Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Katar Katar

Yeni antlaşmalarla ve Mersin milletvekilinin sözleri üzerine Katar konusu yeniden alevlendi.  Hemen belirtmekte yarar var. Türkiye ciddi  bir dış finansman sorunu yaşıyor. Ayrıca salgınla mücadele, hukuk, şeffaflık, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki (uyum yasaları gibi) bir takım aksaklıklar, özgürlükler ve Batı dünyası ile yaşanan krizler gibi önemli konu başlıkları, mevcut hükümeti hayli zorluyor. Hükümet de bunun farkında ki bir reform paketi ile sorunları en azından hafifletmeyi umuyor.   Kabullenmeli ki corona salgını dünyayı fena sallıyor. Elbette Türkiye de bundan nasibini alıyor. Ulusal hükümetler gelirlerde düşüş, gider kalemlerinde artış yaşıyor. Bu da ek finansman ihtiyacı doğuruyor. Türkiye dış politikada kararlı duruşuyla, Batılı ülkelerle sorunlar yaşıyor. İMF ve başka uluslar arası kredi veren kuruluşlar, ağırlıkla Batılı ülkelerin denetiminde bulunduğundan, Türkiye’ye verilecek olası krediler koşullara bağlanmak isteniyor. O bakımdan Türkiye başta İMF, benzeri kuruluşlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyor.   Türkiye mümkün oldukça dost ve müttefik saydığı ve kendisine siyasi koşullar dayatmayan ülkelerden para bulmaya çalışıyor. Kapitalist sistem borçlandırmaya yönelik bir sistem. Dünya ülkeleri ve vatandaşları döndürmekte zorlandıkları ağır borç yükü altındadır. Bu sistem maalesef böyle işliyor ve sistemin tıkandığı yönünde hemen herkes hem fikir. Dünyada bütçeleri fazla veren ve kredi açma imkanı ya da dış ülkelerde yatırım yapma imkanına sahip az sayıda ülke bulunuyor. Bu ülkelerin başında Körfez ülkeleri geliyor.   İşte Katar da onlardan biri. Dünya üzerinde 400 milyar dolarlık yatırımı var Katar’ın. Sadece İngiltere’de 35 milyar dolar. British Airways’in yüzde 20’i Katar’ın. Volkswagen VW firmasının hatırı sayılır yüzdesi ve bir Rus devlet şirketinin yüzde 10’luk hissesi yine bu küçük körfez ülkesinin. Dünyadaki sistem uzun zamandır böyle işliyor. Ortaklıklar, satın almalar vb.. Örneğin Çin; oradan ihracat yapan şirketlerin yarısı yabancı yatırımcıların. Örneğin ABD; dünyanın en borçlu ülkesi ve sadece Suudilerin orada 750 milyar dolarlık yatırımları var.   Katar dünyanın 14. büyük yatırımcı ülkesi. Haritada yerini bile bilmediğimiz küçücük bir ülke fakat kişi başına düşen milli gelir açısından dünyanın en zengini. Adı; Arapçada yağmur damlası anlamı taşıyor. Zenginliği petrol ve doğalgaza dayanıyor. Para bakımından bir dev iseniz fakat askeri bakımdan cüce kaldığınız sürece kapınız sıkça çalınacak demektir. O bakımdan ‘ Kristal Küre Koalisyonu’ (ABD-Suudi Arabistan- BAE-Mısır)  Katar’ı fena sıkıştırmıştı. Yaptırım uygulayarak, gerektiğinde askeri güç kullanarak Katar yönetimini değiştirmek istedi.   2017 yılında yaşanan bu krizde Türkiye açıkça Katar yanında yer aldı. Suudilerin olası darbesini önledi. O sıralarda Katar’da küçük bir askeri birlik bulunduran Türkiye, daha sonra Katar yönetiminin isteğiyle, askeri varlığını arttırdı.  2017 krizindeki tutumuyla Türkiye, Katar’ın güvenini kazandı ve iki ülke arasında birçok alanda işbirliği imkanları doğdu. Katar’ın para gücü nedeniyle ülkemizdeki yatırımları gün be gün arttı.   En son yapılan antlaşmalar çok gürültü kopardı. Ancak Türkiye’nin bir şekilde kaynak bulması ve yoluna devam etmesi lazım. Katarlılar, Kanal İstanbul etrafındaki arazi alımları, öncesinde de Altay tankı üretim hissedarlığıyla gündeme gelmişti. Tank- Palet fabrikası aylarca konuşuldu. Mersin Milletvekili tarafından Tank- Palet kastedilerek ‘orduyu Katar’a sattınız’ sözü ile yeniden gündeme oturdu. Biliyorsunuz Türkiye hızla, ihtiyaç duyduğu 250 adet Altay tankının üretim ihalesini BMC şirketine verdi. Tankların ivedilikle üretilmesi için Arifiye’de kurulu fabrikadan yararlanılmasında anlaşıldı. İhale sonrasında BMC, Altay tankı üretme işine belli bir yüzde ile Katarlıları dahil etti. Fabrika satılmayıp 25 yıllığına işletme hakkı devredildi.   Toplam nüfusu 3 milyonu bulmayan Katar’ın sadece 500 bini Katarlıdır. Diğer nüfus dışarıdan çalışmaya, iş yapmaya gelen yabancılardır. Katar’da 39’u inşaat alanında, 60 Türk şirketi faaliyet göstermektedir. Öz nüfusu 500 bini bulmayan ve güvenliğini Türk askerinin sağladığı bu küçük ama zengin ülkeden, 83 milyonluk bölgesel bir güç olan Türkiye’nin bu denli korkması, çekinmesi ne derece doğru?   Bugün küresel sermaye dünyada serbestçe dolaşımdadır. Katar olmazsa başkaları gelecektir. Türkiye enerjide dışarıya bağımlı kaldığı sürece, ürettiğinden fazla ithal ettiği sürece, kendi içinde terörle mücadele ettiği ve bölgesindeki krizlere askeri açıdan müdahil olmak zorunda kaldığı sürece dış ülkelerden paraya her zaman ihtiyaç duyacaktır. Hal böyle ise; bize koşullar dayatmayan, zorluk göstermeyen dost ve müttefik ülkeler neden tercih edilmesin! Yabancı yatırımcı dendiğinde akla, illa Batılılar mı gelmek zorunda?   Türkiye’deki yabancı yatırım oranları ve ülkeler: Hollanda yüzde 15.7- ABD yüzde 7.7- Körfez ülkeleri 6.8- İngiltere 6.6- İspanya 6.1- Almanya 6.1- Belçika 5.6- Azerbaycan 4.2- Rusya 4.1- BAE 2.8- Japonya yüzde 1.6              
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2020 - Pazartesi

Katar Katar

Yeni antlaşmalarla ve Mersin milletvekilinin sözleri üzerine Katar konusu yeniden alevlendi.  Hemen belirtmekte yarar var. Türkiye ciddi  bir dış finansman sorunu yaşıyor. Ayrıca salgınla mücadele, hukuk, şeffaflık, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki (uyum yasaları gibi) bir takım aksaklıklar, özgürlükler ve Batı dünyası ile yaşanan krizler gibi önemli konu başlıkları, mevcut hükümeti hayli zorluyor. Hükümet de bunun farkında ki bir reform paketi ile sorunları en azından hafifletmeyi umuyor.

  Kabullenmeli ki corona salgını dünyayı fena sallıyor. Elbette Türkiye de bundan nasibini alıyor. Ulusal hükümetler gelirlerde düşüş, gider kalemlerinde artış yaşıyor. Bu da ek finansman ihtiyacı doğuruyor. Türkiye dış politikada kararlı duruşuyla, Batılı ülkelerle sorunlar yaşıyor. İMF ve başka uluslar arası kredi veren kuruluşlar, ağırlıkla Batılı ülkelerin denetiminde bulunduğundan, Türkiye’ye verilecek olası krediler koşullara bağlanmak isteniyor. O bakımdan Türkiye başta İMF, benzeri kuruluşlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyor.

  Türkiye mümkün oldukça dost ve müttefik saydığı ve kendisine siyasi koşullar dayatmayan ülkelerden para bulmaya çalışıyor. Kapitalist sistem borçlandırmaya yönelik bir sistem. Dünya ülkeleri ve vatandaşları döndürmekte zorlandıkları ağır borç yükü altındadır. Bu sistem maalesef böyle işliyor ve sistemin tıkandığı yönünde hemen herkes hem fikir. Dünyada bütçeleri fazla veren ve kredi açma imkanı ya da dış ülkelerde yatırım yapma imkanına sahip az sayıda ülke bulunuyor. Bu ülkelerin başında Körfez ülkeleri geliyor.

  İşte Katar da onlardan biri. Dünya üzerinde 400 milyar dolarlık yatırımı var Katar’ın. Sadece İngiltere’de 35 milyar dolar. British Airways’in yüzde 20’i Katar’ın. Volkswagen VW firmasının hatırı sayılır yüzdesi ve bir Rus devlet şirketinin yüzde 10’luk hissesi yine bu küçük körfez ülkesinin. Dünyadaki sistem uzun zamandır böyle işliyor. Ortaklıklar, satın almalar vb.. Örneğin Çin; oradan ihracat yapan şirketlerin yarısı yabancı yatırımcıların. Örneğin ABD; dünyanın en borçlu ülkesi ve sadece Suudilerin orada 750 milyar dolarlık yatırımları var.

  Katar dünyanın 14. büyük yatırımcı ülkesi. Haritada yerini bile bilmediğimiz küçücük bir ülke fakat kişi başına düşen milli gelir açısından dünyanın en zengini. Adı; Arapçada yağmur damlası anlamı taşıyor. Zenginliği petrol ve doğalgaza dayanıyor. Para bakımından bir dev iseniz fakat askeri bakımdan cüce kaldığınız sürece kapınız sıkça çalınacak demektir. O bakımdan ‘ Kristal Küre Koalisyonu’ (ABD-Suudi Arabistan- BAE-Mısır)  Katar’ı fena sıkıştırmıştı. Yaptırım uygulayarak, gerektiğinde askeri güç kullanarak Katar yönetimini değiştirmek istedi.

  2017 yılında yaşanan bu krizde Türkiye açıkça Katar yanında yer aldı. Suudilerin olası darbesini önledi. O sıralarda Katar’da küçük bir askeri birlik bulunduran Türkiye, daha sonra Katar yönetiminin isteğiyle, askeri varlığını arttırdı.  2017 krizindeki tutumuyla Türkiye, Katar’ın güvenini kazandı ve iki ülke arasında birçok alanda işbirliği imkanları doğdu. Katar’ın para gücü nedeniyle ülkemizdeki yatırımları gün be gün arttı.

  En son yapılan antlaşmalar çok gürültü kopardı. Ancak Türkiye’nin bir şekilde kaynak bulması ve yoluna devam etmesi lazım. Katarlılar, Kanal İstanbul etrafındaki arazi alımları, öncesinde de Altay tankı üretim hissedarlığıyla gündeme gelmişti. Tank- Palet fabrikası aylarca konuşuldu. Mersin Milletvekili tarafından Tank- Palet kastedilerek ‘orduyu Katar’a sattınız’ sözü ile yeniden gündeme oturdu. Biliyorsunuz Türkiye hızla, ihtiyaç duyduğu 250 adet Altay tankının üretim ihalesini BMC şirketine verdi. Tankların ivedilikle üretilmesi için Arifiye’de kurulu fabrikadan yararlanılmasında anlaşıldı. İhale sonrasında BMC, Altay tankı üretme işine belli bir yüzde ile Katarlıları dahil etti. Fabrika satılmayıp 25 yıllığına işletme hakkı devredildi.

  Toplam nüfusu 3 milyonu bulmayan Katar’ın sadece 500 bini Katarlıdır. Diğer nüfus dışarıdan çalışmaya, iş yapmaya gelen yabancılardır. Katar’da 39’u inşaat alanında, 60 Türk şirketi faaliyet göstermektedir. Öz nüfusu 500 bini bulmayan ve güvenliğini Türk askerinin sağladığı bu küçük ama zengin ülkeden, 83 milyonluk bölgesel bir güç olan Türkiye’nin bu denli korkması, çekinmesi ne derece doğru?

  Bugün küresel sermaye dünyada serbestçe dolaşımdadır. Katar olmazsa başkaları gelecektir. Türkiye enerjide dışarıya bağımlı kaldığı sürece, ürettiğinden fazla ithal ettiği sürece, kendi içinde terörle mücadele ettiği ve bölgesindeki krizlere askeri açıdan müdahil olmak zorunda kaldığı sürece dış ülkelerden paraya her zaman ihtiyaç duyacaktır. Hal böyle ise; bize koşullar dayatmayan, zorluk göstermeyen dost ve müttefik ülkeler neden tercih edilmesin! Yabancı yatırımcı dendiğinde akla, illa Batılılar mı gelmek zorunda?

  Türkiye’deki yabancı yatırım oranları ve ülkeler: Hollanda yüzde 15.7- ABD yüzde 7.7- Körfez ülkeleri 6.8- İngiltere 6.6- İspanya 6.1- Almanya 6.1- Belçika 5.6- Azerbaycan 4.2- Rusya 4.1- BAE 2.8- Japonya yüzde 1.6 

 

          

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.