Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Sonbaharda Kapanmak İstemiyoruz

“Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir”     Yeni kapanmalar sıkıntılı ekonomiyi zora sokar. Salgın denilince akla öncelikle ekonomi geliyor. Oysa insan sağlığı, ruhsal durumu da önemli. Yeni kapanma önlemleri insanların psikolojisi üzerinde de tarifsiz yaralar açacaktır.     2020 yılı dünya için milat sayılmalıdır. Pandemi ile birlikte birçok şey değişmiştir. Biz istesek de ‘eski normale’ dönmek adeta imkansızdır. Kaldı ki problem tek başına salgın da değildir. Küresel iklim değişiklikleri, terör olayları ve göçler de baş ağrıtan diğer etkenlerdir. 2020’nin milat oluşunun diğer nedenlerine ABD’deki başkan değişikliğini, Çin- ABD rekabetini eklemeden olmaz. Dünya sanki kendine yeni bir yön verme telaşı içinde.    Artan olaylara sebep-sonuç ilişkisi içinde yaklaşmak gereklidir. Ancak günümüzde oluşan sonuçlar, sebepleri unutturacak aşamaya gelmiştir. Bugün ‘pandemi nasıl, neden, nerede, kimler tarafından çıkartıldı?’ sorusu kadar ve hatta ondan da önemlisi pandeminin kimlerin işine yaradığıdır. Çok uluslu bilişim ve teknoloji şirketleri, finans sektörü, kısaca ultra zenginler bundan yarar sağladı mı sağlamadı mı ona bakmak lazım. Sağladıkları yararlar, servet artırımları rakamlarla sabittir. O halde lehlerine gelişen durumun devamını getirecek adımlar peşinde olacaklardır ki bu da yeni yeni virüsler, savaşlar, krizler anlamına gelmektedir.       Ülkemiz son yıllarda türlü olumsuzluklarla boğuşuyor. Bunda elbette birtakım yönetsel hatalar vardır. Ya da oturdukları koltukların hakkını veremeyenler… Önlem almayanlar, adamcılık, bölgecilik yapanlar. Yolsuzluk peşindekiler…Hepsi mümkün ancak diğer taraftan Batı hegemonyasından bağımsız politikalar izlemeye meyil eden hükümeti cezalandırma amacı da pekala vardır.     Bugün küresel ölçekteki problemleri sanki sadece ülkemizin bir problemiymiş gibi sunma isteği maksatlıdır, ülkenin hayrına da değildir. Pahalılık dillendirilen bir gerçektir ama fiyatlar yalnız ülke içinde belirlenmiyor. Emtia fiyatları son yıllarda görülmemiş hızla arttı ve artmaya devam ediyor. Çin; devasa büyüklüğü ve doymayan iştahla dünya piyasasından hammadde (petrol, madenler) çekiyor. İlaveten tahıl topluyor. Dünya ülkeleri dolardaki ve küresel ölçekteki askeri, siyasi oynaklığa karşı durmadan altın alımı yapıyor. Bu ister istemez dünya çapında fiyatları yükseltiyor ve tabii ülkemizi de etkiliyor.     Yine küresel iklim değişikliği ve sıcaklık artışları ekonomiye olumsuz yansıyor. Kuraklığa dayalı yangınlar, göçler ve de aşırı elektrik tüketimi ülkeleri zorluyor. Emperyalist ülkelerin istikrarsızlaştırdığı bölgelerdeki savaşlar, terör eylemleri, yolsuzluk ve hukuksuzluk mülteci akınlarını tetikliyor. Tüm bunlar ülke hükümetlerini aşan fakat fatura olarak önlerine gelen gelişmelerdir. Sıradan vatandaşların hükümeti eleştirirken çok yönlü düşünmeleri ve bizim dışımızdaki etkileri de hesap etmeliler.     Sonbaharda kapanma olmasın dedik. Çünkü yeni kapanmalar ülkemizdeki istikrarı bozacak seviyelere çıkacaktır. Son yangınlar, toparlanma sinyalleri veren turizme bir darbe daha vurdu. Okullar örneğin, mutlaka bu sezon açılmalıdır.     Kapanma olmasın derken bunu bazı verilere dayandırarak yazıyorum. Ülkemiz pandemi sürecinde başarılı icraatlar yaptı. Aşılama konusunda epey mesafe kat etti. Son verilere göre nüfusun yüzde 50’si iki doz aşı oldu. Uzmanlara göre toplumsal bağışıklık için gereken oran ise yüzde 70’dir. Yoğun çabalar umarız okullar açılana kadar gereken oranı getirecektir. Aşılamada istenilen seviye tutturulursa kapanmaya da lüzum kalmayacak demektir. Eğer yüzde 70 (iki doz) ve üzeri aşılanma sonrasında dahi kapanma olacaksa veya okullar açılmayacaksa, aşı için bu kadar çaba ve masraf neden yapılıyor?     Son verilere göre ağır hasta sayısı ve hastane yatışı, yüzde 95 oranında aşısızlardan oluşmaktadır. Eğer aşılı hastalar, virüsü hafif belirtilerle ayakta geçiriyorsa, onları evlere tıkmak çok yersizdir.     Sonbaharda kapanmalar yerine, sadece aşı olmayanlara belli kısıtlamalar getirmek; akılcı, ekonomiyi ve halkın ruh sağlığını koruyacak daha etkin ve yararlı bir adım olacaktır.          
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2021 - Perşembe

Sonbaharda Kapanmak İstemiyoruz

“Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir”

 

  Yeni kapanmalar sıkıntılı ekonomiyi zora sokar. Salgın denilince akla öncelikle ekonomi geliyor. Oysa insan sağlığı, ruhsal durumu da önemli. Yeni kapanma önlemleri insanların psikolojisi üzerinde de tarifsiz yaralar açacaktır.

 

  2020 yılı dünya için milat sayılmalıdır. Pandemi ile birlikte birçok şey değişmiştir. Biz istesek de ‘eski normale’ dönmek adeta imkansızdır. Kaldı ki problem tek başına salgın da değildir. Küresel iklim değişiklikleri, terör olayları ve göçler de baş ağrıtan diğer etkenlerdir. 2020’nin milat oluşunun diğer nedenlerine ABD’deki başkan değişikliğini, Çin- ABD rekabetini eklemeden olmaz. Dünya sanki kendine yeni bir yön verme telaşı içinde.

 

 Artan olaylara sebep-sonuç ilişkisi içinde yaklaşmak gereklidir. Ancak günümüzde oluşan sonuçlar, sebepleri unutturacak aşamaya gelmiştir. Bugün ‘pandemi nasıl, neden, nerede, kimler tarafından çıkartıldı?’ sorusu kadar ve hatta ondan da önemlisi pandeminin kimlerin işine yaradığıdır. Çok uluslu bilişim ve teknoloji şirketleri, finans sektörü, kısaca ultra zenginler bundan yarar sağladı mı sağlamadı mı ona bakmak lazım. Sağladıkları yararlar, servet artırımları rakamlarla sabittir. O halde lehlerine gelişen durumun devamını getirecek adımlar peşinde olacaklardır ki bu da yeni yeni virüsler, savaşlar, krizler anlamına gelmektedir.  

 

  Ülkemiz son yıllarda türlü olumsuzluklarla boğuşuyor. Bunda elbette birtakım yönetsel hatalar vardır. Ya da oturdukları koltukların hakkını veremeyenler… Önlem almayanlar, adamcılık, bölgecilik yapanlar. Yolsuzluk peşindekiler…Hepsi mümkün ancak diğer taraftan Batı hegemonyasından bağımsız politikalar izlemeye meyil eden hükümeti cezalandırma amacı da pekala vardır.

 

  Bugün küresel ölçekteki problemleri sanki sadece ülkemizin bir problemiymiş gibi sunma isteği maksatlıdır, ülkenin hayrına da değildir. Pahalılık dillendirilen bir gerçektir ama fiyatlar yalnız ülke içinde belirlenmiyor. Emtia fiyatları son yıllarda görülmemiş hızla arttı ve artmaya devam ediyor. Çin; devasa büyüklüğü ve doymayan iştahla dünya piyasasından hammadde (petrol, madenler) çekiyor. İlaveten tahıl topluyor. Dünya ülkeleri dolardaki ve küresel ölçekteki askeri, siyasi oynaklığa karşı durmadan altın alımı yapıyor. Bu ister istemez dünya çapında fiyatları yükseltiyor ve tabii ülkemizi de etkiliyor.

 

  Yine küresel iklim değişikliği ve sıcaklık artışları ekonomiye olumsuz yansıyor. Kuraklığa dayalı yangınlar, göçler ve de aşırı elektrik tüketimi ülkeleri zorluyor. Emperyalist ülkelerin istikrarsızlaştırdığı bölgelerdeki savaşlar, terör eylemleri, yolsuzluk ve hukuksuzluk mülteci akınlarını tetikliyor. Tüm bunlar ülke hükümetlerini aşan fakat fatura olarak önlerine gelen gelişmelerdir. Sıradan vatandaşların hükümeti eleştirirken çok yönlü düşünmeleri ve bizim dışımızdaki etkileri de hesap etmeliler.

 

  Sonbaharda kapanma olmasın dedik. Çünkü yeni kapanmalar ülkemizdeki istikrarı bozacak seviyelere çıkacaktır. Son yangınlar, toparlanma sinyalleri veren turizme bir darbe daha vurdu. Okullar örneğin, mutlaka bu sezon açılmalıdır.

 

  Kapanma olmasın derken bunu bazı verilere dayandırarak yazıyorum. Ülkemiz pandemi sürecinde başarılı icraatlar yaptı. Aşılama konusunda epey mesafe kat etti. Son verilere göre nüfusun yüzde 50’si iki doz aşı oldu. Uzmanlara göre toplumsal bağışıklık için gereken oran ise yüzde 70’dir. Yoğun çabalar umarız okullar açılana kadar gereken oranı getirecektir. Aşılamada istenilen seviye tutturulursa kapanmaya da lüzum kalmayacak demektir. Eğer yüzde 70 (iki doz) ve üzeri aşılanma sonrasında dahi kapanma olacaksa veya okullar açılmayacaksa, aşı için bu kadar çaba ve masraf neden yapılıyor?

 

  Son verilere göre ağır hasta sayısı ve hastane yatışı, yüzde 95 oranında aşısızlardan oluşmaktadır. Eğer aşılı hastalar, virüsü hafif belirtilerle ayakta geçiriyorsa, onları evlere tıkmak çok yersizdir.

 

  Sonbaharda kapanmalar yerine, sadece aşı olmayanlara belli kısıtlamalar getirmek; akılcı, ekonomiyi ve halkın ruh sağlığını koruyacak daha etkin ve yararlı bir adım olacaktır.   

      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.