Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Toplayıcı

“ Yaşam kaygısı olan insanların bir de yaşam kavgası vardır” Ş.Şimşek      Tanıdık bir ismin romanını kitapçı raflarında görmek, heyecan verici ve ruh okşayıcıdır. Şaban Şimşek hocamızın ilk kitabı Toplayıcı’yı almaya gittiğimde yine aynı duyguları hissetim. 190 sayfada, on beş ayrı bölümde bir Mersin öyküsü ele alınmış. Çöp toplayıcılarının acılarını, kaygılarını, düzene isyanlarını ve örgütlenmelerini konu ediyor. Yazarı için ‘Toplayıcı’ ilk yayımlanan kitabı olması nedeniyle mutlaka ayrı değerdedir. Kitabı bir çırpıda okudum. Elimden bırakamadım. Çünkü hikayenin uğradığı, dokunduğu mekanlar, benim yirmi yılımı geçirdiğim yerlerdi. Bu yönüyle ‘Toplayıcı’ benim için de ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.    Metropol İş Merkezi sıfır noktası baz alındığında, beş- on kilometrelik çapta cereyan ediyor tüm hikaye ve yaklaşık çeyrek yüzyıl öncesine dayanıyor. Hikayenin seyrinden ve mekanların konumundan hemen anlıyorum bunu. Ordaydım çünkü. Etrafımda bunca insan yaşam mücadelesi verirken… Meğer ben de kıyısından kenarından tüm hikayeye tanıklık etmişim de haberim yokmuş. Tabii bunu ancak kitabı okuyunca anladım.    Bildiğiniz gibi, halkın en yoksul kesiminden bazıları ekmeğini çöpten çıkarıyor. Türkler, Kürtler, Araplar, Romanlar, Abdallar oradan- şuradan gelenler, yerleşikler… Ayrımsız yaşam kavgası içinde, toplumun geri kalanının burun kıvırdığı, bulaşmak istemediği işlerle iştigal etmek zorundalar. Etnik kökenlerine bakmaksızın toplayıcı, hurdacı, seyyar satıcı, temizlikçi, eskici, bohçacı, davulcu- zurnacı, nayloncu olurlar…    Gökdelen civarı yapı stoğu, ağırlıkla eski teneke, kargı evler, metruk binalar ile çevrilidir. Kiralar da ona göre hesaplı olmak zorundadır. Ucuz kiralar, düşük gelirli, az eğitimli, mesleksiz ve de kırsaldan kente ilk taşınan yoksul insanları çeker… Metropol bölgesi aynı zamanda çarşıdır. Romanımızın kahramanlarının yaşadıkları bu mahalleler, çarşının hemen bitişiğinde, yakınındadır. Bu sebepten değerli atığa, özellikle ambalaj atığına ulaşmak bakımından çok avantajlıdır. Çöp toplayıcılığı eğer meslek olarak görülür ve ciddiyetle yapılırsa iyi paralar kazandırabilir. Nitekim kitapta, organize olan kooperatifleşmeyi başaran bir grup toplayıcı bunun semeresini almasını biliyor.    Çöp deyip geçmemek lazım. Çöpün bir ekonomisi var. Özellikle atık kağıt, plastik ve metal büyük talep görüyor. Çöpün ekonomisi olduğu kadar bir de sosyolojisi var. Bu işe kafa yoran bir gazeteci, çöpleri karıştırmaya başladı. Amacı tüm Türkiye’nin çöp haritasını çıkartmak. Ona göre çöpün bir dili var. Gelir seviyesi ile birlikte çöp de değişiyor. Mahalleden mahalleye, semtten semte atıklar, o bölge insanının ekonomisine sanki ayna tutuyor…    Tekrar kitabımıza dönecek olursak. Şaban Şimşek toplumcu bir yazardır. Onun toplumcu yanı, tüm yaşamına sirayet ederken…Kalemi bundan bağışık kalamazdı. Çok arzuladığımız halde gerçek hayatta gerçekleşmeyenler, bir ideal olarak düşüncelere, şiirlere, kitaplara taşınır. Tıpkı yazarımızın yaptığı, yapageldiği gibi… Bu kez bu ideal, kahramanlarımız Çulsuz Ali ve Haydar aracılığıyla ‘ete kemiğe’ bürünür. Toplayıcıları bir araya getirerek, onlara daha iyi çalışma ve kazanç şartları sunmak adına kooperatif kurulur. Ama ülkemiz gerçekleri hemen devreye girer. Toplumcu düşünce daha başında ezilmeye, yok edilmeye çalışılır. Türlü engeller çıkartılır önlerine…    Kitap, bizim günlük hengame içerisinde kızdıklarımızın, ötekileştirdiklerimizin esasında bizden, kendimizden hiç de farklı, başka olmadıklarını gözler önüne seriyor. Yeter ki anlamaya, öğrenmeye, tanışmaya, bir araya gelmeye, birlikte bir şeyler yapmaya çalışalım. Çeyrek yüz yıl öncesinde cereyan eden olaylar; kim bilir bugün, yeni Suriyeli toplayıcılar ‘oyuna’ dahil olduklarında nasıl bir seyir izlerdi?
Ekleme Tarihi: 27 Aralık 2017 - Çarşamba

Toplayıcı

“ Yaşam kaygısı olan insanların bir de yaşam kavgası vardır” Ş.Şimşek

 

   Tanıdık bir ismin romanını kitapçı raflarında görmek, heyecan verici ve ruh okşayıcıdır. Şaban Şimşek hocamızın ilk kitabı Toplayıcı’yı almaya gittiğimde yine aynı duyguları hissetim. 190 sayfada, on beş ayrı bölümde bir Mersin öyküsü ele alınmış. Çöp toplayıcılarının acılarını, kaygılarını, düzene isyanlarını ve örgütlenmelerini konu ediyor. Yazarı için ‘Toplayıcı’ ilk yayımlanan kitabı olması nedeniyle mutlaka ayrı değerdedir. Kitabı bir çırpıda okudum. Elimden bırakamadım. Çünkü hikayenin uğradığı, dokunduğu mekanlar, benim yirmi yılımı geçirdiğim yerlerdi. Bu yönüyle ‘Toplayıcı’ benim için de ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.

   Metropol İş Merkezi sıfır noktası baz alındığında, beş- on kilometrelik çapta cereyan ediyor tüm hikaye ve yaklaşık çeyrek yüzyıl öncesine dayanıyor. Hikayenin seyrinden ve mekanların konumundan hemen anlıyorum bunu. Ordaydım çünkü. Etrafımda bunca insan yaşam mücadelesi verirken… Meğer ben de kıyısından kenarından tüm hikayeye tanıklık etmişim de haberim yokmuş. Tabii bunu ancak kitabı okuyunca anladım.

   Bildiğiniz gibi, halkın en yoksul kesiminden bazıları ekmeğini çöpten çıkarıyor. Türkler, Kürtler, Araplar, Romanlar, Abdallar oradan- şuradan gelenler, yerleşikler… Ayrımsız yaşam kavgası içinde, toplumun geri kalanının burun kıvırdığı, bulaşmak istemediği işlerle iştigal etmek zorundalar. Etnik kökenlerine bakmaksızın toplayıcı, hurdacı, seyyar satıcı, temizlikçi, eskici, bohçacı, davulcu- zurnacı, nayloncu olurlar…

   Gökdelen civarı yapı stoğu, ağırlıkla eski teneke, kargı evler, metruk binalar ile çevrilidir. Kiralar da ona göre hesaplı olmak zorundadır. Ucuz kiralar, düşük gelirli, az eğitimli, mesleksiz ve de kırsaldan kente ilk taşınan yoksul insanları çeker… Metropol bölgesi aynı zamanda çarşıdır. Romanımızın kahramanlarının yaşadıkları bu mahalleler, çarşının hemen bitişiğinde, yakınındadır. Bu sebepten değerli atığa, özellikle ambalaj atığına ulaşmak bakımından çok avantajlıdır. Çöp toplayıcılığı eğer meslek olarak görülür ve ciddiyetle yapılırsa iyi paralar kazandırabilir. Nitekim kitapta, organize olan kooperatifleşmeyi başaran bir grup toplayıcı bunun semeresini almasını biliyor.

   Çöp deyip geçmemek lazım. Çöpün bir ekonomisi var. Özellikle atık kağıt, plastik ve metal büyük talep görüyor. Çöpün ekonomisi olduğu kadar bir de sosyolojisi var. Bu işe kafa yoran bir gazeteci, çöpleri karıştırmaya başladı. Amacı tüm Türkiye’nin çöp haritasını çıkartmak. Ona göre çöpün bir dili var. Gelir seviyesi ile birlikte çöp de değişiyor. Mahalleden mahalleye, semtten semte atıklar, o bölge insanının ekonomisine sanki ayna tutuyor…

   Tekrar kitabımıza dönecek olursak. Şaban Şimşek toplumcu bir yazardır. Onun toplumcu yanı, tüm yaşamına sirayet ederken…Kalemi bundan bağışık kalamazdı. Çok arzuladığımız halde gerçek hayatta gerçekleşmeyenler, bir ideal olarak düşüncelere, şiirlere, kitaplara taşınır. Tıpkı yazarımızın yaptığı, yapageldiği gibi… Bu kez bu ideal, kahramanlarımız Çulsuz Ali ve Haydar aracılığıyla ‘ete kemiğe’ bürünür. Toplayıcıları bir araya getirerek, onlara daha iyi çalışma ve kazanç şartları sunmak adına kooperatif kurulur. Ama ülkemiz gerçekleri hemen devreye girer. Toplumcu düşünce daha başında ezilmeye, yok edilmeye çalışılır. Türlü engeller çıkartılır önlerine…

   Kitap, bizim günlük hengame içerisinde kızdıklarımızın, ötekileştirdiklerimizin esasında bizden, kendimizden hiç de farklı, başka olmadıklarını gözler önüne seriyor. Yeter ki anlamaya, öğrenmeye, tanışmaya, bir araya gelmeye, birlikte bir şeyler yapmaya çalışalım. Çeyrek yüz yıl öncesinde cereyan eden olaylar; kim bilir bugün, yeni Suriyeli toplayıcılar ‘oyuna’ dahil olduklarında nasıl bir seyir izlerdi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.