Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

İş Tulumlu Mühendisler

“ Bir yola girmeyi seçmiş olan kişi; onun getireceklerini de seçmiş olur.”      “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” sorusu oldukça eskidir ve verilen cevaplar da bakış açılarına göre değişmektedir. Bugünkü yazımızın içeriği gereği, soruya şöyle bir cevap verilebilir; “ Mühendisler takım elbise yerine, iş tulumları giydikleri zaman” ülkenin hali düzelme trendine girecektir. O zamanki adıyla YSE’de 32 sene çalışmış bir tekniker abimiz bu konuda çok dertliydi. Bir keresinde çalıştıkları yere iş tulumları içinde gelen Rus mühendisleri gördüğünde elektrik çarpmışa dönmüş, hayli etkilenmiş. Çünkü bizimkiler ellerini kirletmekten sakınan, buyurgan tiplermiş. Biliyorsunuz bu aralar, ünlü yabancı mucitlerle kafayı bozmuş durumdayım. İnanın onları okudukça “vay vay vay ki ne vay” demekten kendimi alıkoyamıyorum. Sakın buradan bizim insanımızın yeteneksizliği sonucu çıkmasın! Zira yurtdışına çıkan insanımız pekala istenilen başarıyı yakalayabilmektedir. Demek ki ortada bir iş kültürü ya da bir sistem sorunu var. Sizin de şu an aklınıza, Nobel ödüllü Aziz Sancar gelmiş olabilir. Devlet okullarında okuyarak başarı elde etmiş biri o. Laik eğitim sistem övgüsü ve Atatürk sevgisi çok tutmuştu. Ta ki nükleer enerji yanlısı bir tanıtım filminde oynayana dek. Adamcağız anında Erdoğancı ilan edildi ve lanetlendi kimi kesimlerce… Oysa bilim ülkesi olmak, aynı zamanda nükleer enerji sektörüne adım atmakla daha mümkündür.    Türkiye’de eskiden hiçbir başarı cezasız kalmıyordu. Daha yeni yeni her şeyin millisini üretme eğilimine girdik. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikasının niçin kapatıldığı hala tartışılır. Ya da Devrim Arabalarının sabote edilmesi, filmlere bile konu edilmiştir. Ya zakkumcu Ziya hekime ne demeli. Adam öyle bir kaçış kaçtı ki hiç sormayın!    Köhne dönemde (1938-2002 arası) ithalat bir uyuşturucu gibi sunuldu bu millete… Birileri korkunç paralar kazandı. Yabancılar, özellikle Amerikalılar ve yerli işbirlikçileri; “ Bir şey üretmenin ne manası var, üretim meşakkatli ve pahalı. Bizden alın! Daha ucuza gelir” dayatması ile ülkenin geleceğini kararttılar.    Son dönemdeki sınır ötesi harekatların başarısı, nereden kaynaklandı sanıyorsunuz? Orada kullanılan malzemenin yüzde 65-70’i yerliydi de ondan. Kıbrıs Barış Harekatı’nda başımıza gelenleri anımsayın! Terör ile mücadele döneminde ABD’li ve İsrailli insansız hava araçlarının, erken uyarı sistemlerinin(!) nelere mal olduğu hafızalardadır.    Ama şimdi önümüzde bambaşka bir süreç işliyor… Halktan ruhsatı alan başkan ve ekibi, kendi deyimleriyle artık hiçbir mazeretin arkasına sığınamayacaklar. Ya başaracaklar, ya başaracaklar.. Şimdi koşma zamanı, hızlı karar alma zamanı.    Dünyadaki olup bitene bakınca, onlarca yılın kaybedilmesinin önemi daha iyi anlaşılıyor. Her şey baş döndürücü hızla değişiyor. Önümüzdeki yirmi yılda, şimdiki mesleklerin yüzde 65’i yok olacak. Ben buradan güncel olduğu için öneriyorum. Gençler, iş insanları, siyasetçiler, hocalar şu Elon Musk’ın yaşam mücadelesine bir bakın! Biliyorum yazı gitgide bir ‘Cem Seymen yakarması’ şekline dönüşüyor ama ne yapayım, çok geç kaldık zaman daralıyor. Gelecek nerede? Gelecek bilimde, teknolojide, gelecek ucuz ve sürdürülebilir enerjilerde. Gelecek güneşte, enerjiyi güneşten alıp her türlü tüketim araçlarının kullanımına sunmakta.    İşte size çok çarpıcı bir bilgi: “ Dünyadaki tüm kaynaklardan alınarak bir yılda tüketilen enerjinin güneş enerjisi cinsinden karşılığı; dünya yüzeyine bir saatte düşmektedir.” Buradaki muazzam potansiyeli bir düşünün, bir daha düşünün!    Yazımı Atatürk’ün “ Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” sözünü şöyle uyarlayarak bitirmek istiyorum. “ Gençler ilk hedefiniz Güneş’tir ileri…”      
Ekleme Tarihi: 30 Ağustos 2018 - Perşembe

İş Tulumlu Mühendisler

“ Bir yola girmeyi seçmiş olan kişi; onun getireceklerini de seçmiş olur.”

 

   “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” sorusu oldukça eskidir ve verilen cevaplar da bakış açılarına göre değişmektedir. Bugünkü yazımızın içeriği gereği, soruya şöyle bir cevap verilebilir; “ Mühendisler takım elbise yerine, iş tulumları giydikleri zaman” ülkenin hali düzelme trendine girecektir. O zamanki adıyla YSE’de 32 sene çalışmış bir tekniker abimiz bu konuda çok dertliydi. Bir keresinde çalıştıkları yere iş tulumları içinde gelen Rus mühendisleri gördüğünde elektrik çarpmışa dönmüş, hayli etkilenmiş. Çünkü bizimkiler ellerini kirletmekten sakınan, buyurgan tiplermiş.

Biliyorsunuz bu aralar, ünlü yabancı mucitlerle kafayı bozmuş durumdayım. İnanın onları okudukça “vay vay vay ki ne vay” demekten kendimi alıkoyamıyorum. Sakın buradan bizim insanımızın yeteneksizliği sonucu çıkmasın! Zira yurtdışına çıkan insanımız pekala istenilen başarıyı yakalayabilmektedir. Demek ki ortada bir iş kültürü ya da bir sistem sorunu var.

Sizin de şu an aklınıza, Nobel ödüllü Aziz Sancar gelmiş olabilir. Devlet okullarında okuyarak başarı elde etmiş biri o. Laik eğitim sistem övgüsü ve Atatürk sevgisi çok tutmuştu. Ta ki nükleer enerji yanlısı bir tanıtım filminde oynayana dek. Adamcağız anında Erdoğancı ilan edildi ve lanetlendi kimi kesimlerce… Oysa bilim ülkesi olmak, aynı zamanda nükleer enerji sektörüne adım atmakla daha mümkündür.

   Türkiye’de eskiden hiçbir başarı cezasız kalmıyordu. Daha yeni yeni her şeyin millisini üretme eğilimine girdik. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikasının niçin kapatıldığı hala tartışılır. Ya da Devrim Arabalarının sabote edilmesi, filmlere bile konu edilmiştir. Ya zakkumcu Ziya hekime ne demeli. Adam öyle bir kaçış kaçtı ki hiç sormayın!

   Köhne dönemde (1938-2002 arası) ithalat bir uyuşturucu gibi sunuldu bu millete… Birileri korkunç paralar kazandı. Yabancılar, özellikle Amerikalılar ve yerli işbirlikçileri; “ Bir şey üretmenin ne manası var, üretim meşakkatli ve pahalı. Bizden alın! Daha ucuza gelir” dayatması ile ülkenin geleceğini kararttılar.

   Son dönemdeki sınır ötesi harekatların başarısı, nereden kaynaklandı sanıyorsunuz? Orada kullanılan malzemenin yüzde 65-70’i yerliydi de ondan. Kıbrıs Barış Harekatı’nda başımıza gelenleri anımsayın! Terör ile mücadele döneminde ABD’li ve İsrailli insansız hava araçlarının, erken uyarı sistemlerinin(!) nelere mal olduğu hafızalardadır.

   Ama şimdi önümüzde bambaşka bir süreç işliyor… Halktan ruhsatı alan başkan ve ekibi, kendi deyimleriyle artık hiçbir mazeretin arkasına sığınamayacaklar. Ya başaracaklar, ya başaracaklar.. Şimdi koşma zamanı, hızlı karar alma zamanı.

   Dünyadaki olup bitene bakınca, onlarca yılın kaybedilmesinin önemi daha iyi anlaşılıyor. Her şey baş döndürücü hızla değişiyor. Önümüzdeki yirmi yılda, şimdiki mesleklerin yüzde 65’i yok olacak. Ben buradan güncel olduğu için öneriyorum. Gençler, iş insanları, siyasetçiler, hocalar şu Elon Musk’ın yaşam mücadelesine bir bakın! Biliyorum yazı gitgide bir ‘Cem Seymen yakarması’ şekline dönüşüyor ama ne yapayım, çok geç kaldık zaman daralıyor.

Gelecek nerede? Gelecek bilimde, teknolojide, gelecek ucuz ve sürdürülebilir enerjilerde. Gelecek güneşte, enerjiyi güneşten alıp her türlü tüketim araçlarının kullanımına sunmakta.

   İşte size çok çarpıcı bir bilgi: “ Dünyadaki tüm kaynaklardan alınarak bir yılda tüketilen enerjinin güneş enerjisi cinsinden karşılığı; dünya yüzeyine bir saatte düşmektedir.” Buradaki muazzam potansiyeli bir düşünün, bir daha düşünün!

   Yazımı Atatürk’ün “ Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” sözünü şöyle uyarlayarak bitirmek istiyorum. “ Gençler ilk hedefiniz Güneş’tir ileri…”      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.