Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Oportünist Ülke

“Bir yalandan sonra tüm gerçekler, şüpheli hale gelir”     Ağır yazı veya hafif yazı diye bir tanım olur mu? Pekala olur. Misal, basın camiasında hafta içindekiler çoğunlukla siyasi yazılardır ve ‘ağır yazı’ olarak kabul görür. Hafta sonları yazılanlar ise biraz magazinsel, kişiselliğe kaçan yazılardır ve ‘hafif yazı’ sınıfında sayılır daha çok. Kimilerine göre ağır yazılar pek anlaşılır değildir. Akademik seviyededir, uzundur ve içerisinde bolca yabancı sözcük bulunur. Bir de tuğla kalınlığında roman sınıfı dışında kitaplar vardır. Gördüğünüzde başınız döner. Her babayiğidin harcı değildir onların altından kalkmak.   Ağır yazılar ağır kitapları doğurur. Bir örnek vermek gerekirse ağır yazı ve kitap kategorisine giren prof. Yalçın Küçük’ün beş ciltlik ‘Türkiye Üzerine Tezler’ kitabıdır. Hacim, içerik, kullanılan dil bakımından, altında ezildiğim ağırlıktadır. Beş tuğla kitaptan oluşan seri, Osmanlı’nın son döneminden cumhuriyet tarihini içine alan, resmi tarih dışında bir tarih serer önümüze…Türkiye’nin en hakiki, en harbi ekonomi- politik değerlendirmesi olarak görülür kimilerince. Oysa tuğla büyüklüğünde yazılara, kitaplara gerek kalmadan tek kelime ile de anlatılır Türkiye.   O da başlıktaki Oportünist ülke tanımıdır. Türkiye dendiğinde ve de bir Türkiye tarifi istendiğinde aklıma istemsiz bu kavram gelir. Fransızca kökenlidir. Maddi çıkar elde etmek ya da mevcut sosyal statüyü yükseltmek için, tüm fırsatları değerlendiren, ilkelere göre değil çağın gerekliliklerine göre hareket edenlere denir. Hayret! Herkese çok tanıdık geldi değil mi? Dilimizden düşmeyen bir soru vardır ki çoğu zaman ironi amaçlı da kullanılır. ‘Ne olacak bu ülkenin hali?’ sorusudur bu. Hemen ‘biz neden böyleyiz be abi?’ sorusu ile de takviye edilir. Ki cevapları büyük oranda Oportünizm’de saklıdır.   Kavram en yalın haliyle ‘fırsatçılık’ olarak tarif edilir. Olaylardan bencil şekilde avantaj elde ederek, bilinçli politikalar uygulamaktır. Tarif edilmesi çok kolaydır ama kabullenilmesi neredeyse imkansızdır. Sorsan kimse fırsatçı değildir. Üstüne alınmaz. Sorumlular, suçlular hep başka yerlerdedir. Tabii fırsatçılık yanında konformist, çıkarcı, bencil gibi sözcükler de sıkça geçer.  Buradaki konformist sözcüğü de zannedildiği gibi rahatına düşkün insan değil, sorgulamadan itaat eden, boyun eğen, intibak eden, uyum sağlamış anlamındadır ki oportünizmi çok güzel tamamlar.   Burada belki sıkça tartıştığımız yabancı sözcük, Türkçe sözcük meselesine de parantez açmak gerekir ki ben bu konuda hiç tutucu değilim. Hele öztürkçeci hiç değilim. Benim için Türkçeye girmiş ve anlaşılır olan her kelime-sözcük Türkçedir. Bunun Arapça’dan Farsça’dan veya Batı dillerinden girmiş olması fark etmez. Cümle içinde yakıştığını düşündüğüm veya anlatmak istenileni en kısa ve öz şekilde anlatmama yarayan veya bana o an iyi hissettiren kelimeyi kullanırım. Bunu ünlü bir yazarımız şu cümleyle tarif etmiş; “ Kimileri için bir şey ‘olanak’ dahilindeyse, kimileri için ‘imkan’ çoktan doğmuştur bile…” Elbette yazarın kullandığı dil, onun dünya görüşünü de yansıtır. İşte burada yine fırsatçı- oportünist bir yaklaşım doğmuştur. Çünkü yazar hitap ettiği kitleye yönelik dil kullanarak, daha çok kabullenilmek ve de satış yapabilmek peşindedir. Oportünizm insani bir durum da denilebilir ama burada bence dozu önemlidir. Hani pembe yalanlar olduğu gibi, küçük fırsatçılıklar da belki tahammül edilebilir boyutlardadır.   Devleti insanlar biraya getirir. İnsanların genel eğilimi o ülkenin genel karakterini verir. O halde ülkede yaşayanların temel özelliği oportünizm ise, yani insanların menfaatleri için en uygun yolu seçmeleri ise bu, ülkenin genel yapısını da kapsar. Ancak insanların neden böyle davrandıkları ve bunun tarihsel süreci bu yazının konusu değildir. Onu ‘Türkiye Üzerine Tezler’ gibi binlerce kitap inceler, araştırır. Bizim burada ana amacımız sadece genel ve kısa tespitler yapmaktır.          
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2022 - Perşembe

Oportünist Ülke

“Bir yalandan sonra tüm gerçekler, şüpheli hale gelir”

 

  Ağır yazı veya hafif yazı diye bir tanım olur mu? Pekala olur. Misal, basın camiasında hafta içindekiler çoğunlukla siyasi yazılardır ve ‘ağır yazı’ olarak kabul görür. Hafta sonları yazılanlar ise biraz magazinsel, kişiselliğe kaçan yazılardır ve ‘hafif yazı’ sınıfında sayılır daha çok. Kimilerine göre ağır yazılar pek anlaşılır değildir. Akademik seviyededir, uzundur ve içerisinde bolca yabancı sözcük bulunur. Bir de tuğla kalınlığında roman sınıfı dışında kitaplar vardır. Gördüğünüzde başınız döner. Her babayiğidin harcı değildir onların altından kalkmak.

  Ağır yazılar ağır kitapları doğurur. Bir örnek vermek gerekirse ağır yazı ve kitap kategorisine giren prof. Yalçın Küçük’ün beş ciltlik ‘Türkiye Üzerine Tezler’ kitabıdır. Hacim, içerik, kullanılan dil bakımından, altında ezildiğim ağırlıktadır. Beş tuğla kitaptan oluşan seri, Osmanlı’nın son döneminden cumhuriyet tarihini içine alan, resmi tarih dışında bir tarih serer önümüze…Türkiye’nin en hakiki, en harbi ekonomi- politik değerlendirmesi olarak görülür kimilerince. Oysa tuğla büyüklüğünde yazılara, kitaplara gerek kalmadan tek kelime ile de anlatılır Türkiye.

  O da başlıktaki Oportünist ülke tanımıdır. Türkiye dendiğinde ve de bir Türkiye tarifi istendiğinde aklıma istemsiz bu kavram gelir. Fransızca kökenlidir. Maddi çıkar elde etmek ya da mevcut sosyal statüyü yükseltmek için, tüm fırsatları değerlendiren, ilkelere göre değil çağın gerekliliklerine göre hareket edenlere denir. Hayret! Herkese çok tanıdık geldi değil mi? Dilimizden düşmeyen bir soru vardır ki çoğu zaman ironi amaçlı da kullanılır. ‘Ne olacak bu ülkenin hali?’ sorusudur bu. Hemen ‘biz neden böyleyiz be abi?’ sorusu ile de takviye edilir. Ki cevapları büyük oranda Oportünizm’de saklıdır.

  Kavram en yalın haliyle ‘fırsatçılık’ olarak tarif edilir. Olaylardan bencil şekilde avantaj elde ederek, bilinçli politikalar uygulamaktır. Tarif edilmesi çok kolaydır ama kabullenilmesi neredeyse imkansızdır. Sorsan kimse fırsatçı değildir. Üstüne alınmaz. Sorumlular, suçlular hep başka yerlerdedir. Tabii fırsatçılık yanında konformist, çıkarcı, bencil gibi sözcükler de sıkça geçer.  Buradaki konformist sözcüğü de zannedildiği gibi rahatına düşkün insan değil, sorgulamadan itaat eden, boyun eğen, intibak eden, uyum sağlamış anlamındadır ki oportünizmi çok güzel tamamlar.

  Burada belki sıkça tartıştığımız yabancı sözcük, Türkçe sözcük meselesine de parantez açmak gerekir ki ben bu konuda hiç tutucu değilim. Hele öztürkçeci hiç değilim. Benim için Türkçeye girmiş ve anlaşılır olan her kelime-sözcük Türkçedir. Bunun Arapça’dan Farsça’dan veya Batı dillerinden girmiş olması fark etmez. Cümle içinde yakıştığını düşündüğüm veya anlatmak istenileni en kısa ve öz şekilde anlatmama yarayan veya bana o an iyi hissettiren kelimeyi kullanırım.

Bunu ünlü bir yazarımız şu cümleyle tarif etmiş; “ Kimileri için bir şey ‘olanak’ dahilindeyse, kimileri için ‘imkan’ çoktan doğmuştur bile…” Elbette yazarın kullandığı dil, onun dünya görüşünü de yansıtır. İşte burada yine fırsatçı- oportünist bir yaklaşım doğmuştur. Çünkü yazar hitap ettiği kitleye yönelik dil kullanarak, daha çok kabullenilmek ve de satış yapabilmek peşindedir. Oportünizm insani bir durum da denilebilir ama burada bence dozu önemlidir. Hani pembe yalanlar olduğu gibi, küçük fırsatçılıklar da belki tahammül edilebilir boyutlardadır.

  Devleti insanlar biraya getirir. İnsanların genel eğilimi o ülkenin genel karakterini verir. O halde ülkede yaşayanların temel özelliği oportünizm ise, yani insanların menfaatleri için en uygun yolu seçmeleri ise bu, ülkenin genel yapısını da kapsar. Ancak insanların neden böyle davrandıkları ve bunun tarihsel süreci bu yazının konusu değildir. Onu ‘Türkiye Üzerine Tezler’ gibi binlerce kitap inceler, araştırır. Bizim burada ana amacımız sadece genel ve kısa tespitler yapmaktır.     

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.