“Toplumu bilmeden, bireyi tanıyamazsınız”     İzzet Uludağ’ın hayat eğrisini incelediğimde onun mücadeleci tarafını gördüm daha çok. Öyle ki bu mücadele çok küçük yaşlardan itibaren başlamıştır. Önce geçim derdi, hayatta kalma mücadelesi, sonradan örgütlü bir toplum yaratma isteğine dönüşmüştür ve hala devam etmektedir. Bunun en güzel kanıtı 73 yaşına gelmesine rağmen söyleşimizi, Mersin il başkan yardımcısı olduğu Vatan Partisi il binasında nöbetteyken gerçekleştirmemizdir. Gerçekten de 1950- 1970 yılları arasında doğanlarda ben bu çabayı sürekli gözlemlemekteyim. Günümüz siyasetini, ticaretini elinde tutan kuşak yine aynı dönemlerde doğan kuşaktır.   İzzet Uludağ, babasını altı yaşındayken kaybetti. Örnek aldığı babasını erken yaşta kaybetmesi onda iç kapanıklığa yol açtı. İçine kapanan küçük İzzet kendisini ta o yaşlarda çalışmaya ve aile bütçesine katkı vermeye adamıştır. İlk sınıfsal çelişkileri de yine o yaşlarda varlıklı amcasının ve kendi ailesinin yaşamında gözlemlemiştir. Çocukluğu dönemin meşhur Çukurova Bez fabrikası civarında, evleri şimdiki Sanat okulunun bulunduğu Mahmudiye mahallesinde geçmiştir. Asfaltsız, elektriksiz, imkansızlıklar içinde geçen çocukluğu bir o kadar da huzurlu idi. Mahalle dayanışmasının, kültürünün hakimdi olduğu dönemlerdi..   Ortaokul yıllarında kütüphaneyi keşfeden Uludağ,  eline geçen tüm kitapları okurdu. Fakir çocuğu kontenjanından parasız yatılı okulda okudu. Liseye kadar öğrenimini Mersin’de sürdürdü. Tevfik Sırrı Gür lisesi pansiyonunda hayatının ciddi değişikliklerini yaşadı. Ders çalışmaya pek meyilli değildi ama tüm klasikleri okumuştu. Kütüphane en büyük tutkusu idi. Romancı olmak istiyordu. Yatılıda spor ile de tanıştı. Okulda atletizm yaptı. TSG lisesi o dönemler bir atlet yetiştirme yurduydu.   1964 yılında ülkedeki ‘milli petrol kampanyası’ onun hayatının bir diğer dönüm noktasıdır. Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye üzerindeki oyunu onda ilk milli bilinci başlattı. 1965 yılında Rauf Denktaş Mersin’de ‘Ya Taksim Ya Ölüm’ mitingini yaptı. İzzet Uludağ da heyecanlı kalabalıklar arasındaydı. ‘Milli Petrol’ davası, Kıbrıs davası ile milli çizgide birleşti. Zihninde yeni düşünceler filizlendi. Dış güçlerin ülkemiz üzerine çöktüğü hissine kapıldı.   Romancı veya felsefeci olmak isteyen Uludağ, tez elden bir gelire kavuşması için abisi tarafından Gazi Eğitim enstitüsü Almanca bölümüne yazılarak Almanca öğretmeni çıktı. Orada da yatılı okumuştu. Devlet baba bu fakir Türk gencine yine sahip çıkmıştı. Yurdun çeşitli yerlerinde Almanca öğretmenliğinde bulundu.  1968’in cafcaflı siyasi atmosferinin içine düşmüştü Ankara’da. Dev-Genç’in zirvede olduğu dönemlerdi. Doğu Perinçek Dev-Genç genel başkanıydı.               Türkiye’nin kanının kaynadığı zamanlardı. Ciddi tartışmalar yaşanıyor. Bağımsız Türkiye sloganları atılıyordu. Gençlik henüz terörize edilmemişti. Kavgasız münazaralar yapılıyordu. Ortam çok demokratikti. Ancak bu hava uzun sürmedi 1970 yılında silahlar patladı. Uludağ, milliyetçi ve halkçı bir ruha sahipti. Kendini milli sosyalizme yakın buldu.  Sol grupları tanımaya başladı. Aydınlık hareketi ile buluştu. Yıl 1969 idi. O gün bu gün Aydınlık çizgisinde yürüyor. Ana çizgisi daima Kemalist- Sosyalist milli demokratik çizgidir.   Siyasi faaliyetlerde bulunmak, toplumu örgütlemek adına öğretmenlik mesleğine birkaç kez ara verdi. Mersin’e dönerek siyasi kültürel çalışmalarda bulundu. Mersin Tiyatro ve Gençlik derneğini kurdu. Ankara’da ‘Yurtsever Öğretmen’ adı altında meslek gazetesinin çıkartılmasında bulundu.. O ara tutuklandı ceza aldı. 1979’da öğretmenlik yaparken, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri fakültesini bitirdi. Yüksel lisans çalışması yaptı. Yine öğretmenlik yaparak girdiği Ankara Hukuk fakültesini 1984 yılında tamamladı. Ankara’da öğretmenlik, avukatlık yaptı. 1990 senesinde baba ocağı Mersin’e yerleşti. 2001’de öğretmenlikten emekli oldu. Serbest avukatlığa halen devam ediyor. Mersin ADD’de iki dönem yöneticilik yaptı. Mersin’de yayımlanan Katılım, İlke, Mersin İlke ve Kuvayı Milliye gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Mersin’de yayın yapan Mersin Tv’de günlük yorumlar ve haftalık programlar yaptı.   1999 yılında gazetelerde çıkan makalelerden oluşan ‘Mustafa Kemal’e Uyanmak’ kitabını yayımladı. Haftalık ‘Ulusal Uyanış’ dergisini çıkardı.  2010-2021 arası CHP’de siyaset yaptı. CHP’deki Atatürk’ten uzaklaşmayı protesto ederek, yayınladığı bir manifesto ile istifa etti. Vatan Partisine katıldı. Halen Vatan Partisi il başkan yardımcısıdır. İzzet Uladağ’ın; “ Günümüz zor koşullar altında yaşadığımız halde. Atatürk’ün milli demokratik devrimci çizgisinde, Türk milletinin en geniş birliğini sağlayarak, aydınlığa kavuşacağımıza inancım tamdır. Tarih ve Atatürk bizi buna zorluyor” sözleri ile bir yazıya sığmayacak portremizi bitiriyoruz.