Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Gözler Yöneticileri Arıyor…

Çok katlı binalarda yaşayanlar iyi bilirler. Binada oluşan arızalarda, temizlikte, güvenlikte ya da komşular arasında çıkan tatsızlıklarda hemen, gözler ve sözler apartman yöneticisine yönelir. Ardından, “yönetici uyuyor mu, yönetici nerede?” gibi sitemkâr bir üslupla, etrafa memnuniyetsizlik yansıtılır. Hatta iş biraz da sulandırılarak, “nerede yönetici, nerede devlet, nerede pijamam?” diye de aksaklıklar espri malzemesi yapılır. Binalarda hal böyleyken ve hemen işin sorumlusu ve muhatabı aranırken... Milyonluk koca bir Büyükşehir için acaba durum nasıl olur? Herhalde orada da sorumlular, yöneticiler görülmek istenir. Onlardan sorunların çözülmesi beklenir. Ancak, Mersin normal bir şehir olmadığı, bir türlü normalleşemediği için; Mersinlilerin farklı çözüm arayışlarına girmeleri gerekebilir. Çünkü Mersin’de muhatap bulabilmek biraz çaba ve hayal gücü ister (!) Amacınıza ulaşsanız bile, çözüm üretilemeyeceği kuvvetle muhtemeldir. Zaman zaman gazetelerde yazılarımızı görenler; aksaklıkları, problemleri niçin yazmıyorsunuz, şeklinde kendilerince haklı serzenişte bulunuyorlar. Fakat onlar bilmiyorlar ki; ne yazmakla, ne söylemekle bir yere varılmıyor. Yazan yazdığıyla; söyleyen, söylediğiyle kalıyor. Ve her şey “ kendi usulünce ” ( Mersin’de olagelen ) devam edip gidiyor… Mersin’de neyin, ne kadar olduğu ve yapıldığını bilmek için derin analizlere falan gerek yok! Bunun için şehre, şöyle bir bakmak yeterli. Acaba Büyükşehirler arasında şehircilik adına, yaşanabilirlik adına bir yarış düzenlense, Mersin kaçıncı sırada yer alır? Sahip olduğu zenginlikleri ve avantajları değerlendiremeyen, hemen her alanda sahip olduğu değerleri verimli kullanamamış,  kendi kulvarında, Mersin gibi kaç Büyükşehir vardır? Olimpiyatların buraya alınması ve Suriye ile kurulan yakın ilişkiler, turizm hareketliliği, Mersin’e bir canlılık, heyecan getirmişti. Ancak, Arap Baharı ile başlayan krizler ve mülteci akını hepimizi fena vurdu. Mersin yine sessizliğe gömüldü.   Geçenlerde basın camiasından bir arkadaşım; Akdeniz Olimpiyatları için ne düşündüğümü ve Mersin’de olimpiyat ruhunun oluşup, oluşmadığını ve Olimpiyatların Mersin’in tanıtımına bir etkisi olup olmadığını sordu. Elbette olimpiyat müthiş bir şeydi. Olimpiyat düzenleyecek şehir ayrıcalıklı, istekli, heyecanlı olmalıydı. Tabi ki, olimpiyatın ruhu olmalıydı ve olimpiyat düzenlemek sadece tesis inşa etmekle sınırlı kalmamalıydı. Şehrin tüm bileşenlerinin senkronize olmaları bu işe sarılmaları gerekirdi. Hal böyleyken Mersinlilerin bile tam haberdar olamadığı adeta Mersinlilerden kaçırılarak yapılan bir organizasyona tanıklık ettik. Şehrin tanıtımına katkısı olmadı. Kafileler dışında hemen hiç turist görmedik. Üstelik yapılan tesisler yeterince ilgi görmüyor, çürümeye terk ediliyor. Stat zemininin durumu hepimizce malum.Böylesi uluslararası bir organizasyonu lehimize çeviremedik. Daha önceleri adı; iç göç ile terör ile anılan Mersin, şimdilerde Suriyeli mültecilerle anılıyor. Daha önceleri de hep değindiğim gibi şehrin toplumsal hayatı tehdit altında. Sakın bu saptamayı Suriyeli düşmanlığı olarak almayın! Bir şehri kapasitesinin üzerinde ucu – sonu belli olmayan bir mülteci akınına maruz bırakırsanız eğer orada zamanla maraz çıkması kaçınılmazdır. Ayrıca Mersin’in diğer kronik sorunları zaten beklemeye devam etmektedir. Ulaşımdan, şehir içi trafiğine, yeşil alan azlığından, yetersiz aydınlatmaya, asayiş problemlerinden, temizliğe, plansızlığa, eşgüdüm eksikliğinden, işsizliğe; sorunlar yumağı halinde, sahibini ve yöneticilerini aramaktadır…  
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2014 - Perşembe

Gözler Yöneticileri Arıyor…

Çok katlı binalarda yaşayanlar iyi bilirler. Binada oluşan arızalarda, temizlikte, güvenlikte ya da komşular arasında çıkan tatsızlıklarda hemen, gözler ve sözler apartman yöneticisine yönelir. Ardından, “yönetici uyuyor mu, yönetici nerede?” gibi sitemkâr bir üslupla, etrafa memnuniyetsizlik yansıtılır. Hatta iş biraz da sulandırılarak, “nerede yönetici, nerede devlet, nerede pijamam?” diye de aksaklıklar espri malzemesi yapılır.

Binalarda hal böyleyken ve hemen işin sorumlusu ve muhatabı aranırken... Milyonluk koca bir Büyükşehir için acaba durum nasıl olur? Herhalde orada da sorumlular, yöneticiler görülmek istenir. Onlardan sorunların çözülmesi beklenir. Ancak, Mersin normal bir şehir olmadığı, bir türlü normalleşemediği için; Mersinlilerin farklı çözüm arayışlarına girmeleri gerekebilir. Çünkü Mersin’de muhatap bulabilmek biraz çaba ve hayal gücü ister (!) Amacınıza ulaşsanız bile, çözüm üretilemeyeceği kuvvetle muhtemeldir.

Zaman zaman gazetelerde yazılarımızı görenler; aksaklıkları, problemleri niçin yazmıyorsunuz, şeklinde kendilerince haklı serzenişte bulunuyorlar. Fakat onlar bilmiyorlar ki; ne yazmakla, ne söylemekle bir yere varılmıyor. Yazan yazdığıyla; söyleyen, söylediğiyle kalıyor. Ve her şey “ kendi usulünce ” ( Mersin’de olagelen ) devam edip gidiyor…

Mersin’de neyin, ne kadar olduğu ve yapıldığını bilmek için derin analizlere falan gerek yok! Bunun için şehre, şöyle bir bakmak yeterli.

Acaba Büyükşehirler arasında şehircilik adına, yaşanabilirlik adına bir yarış düzenlense, Mersin kaçıncı sırada yer alır? Sahip olduğu zenginlikleri ve avantajları değerlendiremeyen, hemen her alanda sahip olduğu değerleri verimli kullanamamış,  kendi kulvarında, Mersin gibi kaç Büyükşehir vardır?

Olimpiyatların buraya alınması ve Suriye ile kurulan yakın ilişkiler, turizm hareketliliği, Mersin’e bir canlılık, heyecan getirmişti. Ancak, Arap Baharı ile başlayan krizler ve mülteci akını hepimizi fena vurdu. Mersin yine sessizliğe gömüldü.  

Geçenlerde basın camiasından bir arkadaşım; Akdeniz Olimpiyatları için ne düşündüğümü ve Mersin’de olimpiyat ruhunun oluşup, oluşmadığını ve Olimpiyatların Mersin’in tanıtımına bir etkisi olup olmadığını sordu. Elbette olimpiyat müthiş bir şeydi. Olimpiyat düzenleyecek şehir ayrıcalıklı, istekli, heyecanlı olmalıydı. Tabi ki, olimpiyatın ruhu olmalıydı ve olimpiyat düzenlemek sadece tesis inşa etmekle sınırlı kalmamalıydı. Şehrin tüm bileşenlerinin senkronize olmaları bu işe sarılmaları gerekirdi.

Hal böyleyken Mersinlilerin bile tam haberdar olamadığı adeta Mersinlilerden kaçırılarak yapılan bir organizasyona tanıklık ettik. Şehrin tanıtımına katkısı olmadı. Kafileler dışında hemen hiç turist görmedik. Üstelik yapılan tesisler yeterince ilgi görmüyor, çürümeye terk ediliyor. Stat zemininin durumu hepimizce malum.Böylesi uluslararası bir organizasyonu lehimize çeviremedik.

Daha önceleri adı; iç göç ile terör ile anılan Mersin, şimdilerde Suriyeli mültecilerle anılıyor. Daha önceleri de hep değindiğim gibi şehrin toplumsal hayatı tehdit altında. Sakın bu saptamayı Suriyeli düşmanlığı olarak almayın! Bir şehri kapasitesinin üzerinde ucu – sonu belli olmayan bir mülteci akınına maruz bırakırsanız eğer orada zamanla maraz çıkması kaçınılmazdır.

Ayrıca Mersin’in diğer kronik sorunları zaten beklemeye devam etmektedir. Ulaşımdan, şehir içi trafiğine, yeşil alan azlığından, yetersiz aydınlatmaya, asayiş problemlerinden, temizliğe, plansızlığa, eşgüdüm eksikliğinden, işsizliğe; sorunlar yumağı halinde, sahibini ve yöneticilerini aramaktadır…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.