Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Tehdit

 “ Dünyadaki bütün ızdıraplar; aza kanaat etmemekten kaynaklanır.” İran Atasözü      “İran’dan bize ne” deme hakkına sahip miyiz? Türkiye’nin etrafındaki çember git gide daralıyor. Komşularımıza karşı yapılan her hamle, sonuçta Türkiye’yi vuruyor. Bırakın bize karşı doğrudan müdahaleyi, sadece mülteciler ve terör yeterince sorun oluşturuyor. Suriye’den dört milyon mülteci geldi. Terör saldırıları, sınır ötesi harekatlar derken… Normal koşullarda Türk halkının refahı için harcanacak paralar uçtu gitti. Şimdi Tanrı korusun! Olası bir İran krizinin, ilk anda sekiz milyon mülteciyi buraya taşıma ihtimalinden bahsediliyor. Başkan Trump, İran’la nükleer antlaşmayı iptal etti. Trump; yeni atanan dışişleri bakanıyla birlikte adeta bir savaş kabinesi oluşturdu. Şimdi de kasım ayına kadar İran ile petrol alışverişi yapan ülkeleri bundan vazgeçmeye çağırıyor. Türkiye; petrol ihtiyacının üçte birinden fazlasını İran’dan temin ediyor. ABD; petrol ticaretinde özellikle Türkiye ve Hindistan’ı yakın takibe aldığını açıkladı. Halkbank davasından az yara ile sıyrıldığımızı düşünürken…  Kasım ayında yeni bir İran ambargosu başlıyor. Bu kez yakın markajdayız. Ambargoyu delme çabaları, altın ticareti ile dolanma falan iyice riske girdi. Oysa yeni ambargo kararı ABD’nin tek başına aldığı bir karar. Ne AB’nin ne BM’nin olur’u var. 20 Temmuz’da Ankara’yı ziyaret eden Amerikan maliye bakanlığı yetkilileri; “İran’la ticaret yapan Amerika’da iş yapamaz” tehdidini savurdu.    ABD’nin baskısı olmasa, İran’a konan ambargolar, Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurur. Ambargo dönemlerinde iki komşu ülkenin özellikle petrol ticaretinden, Türkiye kazançlı çıkmayı başarmıştır.    Obama dönemi ambargo süresince Türkiye, dünya borsalarında ortalama 120 dolar olan petrolün varilini, İran’dan ortalama 80 dolara almış, aradaki doğan farktan cari açığını finanse etmiş, ödemeler dengesini korumuştur. Ekonomide o dönem sıkça konuşulan ‘teğet geçme’ ağırlıklı olarak, bu ticaret dolayısıyla sağlanmıştır. Öyle ki 100 milyar doları bulan alış-veriş, ambargo nedeniyle devre dışı kalmış bankacılık sistemi yerine altınla ödenmiş, bu iş için Rıza Zerrab’ın on dört kişilik çantacı kuryeleri kullanılmıştır Halkbank’ın da içinde olduğu petrol ticareti, Amerikan uşağı Fetöcüler tarafından 17-25 Aralık operasyonu ile akamete uğratılmak istenmiştir. Tamamen ülke menfaatine uygun yapılan ‘ambargo delme’ harekatı; yanlış algı manevraları ile yolsuzluk addedilerek, başka mecralara taşınmak istenmiş, ta Amerika’daki mahkemelere kadar uzanmıştır. Ambargo süreçlerinde Türkiye; İran için bir nefes borusu görevi üstlenmektedir. Bundan her iki ülke de fayda görmektedir. Ancak ABD durumu iyi etüt ederek, kasım ayında başlayacak yeni ambargo döneminde, işleri sıkı tutmak ve bu ticareti baltalamak adına, Türkiye’yi çeşitli yöntemlerle tehdit etmektedir. Afrin operasyonu sonrası, ABD- Türkiye ilişkileri farklı bir aşamaya geçme eğilimindedir. Bu yeni işbirliği, Mümbiç süreciyle test aşamasındadır. ABD bir taraftan ‘aba altından sopa gösterirken’ diğer taraftan Türkiye’yi tamamen kaybetmek istememektedir.    Türkiye’ye karşı her türlü yaptırımda ve kötülükte işbirliği yapan, fırsat kollayan Batı; ilginçtir, Türkiye içinde kendilerine birçok yandaş, işbirlikçi bulabilmektedir. Çok değil on yıl öncesinde hayal bile edemediğimiz; ‘öyle şey olur mu’ dediğimiz birçok olay gerçekleşti. ABD hegemonyasının en azından ekonomik anlamda sonu geliyor. Bu durum onu daha tehlikeli kılıyor. ABD yırtıcılar kadar tehlikeli ve hedef kendini savunmadığı sürece, gönlünce saldırmakta. Daha fazla acılar ve felaketler yaşamamak için, dayan İran dayan!  
Ekleme Tarihi: 25 Temmuz 2018 - Çarşamba

Tehdit

 “ Dünyadaki bütün ızdıraplar; aza kanaat etmemekten kaynaklanır.” İran Atasözü

 

   “İran’dan bize ne” deme hakkına sahip miyiz? Türkiye’nin etrafındaki çember git gide daralıyor. Komşularımıza karşı yapılan her hamle, sonuçta Türkiye’yi vuruyor. Bırakın bize karşı doğrudan müdahaleyi, sadece mülteciler ve terör yeterince sorun oluşturuyor. Suriye’den dört milyon mülteci geldi. Terör saldırıları, sınır ötesi harekatlar derken… Normal koşullarda Türk halkının refahı için harcanacak paralar uçtu gitti.

Şimdi Tanrı korusun! Olası bir İran krizinin, ilk anda sekiz milyon mülteciyi buraya taşıma ihtimalinden bahsediliyor. Başkan Trump, İran’la nükleer antlaşmayı iptal etti. Trump; yeni atanan dışişleri bakanıyla birlikte adeta bir savaş kabinesi oluşturdu. Şimdi de kasım ayına kadar İran ile petrol alışverişi yapan ülkeleri bundan vazgeçmeye çağırıyor. Türkiye; petrol ihtiyacının üçte birinden fazlasını İran’dan temin ediyor. ABD; petrol ticaretinde özellikle Türkiye ve Hindistan’ı yakın takibe aldığını açıkladı. Halkbank davasından az yara ile sıyrıldığımızı düşünürken…

 Kasım ayında yeni bir İran ambargosu başlıyor. Bu kez yakın markajdayız. Ambargoyu delme çabaları, altın ticareti ile dolanma falan iyice riske girdi. Oysa yeni ambargo kararı ABD’nin tek başına aldığı bir karar. Ne AB’nin ne BM’nin olur’u var. 20 Temmuz’da Ankara’yı ziyaret eden Amerikan maliye bakanlığı yetkilileri; “İran’la ticaret yapan Amerika’da iş yapamaz” tehdidini savurdu.

   ABD’nin baskısı olmasa, İran’a konan ambargolar, Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurur. Ambargo dönemlerinde iki komşu ülkenin özellikle petrol ticaretinden, Türkiye kazançlı çıkmayı başarmıştır.

   Obama dönemi ambargo süresince Türkiye, dünya borsalarında ortalama 120 dolar olan petrolün varilini, İran’dan ortalama 80 dolara almış, aradaki doğan farktan cari açığını finanse etmiş, ödemeler dengesini korumuştur. Ekonomide o dönem sıkça konuşulan ‘teğet geçme’ ağırlıklı olarak, bu ticaret dolayısıyla sağlanmıştır. Öyle ki 100 milyar doları bulan alış-veriş, ambargo nedeniyle devre dışı kalmış bankacılık sistemi yerine altınla ödenmiş, bu iş için Rıza Zerrab’ın on dört kişilik çantacı kuryeleri kullanılmıştır

Halkbank’ın da içinde olduğu petrol ticareti, Amerikan uşağı Fetöcüler tarafından 17-25 Aralık operasyonu ile akamete uğratılmak istenmiştir. Tamamen ülke menfaatine uygun yapılan ‘ambargo delme’ harekatı; yanlış algı manevraları ile yolsuzluk addedilerek, başka mecralara taşınmak istenmiş, ta Amerika’daki mahkemelere kadar uzanmıştır.

Ambargo süreçlerinde Türkiye; İran için bir nefes borusu görevi üstlenmektedir. Bundan her iki ülke de fayda görmektedir. Ancak ABD durumu iyi etüt ederek, kasım ayında başlayacak yeni ambargo döneminde, işleri sıkı tutmak ve bu ticareti baltalamak adına, Türkiye’yi çeşitli yöntemlerle tehdit etmektedir.

Afrin operasyonu sonrası, ABD- Türkiye ilişkileri farklı bir aşamaya geçme eğilimindedir. Bu yeni işbirliği, Mümbiç süreciyle test aşamasındadır. ABD bir taraftan ‘aba altından sopa gösterirken’ diğer taraftan Türkiye’yi tamamen kaybetmek istememektedir.

   Türkiye’ye karşı her türlü yaptırımda ve kötülükte işbirliği yapan, fırsat kollayan Batı; ilginçtir, Türkiye içinde kendilerine birçok yandaş, işbirlikçi bulabilmektedir.

Çok değil on yıl öncesinde hayal bile edemediğimiz; ‘öyle şey olur mu’ dediğimiz birçok olay gerçekleşti. ABD hegemonyasının en azından ekonomik anlamda sonu geliyor. Bu durum onu daha tehlikeli kılıyor. ABD yırtıcılar kadar tehlikeli ve hedef kendini savunmadığı sürece, gönlünce saldırmakta.

Daha fazla acılar ve felaketler yaşamamak için, dayan İran dayan!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.