Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Kenevir

“Umut her şeydir ama asla bir yöntem değildir”     17 yıllık Ak Parti hükümetleri başarılı icraatlara imza attı. Özellikle sağlık, ulaşım, sosyal haklar, belediyecilik ve milli savunma sanayi alanlarında devrim niteliğinde işler yapıldı. Ancak eğitim konusunda aynı başarı yakalanamadı. Orada deyim yerinde ise ‘yerinde sayıldı.’  Tarım ve hayvancılık sektöründe,  kültür- sanat konularında ise bana göre geriye gidildi.   Oysa biz Türkiye’yi gıdada dünyanın ‘kendi kendine yetebilen yedi ülkesinden biridir’ saptaması ile yetiştik. Zihinlerimize kazınmıştı çünkü. Bu insanlarda belki de bir rehavet duygusu yarattı. Hayat pahalılığı her daim gündemde. Ülkemizde hayat pahalılığını oluşturan ana kalemlerden ilk ikisi gıda fiyatları ve enerjide dışa bağımlılıktır.   Yerli üretimdeki suni fiyat artışlarını baskılamak için ithalat silahı devreye sokuluyor. İthalat ise hem fiyat artışlarını yeterince durdurmuyor hem de yerli üretimi ortadan kaldırıyor. Tüm bu olumsuzluklara şimdi bir de doğal felaketleri eklediğinizde ülkemizde tarımsal üretim iyice zora girdi. İklim değişikliğinin kalıcı olacağı ve ekili alanları vurmaya devam edeceğini düşündüğünüzde hızla önlemler alınması gerçeği çıkıyor ortaya.   İnsanları bilgilendirmeyi amaçlayan kamu spotlarını önemsiyorum. Farklı konularda yapılan yayınların bilinçlendirme bakımından önemli olduğuna inanıyorum. Verimli araziler üzerindeki yapılaşmayı önlemeyi amaçlayan kamu spotu, oldukça etkileyici. Verimli arazilerin korunmasında, yapılaşmanın yanı sıra aşırı sağanaklar ve sel baskınları ile de mücadele etmek gerekiyor.   Geçenlerde bir arkadaşım gıda fiyatlarıyla alakalı hayli ilginç bir tespitte bulundu. Pazarcıların lahanayı tüm, yarım ve çeyrek olarak sattıklarından yola çıkarak, bunu israfları, çöpe atılan gıda ürünlerini önleme açısından yararlı bulduğunu söyledi. Zamların böyle bir etkisi tartışmaya açık. Karar tüketicinin…   Ben bugün asıl, epey heyecanlandığım kenevire değineceğim. Anadolu’nun kadim bitkisi kenevir ülke gündemine oturdu. Türkiye’de kenevir üretiminde yeni bir dönemin başladığını Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ Gıda ve Tarım Bakanlığı kenevirin üretimi hususunda çalışmalara başlıyor’ cümlesiyle duyurdu.  19 ilde izin alan çiftçiler kenevir üretimi yapabilecek.   Anadolu’nun hemen her yerinde fazla suya ihtiyaç duymadan, yetiştirilme imkanı olan kenevir; Batılı ülkelerin baskısıyla uyuşturucu elde etme kaygısı yüzünden yasaklanmış ve bitme noktasına gelmişti. Oysa başta Batılı ülkeler ve İsrail bu ürünün önemini kavramış tıbbı ve sanayi alanda yıllardır çalışmalar yürüterek, ekim yapmaktalar.   Mucize bitki kenevirden, gıdadan, sanayiye, ilaçlardan, biyo yakıta binlerce çeşit ürün elde etmek mümkün. Türkiye kenevir üretimi ve işlenmesinden yüz milyar dolarlık gelir sağlamanın hesabını yapıyor. Bu rakam şu anki turizm gelirlerinin üç katına ve cari açığın iki katına tekabül ediyor.   Kenevir üreticiliği ekonomik olup, çevreye de çok faydalıdır. Öyle ki bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Yine bir dönüm kenevirden dört dönüm ağaca eş kağıt çıkar. Bir ağacın 20-50 yıl arasında yetiştiğini düşünürsek, kenevir dört- beş ayda beş metre yüksekliğe ulaşarak kullanıma hazır hale gelir. Bataklık kurutmada çok etkilidir. Radyasyon temizleyicidir. Bol oksijen üretir az suya ihtiyaç duyar.   Kenevir; ilaç sanayi, kağıt yapımı, yakıt (biyo yakıt), kumaş üretimi, otomotiv sektörü, kozmetik ve sabun imalatı vb. birçok alanda kullanılmaya ve geliştirilmeye müsaittir.   Gıda, çevre, ithalat, döviz, cari açık, işsizlik kıskacındaki Türkiye; kenevir üretimine asılarak, önemli gelirler, avantajlar elde edebilir. Devlet kademesinin bunu görerek, el atması oldukça sevindirici bir gelişmedir.  
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2019 - Çarşamba

Kenevir

“Umut her şeydir ama asla bir yöntem değildir”

 

  17 yıllık Ak Parti hükümetleri başarılı icraatlara imza attı. Özellikle sağlık, ulaşım, sosyal haklar, belediyecilik ve milli savunma sanayi alanlarında devrim niteliğinde işler yapıldı. Ancak eğitim konusunda aynı başarı yakalanamadı. Orada deyim yerinde ise ‘yerinde sayıldı.’

 Tarım ve hayvancılık sektöründe,  kültür- sanat konularında ise bana göre geriye gidildi.

  Oysa biz Türkiye’yi gıdada dünyanın ‘kendi kendine yetebilen yedi ülkesinden biridir’ saptaması ile yetiştik. Zihinlerimize kazınmıştı çünkü. Bu insanlarda belki de bir rehavet duygusu yarattı. Hayat pahalılığı her daim gündemde. Ülkemizde hayat pahalılığını oluşturan ana kalemlerden ilk ikisi gıda fiyatları ve enerjide dışa bağımlılıktır.

  Yerli üretimdeki suni fiyat artışlarını baskılamak için ithalat silahı devreye sokuluyor. İthalat ise hem fiyat artışlarını yeterince durdurmuyor hem de yerli üretimi ortadan kaldırıyor. Tüm bu olumsuzluklara şimdi bir de doğal felaketleri eklediğinizde ülkemizde tarımsal üretim iyice zora girdi. İklim değişikliğinin kalıcı olacağı ve ekili alanları vurmaya devam edeceğini düşündüğünüzde hızla önlemler alınması gerçeği çıkıyor ortaya.

  İnsanları bilgilendirmeyi amaçlayan kamu spotlarını önemsiyorum. Farklı konularda yapılan yayınların bilinçlendirme bakımından önemli olduğuna inanıyorum. Verimli araziler üzerindeki yapılaşmayı önlemeyi amaçlayan kamu spotu, oldukça etkileyici. Verimli arazilerin korunmasında, yapılaşmanın yanı sıra aşırı sağanaklar ve sel baskınları ile de mücadele etmek gerekiyor.

  Geçenlerde bir arkadaşım gıda fiyatlarıyla alakalı hayli ilginç bir tespitte bulundu. Pazarcıların lahanayı tüm, yarım ve çeyrek olarak sattıklarından yola çıkarak, bunu israfları, çöpe atılan gıda ürünlerini önleme açısından yararlı bulduğunu söyledi. Zamların böyle bir etkisi tartışmaya açık. Karar tüketicinin…

  Ben bugün asıl, epey heyecanlandığım kenevire değineceğim. Anadolu’nun kadim bitkisi kenevir ülke gündemine oturdu. Türkiye’de kenevir üretiminde yeni bir dönemin başladığını Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ Gıda ve Tarım Bakanlığı kenevirin üretimi hususunda çalışmalara başlıyor’ cümlesiyle duyurdu.  19 ilde izin alan çiftçiler kenevir üretimi yapabilecek.

  Anadolu’nun hemen her yerinde fazla suya ihtiyaç duymadan, yetiştirilme imkanı olan kenevir; Batılı ülkelerin baskısıyla uyuşturucu elde etme kaygısı yüzünden yasaklanmış ve bitme noktasına gelmişti. Oysa başta Batılı ülkeler ve İsrail bu ürünün önemini kavramış tıbbı ve sanayi alanda yıllardır çalışmalar yürüterek, ekim yapmaktalar.

  Mucize bitki kenevirden, gıdadan, sanayiye, ilaçlardan, biyo yakıta binlerce çeşit ürün elde etmek mümkün. Türkiye kenevir üretimi ve işlenmesinden yüz milyar dolarlık gelir sağlamanın hesabını yapıyor. Bu rakam şu anki turizm gelirlerinin üç katına ve cari açığın iki katına tekabül ediyor.

  Kenevir üreticiliği ekonomik olup, çevreye de çok faydalıdır. Öyle ki bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Yine bir dönüm kenevirden dört dönüm ağaca eş kağıt çıkar. Bir ağacın 20-50 yıl arasında yetiştiğini düşünürsek, kenevir dört- beş ayda beş metre yüksekliğe ulaşarak kullanıma hazır hale gelir. Bataklık kurutmada çok etkilidir. Radyasyon temizleyicidir. Bol oksijen üretir az suya ihtiyaç duyar.

  Kenevir; ilaç sanayi, kağıt yapımı, yakıt (biyo yakıt), kumaş üretimi, otomotiv sektörü, kozmetik ve sabun imalatı vb. birçok alanda kullanılmaya ve geliştirilmeye müsaittir.

  Gıda, çevre, ithalat, döviz, cari açık, işsizlik kıskacındaki Türkiye; kenevir üretimine asılarak, önemli gelirler, avantajlar elde edebilir. Devlet kademesinin bunu görerek, el atması oldukça sevindirici bir gelişmedir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.