Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Geleceğe Hazırlık

‘Her engel, gerçekleri tasdikleyen bir mühürdür’     Büyük devlet olmanın şartlarından bir tanesi de geleceğe hazırlanmaktır. Ülkeler, kuruluşlar ve şirketler neyin peşinde bilmek gerekiyor. Gelecek, teknoloji üzerinden şekillenecek bu şimdiden bellidir. Peki teknolojiye hakimiyet nasıl sağlanacak veya teknoloji dendiğinde ana eksen ne olacak? Geleceğin ana konusu internet tabanlı gelişmelerdir. Öyle anlaşılıyor ki internet, günümüz elektrik tüketimi gibi vazgeçilmez ve çok çeşitli kullanım imkanları sunacak.   İnternet teknolojileri öyle yaygınlaşacak ki nesnelerin ve insan bedeninin içine de girecek. Yeryüzündeki hemen tüm işlemler internet tabanlı olacak. Ama burada henüz çözülmemiş bir sorun var. Zira internete erişim dünyanın her yerinden mümkün değil. Erişim olan yerlerdeki hız, kalite ve ücret konusu da sorun olmaya devam ediyor. Bi kere internetiniz kesintisiz, anlık ve neredeyse bedava olmak zorunda ki hem tüm işlemler onun üzerinden yürüsün, hem vazgeçilmez olsun. Bunları yapabilmekse ancak uzaydan uydular aracılığıyla daha mümkündür. O bakımdan ülkeler ve şirketler arasında, uzayda hakimiyet kurmak için kıyasıya rekabet vardır.   İnsanlık medeniyet tarihini üç aşama üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Birincisi karasal hakimiyet dönemi, ikincisi denizler hakimiyeti dönemi ve günümüzde de uzay hakimiyeti dönemidir ki; bu başlayan bir süreçtir. Uzay hakimiyeti sadece oraya uydu göndermekle sınırlı değildir elbette. Uzay turizmi, uzay madenciliği ve uzayda kolonileşme de uzayda söz sahibi olmanın diğer aşamalarıdır. Bu alanda başı ABD, Rusya ve Çin çekmektedir. Uzaya uydu gönderme konusunda söz sahibi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dünyada 10 ülke vardır.   Uzayda yer kapma yarışı yakın geleceğin savaş sebeplerinden sayılabilir. Zira fazla yer kapma ve orayı bir çöplüğe çevirme hususunda ülkeler birbirlerini suçlamaktadır. Halihazırda yörüngede 30 bin uydunun dolaştığı söylenmektedir. Uyduları üretmek ayrı bir iş, onları yörüngeye fırlatmak ayrı bir iş koludur ki; çok tecrübe gerektirmektedir. Daha yeni sayılabilecek bir zamanda (2018) Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Türkiye gelecek on yıldaki uzay çalışma atılımlarını tanıttı.   Teknoloji ve üretim meselesi bir kültür meselesidir ve uzun yıllar almaktadır. Ülkemiz rakip gördüğü ülkelerden branşına göre 50-100 yıl geridedir. Bir asır daha beklememek için aradaki açığı süratle kapatmak zorundadır. Yetişmiş eleman konusunda pek sıkıntısı yoktur ülkenin ancak başarıya açlık ve özgüven problemleri henüz tam çözülmüş değildir.   2021 Aralık ayında Türkiye yapay zeka komitesi toplandı. Sonuç bildirgesinde önemli kararlar vardı. Türkiye, 2025 yılında yapay zeka alanında 50 bin çalışana ulaşmayı hedefliyor. Yapay zekasız gelecek planı hiç mümkün değildir. Türkiye genç ve kolay adapte olan bir nüfusa sahiptir. Teknofest gibi etkinliklere katılım ve oradan çıkan yeni fikir ve oluşumlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.   Türk mühendislere imkan verildiğinde ve arkasında siyasi irade durduğunda, dünya ile rekabet edecek teknolojilere imza atmamız yüksek ihtimaldir. Bilhassa insansız hava araçları alanında ülkemiz adeta savaş doktrinlerini değiştirecek çapta araçlar üretmiş ve bunu dünyanın 20 ülkesine ihraç etme başarısı göstermiştir.   Türkiye, parlak fikir ve eğitimli gençlerinin yurtdışına gidişlerini önlemekte bugüne değin yeterli adımlar atamamıştır. Ancak tersine beyin göçü çalışmaları çok gündemdedir. Tersine beyin göçünde güzel gelişmeler yaşanmaktadır. Geleceği inşa etmek idealist gençlerle daha mümkündür.
Ekleme Tarihi: 24 Mart 2022 - Perşembe

Geleceğe Hazırlık

‘Her engel, gerçekleri tasdikleyen bir mühürdür’

 

  Büyük devlet olmanın şartlarından bir tanesi de geleceğe hazırlanmaktır. Ülkeler, kuruluşlar ve şirketler neyin peşinde bilmek gerekiyor. Gelecek, teknoloji üzerinden şekillenecek bu şimdiden bellidir. Peki teknolojiye hakimiyet nasıl sağlanacak veya teknoloji dendiğinde ana eksen ne olacak? Geleceğin ana konusu internet tabanlı gelişmelerdir. Öyle anlaşılıyor ki internet, günümüz elektrik tüketimi gibi vazgeçilmez ve çok çeşitli kullanım imkanları sunacak.

  İnternet teknolojileri öyle yaygınlaşacak ki nesnelerin ve insan bedeninin içine de girecek. Yeryüzündeki hemen tüm işlemler internet tabanlı olacak. Ama burada henüz çözülmemiş bir sorun var. Zira internete erişim dünyanın her yerinden mümkün değil. Erişim olan yerlerdeki hız, kalite ve ücret konusu da sorun olmaya devam ediyor. Bi kere internetiniz kesintisiz, anlık ve neredeyse bedava olmak zorunda ki hem tüm işlemler onun üzerinden yürüsün, hem vazgeçilmez olsun. Bunları yapabilmekse ancak uzaydan uydular aracılığıyla daha mümkündür. O bakımdan ülkeler ve şirketler arasında, uzayda hakimiyet kurmak için kıyasıya rekabet vardır.

  İnsanlık medeniyet tarihini üç aşama üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Birincisi karasal hakimiyet dönemi, ikincisi denizler hakimiyeti dönemi ve günümüzde de uzay hakimiyeti dönemidir ki; bu başlayan bir süreçtir. Uzay hakimiyeti sadece oraya uydu göndermekle sınırlı değildir elbette. Uzay turizmi, uzay madenciliği ve uzayda kolonileşme de uzayda söz sahibi olmanın diğer aşamalarıdır. Bu alanda başı ABD, Rusya ve Çin çekmektedir. Uzaya uydu gönderme konusunda söz sahibi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dünyada 10 ülke vardır.

  Uzayda yer kapma yarışı yakın geleceğin savaş sebeplerinden sayılabilir. Zira fazla yer kapma ve orayı bir çöplüğe çevirme hususunda ülkeler birbirlerini suçlamaktadır. Halihazırda yörüngede 30 bin uydunun dolaştığı söylenmektedir. Uyduları üretmek ayrı bir iş, onları yörüngeye fırlatmak ayrı bir iş koludur ki; çok tecrübe gerektirmektedir. Daha yeni sayılabilecek bir zamanda (2018) Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Türkiye gelecek on yıldaki uzay çalışma atılımlarını tanıttı.

  Teknoloji ve üretim meselesi bir kültür meselesidir ve uzun yıllar almaktadır. Ülkemiz rakip gördüğü ülkelerden branşına göre 50-100 yıl geridedir. Bir asır daha beklememek için aradaki açığı süratle kapatmak zorundadır. Yetişmiş eleman konusunda pek sıkıntısı yoktur ülkenin ancak başarıya açlık ve özgüven problemleri henüz tam çözülmüş değildir.

  2021 Aralık ayında Türkiye yapay zeka komitesi toplandı. Sonuç bildirgesinde önemli kararlar vardı. Türkiye, 2025 yılında yapay zeka alanında 50 bin çalışana ulaşmayı hedefliyor. Yapay zekasız gelecek planı hiç mümkün değildir. Türkiye genç ve kolay adapte olan bir nüfusa sahiptir. Teknofest gibi etkinliklere katılım ve oradan çıkan yeni fikir ve oluşumlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

  Türk mühendislere imkan verildiğinde ve arkasında siyasi irade durduğunda, dünya ile rekabet edecek teknolojilere imza atmamız yüksek ihtimaldir. Bilhassa insansız hava araçları alanında ülkemiz adeta savaş doktrinlerini değiştirecek çapta araçlar üretmiş ve bunu dünyanın 20 ülkesine ihraç etme başarısı göstermiştir.

  Türkiye, parlak fikir ve eğitimli gençlerinin yurtdışına gidişlerini önlemekte bugüne değin yeterli adımlar atamamıştır. Ancak tersine beyin göçü çalışmaları çok gündemdedir. Tersine beyin göçünde güzel gelişmeler yaşanmaktadır. Geleceği inşa etmek idealist gençlerle daha mümkündür.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.