Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

İşleri Kim Yapacak?

*Yeni eğitim- öğretim yılı hayırlı olsun!                “Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa”. Evet, ineği kim sağacak, yoğurdu, peyniri kim yapacak? Sofrayı kim kaldıracak, işler ne olacak? Mahalle muhtarının gelip sofrayı kaldırmasını isteyemeyiz. Oysa hep başkalarından bekliyoruz işlerin yapılmasını, memleketin kurtarılmasını, borçların ödenmesini… Tembellik, hazır yiyicilik, avantadan kazanmak konusunda hayli mesafe aldık, iyice kanıksadık.             Gençler; kendilerini fazla yormak istemiyor, elini, üstünü başını kirletmeden toza toprağa bulaşmadan, masa başında çalışmak istiyorlar. Mühendisler işçi tulumu giymiyor, sahaya inmiyorlar. Deneyimli işçiler, ustalar onlara iş öğretiyor. Ziraat mühendisi tarlaya girmiyor. Zaten bu ülkede makam arabası, makam odası ve şaşaa önemlidir, bir gelenektir adeta. Şoför, çaycı, odacı hemen hizmete amade kapıda beklemelidir.             Zanaatkarlık, kol gücü ile yapılan işler, işçi tulumu giymek neredeyse ayıp gibi algılanır oldu. Yirmili yaşlarda siyah jipler, takım elbiseler içinde, holding yönetmek, onun bunun ağzına, kafasına silah dayamak, güzel kızlarla yaşamak varken; böyle yaşam tarzları pompalanırken; varsın tarımda, sanayide, hizmet sektöründe başkaları çalışsın hatta Afrika’dan bile işçi getirilsin, kimin umurunda.             İşveren temsilcileri gelinen noktadan rahatsızlar. Gençleri iş ortamına çekmek, onlara meslek eğitimi vermek istiyorlar. Dizi izleme yoğunluğu, popüler olanın etkisi çok büyük. Bu amaçla; TOBB’dan yetkililer, dizi yapımcıları ile görüşmek istiyorlar. Onlardan “tulumlu” insanları öne çıkartmaları, başroller vermeleri istenecek. Belki böylece gençleri özendirmek, onlara iş elbisesi giydirmek mümkün olacak.             Ayrıca; herkes mühendis, doktor olacak veya dört yıllık fakülte bitirecek diye bir zorunluluk yok! Yıllar önce Allah selamet versin, ortaokulda bir öğretmenimiz: “ Çocuklar ne olacağınıza karar verin, okumak istemeyenler tez yoldan meslek öğrensin, liseden sonra elleriniz pamuklaşır, yaşınız geçer” derdi. Bu tavsiyenin üzerinden otuz beş yıl geçti. Böylelikle hem işverenlerin kalifiye eleman sıkıntısı arttı hem liselerde, üniversitelerde yığılmalar oldu hem de diplomalı işsizler çoğaldı. Çünkü gençlerin diploma aldıkları alanlarda yererince istihdam sağlanamadı.             1930’larda uçak üretebilmişsek, seri üretime geçip, uçakları ihraç edebilecek duruma gelebilmişsek ki; öyle olmuş. Şimdilerde de pekala her alanda yerli üretim yapabiliriz. Unutmamalı ki; bağımsızlığa giden yol, yerli üretimden, yerli teknolojileri kullanmaktan geçer.             Yerli otomobil, uçak, tank, insansız hava araçları v.s. yapımı konuşulmaya başlandı. Çok geç kaldık ama geç kalmak hiç başlamamaktan daha iyidir.             Türkiye her alanda bir sanayi ülkesi olmaya uğraşırken… Batılılar bilgi çağında yaşıyor. Biz sanayi teknolojilerine sahip olduğumuzda Batı bir üst teknolojiye çoktan geçmiş oluyor. O zaman Apple gibi bir ileri teknoloji şirketinin değeri, bizim borsada işlem gören tüm şirketlerin değerinin üç katına ulaşıyor.             Öyleyse zararın neresinden dönülse kardır.
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2014 - Pazartesi

İşleri Kim Yapacak?

*Yeni eğitim- öğretim yılı hayırlı olsun! 

 

            “Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa”. Evet, ineği kim sağacak, yoğurdu, peyniri kim yapacak? Sofrayı kim kaldıracak, işler ne olacak? Mahalle muhtarının gelip sofrayı kaldırmasını isteyemeyiz. Oysa hep başkalarından bekliyoruz işlerin yapılmasını, memleketin kurtarılmasını, borçların ödenmesini… Tembellik, hazır yiyicilik, avantadan kazanmak konusunda hayli mesafe aldık, iyice kanıksadık.

            Gençler; kendilerini fazla yormak istemiyor, elini, üstünü başını kirletmeden toza toprağa bulaşmadan, masa başında çalışmak istiyorlar. Mühendisler işçi tulumu giymiyor, sahaya inmiyorlar. Deneyimli işçiler, ustalar onlara iş öğretiyor. Ziraat mühendisi tarlaya girmiyor. Zaten bu ülkede makam arabası, makam odası ve şaşaa önemlidir, bir gelenektir adeta. Şoför, çaycı, odacı hemen hizmete amade kapıda beklemelidir.

            Zanaatkarlık, kol gücü ile yapılan işler, işçi tulumu giymek neredeyse ayıp gibi algılanır oldu. Yirmili yaşlarda siyah jipler, takım elbiseler içinde, holding yönetmek, onun bunun ağzına, kafasına silah dayamak, güzel kızlarla yaşamak varken; böyle yaşam tarzları pompalanırken; varsın tarımda, sanayide, hizmet sektöründe başkaları çalışsın hatta Afrika’dan bile işçi getirilsin, kimin umurunda.

            İşveren temsilcileri gelinen noktadan rahatsızlar. Gençleri iş ortamına çekmek, onlara meslek eğitimi vermek istiyorlar. Dizi izleme yoğunluğu, popüler olanın etkisi çok büyük. Bu amaçla; TOBB’dan yetkililer, dizi yapımcıları ile görüşmek istiyorlar. Onlardan “tulumlu” insanları öne çıkartmaları, başroller vermeleri istenecek. Belki böylece gençleri özendirmek, onlara iş elbisesi giydirmek mümkün olacak.

            Ayrıca; herkes mühendis, doktor olacak veya dört yıllık fakülte bitirecek diye bir zorunluluk yok! Yıllar önce Allah selamet versin, ortaokulda bir öğretmenimiz: “ Çocuklar ne olacağınıza karar verin, okumak istemeyenler tez yoldan meslek öğrensin, liseden sonra elleriniz pamuklaşır, yaşınız geçer” derdi. Bu tavsiyenin üzerinden otuz beş yıl geçti. Böylelikle hem işverenlerin kalifiye eleman sıkıntısı arttı hem liselerde, üniversitelerde yığılmalar oldu hem de diplomalı işsizler çoğaldı. Çünkü gençlerin diploma aldıkları alanlarda yererince istihdam sağlanamadı.

            1930’larda uçak üretebilmişsek, seri üretime geçip, uçakları ihraç edebilecek duruma gelebilmişsek ki; öyle olmuş. Şimdilerde de pekala her alanda yerli üretim yapabiliriz. Unutmamalı ki; bağımsızlığa giden yol, yerli üretimden, yerli teknolojileri kullanmaktan geçer.

            Yerli otomobil, uçak, tank, insansız hava araçları v.s. yapımı konuşulmaya başlandı. Çok geç kaldık ama geç kalmak hiç başlamamaktan daha iyidir.

            Türkiye her alanda bir sanayi ülkesi olmaya uğraşırken… Batılılar bilgi çağında yaşıyor. Biz sanayi teknolojilerine sahip olduğumuzda Batı bir üst teknolojiye çoktan geçmiş oluyor. O zaman Apple gibi bir ileri teknoloji şirketinin değeri, bizim borsada işlem gören tüm şirketlerin değerinin üç katına ulaşıyor.

            Öyleyse zararın neresinden dönülse kardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.