Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Kanada Mektupları

“ Hepimiz bir yerlerdeydik, bir yerlerden geldik.”    İnsan elindekilerin değerini pek bilmeyen bir canlıdır. Hep başkalarına, başka hayatlara imrenir durur… Yaşadığı yerlerin değerini yeterince bilmemek de buna dahildir. Nereye aittir insan? Kısa ömrüme biri Avrupa’da, dört ayrı şehir hayatı sığdırdım. Hepsi de içimde ayrı bir hüzün bıraktı. Hele bir ayrılmaya gör, geride bıraktıkların çağırır seni… Burnunda anılar, buram buram kokar, yeniden canlanır. Belli ki, kitabımızın kahramanları da benzer süreçlerden geçmişler.    Gurbet insanı olgunlaştırır. Ona yaşadıkları yerleri karşılaştırma imkanı verir. Bulunduğu ortamı farkındalık geliştirerek inceler, duyumsar gurbet insanı. Kanada Mektuplarının yazarları Nuri Abaç ve İlyas Halil; Mersin dahil İstanbul, Adana, Tarsus, Ankara ve Kanada’da hayatlarını sürdürmüşler fakat Mersin onlar için farklı bir öneme ve ayrıcalığa sahip kalmış.    Kanada Mektupları adlı kitap; iki Mersin sevdalısı insanın, şair-yazar İlyas Halil ve mimar-ressam Nuri Abaç’ın birbirlerine 1965- 1977 yılları arasında yazmış oldukları 200 mektuptan 135 tanesini içeriyor. Halen Kanada’da yaşamakta olan İlyas Halil’in, Nuri Abaç ile yazıştıkları mektupları, yeğeni Josef Atat aracılığıyla, öğretim görevlisi Dr.Orhan Özdemir’e ulaştırmasıyla, Orhan beyin bir akademisyen titizliğiyle bunları kitaplaştırmasıdır, Kanada Mektupları.      Yine bir imza günü, yine başrolde İçel Sanat Kulübü. İSK’nın Mersin kültür ve yazın dünyasına kattıkları tartışılmaz. Mersinli yazarların bana göre “podyuma” çıktıkları yerdir, Sanat Kulübü ve oraya her çıkan yazar, şair ayrı bir tat alır, heyecan duyar. Bunu, biz izleyenler çok iyi hisseder, gözlemleriz… Hani hep söylene gelir… Mersin’in bir dokümantasyon merkezi olmayışından yakınılır. Oysa İSK kültür ve yazın alanındaki bu eksikliğin giderilmesinde önemli görevler üstlenmektedir.    Sanatın insan iç dünyasındaki kötülükleri yok edebilecek bir potansiyeli vardır. Sanat sınır tanımaz ve her milletten insanla aynı dili konuşur. Sanat ve Mersin sevdalıları Ali Uysal, Ali Demir, Ali Bilir de oradaydılar. Birer kısa konuşma yaptılar.    Mektup türü edebiyatta önemli bir yer kaplar. İki sanatçının mektupları… Bu mektuplarda bir dönemi anlatan çok şey bulacaksınız. Mersin’i bulacaksınız, Ak Kahveyi bulacaksınız. Nuri Abaç mimardı, ressam oldu. İlyas Halil bankacıydı, şair- yazar oldu. İkisinin de yolları Mersin’de kesişti. Çocuklukları Mersin’de geçti. 1954-1956 yılları arasındaki iki yıllık sıkı dostluk; Halil’in Kanada’ya ve Abaç’ın Ankara’ya taşınmasıyla son bulmaz, mektuplarda daha da pekişerek ilerler ve Abaç’ın 2008 ‘deki ölümüne dek sürer.    Edebi mektuplar; yazarları, içerikleri, ifade şekilleri ile özel mektuplar içinde ayrı yer tutar. Ededi mektuplarda, mektubun yazıldığı dönemin edebiyat ve düşünce olayları yer alır. Yazar, karşısındakine öğüt verir, yol gösterir. Mektup yazmak ya da mektuplaşmak daha çok okuryazar kesimin ilgi alanına girmekteydi. Şimdilerde telefonlu, internetli ortamda etkisini tamamen yitirmiş denilebilir. Fakat edebi dille yazılan mektupların bıraktığı iz hiçbir zaman hafızalardan silinmez. Tıpkı İlyas Halil’in; Kasım 1976 yılındaki mektubunun giriş bölümü gibi:    “ Sevgili Nuri, Mersin’den gönderdiğin iyot kokulu kartın, beni güneşli günlere götürdü. Satırların beni en yumuşak yerimden yakaladı. Çoktandır burnumda eski çok eski Mersin’in deniz kokulu havası tütüyordu . Güneşli, çam yeşili, kızıl toprağın üstünde, hafif meşrep rüzgarın altında, evimin camlarını buğuluyordu. Neyi aradığımı bilmiyordum. Eski köy Mersin’i mi yoksa kaybettiğim kendimi mi? İkizler biraz büyüsün, ver elini Akdeniz’e diyeceğim. Az kaldı ben yaşlılığı durduruyorum, sen Mersin’in endüstrileşmesini durdur…”
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2016 - Çarşamba

Kanada Mektupları

“ Hepimiz bir yerlerdeydik, bir yerlerden geldik.”

   İnsan elindekilerin değerini pek bilmeyen bir canlıdır. Hep başkalarına, başka hayatlara imrenir durur… Yaşadığı yerlerin değerini yeterince bilmemek de buna dahildir. Nereye aittir insan? Kısa ömrüme biri Avrupa’da, dört ayrı şehir hayatı sığdırdım. Hepsi de içimde ayrı bir hüzün bıraktı. Hele bir ayrılmaya gör, geride bıraktıkların çağırır seni… Burnunda anılar, buram buram kokar, yeniden canlanır. Belli ki, kitabımızın kahramanları da benzer süreçlerden geçmişler.

   Gurbet insanı olgunlaştırır. Ona yaşadıkları yerleri karşılaştırma imkanı verir. Bulunduğu ortamı farkındalık geliştirerek inceler, duyumsar gurbet insanı. Kanada Mektuplarının yazarları Nuri Abaç ve İlyas Halil; Mersin dahil İstanbul, Adana, Tarsus, Ankara ve Kanada’da hayatlarını sürdürmüşler fakat Mersin onlar için farklı bir öneme ve ayrıcalığa sahip kalmış.

   Kanada Mektupları adlı kitap; iki Mersin sevdalısı insanın, şair-yazar İlyas Halil ve mimar-ressam Nuri Abaç’ın birbirlerine 1965- 1977 yılları arasında yazmış oldukları 200 mektuptan 135 tanesini içeriyor. Halen Kanada’da yaşamakta olan İlyas Halil’in, Nuri Abaç ile yazıştıkları mektupları, yeğeni Josef Atat aracılığıyla, öğretim görevlisi Dr.Orhan Özdemir’e ulaştırmasıyla, Orhan beyin bir akademisyen titizliğiyle bunları kitaplaştırmasıdır, Kanada Mektupları.

     Yine bir imza günü, yine başrolde İçel Sanat Kulübü. İSK’nın Mersin kültür ve yazın dünyasına kattıkları tartışılmaz. Mersinli yazarların bana göre “podyuma” çıktıkları yerdir, Sanat Kulübü ve oraya her çıkan yazar, şair ayrı bir tat alır, heyecan duyar. Bunu, biz izleyenler çok iyi hisseder, gözlemleriz… Hani hep söylene gelir… Mersin’in bir dokümantasyon merkezi olmayışından yakınılır. Oysa İSK kültür ve yazın alanındaki bu eksikliğin giderilmesinde önemli görevler üstlenmektedir.

   Sanatın insan iç dünyasındaki kötülükleri yok edebilecek bir potansiyeli vardır. Sanat sınır tanımaz ve her milletten insanla aynı dili konuşur. Sanat ve Mersin sevdalıları Ali Uysal, Ali Demir, Ali Bilir de oradaydılar. Birer kısa konuşma yaptılar.

   Mektup türü edebiyatta önemli bir yer kaplar. İki sanatçının mektupları… Bu mektuplarda bir dönemi anlatan çok şey bulacaksınız. Mersin’i bulacaksınız, Ak Kahveyi bulacaksınız. Nuri Abaç mimardı, ressam oldu. İlyas Halil bankacıydı, şair- yazar oldu. İkisinin de yolları Mersin’de kesişti. Çocuklukları Mersin’de geçti. 1954-1956 yılları arasındaki iki yıllık sıkı dostluk; Halil’in Kanada’ya ve Abaç’ın Ankara’ya taşınmasıyla son bulmaz, mektuplarda daha da pekişerek ilerler ve Abaç’ın 2008 ‘deki ölümüne dek sürer.

   Edebi mektuplar; yazarları, içerikleri, ifade şekilleri ile özel mektuplar içinde ayrı yer tutar. Ededi mektuplarda, mektubun yazıldığı dönemin edebiyat ve düşünce olayları yer alır. Yazar, karşısındakine öğüt verir, yol gösterir. Mektup yazmak ya da mektuplaşmak daha çok okuryazar kesimin ilgi alanına girmekteydi. Şimdilerde telefonlu, internetli ortamda etkisini tamamen yitirmiş denilebilir. Fakat edebi dille yazılan mektupların bıraktığı iz hiçbir zaman hafızalardan silinmez. Tıpkı İlyas Halil’in; Kasım 1976 yılındaki mektubunun giriş bölümü gibi:

   “ Sevgili Nuri, Mersin’den gönderdiğin iyot kokulu kartın, beni güneşli günlere götürdü. Satırların beni en yumuşak yerimden yakaladı. Çoktandır burnumda eski çok eski Mersin’in deniz kokulu havası tütüyordu . Güneşli, çam yeşili, kızıl toprağın üstünde, hafif meşrep rüzgarın altında, evimin camlarını buğuluyordu. Neyi aradığımı bilmiyordum. Eski köy Mersin’i mi yoksa kaybettiğim kendimi mi? İkizler biraz büyüsün, ver elini Akdeniz’e diyeceğim. Az kaldı ben yaşlılığı durduruyorum, sen Mersin’in endüstrileşmesini durdur…”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.