freud’un aldığı eğitim gibi… O, çok iyi eğitim aldı. Sorgulayıcı ve müthiş çalışkandı. Gün boyu özel kliniğinde akşama değin hasta bakar. Gecelerini ise okumaya, yazmaya, araştırmaya ayırırdı. Freud, en mutlu olduğu zamanların onun için çalışarak geçirilen zamanlar olduğunu söyler.            Amacım bu yazıda onun yaşamını birebir aktarmak değil. Daha çok yaşadığı dönemi, beslendiği iklimi ve içinden çıktığı dinin bu başarılı insanı ne denli etkilediğini anlamaya çalışmaktır. Yahudiler, İsrail kurulmadan evvel hemen her ülkede dağınık halde bulunurlardı. Aralarındaki dayanışma sayesinde, edindikleri geçerli meslekler, birden fazla dil bilmeleri ve paralarının da etkisiyle ülkeden ülkeye kolay geçişler yaparlardı. Bu da onların menkul değerlere, eğitime, entelektüel sermayeye yatırım yapmalarını gerektiriyordu. Çünkü azınlıkta oldukları ülkelerde aleyhlerine kolayca yasalar, vergiler çıkıyordu. Takibata uğramaları her an mümkündü. Onlar da göç etmeleri kolay olsun diye taşınabilir mallara ve geçerli mesleklere önem vermişlerdir. Çünkü taşınmazları elden çıkartmak her zaman kolay ve hızlı olmaz. Oysa menkul değerler birkaç günde oradan oraya çabucak taşınır.   Freud 12 yaşına geldiğinde altı dili gayet akıcı konuşuyordu. Viyana’daki Yahudi düşmanlığının aşağılayıcılığına sinirleniyordu. O, hayatının her evresinde maruz kaldığı bu ayrımcılığı ölene değin taşıdı. Dört kardeşi toplama kamplarında hayatını yitirdi. Nazi Almanya’sı kitaplarını yaktı. Freud, Hitler Avusturya’yı işgal ettiğinde (1938) Viyana’yı terk ederek, Londra’ya yerleşir. İkinci dünya savaşı çıktıktan dört ay sonra Londra’da 83 yaşında kanserden ölür (1939).   Freud kurucusu olduğu psikanaliz ekolü ve kaleme aldığı temel eserleriyle, çağını derinden etkilemiştir. Öyle ki psikanalize çok ihtiyaç duyanlardan biri de bizatihi kendisidir. Birçok korkusu, hastalığı vardır. Özelikle de elinden hiç düşürmediği, neticede onu kanser eden puro bağımlısıydı. Uyuşturucuyu bir tedavi yöntemi olarak uyguladı. Kendisi de kullandı.  Bir kez evlendi ve 53 yıl evli kaldı. 6 çocuğu oldu.   Şu dört ana dalda çalıştı: Bilinçaltı, Rüyalar, Psikanaliz ve Cinsellik. Farklı bir hayatı ve ancak kendisini anlayabileceği ısrarcı ve garip bir düşünce yapısı vardı.     
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2020 - Cumartesi

Freud

“Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar” Freud

 

  Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sigmund Schlomo Freud, gelmiş geçmiş en etkin yüz insan arasında gösterilen bilim adamı ve psikiyatrdır. Dünyaya milyarlarca insan gelmiş, gitmiş ama onların arasından sayıları sadece yüzlerle ifade edilen insan, tüm dünya tarafından bilinir. ‘En Etkin Yüz İnsan’ listesi, onların dünya insanlık tarihine bıraktıkları izlere göre oluşmuş. Listenin başında Hz. Muhammed var. İlk listede dört Arap yer alırken, Mustafa Kemal Atatürk en etkinler arasında, ilk iki yüz kişilik listede yer almış. Liste ağırlıkla bilim insanları arasından oluşturulmuş ve çoğunlukla Yahudi kökenli insan bunlar. En etkin yüz insanın 47’ si ya evli değil ya da evli olup çocukları yok. Bunların altı tanesi okur- yazar bile değil mesela.

  Dünya insanlık tarihine iz bırakanlar arasında popüler olan, adeta starlaşan, çok atıfta bulunulan insanlar arasında Freud de bulunur. Onun ‘insan cinsel bir varlıktır’ saptaması dünyaca ünlüdür.  Freud, Yahudi anne- babadan gelmesine rağmen Yahudiliği din olarak benimsememiştir. Kendisi materyalist ateist bir yapıdadır. Ancak kültürel açıdan ve çevresini oluşturan insanlar bakımından, Yahudilikten almış, etkilenmiş denebilir. Freud hayatı boyunca dinleri batıl inançtan ibaret bir şey olarak gördü. Dinleri derken onun İslam dinini araştırıp, incelemediğini biliyoruz. O, daha çok pagan inanışlar, Hristiyanlık ve Yahudilik üzerinden yaklaşmış dinlere. Sadece o dinler araştırmalarına referans oluşturmuş. Eğer İslam dinini araştırsaydı, eserleri kesinlikle bundan etkilenirdi. İnsanlara bu denli katı ve materyalist yaklaşmazdı. 

  Yaşadığı dönem ve coğrafya ( Avrupa kıtası-1856-1939) materyalizmin öne çıktığı, bilimin ve ideolojilerin çok taraftar bulduğu, insanlığın dinler tarafından değil de bilim ve ideolojiler tarafından ‘kurtuluşa’ ereceğine, özellikle entelektüel çevrelerde yoğun biçimde inanılan bir dönemdi. Freud’un bundan etkilenmemesi şüphesiz düşünülemez.

  Dünyada, sanattan, bilime, finanstan, ekonomiye her alanda Yahudi kökenlilerin etkin oldukları biliniyor. Sayıca az olmalarına (dünya genelinde 14 milyon) rağmen nasıl oluyor da her konuda bu kadar etkinler? Bu soruya onlarca cevap bulunabilir. Geçerli cevapların başında ise bana göre iyi eğitim almaları gelir. Teslimiyetçi değil sorgulayıcı oluşları, ezberci değil yaratıcı, üretici ve çalışkan olmalarıdır. Tıpkı Freud’un aldığı eğitim gibi… O, çok iyi eğitim aldı. Sorgulayıcı ve müthiş çalışkandı. Gün boyu özel kliniğinde akşama değin hasta bakar. Gecelerini ise okumaya, yazmaya, araştırmaya ayırırdı. Freud, en mutlu olduğu zamanların onun için çalışarak geçirilen zamanlar olduğunu söyler.         

  Amacım bu yazıda onun yaşamını birebir aktarmak değil. Daha çok yaşadığı dönemi, beslendiği iklimi ve içinden çıktığı dinin bu başarılı insanı ne denli etkilediğini anlamaya çalışmaktır. Yahudiler, İsrail kurulmadan evvel hemen her ülkede dağınık halde bulunurlardı. Aralarındaki dayanışma sayesinde, edindikleri geçerli meslekler, birden fazla dil bilmeleri ve paralarının da etkisiyle ülkeden ülkeye kolay geçişler yaparlardı. Bu da onların menkul değerlere, eğitime, entelektüel sermayeye yatırım yapmalarını gerektiriyordu. Çünkü azınlıkta oldukları ülkelerde aleyhlerine kolayca yasalar, vergiler çıkıyordu. Takibata uğramaları her an mümkündü. Onlar da göç etmeleri kolay olsun diye taşınabilir mallara ve geçerli mesleklere önem vermişlerdir. Çünkü taşınmazları elden çıkartmak her zaman kolay ve hızlı olmaz. Oysa menkul değerler birkaç günde oradan oraya çabucak taşınır.

  Freud 12 yaşına geldiğinde altı dili gayet akıcı konuşuyordu. Viyana’daki Yahudi düşmanlığının aşağılayıcılığına sinirleniyordu. O, hayatının her evresinde maruz kaldığı bu ayrımcılığı ölene değin taşıdı. Dört kardeşi toplama kamplarında hayatını yitirdi. Nazi Almanya’sı kitaplarını yaktı. Freud, Hitler Avusturya’yı işgal ettiğinde (1938) Viyana’yı terk ederek, Londra’ya yerleşir. İkinci dünya savaşı çıktıktan dört ay sonra Londra’da 83 yaşında kanserden ölür (1939).

  Freud kurucusu olduğu psikanaliz ekolü ve kaleme aldığı temel eserleriyle, çağını derinden etkilemiştir. Öyle ki psikanalize çok ihtiyaç duyanlardan biri de bizatihi kendisidir. Birçok korkusu, hastalığı vardır. Özelikle de elinden hiç düşürmediği, neticede onu kanser eden puro bağımlısıydı. Uyuşturucuyu bir tedavi yöntemi olarak uyguladı. Kendisi de kullandı.  Bir kez evlendi ve 53 yıl evli kaldı. 6 çocuğu oldu.

  Şu dört ana dalda çalıştı: Bilinçaltı, Rüyalar, Psikanaliz ve Cinsellik. Farklı bir hayatı ve ancak kendisini anlayabileceği ısrarcı ve garip bir düşünce yapısı vardı.

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.