Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Kıraathaneden Kahvehaneye

“Her dönemi bir önceki dönem hazırlar”     Türkiye’de istihdam yaratan sektörlerin başında kahvehaneler gelir. Ülke genelinde 700 bin kahvehane olduğu bilinir ve işletme başına üç çalışan hesap edilirse bu, 2-2.5 milyon istihdam demektir. Salgın nedeniyle kahvehaneler büyük sıkıntı içinde. Yapılan küçük çaplı devlet yardımlarının dertlerine deva olacağını pek sanmıyorum.     ‘Eski normale’ döndüğümüzde –hoş, eski normal bir daha gelir mi o da belli değil- sayılarının epey azalacağı ve salgın döneminde birçoğunun kapanmış olduğu varsayımı dillendirilse de benim o konuda başka bir görüşüm var. Şöyle; salgın süreci işsizliğe olumsuz etki yapacağından, işsiz kesimin kahvehanelere ihtiyacı artarak besleyeceği düşüncesindeyim. Bir taraftan, kimileri sayılarının azalacağını öngörürken, bakmışınız işsizlikten ötürü eskisinden fazla kahvehanemiz açılmış. Tabii bu bir temenni değil sadece bir tespit.     Ülkemizdeki birçok kavram ve isim kargaşasından kahvehaneler de nasiplenir. İnsanlar kıraathane ile kahvehaneleri karıştırırlar çoğu zaman ve aynı tür işyerleri olduğunu sanırlar. Oysa kıraathane anlam itibariyle “Müşterilerinin okuması için gazete ve dergi bulunduran geniş, temiz, iyi döşenmiş yerler” olarak tanımlanır. Kıraat adı eski dilde okumak anlamına gelir.     Kahvehaneler, kıraathane olarak kuruldu. İlk kuruluş amaçları kağıt oyunları ya da okey oynamak değildi elbette. Ancak Türkiye sosyolojisinin değişimine paralel bir evrim geçirdi kıraathaneler ve kahvehaneye dönüştü. Hoş, kahvehane ruhsatı almak isteyenler, mekanlarının bir bölümünde göstermelik okuma köşesi ve kitaplar da bulundururlar ama günümüzde kahvehanede kitap okuyan kimseye rastlamazsınız. Çok çok gazete okunur. Onlar da ağırlıkla futbol ya da magazin gazeteleridir.     Türkiye’deki erkek nüfusun büyük bölümü bilhassa emekliler ve işsizlerin, en az para ile en fazla vakit geçirdikleri yerlerdir. Kumar, bahis gibi kötü alışkanlıkları saymadığınız da,  kahvehaneler toplumda önemli bir işleve sahiptir. Ülkemizde kahvehaneler toplumsal ve vazgeçilmez bir gerçekliktir. Fakat kahvehanelere iyi gözle bakılmaz. Oysa toplumun gazını alan, insan kalabalıklarını sokaklardan çeken yerlerdir kahvehaneler. Bu arada şu meşhur söz aklıma geldi. “ Biz daha iyisini yapana kadar, en iyisi budur.”     Geçmiş yazılarımdan hatırlarsınız. Yazar olarak iyi bir kaynak buldum. Şinasi Develi’nin yazılarından anı kitabı, beni hem geçmişe götürüyor hem de ufuk açıcı konular sunuyor. Bu yazımın ana fikrine de onun,  eskiden Mersin’de bulunan ‘Ziya Paşa Kıraathanesi’ni anlatan yazısında ulaştım.     Günümüzde İstanbul’da 34 bin kahvehane bulunur. En eski kıraathane ise 1554 senesinde İstanbul’da iki Suriyeli tarafından kurulmuş ve aydınların buluşma yerine dönüşmüş. Mersin’in ilk kıraathanesi ise ismini o tarihlerde Adana valiliği yapmış olan devlet adamı Ziya Paşa’dan almıştır. Ziya Paşa Kıraathanesi, Mersin’de 1884 yılında kurulmuştur. İçinde camekanlı bir kitaplık ve o günün gazeteleri bulunurdu.     Kıraathane aynı zamanda bir sohbet ve dinlenme mekanıydı. Başlarda masa- sandalye bulunmayıp sadece sedirleri oturma amaçlı kullanılıyordu. Mesai saati bitiminde memurlar, tüccarlar, emekli memurlar buluşup yumuşak sedirler üzerinde gazete, dergi, kitap okurlardı. Dikkat ederseniz işsizler, gençler veya normal vatandaşlar kıraathane müdavimi değilmiş o zamanlar. Onun yerine okumuş ve üst gelir grubu diyeceğimiz sınıfa mensup insanların uğrak yeriymiş. Tabii bunda okur-yazarlık oranının da payı vardır ki o dönem okuma bilmeyenler muhtemelen uğramamışlar kıraathanelere.     Zamanla dama, satranç gibi oyunların yerini tavla, kağıt oyunları aldı. Bilardo masaları geldi. Kıraathaneler kahvehaneye dönüşmeye başladı. Yeni müdavimleri de oyun düşkünü gençler ve esnaf kesimiydi.       
Ekleme Tarihi: 24 Haziran 2021 - Perşembe

Kıraathaneden Kahvehaneye

“Her dönemi bir önceki dönem hazırlar”

 

  Türkiye’de istihdam yaratan sektörlerin başında kahvehaneler gelir. Ülke genelinde 700 bin kahvehane olduğu bilinir ve işletme başına üç çalışan hesap edilirse bu, 2-2.5 milyon istihdam demektir. Salgın nedeniyle kahvehaneler büyük sıkıntı içinde. Yapılan küçük çaplı devlet yardımlarının dertlerine deva olacağını pek sanmıyorum.

 

  ‘Eski normale’ döndüğümüzde –hoş, eski normal bir daha gelir mi o da belli değil- sayılarının epey azalacağı ve salgın döneminde birçoğunun kapanmış olduğu varsayımı dillendirilse de benim o konuda başka bir görüşüm var. Şöyle; salgın süreci işsizliğe olumsuz etki yapacağından, işsiz kesimin kahvehanelere ihtiyacı artarak besleyeceği düşüncesindeyim. Bir taraftan, kimileri sayılarının azalacağını öngörürken, bakmışınız işsizlikten ötürü eskisinden fazla kahvehanemiz açılmış. Tabii bu bir temenni değil sadece bir tespit.

 

  Ülkemizdeki birçok kavram ve isim kargaşasından kahvehaneler de nasiplenir. İnsanlar kıraathane ile kahvehaneleri karıştırırlar çoğu zaman ve aynı tür işyerleri olduğunu sanırlar. Oysa kıraathane anlam itibariyle “Müşterilerinin okuması için gazete ve dergi bulunduran geniş, temiz, iyi döşenmiş yerler” olarak tanımlanır. Kıraat adı eski dilde okumak anlamına gelir.

 

  Kahvehaneler, kıraathane olarak kuruldu. İlk kuruluş amaçları kağıt oyunları ya da okey oynamak değildi elbette. Ancak Türkiye sosyolojisinin değişimine paralel bir evrim geçirdi kıraathaneler ve kahvehaneye dönüştü. Hoş, kahvehane ruhsatı almak isteyenler, mekanlarının bir bölümünde göstermelik okuma köşesi ve kitaplar da bulundururlar ama günümüzde kahvehanede kitap okuyan kimseye rastlamazsınız. Çok çok gazete okunur. Onlar da ağırlıkla futbol ya da magazin gazeteleridir.

 

  Türkiye’deki erkek nüfusun büyük bölümü bilhassa emekliler ve işsizlerin, en az para ile en fazla vakit geçirdikleri yerlerdir. Kumar, bahis gibi kötü alışkanlıkları saymadığınız da,  kahvehaneler toplumda önemli bir işleve sahiptir. Ülkemizde kahvehaneler toplumsal ve vazgeçilmez bir gerçekliktir. Fakat kahvehanelere iyi gözle bakılmaz. Oysa toplumun gazını alan, insan kalabalıklarını sokaklardan çeken yerlerdir kahvehaneler. Bu arada şu meşhur söz aklıma geldi. “ Biz daha iyisini yapana kadar, en iyisi budur.”

 

  Geçmiş yazılarımdan hatırlarsınız. Yazar olarak iyi bir kaynak buldum. Şinasi Develi’nin yazılarından anı kitabı, beni hem geçmişe götürüyor hem de ufuk açıcı konular sunuyor. Bu yazımın ana fikrine de onun,  eskiden Mersin’de bulunan ‘Ziya Paşa Kıraathanesi’ni anlatan yazısında ulaştım.

 

  Günümüzde İstanbul’da 34 bin kahvehane bulunur. En eski kıraathane ise 1554 senesinde İstanbul’da iki Suriyeli tarafından kurulmuş ve aydınların buluşma yerine dönüşmüş. Mersin’in ilk kıraathanesi ise ismini o tarihlerde Adana valiliği yapmış olan devlet adamı Ziya Paşa’dan almıştır. Ziya Paşa Kıraathanesi, Mersin’de 1884 yılında kurulmuştur. İçinde camekanlı bir kitaplık ve o günün gazeteleri bulunurdu.

 

  Kıraathane aynı zamanda bir sohbet ve dinlenme mekanıydı. Başlarda masa- sandalye bulunmayıp sadece sedirleri oturma amaçlı kullanılıyordu. Mesai saati bitiminde memurlar, tüccarlar, emekli memurlar buluşup yumuşak sedirler üzerinde gazete, dergi, kitap okurlardı. Dikkat ederseniz işsizler, gençler veya normal vatandaşlar kıraathane müdavimi değilmiş o zamanlar. Onun yerine okumuş ve üst gelir grubu diyeceğimiz sınıfa mensup insanların uğrak yeriymiş. Tabii bunda okur-yazarlık oranının da payı vardır ki o dönem okuma bilmeyenler muhtemelen uğramamışlar kıraathanelere.

 

  Zamanla dama, satranç gibi oyunların yerini tavla, kağıt oyunları aldı. Bilardo masaları geldi. Kıraathaneler kahvehaneye dönüşmeye başladı. Yeni müdavimleri de oyun düşkünü gençler ve esnaf kesimiydi.

 

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.