Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Gıda Krizi Bir Balon Mu?

“Vicdanlarınızı bahanelerle rahatlatamazsınız”      Gıda konusu açıldığında aklıma hep Hollanda örneği gelir. Konya ilimizden (38 bin km2) çok az daha büyük Hollanda (41bin km2) dünyanın, ABD’den sonra 100 milyar doları aşkın bir meblağ ile ikinci büyük tarım ihracatçısıdır. Kaldı ki Hollanda’nın karasal yüz ölçümü sadece 34 bin km2’dir. Türkiye Hollanda’dan 23 kat daha büyük bir yüz ölçüme sahiptir. Rakamlara göre düz matematiksel hesapla, Türkiye’nin, teorik olarak sahip olduğu büyüklük potansiyeli bakımından, tarım üretim ve ihracatında dünyanın tepesine oturması çok muhtemeldir. Türkiye’nin toplam ihracatı 2021 rakamlarıyla 225 milyar dolardır ve bunun 30 milyar doları tarım ürünleridir.   Pandemi sonrasında gıda odaklı bir krizden söz edilir oldu. İnsanlar ‘kıtlık mı geliyor’ korkusuna kapıldı. Gıda enflasyonu tüm dünyada artışa geçti. Bir tarım ülkesi sayılan Türkiye’ye yakışmayan fiyatlar gözlemlemekteyiz. Daha önce yazdım ben bir gıda krizine inanmıyorum. İnanmak istemiyorum. Zira dünya nüfusunun kat be kat fazlasını besleyecek tarıma elverişli arazilerin olduğunu biliyorum. Hoş, kuraklık ve başka nedenler ileri sürülse de örtülü tarım, topraksız tarım ve hatta gökdelenlerde tarım yapmak günümüzde mümkündür. Öyle ki bu yeni tarım modelleri gün gelecek geleneksel tarım yöntemlerini aşacaktır.       Yukarıda verdiğim Hollanda örneği, dünya için umut vaat etmektedir. Sadece 30 bin km2’lik küçük bir alanda bile yüz milyonlarca insanı beslemek mümkün iken neden küreselci aklın yarattığı korkulara kapılayım? Büyük sıfırlama için ulus devletlerin içi, suni krizler ve gündem maddeleri ile boşaltılmaya çalışılıyor. Zor duruma düşürülen ülke vatandaşlarını devletlerine karşı kışkırtmaktır bunun adı. Kısmen başarılı olduğu da söylenebilir. Zira medyanın büyük bölümü onlara çalışıyor.   Bugün sizlere ülkemizden yüreklere su serpen olumlu örnekler vermek istiyorum. GAP İdaresi projesiyle Şırnak’ta 7 dekar çorak arazide 7 serada sebze üretimine geçildi. ‘Turfanda Seracılığı Geliştirme Projesi’ adı altında üçü kadın yedi kişi devletin yüzde 70 oranında sağladığı destekle,  Suriye sınırına 2 kilometre uzaklıkta sebze üretiyor. Projede toplamda 37 kişi istihdam ediliyor. Atıl arazilerde seralar kurarak, fazla suya ihtiyaç duymadan, ihraç edilecek kalitede ürünler yetiştiriliyor. Seralarda yılda iki kez ekim yapılabilmektedir.   Projenin başarısı bölgede başka seracılık yatırımlarının da yolunu açmış durumda. Bakınız bu tür haberler medyada fazla yer almaz.   Diğer müspet haberimiz de Bayburt’tan. Bayburt merkeze bağlı bir köyde üretimi ve çiftçiyi destekleme amaçlı, yakıtları köy derneği ve kooperatifi tarafından karşılanan 10 traktör ile yıllardır kullanılmayan 1200 dönüm tarla ülke ekonomisine kazandırılıyor. 35 yıldır ekilmeyen tarlalar böylelikle yeniden ekilmeye başlandı. Projeye Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de destek vermektedir.   Zonguldak’tan gelen bir diğer haber de aynı şekilde umut veren bir çalışmadır. 58 yaşındaki Aynur Çakar isimli azimli kadın, Çaycuma İlçe Tarım müdürlüğü ve Ziraat Odasının kontrolü ve desteğiyle iki yıl önce Milli Emlak’a ait araziyi kiraladı üretime geçti. Çakar, ürettiği sebzelerin yoğun ilgi gördüğünü belirtti.   Örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Mikro ölçekteki bu girişimlerin makro ölçekte de hayata geçirildiğini bi düşünün? Böyle bir durumda ülkemiz şahlanır ve dünyayı doyuracak kapasitelere ulaşır.  
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2022 - Perşembe

Gıda Krizi Bir Balon Mu?

“Vicdanlarınızı bahanelerle rahatlatamazsınız”

 

   Gıda konusu açıldığında aklıma hep Hollanda örneği gelir. Konya ilimizden (38 bin km2) çok az daha büyük Hollanda (41bin km2) dünyanın, ABD’den sonra 100 milyar doları aşkın bir meblağ ile ikinci büyük tarım ihracatçısıdır. Kaldı ki Hollanda’nın karasal yüz ölçümü sadece 34 bin km2’dir. Türkiye Hollanda’dan 23 kat daha büyük bir yüz ölçüme sahiptir. Rakamlara göre düz matematiksel hesapla, Türkiye’nin, teorik olarak sahip olduğu büyüklük potansiyeli bakımından, tarım üretim ve ihracatında dünyanın tepesine oturması çok muhtemeldir. Türkiye’nin toplam ihracatı 2021 rakamlarıyla 225 milyar dolardır ve bunun 30 milyar doları tarım ürünleridir.

  Pandemi sonrasında gıda odaklı bir krizden söz edilir oldu. İnsanlar ‘kıtlık mı geliyor’ korkusuna kapıldı. Gıda enflasyonu tüm dünyada artışa geçti. Bir tarım ülkesi sayılan Türkiye’ye yakışmayan fiyatlar gözlemlemekteyiz. Daha önce yazdım ben bir gıda krizine inanmıyorum. İnanmak istemiyorum. Zira dünya nüfusunun kat be kat fazlasını besleyecek tarıma elverişli arazilerin olduğunu biliyorum. Hoş, kuraklık ve başka nedenler ileri sürülse de örtülü tarım, topraksız tarım ve hatta gökdelenlerde tarım yapmak günümüzde mümkündür. Öyle ki bu yeni tarım modelleri gün gelecek geleneksel tarım yöntemlerini aşacaktır.    

  Yukarıda verdiğim Hollanda örneği, dünya için umut vaat etmektedir. Sadece 30 bin km2’lik küçük bir alanda bile yüz milyonlarca insanı beslemek mümkün iken neden küreselci aklın yarattığı korkulara kapılayım? Büyük sıfırlama için ulus devletlerin içi, suni krizler ve gündem maddeleri ile boşaltılmaya çalışılıyor. Zor duruma düşürülen ülke vatandaşlarını devletlerine karşı kışkırtmaktır bunun adı. Kısmen başarılı olduğu da söylenebilir. Zira medyanın büyük bölümü onlara çalışıyor.

  Bugün sizlere ülkemizden yüreklere su serpen olumlu örnekler vermek istiyorum. GAP İdaresi projesiyle Şırnak’ta 7 dekar çorak arazide 7 serada sebze üretimine geçildi. ‘Turfanda Seracılığı Geliştirme Projesi’ adı altında üçü kadın yedi kişi devletin yüzde 70 oranında sağladığı destekle,  Suriye sınırına 2 kilometre uzaklıkta sebze üretiyor. Projede toplamda 37 kişi istihdam ediliyor. Atıl arazilerde seralar kurarak, fazla suya ihtiyaç duymadan, ihraç edilecek kalitede ürünler yetiştiriliyor. Seralarda yılda iki kez ekim yapılabilmektedir.

  Projenin başarısı bölgede başka seracılık yatırımlarının da yolunu açmış durumda. Bakınız bu tür haberler medyada fazla yer almaz.

  Diğer müspet haberimiz de Bayburt’tan. Bayburt merkeze bağlı bir köyde üretimi ve çiftçiyi destekleme amaçlı, yakıtları köy derneği ve kooperatifi tarafından karşılanan 10 traktör ile yıllardır kullanılmayan 1200 dönüm tarla ülke ekonomisine kazandırılıyor. 35 yıldır ekilmeyen tarlalar böylelikle yeniden ekilmeye başlandı. Projeye Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de destek vermektedir.

  Zonguldak’tan gelen bir diğer haber de aynı şekilde umut veren bir çalışmadır. 58 yaşındaki Aynur Çakar isimli azimli kadın, Çaycuma İlçe Tarım müdürlüğü ve Ziraat Odasının kontrolü ve desteğiyle iki yıl önce Milli Emlak’a ait araziyi kiraladı üretime geçti. Çakar, ürettiği sebzelerin yoğun ilgi gördüğünü belirtti.

  Örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Mikro ölçekteki bu girişimlerin makro ölçekte de hayata geçirildiğini bi düşünün? Böyle bir durumda ülkemiz şahlanır ve dünyayı doyuracak kapasitelere ulaşır.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.